Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/686 E. 2023/434 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/686 Esas
KARAR NO : 2023/434

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 09/09/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (trafik sigorta sözleşmesi kaynaklı rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin araç kiralama işiyle iştigal ettiğini, müvekkilinin maliki olduğu —–plakalı aracın 02/05/2021 tarihinde yola çıkan başı boş köpeğe aracın sol ön kısımları ile çarpması ile trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkiline ait araçta değer ve kazanç kaybı meydana geldiğini, kaza sonucu aracın rayiç değerinde düşüş yaşandığını ve araçta 800,00 TL’lik değer kaybı oluştuğunu, aracın tamir edildiği sürede kiraya verilemediğini, dolayısıyla müvekkilinin ticari kazancından mahrum kaldığını, aracın günlük kirasının 400,00 TL olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybının tespiti için ekspertiz raporu alındığını, ekspertiz rapor bedelinin 320,00 TL olduğunu, maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağında davalının kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunun açıkça tespit edildiğini ve tutanak altına alındığını, arabuluculuğa başvurulsa da anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle 800,00 TL değer kaybı, 400,00 TL kazanç kaybı bedeli, 320,00 TL ekspertiz raporu ücreti olmak üzere toplam 1.520,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, kiracısı kullanımında olduğunu iddia ettiği—– plakalı aracın 02/05/2021 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle hasarın tazminini talep ettiğini, dava konusu kazanın müvekkilinin işlettiği otoyolda gerçekleşmediğini, dolayısıyla huzurdaki davanın müvekkili şirkete yöneltilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu halde bahsi geçen alanda çalışma yürüten tüzel kişinin başka bir kuruluş olması sebebiyle husumet itirazları bulunduğunu, arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle davanın esasa girilmeksizin usulden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve NeticeDava, trafik kazasından kaynaklanan ticari mahiyetteki maddi tazminat davasıdır.
—–Emniyet Müdürlüğü’ne, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne, Karayolları Genel Müdürlüğü —— Bölge Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, müzekkere sonuçları ikmal edilerek dosya arasına alınmıştır.
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —– markası altında uzun süreli —- kiralama işi ile iştigal ettiğini, maliki olduğu —–plakalı aracın kiracı tarafından kullanımında iken 02/05/2021 tarihinde —-bağlantıyolundan——istikametine doğru orta şeritte seyrederken kaza mahalli olan 05/10+6 km geldiğinde başıboş köpeğe aracın sol ön kısmından çarptığını, araçta değer kaybının meydana geldiğini, araçta 800,00 TL lik bir değer kaybının yaşandığını, ayrıca aracın tamirde kaldığı süreçte kira getirisinden mahrum kaldıklarını, mahrum kalınan kazancın 400,00 TL olduğunu, hasarın tespiti amacıyla ekspertiz yaptırıldığını, bunun da 320,00 TL tuttuğunu belirterek, araç değer kaybı olarak 800, mahrum kalının kira bedeli olarak 400 ve ekspertiz raporu bedeli olarak 320 TL olmak üzere toplam 1520,00 TL nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak kendilerine verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tensiple birlikte,—-İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, —– plakalı aracın —- kayıtlarının gönderilmesi istenilmiş; ayrıca—- İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, —–plakalı aracın karıştığı, 02/05/2021 tarihinde—- İlçesi,—– istikametinin 6 ncı kilometresinde meydana gelen kazaya ilişkin “Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” nın onaylı bir suretinin mahkememize gönderilmesi ve fotoğraf kaydı mevcut ise onların da yazı cevabına eklenilmesi istenilmiştir.
Davalı vekili 30/9/2022 tarihli cevap dilekçesinde, 4 Temmuz 2016 tarihli—- sayılı —–ile tescil ve ilan edilen müvekkili şirketin proje alanının “—-Köprüsü dahil) Projesi —-Bağlantı yolları dahil) Kesimi” olarak belirli olduğunu, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yazılacak müzekkere ile de müvekkili şirketin kazanın meydana geldiği yer karayolunu işletmede sorumlu olmadığının anlaşılacağını belirterek husumet bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 19/1/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık, 02/05/2021 tarihinde —-bağlantı yolunda meydana gelen tek taraflı kazada davalı—–zarardan sorumlu olup olmadığı, zararın içeriği ve tutarı olarak belirlenmiş; aynı celsede tahkikata geçilerek davalı şirketin cevap dilekçesindeki “ilgili kazanın meydana geldiği yerin kendi sorumluluk bölgeleri içinde olmadığı” na dair savunması bakımından Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, kazanın meydana geldiği yerin davalı şirketin sorumluluk alanında bulunup bulunmadığı hususlarında Mahkememize bilgi verilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 31/1/2023 tarihli yazı cevabında bahse konu karayolu kesminin, —— sorumluluğunda yer aldığı belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından 6100 sayılı Yasanın 124 üncü maddesine göre iradi taraf değişikliği talep edilmiş, taraf değişikliği talebi kabul edilerek dava dilekçesi davalı—- – tebliğ edilmiştir. Davalı ——vekili 14/3/2023 tarihli cevap dilekçesinde, dava açılmadan önce ilk davalı yan ile yapılan arabuluculuk faaliyetinin kendileri bakımından bağlayıcılığının bulunmadığını, ayrıca trafik kaza tespit tutanağındaki şekliyle müvekkili şirketin tam kusurlu olarak tespit ve kabulüne katılmadıklarını, öte yandan davacıya ait aracın sürücüsünün hızının belirli olmaksızın kendilerine kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, zira normal hız sınırlarında seyrediyor olunması halinde köpeğin gelişinin görülebileceğini, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunu’nu ihlal etmediğini, dayanak raporun bu haliyle eksik ve hatalı olduğunu, ortada ayıplı hizmet yahut kusurun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava şartı olarak arabuluculuk başvurusu, tamamlanabilir bir dava şartı değildir. Dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115 inci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hâllerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifadeyle, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurulması için mahkemece davacıya süre verilmeyecektir. Bununla birlikte aynı kanunun 115 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulama alanı bulmasına engel yoktur. Bu bağlamda, dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.
“(…) 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına göre ilk derece mahkemesince davalı Sigorta Şirketi yönünden zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden ve 6325 sayılı Kanun’un ek 18/A/2. fıkrası gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden davacıya mehil verilmeksizin usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur” —- Bam —-.HD ——Davacı tarafından talep edilen iradi taraf değişikliği talebi yasal şartlarına riayet edildiğinden kabul edilmiş olsa da mevcut haliyle (yeni) davalı ile davacı arasında dava şartı olan arabuluculuk süreci işletilmemiştir. Yukarıda anılı yüksek mahkeme kararında da belirtildiği şekliyle bu şart tamamlanabilir bir dava şartı olmadığından mevcut haliyle uyuşmazlığın mahkeme nezdinde dinlenebilmesi mümkün değildir. Öte yandan davacının tacir olması ve iş ve işlemlerinde basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde de makul bir araştırma ile kazanın meydana geldiği yerin hangi şirketin sorumluluk alanında olduğunu tespit edebileceği, bu yükümlülüğe aykırı davranışın olumsuz neticelerine de katlanması gerektiği değerlendirildiğinden 6325 sayılı Yasanın 18/A/2 maddeleri gereğince aranan dava şartı yerine getirilmediğinden dava, 6102 sayılı Yasanın 5/A, 6100 sayılı Yasanın 114/2 ve 115 inci madde hükümleri gereği usulden reddedilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.-Davanın, arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması nedeniyle 6102 sayılı Yasanın 5/A, 6100 sayılı Yasanın 114/2 ve 115 inci ve 6325 sayılı Yasanın 18/A/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcından, dava açılışı esnasında peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00-TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 1.520,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki (2) hafta süre içerisinde —- Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.