Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/112 E. 2023/47 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/112 Esas
KARAR NO: 2023/47
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ: 10/02/2022
KARAR TARİHİ: 24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (ticari satıma konu malın iadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından—– sonucunda yapımının üstlenildiği —— işinde —— aleyhine tespit istenen firma —– tarafından ithal edilen—– kullanılmasına karar verildiği, yapılan görüşmede uygulamanın yetkili bayi tarafından gerçekleştirileceğinin belirtildiği, bunun üzerine nakliye ve montaj için davalı firma ile anlaşıldığı, tüm aksamlarının paslanmayacağı şartı ve taahhüdü ile satın alınan deponun ilaç ——–koyulduğu, depo civatalarının paslandığı, montaj yapılan yerin ilaç ——- tesisi olması sebebiyle durumun hassas ve toleransı olmayacak bir ayıp olduğu, —– tarihli teklif mektubunun karşılıklı olarak imzalanması sonucunda sözleşme hükmünde olacağının belirtildiği, teklifin onaylandığı,——üzerinden anlaşıldığı, ödemenin yapıldığı, uygulama sonrasında vidalarda paslanma ve deformasyonlar meydana geldiği, 1.599,60.-TL masraflarından ayrıca alacaklı olunan —– yapılan keşif neticesinde bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere civataların paslandığı, deponun bu şekilde kullanımın mümkün olmaması sebebiyle çıkarılmasının talep edildiği ve ihtarname ile bildirildiği, 18.11.2020 tarihli teslim tesellüm tutanağında davalının teklif mektubunda belirtilen bütün ürünleri teslim aldığı, müvekkil şirketten talebi olmadığı, teklif mektubundaki belirtilen hususa aykırı olan vidalardaki paslanma ve deformasyon sebebiyle işi teslim edememe ve cezai şartları ödeme yükümlüğü doğrurduğu konusunda mutabakat sağlandığı, TBK 223 maddesi uyarınca müvekkil şirketin davalıya gizli ayıbı bildirmiş olduğu, davalının da bu hususu kabul ettiğinin görüldüğü, ürünün iadesinin gerçekleştiği ama bedelin iadesinin gerçekleşmediği, TBK 112 maddesi gereği borçlunun borcunu gereği gibi ifa etmediği için bundan doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu, ödemenin iade edilmemiş olması sebebiyle icra takibine geçildiği ama takibin durdurulduğu, bu nedenle ihtiyadi tedbir, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve itirazın iptaline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince dosyaya sunulan iki cevap dilekçesinde özetle, başlatılan icra takibin kötü niyetli olduğu, davacının dava dışı ——-anlaşma sağladığı, müvekkilin ——–olduğu, uygulamanın yetkili bayi tarafından yapılacağı hususunda mutabık kalındığı, nakliye ve montaj işlerinin yapıldığı, 2 yıl sonra vidalarda paslanmalar ve deformasyonlar meydana gelmesi sebebiyle taraflarına ihtar çekilerek ve iade alınarak davacı yana bedelin iadesi edilmesi aksi taktirde sökülerek depo edileceği, oluşacak zarar ve hasardan sorumlu olmayacakları ihtar edilmişse de kabulünün hukuken mümkün olmayacağı, hak ve nefaset ilkesi gereğince durumun kabul edilemeyeceği , bilirkişi raporunda paslandığı belirtilen yanlış seçilmiş galvaniz civataları ——– gönderdiği , yine aynı raporda paslandığı belirtilen su doldurma ağzında bulunan şamandıralı su girişini depoya bağlayan civatalar ve su taşma borusu dirseğinin davacı tarafından takıldığı, anlaşılacağı üzere depoda paslanan parçalardan müvekkilin sorumlu olmadığı, sözleşme konusu üründe ayıp olması halinde taraflara birden fazla seçimlik hakkının tanımlanmış olduğu, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme hakkına sahip oldukları, bu hakların kullanılmasında temel sınırın hakkaniyet ilkesi olduğu, 2 yılı aşkın olarak kullanımdan sonra sözleşmeden dönme talebinin hukuğa ve etiğe uygun olmadığı, kendilerine paslanma olduğunu belirttikten sonra sözkonusu ayıbı gidereceklerini bildirmelerine rağmen davacının hukuğa ve etiğe aykırı olarak sözleşmeden döndüğü, bu seçimlik hakkın kullanımının satıcı için ölçüsüz güçlükleri beraberinde getireceği, dava konusu ayıbın meydana gelmesinde sözleşmeden dönme muhattabının dava dışı ürünün alındığı firma olduğu, bu durumun değişik iş tespit dosyasındaki bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, kuşakların bağlantı noktalarında bulunan civata ve pulların—— tarafından gönderildiği, bu durumun davacı yanca da bilindiği, davacı yanın sözkonusu ürünlerin satışında ———müzakerede bulunduğu, icra ödeme emrinin muhattabının nu firma olacağı hususunda bir bilgi eksiği bulunmadığı, tespit dosyası bilirkişi raporunda davacıya ait ve depo üzerinde kullanılan ve paslanan aksesuarların paslanmaya sebep olup olmayacağı hususunda değerlendirme olmadığı, söz konusu ayıptan sorumlulukları olmamasına rağmen ——yapının sürekli müşterileri olmasından kaynaklı toleranslı davrandıkları ama civataların değişiminin sözkonusu ayıbı gidermekte yeterli olacağını söylemiş olmalarına rağmen ticari geçmiş sebebiyle su depolarını sökerek kaldırdıkları, aralarında toplantı yapılarak akabinde ne olacağına karar verileceği konusunda mutabık kaldıkları, bu durumun davacı yanın müşterisine karşı zor durumda kalmaması yapılmış değil de sözleşmeden dönüldüğü ve ücretin iadesinin yapılmadığı yönünde kanı oluşturmakta kullanılıyor olduğu, aktedilen sözleşmenin —– üzerinden olduğu, para iadesinin de —- üzerinden yapılması gerektiği beyanı ile davanın reddini talep etmiştir.
Hukuki Nitelendirme Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, 2004 sayılı Yasanın 67/1 maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, takip borçlusunun ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde, takibin devamını sağlamak amacıyla, takip alacaklısı tarafından 2004 sayılı Yasanın 67 nci maddesine göre, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılan ve genel hükümler çerçevesinde incelenen bir eda davasıdır.
Borçlunun itirazı, icra dairesi tarafından alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça bir yıllık süre işlemeye başlamaz; yüksek mahkeme kararlarına göre alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir ——— Alacaklı bir yıllık süresi içinde itirazın iptali davası açmaması halinde takip düşer ise de alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece genel hükümlere göre alacağını dava edebilir.
Davanın kabul edilmesi halinde, borçlu tarafından yapılan itiraz iptal edildiğinden, itiraz üzerine duran takibe (haciz) devam edilebilir. İtirazın iptali davası devam ettiği sürece, bir yıllık haciz talebi süresi işlemez.
İspat yükünün -kural olarak- davacıda olduğu itirazın iptali davasında, alacaklı (normal bir alacak davasında olduğu gibi) alacağının varlığını usul muhakemesinde caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Davanın reddi halinde, itiraz ile duran takip iptal edilmiş sayılır ve ilam kesin hüküm teşkil ettiğinden takip alacaklısı tarafından konusu aynı olan bir dava tekrar ikame edilemez. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, mahkeme, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu kanısına varırsa alacaklıyı yüze yirmiden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum eder (67/II). Kötüniyet olgusunu ispat yükü, tazminat talep eden davalı borçludadır. Tazminatın, asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir.
Davanın kabulü halinde, itiraz üzerine duran takibe devam edilir; (varsa) ihtiyati haciz, kesin hacze dönüşür. Ayrıca, alacaklı tarafça talep edilmesi halinde, takip konusu alacağın belirlenebilir (likit) olduğu durumlarda davalı (takip borçlusu) alacak miktarının asgari yüzde yirmisi oranında inkar tazminatına mahkum edilir. ——- uygulamasına göre hüküm altına alınacak inkâr tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir ———-
Davacı özetle; davalı ile kurulumu kararlaştırılan ürünün ayıplı olması nedeniyle ürünün iade edildiğini, bu hususta mutabakatın bulunmasına rağmen, ürünün bedel iadesine yanaşılmadığını, bu bedelin tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmektedir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde, üründe paslanma olduğunun belirtilmesinden sonra ayıbın giderileceğinin bildirilmesine rağmen sözleşmeden davacı yanca hukuka ve etiğe aykırı şekilde dönüldüğünü, iki yıl boyunca kullanılan ürünün alınan fiyat üzerinden iadesinin kötüniyetli olduğunu, sözleşmeden dönme beyanının muhatabının kurumu gerçekleştiren müvekkili firma değil, malzemenin alındığı firma olması gerektiğini, bu firmanın———olduğunu, değişi iş dosyası ile elde edilen verilerin eksik ve hatalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Tensip zaptı doğrultusunda ilgili takip dosyası ile ———sayılı dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Tüm bu dosya kapsamına göre, uyuşmazlık, icra takibinin ferileri ile birlikte yerinde olup olmadığı, davalı tarafından davacıya satılan su deposundaki ayıptan davalı yanın sorumlu olup olmadığı, davacının sözleşme bedelinin iadesini talep edip edemeyeceği şeklinde belirlenmiş, dosya —– tarihli ara karar ile, bir kimya mühendisi ve bir makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek davalı tarafından davacıya satılan su deposundaki ayıpların hangi nedenden kaynaklanığı, kullanıma bağlı olup olmadığı, davacı tarafından yapılan aksesuarların paslanmaya sebebiyet verip vermediği, ayıpların deponun kullanım amacına engel teşkil edip etmediği, basit bir onarım ile giderilip giderilemeyeceği, bedel iadesi isteminin yerinde olup olmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir. 3/10/2022 tarihli raporda;
“(…) Dosyadaki bilgi ve belgeler, taraf beyanları ve değişik iş dosyasındaki bilirkişi dikkate alındığında, içme suyu standardına uygun olmayan paslanabilir bağlantı elemanlarından kaynaklı bir ayıp olduğunun kadri maruftur.
Depo içerisinde kullanılan malzemelerin döviz kuruna bağlı fiyatlanıyor olması ve teklif sürecinin ne kadar çabuk kesinleşeceği belli olmadığından, verilen tekliflerin —– olması piyasa şartlarında olağan bir durum olup, sipariş kesinleştiğinde günlük kurdan — ödeme yapılması da ———- ticari hayatın olağan işleyişidir.
Paslanma, metalin uygun olmayan ortamda oksijenle reaksiyona girmesi ile oluşan mekanik deformasyondur. Asidik reaksiyonlar, bazik reaksiyonlar, elektrtoliz gibi metalin özelliğini yetirmesine neden olan —– şekilleri bulunmaktadır. Değişik iş dosyasına sunulan katalogda sıvı membran kaplı depoların klor teması, temiz su, kirli su, gri su gibi depolamalara uygun olduğu bilirkişilerce görülmüş, internette üretici firma, dava dışı —— sayfasında deniz suyu gibi iletkenliği fazla olan sıvıların da depolanabileceğine dair benzer bilgilere ulaşılmıştır.
Bu geniş kabiliyeti nedeniyle, içme suyu depolama yeterliliği beklenen deponun girişindeki su kalitesinin, yüksek veya düşük —- olup olmadığının,—- iletkenliği olan sıvı girişi olup olmadığının sorgulanmasına gerek kalmamıştır. Dosyamız, esas kuralları belirleyen 3. Kişiler olan, dava dışı hizmet alan (davacının işvereni) ve üretici (davacının distribütörü/üreticisi) arasındaki ticarete yön veren, davalı ve davacı arasındaki hizmet akdinden kaynaklıdır.
Hizmet alan —-paslanmaz su depolayan tank istemiş , Üretici ——— paslanmaz su tankı ürettiğini iddia ederek satışa sunmuştur. Davalı kendisine gönderilen paketten çıkan malzeme ile kurulumu yapmış, cevap dilekçesinde davalının beyanına itiraz etmeyen ve bu dosya açılışında da, değişik iş dosyasında da durumu konu etmeyen davacının, norm dışı dirseği ve depo şamandıra bağlantı sacını standarda uymayan civata ile monte ettiği anlaşılmaktadır.
Dosyada —— sonra paslanmayı nasıl gördüğü ve davacıya yansıttığı bilinmemekteyse de, muhtemelen depo dışındaki incelemede davacı tarafından takılan dirsek ve şamandıra bağlantı sacı civatasındali pas dikkat çekmiş, akabinde suyun içindeki gergi bantlarının civata pul paslanması da biraz inceleme sonucu tespit edilmiş olmalıdır.
Sıvı depolama sektöründe birçok üretici firma bulunmaktadır. ———firmaları ile görüşme yapılmış olup sektörün bağlantı malzemelerini ve aksesuarları nasıl fiyatladığı, montaj seti içinde olup olmadığı sorulmuştur. Davalı teklifindeki gibi bağlantı elemanlarının üretici tarafından paket içinde paslanmaz olarak gönderildiği tespit edilmiştir. —– taşma borusu, vana gibi aksesuarların paket içinde olduğunu, ——— aksesuarların verilmediğini beyan etmiştir. Davalı teklifinde hiçbir aksesuarın olmadığı da görülmüştür.
Şu halde, olası işçilik ayıbı konusunda münhasır sorumlu davalıdır ama ayıp işçilikten değil malzemeden kaynaklıdır. Ayıp sebebiyle ortaya çıkan tazminatta, paslanan pul ve civatayı montaj pakedine dahil eden dava dışı ——— uygun olmayan aksesuarı yetkisiz bir şekilde depoya monte eden davacı müştereken ve müteselsilen sorumludur, davalının sorumluluğu görülememiştir.
Her ne kadar bizzat örülememiş olsa da sorunun kalitesiz puldan kaynaklandığı ve sıkı biçimde birbirine yaslanan civata başı ile reaksiyona girerek civatayı da okside ettiği anlaşılmaktadır; somunda sorun görülmemiştir. Bilirkişi tarafından çekilen fotoğraflarda bantların 1’er civata ile bağlandığı görülmektedir. Raporda enine ve boyuna ikişer bant olduğu yazılıdır. O halde toplamda 8 adet civata ve pul ile sorun giderilebilecektir.—-Paslanmaz kalite pul ,civata ve somun , icra tarihinde ——– bedel tutacaktır.
Davacının inkar etmediği ve her iki dosyada da sadece içteki paslanan civataları konu etmesinden dolayı, kendisinin taktığı anlaşılan 1 adet taşma borusu dirseği —- şamandıra bağlantı sacı civataları da (4 adet olduğu tahmin edilmektedir 36 TL), da dahil edildiğinde bütün masraf = 72+18+36 = 126 TL olacaktır. Karşılıklı anlayışla çözüm yoluna gidilse depodan boşaltılacak su ve işçilik gideri de yaklaşık 400-500 TL tutacak, sorumlu olmadıkları aksesuarlar dahil yaklaşık 650 TL masraf üretici ——— davalı arasında Müşteri Memnuniyeti kapsamında rahatlıkla çözümlenebilecektir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler, piyasa araştırması neticesinde, paslanma nedeniyle bir ayıp olduğunun kadri maruf olduğu,
Paslanma sebebiyle sorumluluğun depo içinde kalan civata/pul bağlantıları bakımından Dava dışı üretici ——depo üzeri taşma dirseği ve şamandıra bağlantı sacı paslanmalarından davacıya ait olduğu,
İcra tarihine göre tüm bu ayıbın giderilmesi için KDV dahil 650 TL işçilik ve malzeme masrafının yeterli olacağı, icra tarihinde 36.182 TL talepte bulunulduğu,Böyle bir revizyon işleminin deponun dolması ve boşalması dahil 1 gün süreceği, sökülen depo parçalarının artık hurda vasfında olduğu,Paslanan pulun üzerine sıkılan civata kafasını okside etmiş olabileceği ama depo üzerindeki aksesuar paslanmalarının ayrı değerlendirilmesi gerektiği, birbirlerini tetiklemesinin imkansız olduğu,Sonuç olarak:
Son Karar Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere,
Çok basit bir revizyonla bertaraf edilebilecek bir ayıp için, sözleşmeden dönme seçimlik hakkı kullanılmasının satıcı için ölçüsüz güçlükleri beraberinde getireceği, fakat sökülen ürünün tekrar kullanılamaz halde olduğu,
Taktir edilecek tazminattan davalının sorumluluğu olmadığı, sorumluluğun müştereken 1. dereceden ASLİ kusur ile dava dışı üretici ——–, TALİ kusur ile davacıda olduğu,
Davalının sökülen ve kullanılamaz durumdaki ürünü olduğu gibi ağır kusurlu üreticiye iade etmesi gerektiği” şeklinde belirlemelere yer verilmiştir.
6102 sayılı Yasanın 23/1-(c) hükmü gereği, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
6098 sayılı Yasanın 223/2 hükmünün ikinci cümlesi, “(…) satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” şeklindedir. Ayıbın kullanıma bağlı olarak zamanla oluşması nedeniyle ürün 6102 sayılı Yasanın 23 üncü maddesinde belirtilen 2 ya da 8 gün içinde belirlenemeyeceğinden 6098 sayılı Yasanın 223/2 hükmü gereği sonradan anlaşılan bu ayıbın hemen satıcıya bildirilmesi gerekir.
Davacı tarafça da bu ayıp davalı yana bildirilmiş, davalı tarafça üzerinde uyuşmazlık bulunmayan mutabakat çerçevesinde satım, nakliye ve kurulum sözleşmesine konu ürün iade alınmıştır.Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı,
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir.
Tüm dosya kapsamı, icra dosyası ve teknik rapor içeriği birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme konusu malzemenin ayıplı olduğu, davalı tarafça her ne kadar kendilerinin bayi olmaları nedeniyle nakliye ve montaj yaptıkları ve ürünün ayıplı olmasından sorumlu olmadıkları savunması ileri sürülmüşse de uyuşmazlık konusu olmayan ———– tutarlı faturanın, yalnız nakliye ve kurulum konusu olmayıp ürün ile birlikte nakliye ve montaj ücretlerine ilişkin olduğu; davalı olan bayinin, üründen kaynaklı uğradığı yahut uğrayacağı zararı sözleşme ya da kanunun genel prensipleri çerçevesinde ürünü temin ettiği esas firmadan tazmin edebileceği, dolayısıyla sorumlunun dava dışı ——– olduğuna yönelik davalı iddialarına itibar edilemeyeceği, bayi olduğunu iddia eden davalının, davacıya karşı sorumluluktan kurtulamayacağı; yine davalı tarafça söz konusu ayıbın giderileceğinin belirtildiği doğrultusunda savunma ileri sürülmüş ise de davalı tarafın, malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve zararın tamamını gidererek davacının seçimlik haklarını kullanmasını önlediğine dair savunma ve bunu destekleyecek bilgi/belge sunulmadığı anlaşıldığından, davacının sözleşmeden dönerek ayıplı ürünün iadesi ile verdiği ücreti talep etme hakkının bulunduğu, ayrıca dava açılmadan önce —— marifetiyle temin edilen rapor için yapılan sarfiyat toplamı olan —– de davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, bu haliyle takibin haklı olup likit tutara karşı yapılan itirazında davalı yanın haklı olmadığı anlaşıldığından itirazın iptali ile takibin, —— asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi gereği belirlenen faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına; 1.599,60 TL asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren kamu bankalarında bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına; alacağın likit olduğu gözetilerek, dava tarihindeki toplam asıl alacak (36.182,86 TL) miktarının %20 olan 7.236,57 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.-Davanın KABULÜ ile;
a.)——- sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin, —— asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi gereği belirlenen faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına; 1.599,60 TL asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren kamu bankalarında bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına,
b.)Alacağın likit olduğu gözetilerek; dava tarihindeki toplam asıl alacak (36.182,86 TL) miktarının %20 olan 7.236,57 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.471,65.-TL’den dava açılırken yatırılan 443,19.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye ‬2.028,46.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 443,19.-TL peşin harç ve 80,70.-TL başvurma harcı olmak üzere olmak üzere toplam 523,89‬‬.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 55,50.-TL posta gideri, 2.000,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.055,50.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
7.Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —- Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 24/01/2023