Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/719 E. 2022/893 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/719 Esas
KARAR NO : 2022/893
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ: 24/04/2019
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
—— Mahkemesince —–sayılı görevsizlik kararı üzerine, dava dosyası mahkememize gönderilmiş olmakla, incelendi.
D A V A :
Davacı vekili, dava dilekçesinde: Dava dışı —- alan—- olarak —- olduğunu, —- bulunduran —-sözleşmesinin karara bağlandığını, ücret zammı farkları ve birleştirimiş —– ödenmediğinden bahisle —- aleyhine dava açıldığını, ve mahkemeler tarafından davanın kabulüne karar verildiğini ve söz konusu kararın kesinleştiğini; dava dışı —- arasında herhangi bir şekilde sözleşmeye dayalı iş ilişkisinin olmadığını, —— nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerin sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işveren işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur” kuralı nedeniyle bakanlıklarının sorumluluğunun kanundan doğmakta olduğunu, kanundan dolayı sorumlu olanın da sözleşmeden dolayı sorumlu olana —— açık olduğunu, davalı şirketlerin çalıştırdığı işçinin fiilen çalışmasına ilişkin işçilik alacakları hakkında müvekkili —— sorumluluğunun bulunduğunun tartışmasız olup davalıların sözleşme özel şartları gereği —– kararı gereği ödemek zorunda kaldığı işçilik haklarını rücu eden bakanlığa ödemekle yükümlü olduğunu; Davalıların tümü ile davacı arasında ayrı ayrı imzalanan hizmet sözleşmelerinde yüklenici davalıların bu sözleşmeler kapsamında çalıştırdıkları tüm personeli işvereni olarak personelin ücreti dahil tüm yasal yükümlülüklerini eksiksiz ve süresi içinde yerine getireceklerinin belirtildiğini, o halde mahkemece davacının dava dışı işçiye ödediği meblağın tamamının anılan hüküm uyarınca ve sorumlulukları oranında davalı yüklenicilerden taleb edilebileceğinin kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasının doğru olmamıştır, denildiğini; davalı yüklenici şirketler ile —- uyarınca imzalanan hizmet alım sözleşmelerine göre yüklenicilerin çalıştırdıkları işçilere dair tüm yasal yükümlülüklerin işveren ve işçi arasındaki ilişkiden—- —- cezaların yüklenici firmalara ait olacağının hüküm altına alındığından müvekkili bakanlıkça tüm ödenen işçilik alacaklarının tazminini temin etmek maksadıyla dilekçeleri ekinde sundukları mahkememizin —- Esasına kayden rücu davasının açılması zaruretinde kalındığını belirterek — ödemek zorunda kaldığı —- işçilik alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı—–dilekçesinde: Müvekkili şirketin dava dışı işçilere davacı tarafından ödenmiş olan işçilik alacaklarına ilişkin olarak alt işveren sıfatıyla sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını; bir an için müvekkili şirketin alt işveren olarak vasıflandırılabileceği düşünülse dahi müvekkili şirketin tarafı olmadığı toplu iş sözleşmesinden doğan ücret farkı alacaklarından sorumlu tutulamayacağını, dava konusu alacaklardan sorumluluğun münhasıran davacıya ait olduğunu; taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin ve tarafların —–toplu iş sözleşmelerinden doğan bu alacaklardan dolayı müvekkili şirketin sorumlu tutulmasına olarak tanımlandığını; aleyhe beyan teşkil etmemesi kaydıyla dava konusu işçilik alacaklarına ilişkin sorumluluğun iç ilişkide paylaştırılması gerektiği düşünülecek olursa bu halde de eşit paylaşım ilkesi gereğince davacının söz konusu meblağın yarısından sorumlu tutulmasının , kalan yarsının davalı şirketler arasında paylaştırılmasının gerektiğini; müvekkili şirketten dava dışı işçinin davacı aleyhine açtığı dava ve icra takibine ilişkin vekalet ücreti ve faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, müvekkili şirket hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, hukuki niteliği itibariyle açılan alacak davasının, davalı hakkında iflas kararı verilip kesinleşmiş olması nedeniyle alacağın, müflis iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi isteğine ilişkindir.
—— açılan iş bu dava, kayıt kabul davasına dönüştüğünden görevsizlik kararı verilip, kesinleşmesi üzerine mahkememize gönderilmiştir.
HMK.nun 115 madde hükmü gereğince Mahkeme , dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
HMK.nun 114/1-ç madde hükümlerinde yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Davalı —– esas —- kararı ile iflas erteleme talebinin reddine ile —–numarasında kayıtlı bulunan davalı şirketin iflasına karar verildiği, istinaf kanun yolu başvuru istemi üzerine, —— kararı ile kararın kaldırılarak gerekçesi değiştirilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilip, — erteleme talebinin reddi ile davalı şirketin—- karar verildiği, temyiz istemi üzerine kararın bozulduğu, — direnme kararı üzerine, —–kararı ile düzeltilerek onandığı, hükmün —- tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İİK.nun 235 maddesi uyarınca, sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki Ticaret Mahkemesinde dava açmaya mecburdurlar. Kayıt kabul davaları; iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları davalar olup, genel mahkemelerdeki alacak davalarından farkı, süreye tabi olması, yetkinin kesin yetki olması, Ticaret Mahkemesinin görevli olması ve İİK.nun 235/3 maddesine göre basit yargılama usulünün uygulanmasıdır. Diğer yandan genel mahkemelerde görülen alacak davası esnasında davalının iflasının açılması halinde dava, kendiliğinden kayıt kabul davasına dönüşür.
İİK.nun 154 madde hükmü gereğince iflas yoluyla takipte yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir.
Eldeki dava bakımından ise; müflis —- bulunduğu, açılan—- davası üzerine,—– tarihinde iflasına karar verildiği, iflas kararının kesinleştiği, yukarıda anılan düzenlemeye göre iflasa kararı verilen yerdeki Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkili olduğu, kesin yetki halinin resen gözetilebileceği anlaşılmakla; Mahkememizce —-Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeni ile davanın usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili —– Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile —— Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/11/2022