Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/895 E. 2023/411 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/895 Esas
KARAR NO : 2023/411 Karar

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —–Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın,—–Marka —- Model —— Şasi Numaralı ——plakalı aracı 2017 yılında davalılardan —– Bayisi olan —–satın aldığı, konusu aracın periyodik bakımlarını eksiksiz yerine getirildiği ve yetkili servisi olarak—— yaptırıldığı, aracın olağan kullanıldığı, araç henüz 17.066 km’de olmasına rağmen şanzıman arızası vererek kullanılamaz hale geldiği, arızası vuku bulduğu an dava konusu araç çekici marifeti ile yetkili servise getirildiği, araçtaki hasarın giderimi için otomatik şanzıman değişimi ve işçilik bedeli olarak 77.398,69-TL fiyat teklifinde bulunulduğu, 2017 yılında üretilen —– model araçların tümünde benzer şekilde şanzıman arızalarının bulunduğunun sözlü bir biçimde beyan edildiği, araç garanti kapsamı dışında kaldığından oluşan Zararın karşılanamayacağı davacı firmaya davalı şirketler tarafından buldurulduğu, aracın imalat hatasından dolayı şanzıman arızası verdiği, ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, dava konusu araç ile aynı yıl üretilen araçlarda şanzıman arızasının sürekli olarak bulunduğu, durumun imalat hatasından kaynaklandığı yetkili serviste bulunan görevliler tarafından davacı firma yetkilisine sözlü olarak bildirildiği, oluşan şanzıman arızalarının gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacının işbu durumu satış esnasında bilemeyeceği, yapılacak tahkikat neticesinde araçtaki hasarın davacı şirket kullanımından kaynaklanmadığı, üretim hatası hasebiyle davacı firmanın zarara uğratıldığı şüpheye yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşacağı, davacı adına tescilli olan araçtan beklenen fayda sağlanamamakta olup, davacı şirketin mesleki faaliyetleri de bu kapsamda olumsuz etkilendiği, dava konusu aracın her türlü ayıptan ari misli ile değişimi talebinde bulunduklarını, bu talebin kabul görmemesi halinde, araçta var olan arızanın güncel onarım bedeli ve onarım neticesinde araçta oluşacak değer kaybının bilirkişiler marifeti ile tespit edilmesi akabinde , araç onarım bedelinin ve değer kaybı bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca aracın kullanılamamasından doğan muadili bir aracın tahsis edilmesi talep edilmesine rağmen bunun yerine getirilmediği, davaya konu araç ile benzer niteliklerde bulunan araç kiralama masraflarının aracın arızalandığı tarih olan 13.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı —–vekili cevap dilekçesinde özetle; Harcın misli ile değişim talebi dikkate alındığında, araç değeri olarak belirlenmesi ve tamamlanması gerektiği, talebin zamanaşımına uğradığı, aracın satımından itibaren 4 yıl 2 aylık sürenin geçtiği, Türk Borçlar Kanununun 231, maddesine göre ayıptan kaynaklanan sorumluluğu 2 yıl ile sınırlı olduğu, verilen garanti süresinin 3 yıl olmakla birlikte aracın teslim tarihinin 26/08/2017 olduğu, arızasının tespit edildiği tarihin 13/10/2021 olduğu ve davanın ikame edildiği tarihin 30/12/2021 olduğu dikkate alındığında söz konusu sürenin dolmuş olduğu, davalının ağır kusurlu olduğu iddiasının gerçek dışı olduğu, arızanın gizli ayıp niteliğinde olmadığı, kullanıcı hatasından kaynaklandığı, üretim hatasından kaynaklandığı iddiası mesnetsiz ve haksız bir iddia olduğu, hayatın olağan akışına uygun olmadığı, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin TBK 227/4 maddesi kapsamında kabulü mümkün olmadığı, aracın kullanılmaması sebebiyle mahrum kalınan süreye ilişkin araç kiralanma masraflarının talebi tamamıyla soyut ve mesnetsiz iddialardan ibaret olduğu, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; Misli ile değişim talepli dava ikame edildiğinde dava değerinin araç değeri olduğu, davalı ——marka araçların Türkiye Distribütörü olduğu ve davacı ile arada bir satım sözleşmesinin bulunmadığı, Garanti Belgesi incelendiğinde davalının sadece 3 yıl / 100.000km “Üretim kaynaklı arızalarda aracın ücretsiz onarımı” taahhüdünün bulunduğunun görüleceği, diğer taleplerden sorumluluğunun bulunmadığı, davacının tüketici olmadığı, ayıptan kaynaklanan taleplerin satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, davalının garantör sıfatıyla; aracın ilk satış/teslim tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ( ki kayıtlara göre ilk teslim 09.09.2017’dir. ) 3 yıl- 100.000 km ( Hangisi önce gelirse ) araçta üretim kaynaklı olarak meydana gelen arızaların ücretsiz onarımı taahhüt edildiği, bu sürenin 09.09.2020 tarihinde sona erdiği, davanın zamanaşımından reddi gerektiği, davalının ağır kusurundan söz edilemeyeceği, 2 yıllık zamanaşımı ve garanti süresi içinde yapılan bir ayıp ihbarı bulunmadığı, tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması gerektiği, üretim hatası iddiasının gerçeği yansıtmadığı, üretici talimatlarına göre bakım aralığı 15.000 km / 12 ay ( hangisi önce gelirse ) şeklinde olduğu, dava konusu araçta ise yılda 1 kez yapılması zorunlu periyodik bakımları ikisinin mevcut olmadığı, CVT Şanzımanlarda; aracın km’si düşük olsa da parçalar üzerine sürekli yükler etki ettiği, yağlama yağının özelliğini kaybetmesi nedeniyle parçalar arasında gerçekleşecek deformasyon arızaya sebebiyet verebildiği, kullanım hataları ( Tam durmadan P’ye almak, yanlış şekilde aracı N’de tutmak, D de iken gaza basmayıp, yokuşta kaydırıp aracı geri kaçırıp stop ettirmek, N’de gaz verip motor. devirliyken D’ye almak v.s gibi eylemlerin de arızaya sebebiyet verdiği, davacının şanzımanın kullanımdan kaynaklanan bu nedenlerle değil, üretim hatası nedeniyle arızalandığını ispat etmesi gerektiği, 4 yaşında, kullanımı süresince sorunsuz araç için, Satıcı yönünden dahi Misli ile değişim hakkının kullanılması T.B.K. 227 / 4 hükmüne uygun olmayacağı belirtilerek davanın reddine, ücreti vekaletin ve masrafların davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, ticari satıma konu olan davaya konu aracın ayıplı olduğundan bahisle öncelikle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, olmadığı takdirde arızanın giderilmesi bedeli, değer kaybı ve muadil araç kiralama bedelinin tahsiline yönelik alacak davasıdır.Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Dosyanın tetkiki teknik bilgi ve inceleme gerektirmekle mahkememizce dosya makine mühendisi ve borçlar hukuku uzmanından teşekkül eden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş 06/01/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Dava satım sözleşmesine konu bulunan araçta ortaya çıkan ayıba dayalı hakların kullanılması talebini konu aldığı, bu açıdan davacı alıcı, davalılardan —— Şirket satıcı, davalılardan —– Şirket ise söz konusu aracın ithalatçısı ve tedarikçisi durumunda olduğu, davacı ve davalıların ticaret şirketi olması karşısında, Yargıtay’ın yerleşmiş görüşüne göre tüketici işlemi söz konusu olmayacağı, Hukuk Genel Kurulu tarafından bu husus (Hukuk Genel Kurulu , ——) “Davacı —– Şirket tacir olup, 1 kişilik adına ticari işletmesinde kullanmak üzere otomobil satın almış; bedelini ödemek üzere kredi kullanmıştır. Davacı tüketici olarak tanımlanamayacağı gibi yaptığı işlem tüketici işlemi değildir ve kullandığı kredinin tüketici kredisi olduğunu kabule de olanak bulunmamaktadır” şeklinde ortaya konulduğu, incelenen olayda kredi işlemi değerlendirilmekle birlikte, aynı esasın somut olay bakımından da uygulanacağının benimsenmesi gerektiği, satım ilişkisinde ayıp ve ayıptan kaynaklanan sonrumluluk TTK ve TBK hükümlerinde incelenmekte olduğu, somut olay bakımından ayıp iddiası değerlendirildiğinde; zamanaşımı savunması açısından incelendiğinde, TBK md. 231 hükmünde satım sözleşmesinde ayıptan kaynaklanan hakların kullanılması bakımından iki yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş bulunmakta olduğu,
9. Zamanaşımı
MADDE 231- Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından
doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.İki yıllık zamanaşımı süresi yönünden iki istisna bulunduğu belirtilebilir. İlki satıcının ağır kusurlu ikincisi ise garanti süresi verilmek suretiyle kanunda öngörülen zamanaşımını aşan bir süre ile sorumluluk üstlenilmesi halleridir.Somut olay bakımından davalıların ağır kusurlu olduğuna yönelik bir bilgi ve belge bulunmadığı görüldüğü, davacının davalıların ağır kusurlu olduğuna yönelik iddiasına dayanak oluşturan hususlar incelendiğinde, dava dilekçesinin ikinci sayfasında şu hususların belirtildiği,
-Ayıbın satın alma tarihinden itibaren yaklaşık 4 yıl sonra ortaya çıkması,
-Araçtaki arızanın şanzıman bölgesinde vuku bulması,
-Araç kullanımının asgari seviyede olması,
-Aracın periyodik bakımlarının zamanında ve eksiksiz yaptırılması
Belirtilen hususların davalıların ağır kusurlu olarak nitelendirilmesine uygun olup olmadığı Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, bu açıdan her iki davalının tacir oldukları ve araç satışı ile iştigal ettikleri, bu durumda TTK Md.25, f.2’de öngörülen hususun, somut olay bakımından uygulama alanı bulup bulmayacağının değerlendirilmesi gerektiği, hükmün şu şekilde kaleme alındığı,

5. Satıcının ağır kusurunun sonuçları
MADDE 225- Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.
Belirtilen hüküm 818 sayılı Borçlar Kanununun 200. Hükmünde belirtilen “Alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek mesuliyetten kurtulamaz” hususunun yerine getirilmiş ve satıcının sorumluluğunu hile halinin ötesine geçirmek suretiyle bilmesi gereken ayıplardan da sorumluluk hususunu da ortaya koyduğu, özellikle m. 225, f. 2, satıcılığı meslek edinen kişiler bakımından özen yükümlü ü sübjektif halden objektif hale getirmiş ve bilinmesi gereken ayıpların bilinmemesi halini de aynı kapsamda değerlendirme imkanı sağladığı, bu husus doktrinde—–tarafından şu şekilde ortaya konulmaktadır:
TBK. m. 225/TI hükmünü değerlendiren doktrine göre, satıcılığı meslek edinen kişilerin bilmeleri gereken ayıplar bakımından her türlü kusurları ağır kusur addedilmektedir. Başka bir ifadeyle, satıcılığı meslek edinen kişiler bilmeleri gereken ayıplarla yüklü bir şekilde gerçekleşen ifada varsayım olarak ağır kusurludurlar. Ağır kusur değerlendirmesi burada kanun koyucu tarafından yapılmıştır. Buna göre, ayıptan sorumluluk rejiminde ağır kusura hangi sonuçlar bağlanmışsa, satıcılığı meslek edinen kişiler için de aynı hukuki sonuçlar doğacaktır. Bu konuda yapılan sorumsuzluk anlaşması kesin hükümsüz olacaktır. Satıcılığı meslek edinen kişilerin meslekleri itibarıyla bilmeleri gereken ayıpları bakımından her türlü kusuru ağır kusur olarak nitelendirilecektir. Satıcılığı meslek edinen kişiler ayıplı mal tesliminde ağır kusurlu satıcı muamelesi görecektir.Somut olayda, aracın bu arızasının davalı tarafından bilindiğine yönelik somut bir veriye rastlanmadığı, teknik değerlendirme;19.12.2022 tarihinde taraflar eşliğinde davaya konu aracın bulunduğu yetkili servise gidilerek araç üzerinde yerinde incelemeler gerçekleştirildiği, aracın davaya konu şanzımanının fotoğrafları çekildiği, davaya konu araç ——marka —–model —— olduğu, araç yetkili servisin bahçesinde bir köşede park halinde bulunduğu, araç üzerinden davaya konu şanzımanın sökülmediği, montajlı olduğu görüldüğü, talebi üzerine araç davaya konu şanzıman arızası nedeni ile servisin içine ittirelerek getirildiği ve lifte alınarak aracın altı, ve dolayısı ile davaya konu şanzıman kontrol edildiği, davaya konu şanzımanın alt bölümünde dış muhafaza gövdesinde kırık olduğu ve bu bölgeden yağ sızdığı tespit edildiği, şanzımanın kapalı kutu olması ve yerinde montajlı olması nedeni ile iç sistemi incelenemediği, şanzımanda tespit edilen kırıklığın şanzıman içinden gelen bir darbe ile oluştuğu kanaatine varıldığı ancak şanzımanın demontajının yapılmamış (içinin görülememiş olması) olması nedeni ile kullanım hatası kaynaklı veya üretim hatalı /servis hatalı olup olmadığı tespit edilemediği, davalı servisin yetkilileri, şanzımanın demontajının davacının müsaade etmediği nedeni ile yapılmadığını bildirdikleri, şanzımanın açılıp hasara neden olacak parçaların tek tek kontrol edilmesi gerektiği, sonuç itibariyle aracın satın alınma tarihinden itibaren kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin geçtiği, zamanaşımı süresini uzatan garanti sürelerinin geçtiği, zamanaşımı süresinin uygulanmasını engelleyecek nitelikte, davalının ağır kusurlu olduğunu gösterir bir husus bulunmadığı, zararın sebebinin bel: açısından, araç üzerinden davaya konu şanzımanın sökülmediği, montajlı olduğu görüldüğü, davaya konu şanzımanın alt bölümünde dış muhafaza gövdesinde, kırık olduğu ve bu bölgeden yağ sızdığı tespit edildiği, şanzımanın kapalı kutu olması ve yerinde montajlı olması nedeni ile iç sistemi incelenemediği, şanzımanda tespit edilen kırıklığın şanzıman içinden gelen bir darbe ile oluştuğu kanaatine varıldığı, ancak şanzımanın demontajının yapılmamış olması nedeni ile kullanım hatası kaynaklı veya üretim hatalı/servis hatalı olup olmadığı tespit edilemediği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın ayıplı olduğu iddia edilen aracın öncelikle ayıpsız misli ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde onarım bedeli, değer kaybı bedeli ve araç kiralama bedelinin tahsiline ilişkin alacak davası olduğu, davalılar vekillerinin süresinde zamanaşımı defini ileri sürdükleri, 6098 sayılı TBK’nın 231. maddesi hükmüne göre, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkının, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmayacağı, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı, somut olayda ticari satım söz konusu olduğundan, TTK 23/1-c maddesi atfı ile TBK 231.maddedeki 2 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanmasının gerekeceği, davaya konu araca davalı … tarafından 2 yıl/60.000 km(hangisi önce biterse) garanti verildiği, mekanik problemlerde ise garanti süresinin 3 yıl/100.000 km(hangisi önce biterse) olduğu, dava konusu aracın 24/08/2017 tarihinde davacıya satıldığı, iddia edilen şanzıman arızasının da mekanik arıza olmakla 3 yıllık garanti süresinin 24/08/2020 tarihinde dolduğu, ayıptan sorumluluk başlıklı 6098 Sayılı TBK’nın 231. maddesi ” Satıcı daha uzun bir süre için e için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz” şeklinde olduğu, dosyada bulunan fatura ile de sabit olduğu üzere davacıya aracın teslim tarihi 24/08/2017 olmakla zamanaşımının başlangıç tarihinin de bu tarih olduğu, davalı satıcı yönünden zamanaşımı süresinin 24/08/2019 tarihinde dolduğu, davalı ithalatçı yönünden ise 3 yıllık sürenin 24/08/2020 tarihinde dolduğu, davalıların ağır kusuru olduğuna dair herhangi bir iddia ve delil de olmadığı, davalının hileli hareketlerinin ve ayıbı gizlediğinin davacı tarafça ispatlanamadığı mahkememizce anlaşılmış her iki davalının da cevap dilekçeleri ile zamanaşımı def’inde bulundukları görülmekle davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 59,30 TL peşin harçtan ve yargılama esnasında yatırılan 1.764,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.823,30-TL’den mahsubu ile bakiye 1.643,40-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve hazine tarafından karşılanan 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından ilgili arabulucuya ödendiğinden, bu ücretin 6831 Sayılı Kanun’a göre; tarafların arabuluculuk toplantısına katıldığı ancak anlaşma sağlanamadığından ve dava reddedildiğinden arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 3/2. maddesi uyarınca ret sebebinin ortak olduğu görülmekle davaya konu aracın değeri olarak bildirilen 103.256,00-TL dava değeri üzerinden hesaplanan 16.488,40-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —– BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.