Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/189 E. 2023/29 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/189 Esas
KARAR NO: 2023/29
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/12/2013
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı —– arasında emtia alım satımı kapsamında bir ticari ilişki sürdürülmekte iken davalı ——nezdinde adına tahakkuk etmiş veya edecek olan alacaklarını Borçlar Kanunu’nun —–ve temlik ile ilgili maddelerine göre gayri kabili rücu olarak —– tanzim edilen —- yevmiye numaralı —– Tarih —– bedelli.—– yevmiye numaralı—- bedelli.—– tarih —- yevmiye numaralı —– bedelli senetler ile müvekkili şirkete temlik ettiğini. müvekkili şirketin, temlik senetleri ile —- ticaret yapmaya devam ettiğini, davalı —- tarafından müvekkili şirkete başkaca temliklerde verildiğini, bunlarında ödemesinin yapılmadığını, ancak bu temliklerin burada belirtilmediğini. davalı —— temliklerde yer alan imzanın kendisine ait olmadığını, imzaların davalı —— tarafından taklit edildiğini, temlik alacaklılarından mal veya hizmet almadığını, gerek —–gerekse diğerleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, temliklere ilişkin bedellerin müvekkili şirkete ödenmediğini, davalı —- borçlusu olduğu —-düzenlendiğini, bu temliklerin — davalı —– tarafından imza edildiğini, ———- tarafından imza edildiğini, temliklerden —–tarafından imzalandığı halde ödemesinin yapılmadığını,——- tanzim ve imzasında davalı—– ile davalı —–birlikte hareket ettiği ve —–zorluğunu aşmak için yapıldığının anlaşıldığını, davalı —— bazı temlik alacaklılarından ödünç para aldığını, bazı temlik alacaklılarından da mal alarak bunları spottan nakde dönüştürdüğünü düşündüklerini, her iki davanın da yargılandığı —— sayılı dosyasından yapılan yargılamada sanık ——ayrı kez sahtecilik suçundan —– hapis cezası verildiğini. temlik alacaklılarından —- açmış olduğu ———Karar sayılı dosyasında davacının uğramış oldukları haksız fiil sebebi ile zararın tazminine karar verildiğini. davalıların dava konusu temliki düzenlerken kanundan kaynaklanan yükümlülükleri ihlal etmeleri, gerekli dikkat ve özeni göstermemeleri nedeniyle meydana gelen zarardan mesul olduklarını. sonuç olarak yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, davanın kabulüne —– zararın işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar —– cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde belirttiği —- zamanaşımına uğradığını. dava konusu sahte temliknamelerin şirket çalışanı—— tarafından müvekkilinin imzasının taklit edilmesi suretiyle imzalandığını. huzurdaki davada müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini. sorumlu kişilerin müvekkilleri değil yetkisiz şekilde temliknamelere imza koyan, sahtecilik olaylarını yapan ve organize eden ——-ve davacı da dahil işbirlikçileri olduğunu, dava konusu olayda davalı müvekkilleri için ne istihdam edenin sorumluluğu ne de haksız fiilin söz konusu olmadığını, davacı şirketle müvekkilleri arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını, bu sebeple dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini. müvekkili şirketin muhasebe bölümünde çalışan diğer davalı —-yapmış olduğu sahte belgelerin —– şirketten kaçtıktan sonra ortaya çıktığını, iş akdinin —–tarihli ihtarıyla feshedildiğini. —- şikayet yapıldığını. ——-tarihinde tutuklanarak cezaevine konulduğunu, akabinde davacının da dahil olduğu birçok kişinin sahte çek, sahte bono, sahte temliknamelerle müvekkil şirketi dolandırmaya çalıştıklarını, dava konusu temliknamelerin de sahte olduğunu, kesinleşen —– kararları ile. müvekkili—–ve dahil olduğu —— liderliğindeki çete tarafından para ve mallarının yağma edildiğinin sabit hale geldiğini, —– ana sözleşmesindeki hüküm uyarınca temsil ve ilzama ——- yetkili olduğunu ve bunun —— tescil edildiğini, üçüncü kişilerin ———- yetkili kişi olarak tanıyorduk şeklindeki savunmalarının TTK 38-39/1 .maddesi uyarınca dinlenmeyeceğini, işlem yapmaya yetkili olmadığının mahkeme kararları ile sabit olduğunu, dava konusu ile aynı nitelikte olan sahte temlikname. sahte çek, sahte bonolarla ilgili olarak müvekkillerine açılan davalarda, müvekkilinin ve müvekkil şirketlerin sorumluluğunun bulunmadığının tespit edildiğini ve davaların müvekkilleri lehine sonuçlandığını, davacının delil olarak sunduğu ———– sayılı dosyadan müvekkilleri hakkında davanın reddine karar verildiğini, davacının tüm bu süreçleri bilmesine rağmen, on yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra açtığı davada müvekkillerine husumet yöneltmesinin haksız, mesnetsiz ve dayanaktan yoksun olduğunu. ——- sayılı dosyası ile diğer temliknameler gibi söz konusu temliknamedeki imzanın da müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, söz konusu temliknameyi —— sahte olarak düzenlediğini ikrar ettiğini ve ———–dosyasından mahkum olduğunu söz konusu temliknamenin sahte olduğunun mahkemeler tarafından tespit edilmiş olduğunu, müvekkillerin bağlayıcı olmadığını, davacının müvekkillerinin istihdam eden olması sebebi ile sorumlu olacağı iddiasının tamamen haksız mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda ———verilen işini şirketlerin fınansal tablolarını çıkarıp bunu yönetim kuruluna iletmekten ibaret olduğunu, zarar yardımcı kişiye verilen işin görülmesi sırasında meydana gelmediğinden zarar ile yardımcı kişinin eylemi arasında işlevsel bir bağ bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde, müvekkili şirketle arasında emtia alım satımı kapsamında bir ticari ilişki olduğunu ileri sürdüğünü, bu hususun asılsız olduğunu, davacı vekilinin bu konuda hiçbir delil ibraz edemediğini, ticari defterleri incelendiğinde davacı ile aralarında hiçbir şekilde ticari ilişki olmadığını, bu konuda davacı tarafından ileri sürülecek bilgi ve belgelere karşı savunma ve delil ibraz haklarını saklı tuttuklarını belirterek öncelikle davanın usulden reddine, esasa girilmesi durumunda, haksız, mesnetsiz, ispatlanamamış davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— vekili; cevap dilekçesinde özetle; temlik sözleşmelerinin onaylama şeklindeki noterlik işleminin mesnet gösterilerek iddia edilen zararın doğumuna sebebiyet verildiği gerekçesiyle, husumetin notere ve başkatibine karşı yöneltilmesinin tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davanın haksız fiil hükümleri gereği bir yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğunu, somut olayda temliklerin —-düzenlendiği davanın ise —– açıldığı dikkate alındığında davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, temlik sözleşmelerinin onaylama şeklindeki noterlik işlemi ile iddia edilen zarar arasında uygun illiyet bağının hiç doğmadığını, bu bağlamda notere ve başkatibine bir sorumluluk yüklenebilmesi için davacının iddia ettiği zararın noterlik işleminden kaynaklı olmasının zorunlu olduğunu, ancak somut olayda onaylama şeklindeki noterlik işleminden kaynaklı bir zararın meydana gelmediğini, zira somut olayda temlik belgesine dayanılarak ve itibar edilerek gerçekleştirilmiş zarar sebebi olabilecek hiçbir işlem ve eylemin vaki olmadığını, davacının iddia ettiği zararın dayanağı olan —– miktarında emtiayı davalı ——– sattığını ispatlamak zorunda olduğunu, faturalar ile ispatının zorunlu bulunduğunu, iddia edilen satım sözleşmesi ve emtianın teslim edildiğinin ispatlanamaması halinde satım işleminin yok hükmünde olacağını ve yapılan temlik sözleşmesinin de geçersiz olacağını, ayrıca her durumda davacının ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedeniyle noter işlemi ile zarar arasındaki illiyet bağının kesildiğini,
Netice olarak; öncelikle zaman aşımına uğrayan tazminat taleplerinin reddini, iddia edilen ticari satıma konu olan emtia miktar ve değerinin ticari kayıt ve bunların dayanakları faturalar ile ispat edilememesi halinde başka bir incelemeye gerek kalmaksızın davanın reddini, iddia edilen zararın noterin tasdik işleminden bağımsız olarak doğmuş olması nedeniyle davanın reddini, üçüncü kişinin ve bizzat davacının ağır kusuru nedeniyle uygun illiyet bağının kopmuş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– vekiline ve davalı —– usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davalı mirasçıları ile davalı——–vasisi davaya cevap vermemişlerdir.
İLK KARAR;
Mahkememizin —– sayılı kararı ile; davalı —–aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle, davalı ———–aleyhine açılan davanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş ve mahkememiz kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
BAM KALDIRMA KARARI
—————- sayılı kararı ile;
Davacı tarafça, gurup şirket olan dava dışı —–alacaklı olduğu, bu şirketin borcuna karşılık davalı ——kişilerden olan alacağını davacıya temlik edildiği, bu işlemlerin de davalı şirket yetkilisi olan davalı ——— bilgisi dahilinde gerçekleştiği ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince, davacı şirketin temliknamede belirtilen bir alacağı olduğu hususunu kanıtlayamadığından bir kısım davalılar hakkında davanın reddine karar verilmiş ise de, ceza yargılamasında davalı —- hakkındaki ceza mahkumiyetinin kesinleştiği, keza davalı ——- hakkında sahte temlikname düzenlemek suçundan dolayı mahkumiyetine karar verildiği ve kararın temyiz incelemesinde olup kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
TBK’nın 74. maddesi uyarınca, hukuk hakimi, ceza hakiminin beraat kararıyla veya kusurun varlığına ve oranına ilişkin kararıyla bağlı değilse de mahkumiyet kararıyla bağlıdır. Ceza dosyasında verilecek olası bir mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacak olması nedeniyle; davaya konu bazı eylemlerle ilgili olarak açılmış olan ceza yargılamasının HMK’nın 165. maddesi uyarınca bekletici sorun sayılarak sonucunun beklenmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde birbiriyle çelişen mahkeme kararlarının ortaya çıkma ihtimali vardır. Bu yasal düzenlemelere rağmen ilk derece mahkemesince, anılan ceza dosyasının bekletici sorun sayılmasından vazgeçilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir, bu nedenlerle, davacının diğer istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ” şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
—–kararı doğrultusunda ——–sayılı kararın kesinleşmesi beklenmiş ve Sanık —- sabit olan belirtilen temliknameler nedeni ile —— bilgisi dahilinde sahte temlikname düzenleme suçundan dolayı fiil ve hareketine uyan sonradan yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibari ile sanığın lehine olan —–gereğince alt sınırdan uzaklaştırıcı bir neden olmadığından taktiren —— hapis cezası ile cezalandırılmasına;
Sanıklar —- son temlikname tarihi olan —- tarihinden itibaren ———-maddelerine uyan suçun ———- tanımlı olağan zamanaşımı süresinin karar tarihinde dolması olması nedeniyle hakkındaki kamu davasının dava zamanaşımı nedeniyle düşmesine,
Sanık —— bir kısım suç nedeniyle mahkumiyet kararı aldığı, bir kısım suç nedeniyle ise aldığı mahkumiyet kararının ——–tarafından kaldırılarak zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği ve hükmün bu şekilde kesinleştiği belirlenmiştir.
Dava, temlik sözleşmelerinin geçersizliği nedeniyle oluşan zararın tazminine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Davalı —- temlik eden sıfatıyla yer aldığı —– tarafından düzenlenmiş olan dört adet temlikname de ——-adına tahakkuk etmiş veya edecek olan ——- alacaklarımızı —— temlikle ilgili maddelerine göre gayri kabili rücu olarak —–yerleşik —– temlik ettik,
Temlik ettiğimiz işbu meblağın ahzu kabz yetkisinin lehine temlik yapılan şirkete ait olacağını, keza ahzu kabzda gerekli belgelerinde şirket tarafından vazedileceğini. ——- evrakı kayıtlı olup, kayıt tarihleri ve kayıt numaraları yazılı dosyalarla şirketimize tahakkuk etmiş veya edecek alacaklarımızla şirketimizin ilişiğinin kalmadığını, yukarıda da açıkça ifade ettiğimiz gibi bu alacakların tamamının ——– intikal ettiğini beyan, kabul ve taahhüt eder, temlikname örneğinin ilgili ——- şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dava konusu —- temlikname ile davacıya —- temlik edilmiş davacının —- zarar iddiasıyla tazminat istemine dayanak olan dava konusu —–temliknamede ——–bedelli. ——— davalı şirket unvanı altındaki imzanın, şirketi bu işlemlerde temsile yetkili olan davalılardan —– değil, şirketi temsile yetkili olmayan şirket çalışanı ——-ait olduğu, gerek —– sayılı dosyasından yapılan delil tespiti suretiyle, gerekse———- sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen karardaki vakıa tespitleriyle ortaya konulmuştur.
Ancak davacı, davalı şirketten aralarındaki alım satım ilişkisinde alacaklı olduğunu, temliklerin bu nedenle yapıldığını iddia etmektedir, incelenen tarafların ticari defterlerine göre davacının alacağının doğduğunu iddia ettiği ——— yılı ticari defterleri usulüne uygun tutulmamıştır, davacı alacağının varlığını gösteren başka deliller de sunmamıştır, davalının bu döneme ilişkin ticari defterlerinde ise davacı değil, davalı alacaklı görünmektedir. Yani ticari defterlerde davacı lehine alacağın varlığını gösteren bir ispat sonucu çıkmamaktadır, davacının davalı şirketten alım satım ilişkisine göre alacaklı olduğu iddiası dosyanın mevcut durumuna göre ispat edilememiştir.
Davacı şirketin, başka bazı temliknamelere dayanarak doğmuş olan başka alacakları için tahsilat yapmış olmasının ve dava konusu temliklerin geçerli olduğuna olan güveninin, ifa uğruna girişilen dört adet adet temlik konusu —- alacağın varlığını ispat yükünü kaldırmadığı, yani davacının davalı şirketten——- alacaklı olmadığı ve bu nedenle zarar iddiasının ve fiilleriyle illiyet bağı bulunmadığı iddiasının ispat yükünün davalılara yüklenemeyeceği, güven teorisine ilişkin esasların, uyandırılan güvene aykırı davranmama esasının da bu noktada ispat yükünün belirlenmesi bakımından uygulanamayacağı,
Temliklerin geçersizliğinden, davalı şirketin ve davalılardan ——- gerek temsil ilişkisi gerekse haksız fiil ilişkisi nedeniyle sorumlu oldukları,
Temlik belgelerini imza ettiği anlaşılan davalı ——– ise, bu haksız eylemi nedeniyle temlikin geçersizliğinden doğan zarardan sorumlu olacağı, yine davalılardan, temlik belgelerini onaylayan noter ve noter başkatibinin sorumlulukları da haksız fiil temelinde ve noterlik kanunu hükümleri de dikkate alınarak değerlendirilebileceği, fakat bu davalıların sorumluluğunun haksız fiil sorumluluğu olduğu ve haksız fiil sorumluluğundan bahsedebilmek için. öncelikle haksız fiille illiyet bağı içinde bulunan bir zararın ortaya çıktığının, dav acı tarafından ispatı gerektiği ancak davalı şirketten alım satım ilişkisi çerçevesinde mevcut olan alacağı için lehine temlik yapıldığını ileri süren davacının bu kapsamda iddia ettiği emtia alım satımı ilişkisinde alacağının varlığını ispat edemediği, temlik işleminin geçerli olduğuna güven duymasının davacıyı alacağının varlığını ispat yükünden kurtarmadığı, davacının, davalı şirketten alacağının varlığını ispat edememiş olması durumunda, bu kapsamda bir zararının bulunduğundan da bahsedilemeyeceği belirlenmekle;
Davalı——-yönünden davacının ——-maddesine dayalı tazminat isteği olup, davalı —— esas sayılı ——— dava dosyasında kamu davasının dava zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiği görülmüştür.
Davacı anılan ceza davasına katılmış, ancak şahsi hak talebinde bulunmamıştır. ——- maddesi gereğince zarara yol açan eylemin, aynı zamanda suç oluşturması halinde, uygulanacak zamanaşımı süresi, o suç için ön görülen ceza davası zamanaşımı süresidir, buna göre, haksız eylemin gerçekleştiği yürürlükte olan —–maddesinde ön görülen suça ilişkin cezanın üst sınırı dikkate alındığında, aynı kanunun —- maddesi uyarınca ceza davası zamanaşımı süresi beş ( 5) yıldır, bu durumda haksız eylemlerin ——– tarihlerinde gerçekleştiği dolayısıyla davanın bu davalılar yönünden zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı belirlenmiştir.
Diğer davalılar yönünden, davacının haksız fiilden dolayı zarar gördüğünü iddia ettiği ancak, zararını ispatlayamadığı, geçersiz temliknameler nedeniyle zarara uğradığını iddia eden davacının, davalı şirketten temliknameler nedeniyle alacağı olduğunu ispatlayamadığı belirlenmekle davalı ——- yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı —– aleyhine açılan davanın Zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı —— aleyhine açılan davanın KANITLANAMADIĞINDAN REDDİNE,
3-KARAR HARCI
Alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcının 12.808,15 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan ayrıca karar harcı alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 12.628,25 TL karar harcının, karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı şirket yetkililerine yada yetkili vekillerine iadesine,
4-AVUKATLIK ÜCRETİ:
Davanın red sebepleri farklı olduğundan tümü reddedilen davanın değeri olan —- üzerinden davada avukatla temsil edilen davalı —— yararına belirlenen —- nisbi avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davalılar ——- yararına belirlenen —- nisbi avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
a-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalılar ——- tarafından yatırılan 4,10 TL vekaletname harcının davacı taraftan tahsili ile davalılara verilmesine,
c-Davalılar—–tarafından yatırılan 4,60 TL vekaletname harcı ile yapılan 29,00 TL yargılama giderinin davacılara yükletilmesine,
d-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/01/2023