Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/461 E. 2022/636 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/461 Esas
KARAR NO: 2022/636
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 13/06/2022
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının ——i adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —– Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekekili şirkete —- numaralı——- adresinde bulunan iş yerinde üst kattan sızan sular neticesinde zarar meydana geldiğini, ekspertiz incelemesi sonucunda —— sigorta tazminat ödemesi yapıldığını, zararın sebebinin tespitine ilişkin yapılan değerlendirmede, ”Sigortalı yetkilisi ile yapılan görüşme ve beyan yazısından, —— tarihinde yemek katında mağazalarının üzerinde hizmet veren —— sigortalı iş yerinin kapalı olduğu saatlerde iş yeri içerisine su sızıntısı olduğu,—— yönetimine durumu bildirmeleri üzerine akıntının kesildiği, ancak —– varil yıkaması sonucu akıntının tekrar başladığı, akan sular nedeniyle iş yerinin alçıpan tavanının ahşap ışıklı standın, laminant parkelerin, elektrik tesisatının hasar gördüğü, suların işyeri içerisinde satışta olan ev tekstili ———- emtiaları üzerine aktığı ve ürünlerin ıslanarak hasar gördüğü, durum üzerine meydana gelen hasarın tespiti ile tazmini için sayın şirketinize ihbarda bulundukları öğrenilmiştir. Yapılan ekspertiz çalışması sırasında, ev tekstili ürünleri satış yeri olarak —— içerisinde kiracı olarak faaliyet gösteren sigortalı iş yerinin asma tavanının ıslanarak lekelenmiş, suyun yoğun şekilde bir bölgede toplanması neticesinde, asma tavanın bir bölümünün kırılmış, akan suların zemine yayılması neticesinde, zemin parkelerinin ıslanarak şişmiş olduğu, ahşap ışıklı standın ıslanarak hasarlanmış, muhtelif sayı ve ebatta, havlu, ev tekstili emtealarının ıslanarak kirlenmiş olduğu tespit edilmiştir. Yapmış olduğumuz incelemeler neticesinde, —— içerisinde kiracı olarak faaliyet gösteren sigortalı işyerinin üst katında yemekhane bölümünde bulunan—— komşu işyerinden sızan suların sigortalı işyerinin asma tavan, zemin parkeleri, ahşap ışıklı stant ve muhtelif sayı ve ebattaki emtea kıymetlerine sirayet ederek ıslatması şeklinde söz konusu hasarın meydana geldiği görüş ve kanaatine varılmıştır.” tespitinin yapıldığı, Meydana gelen zarardan karşı tarafın sorumluluğu bulunduğu, müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenen——sigorta tazminatının, ödeme tarihinden itibaren yabancı para alacaklarına ilişkin 3095 sayılı Kanun 4/a hükmü gereğince —- o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı dikkate alınarak işleyecek faizi ile vekalet ücreti ve arabuluculuk ücreti dahil tüm feriler ile birlikte TTK 1472 kapsamında davalı ile dava dışı —– rücuen tazmini amacıyla —– başvuruda bulunulduğunu, ——dosyada uzlaşma sağlanamadığı, dava öncesi ise ———–ödemede bulunulduğundan davalı aleyhine bakiye zarar miktarı yönünden iş bu davanın açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile ——sigorta tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan —— tarihinden itibaren yabancı para alacaklarına ilişkin 3095 sayılı Kanun 4/a hükmü gereğince ———- açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı dikkate alınarak işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, arabuluculuk ücreti dahil olmak üzere yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, TTK 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına —— tarihinde meydana gelen su sızması sonucu zayi olan eşyalar için ödediği tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nun “Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine dair hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine dair davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda da bahsedildiği üzere 6100 sayılı yasanın 4. Maddesi sulh hukuk mahkemelerinin görev alanını düzenler iken , “bu kanun ile diğer kanunların sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalar diyerek ” kapsamı genişletmiştir.634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu da Sulh hukuk mahkemelerinin özel olarak görevlendirildiği kanundur. Kat mülkiyeti kanunu çerçevesindeki uyuşmazlıkların çözümü 634 sayılı yasanın Ek 1. Maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemelerinde olacaktır.
—— saylı ilamları da incelendiğinde somut olayda davanın, rücu talebine dayanmakta olduğu, rücu ve halefiyetin ——– kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” düzenlemesine yer verilmiştir.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Mahkememizce —– müzekkere yazılarak davaya konu taşınmazda hasar tarihi itibari ile kat mülkiyetine geçilip geçilmediği sorulmuş müzekkere cevabından hasar tarihi olan —– tarihinde önce ——-tarihinde davaya konu taşımazda kat mülkiyetine geçildiği bildirilmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalılara husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacıya sigortalı dava dışı sigortalının kullanımındaki taşınmazda davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçildiği tapudan gelen yazı cevabıyla anlaşılmıştır.
Bu durumda somut uyuşmazlığa kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağı ve bu haliyle uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olacağı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bir uyuşmazlıkta olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Somut olayımızda ise belirtilen sebeplerle temel hukuki ilişkinin Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde değerlendirilip sonuçlandırılması gerekeceğinden , davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu açıktır.
Görev kuralları, kamu düzenine dair olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır. Bu durumda mahkememizce, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c maddesine göre, görevsizlik sebebiyle aynı Yasa’nın 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli ———— Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde————— nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/06/2022