Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/161 E. 2022/790 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/161 Esas
KARAR NO : 2022/790

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince —- yargılama yapmaya görevli ve yetkili——– yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili hakkında davalı tarafından —– kapsamında fatura alacağına dayalı icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin—- ticari ile iştigal ettiğini, icra dosyasının alacağına göre çok daha fazla miktarda—– değerdeki araçlarına haciz işlendiğini, — işleminin şu haliyle aşkın haciz durumunda olduğunu, müvekkilinin adına kayıtlı —— değerindeki—- taşıtına haciz konulduğu gibi, ayrıca müvekkiline ait çok değerli konumda üç adet taşınmaza haciz konulduğunu, icra takibinin —— üzerinden takip açılmışken halihazırda müvekkili şirketin takriben —– değerindeki mal varlığına haciz konulduğunu, müvekkilinin —– iştigal ettiğinden bu haciz nedeniyle ticari faaliyetinin durduğunu ve bu nedenle ilgili hacizlerin kaldırılması gerektiğini, müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmaksızın takibin kesinleştirildiğini ve takip konusu faturaya müvekkili tarafından daha önceden itiraz edildiğini ve faturasının iade edildiğini, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenle menfi tespit davası açmak zorunda kaldıklarını, müvekkilinin değer açısından çok yüksek miktardaki mal varlığı üzerindeki hacizlerin kaldırılması ve müvekkilinin borçlu olmaması nedeniyle icra dosyasına yatırılacak meblağın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı talep ettiklerini, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, her ne kadar alacaklı tarafın müvekkiline fatura düzenlemiş ise de bu faturanın kötü niyetli olarak düzenlendiğini ve— sistemi üzerinden söz konusu faturaya itiraz ettiğini ve faturayı ticari defterlerine işlemediğini, müvekkilinin faturada bahsedilen hizmetleri almadığını ve davalıya borçlu bulunmadığını, tüm bu nedenlerle İİK 72.maddesi gereğince davacı tarafından ——- dosyasında icra —- yatıracakları paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ödeme tarihi itibariyle dosya hesabındaki tutarın icra veznesine yatırıldığında (depo edildiğinde ) — kararları doğrultusunda dosyadaki kesin hacizlerin devamı yönünde hukuki yarar kalmadığından hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin —–ile senelerdir—- gösterdiği, müvekkilinin bu faaliyetleri kapsamında davacı —— adresindeki —— —— bedeli için ——- anlaştığı ancak davacı yanın buna bu bedeli ödemekten imtina ettiği, nitekim dava sonucunda açılan işbu davanın sadece süreci uzatmak için kötü niyetli olarak yapılan bir hareket olduğu ortaya çıkacağını, davacı yanın iddialarının gerçeklerle uzaktan yakından —- bulunmadığı, müvekkil ve —— boyunca müvekkilin şirketi———— kazançlarını — kullandıkları, müvekkili ve ——– davaya konu işi birlikte yaptıkları, hatta davacı firma tarafından,—– müvekkili ve kardeşinin bu kısıtlamadan muaf tutulmasını belgelemek amaçlı müvekkile imzalı—- verildiği, müvekkili ve ———-imzalı ve —evrakta müvekkilinin ve kardeşinin ———— ——-yapmak için ———- belirtildiği, tüm bunlara rağmen davacı taraf borcuna — kalmadığı, borcunu ödemekten imtina ettiği, müvekkili hakedişini almak için uzun uğraşlar gösterdiği ancak davacı tarafından hep oyalandığını, müvekkili tarafından davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı, usulüne uygun olarak tebliğat çıkarıldığı ancak davacı tarafından herhangi bir itiraz edilmediği, davacı şirket borcu bulunmadığı iddia etmiş olsa da icra takibine itiraz etmeyerek borcu kabul ettiği, sırf dosyadaki hacizleri kaldırmak amacıyla kötü niyetli hareket ederek dürüstlük ilkesine aykırı davrandığından bahisle karşı tarafın haksız olarak açmış olduğu davanın reddine, kötü niyet tazminatı ile dava masraf ve vekalet ücretinin kendilerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava faturaya dayalı olarak başlatılan takibe karşı açılan menfi tespit davasına ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettiği tüm deliller, ——- Esas sayılı dosyası — dosyamız arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizin — tarihli ara kararı ile davacı tarafından—veznesine yatırılacak olan paranın davalı alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
TTK hükümlerine göre;—- sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı —- faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK m.11/1). — arasındaki sınır, — çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK m.11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
—olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, — faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve — kişi esnaftır (TTK m.15/1).
Mahkememizce davalının—- araştırması için ilgili yerlere müzekkere yazılmış ve gelen müzekkere cevaplarından davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu ve VUK’nun 177/-1 maddesinde bildirilen sınırı aşmadığı anlaşılmıştır.
TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari dava hale getirmeyecektir. Davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Bu durumda, nispi ticari davanın söz konusu olabilmesi için her iki tarafın da tacir olması gerektiği açıktır. Somut olayda ise davalının tacir olmadığı gelen müzekkere cevaplarından—— anlaşılacağı üzere sabittir.
Davalı tacir olmamakla, mahkememizce de eldeki davanın ticari dava olmadığı kabul edilmiştir. —-
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer ————kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (——– Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve— Sicili Yönetmeliği ve İlgili——
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen — sözleşmesine ilişkin—- temsilciler, —- öngörülmüş bulunan —— sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; —— hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, —- para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın — bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Tekmil dosya kapsamından izah edilen nedenlerle; eldeki davanın ne mutlak ne nisbi ölçüde ticari dava olmadığı, davalının tacir olmadığı bu durumda genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu mahkememizce değerlendirilmiş ve açılan davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli — Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.