Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/876 E. 2023/431 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/876 Esas
KARAR NO : 2023/431
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)

DAVA TARİHİ : 24/12/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (haksız eylemden kaynaklanan zarar nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—–nolu Nakliyat Emtia Sigortası Abonman Sözleşmesi ve—–nolu Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı—— dava konusu olaya ilişkin nakliye rizikolarına karşı sigortalandığını, —– yerleşik —– firmasından —–yerleşik müvekkil şirketin sigortalısı ——firmasına “Su filtrasyon cihazı 2 Palet Brüt 4.350,00 Kg Net 4.300,00 Kg” satıldığını, Davalılardan —–akdi, davalılardan —— şirketinim fiili taşıyıcı olarak sorumlukları altında —— plakalı araçla —–sevkiyatı yapılan emtianın,——antrepoda tahliyesi esnasında hasarlanmış olduğu görülerek ihbarda bulunulduğunu, CMR Belgesi üzerine hasar notu düşüldüğünü, müvekkil şirketin sigortalısına 29.068,10TL tutarında hasar ödemesi yaparak akdi halef olduğunu, dava öncesi davalı sigorta şirketine (başvuru tarihi: 25.1.2021) başvuru yapılmasına rağmen, davalı sigorta şirketinin ödeme yapmadığını, alacağa ilişkin olarak başlatılan—–. İcra Müdürlüğü —–numaralı dosyasına yansıyan takibe, borçlular tarafından herhangi bir borcunun bulunmadığı belirtilerek, itiraz edilmesi üzerine duran takibin devamına, haksız itiraz eden borçlular aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı ——vekili cevap dilekçesinde özetle; Zaman aşımından dolayı davanın reddinin gerektiğini, davacının sigortalısı ile diğer davalı ——taşıma sözleşmesi yaptıklarını, sigortalı——- sözleşmesel ilişki olmaması nedeniyle husumetin olmadığını, Davacı tarafindan poliçe yüklemeden sorna yapılması nedeniyle teminat kapsamı dışında olduğunu, yetersiz ambalaj nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu , dava konusu hasarın taşıma sorumluluk poliçesi kapsamı dışında olduğunu, talebin fahiş olup reddi gerektiğini, alçak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir. Konusu nakliyede meydana gelen hasarın, yangın raporuna göre de taşınana emtia olan pamuk ipliğinin sürtünerek ısınması sonucu meydana geldiğini, davacının poliçe kapsamında olmayan – bir hasar için sigottalısına yaptığı ödeme nedeniyle aktif husumet ehliyetinin olamayacağını, CMR 17/2 gereği müvekkili şirket ve sigortalısının zarardan sorumlu tutulamayacağı, kabul anlamına gelmemek üzere taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olacağını, müvekkili şirket tarafından düzenlene poliçede muafiyet tenzilin hesaplanması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini ve davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı——. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, talep edilen alacağın zaman aşımına uğradığını, hasar ihbarının süresinde yapılmadığını, hasarın yükleme aşamasında meydana geldiğini, yüklemeden taşıyıcının sorumlu olmadığını, hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana geldiğinden müvekkilinin sorumlu olamayacağını, göndericinin sorumlu olacağını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, sınırlı sorumluluğun uygulanması gerektiğini, faiz miktarının hatalı olduğunu belirterek davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilerek davanın reddini talep etmiştir.

Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği alacağın zaman aşımına uğradığını, hasar ihbarının süresinde yapılmadığını, hasarın ambalaj yetersizliğinden meydana geldiğini, müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu olması nedeniyle husumet yöneltilemeyeceğini, sınırlı sorumluluğun uygulanması gerektiğini belirterek davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilerek davanın reddini talep etmiştir.

Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, takip borçlusunun ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde, takibin devamını sağlamak amacıyla, takip alacaklısı tarafından 2004 sayılı Yasanın 67 nci maddesine göre, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılan ve genel hükümler çerçevesinde incelenen bir eda davasıdır.Borçlunun itirazı, icra dairesi tarafından alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça bir yıllık süre işlemeye başlamaz; yüksek mahkeme kararlarına göre alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir (—– Bam —–.HD——-.). Alacaklı bir yıllık süresi içinde itirazın iptali davası açmaması halinde takip düşer ise de alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece genel hükümlere göre alacağını dava edebilir.Davanın kabul edilmesi halinde, borçlu tarafından yapılan itiraz iptal edildiğinden, itiraz üzerine duran takibe (haciz) devam edilebilir. İtirazın iptali davası devam ettiği sürece, bir yıllık haciz talebi süresi işlemez.İspat yükünün -kural olarak- davacıda olduğu itirazın iptali davasında, alacaklı (normal bir alacak davasında olduğu gibi) alacağının varlığını usul muhakemesinde caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Davanın reddi halinde, itiraz ile duran takip iptal edilmiş sayılır ve ilam kesin hüküm teşkil ettiğinden takip alacaklısı tarafından konusu aynı olan bir dava tekrar ikame edilemez. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, mahkeme, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu kanısına varırsa alacaklıyı yüze yirmiden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum eder (67/II). Kötüniyet olgusunu ispat yükü, tazminat talep eden davalı borçludadır. Tazminatın, asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir.Davanın kabulü halinde, itiraz üzerine duran takibe devam edilir; (varsa) ihtiyati haciz, kesin hacze dönüşür. Ayrıca, alacaklı tarafça talep edilmesi halinde, takip konusu alacağın belirlenebilir (likit) olduğu durumlarda davalı (takip borçlusu) alacak miktarının asgari yüzde yirmisi oranında inkar tazminatına mahkum edilir. Yüksek mahkemenin yerleşik uygulamasına göre hüküm altına alınacak inkâr tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir (Yargıtay —–.HD ——).
Mahkememizce, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, hasar dosyası,—– İcra Müdürlüğü’nün ——- Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.—– İcra Müdürlüğü’nün ——Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, dosyanın tetkikinde; davacı tarafından davalılar aleyhine, 29.068,10.- TL asıl alacak, 2.901,63.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.969,73.-TL alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı —–28/07/2021 tarihinde; —–29/07/2021 tarihinde, ——04/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, —— tarafından 04/08/2021 tarihinde; —— Tarafından 11/08/2021 tarihinde——- tarafından 04/08/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçelerinin davacı yana tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.Tensiple birlikte, takip dosyası ve davacı sigorta şirketi ile davalı sigorta şirketinin hasar dosyaları talep edilmiş, tamamı dosya arasına alınmıştır.26/4/2022 tarihinde ön inceleme duruşması yapılmış, uyuşmazlık konusu, davacı tarafından rücuen tazminat istemine dayalı olarak davalılar aleyhine başlatılan icra takibinin ferileri ile birlikte yerinde olup olmadığı, davacı tarafından sigortalanan emtianın davalıların taşıması sırasında hasarlanıp hasarlanmadığı, bu hasardan davalıların sorumlu olup olmadığı ve davacı tarafından sigortalısına yapılan ödemenin kadri maaruf bulunup bulunmadığı olarak belirlenmiş ve dosya, bir makine mühendisi ile CMR konusunda uzman bir bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilerek tarafların iddia ve savunmaları kapsamında taşınan emtiadaki hasarın davalıların taşıması sırasında meydana gelip gelmediği, hasarın ambalaj eksikliğinden kaynaklı olup olmadığı, davalıların zarardan sorumlu olup olmadığı, ve sorumlu iseler miktarının tespitine ilişkin rapor alınmasına karar verilmiştir.
Yabancı dildeki tüm evrakın onaylı tercümesi dosyaya kazandırılmıştır.
3/10/2022 tarihli heyet raporunda özetle;
“… Hasar ve Rücu İhbarları
Davacı dava dilekçesinde, davalılardan—— tutarı belli rücu bedelini 25.01.2021 tarihinde mail ile talep ettiğini belirtmiş olsa da dosyaya UYAP ürerinden 24.12.2021 tarihinde sunulan delil dilekçesi ekindeki mail yazışmalarının Şubat ayından başladığı, ancak davacıya davalı —– tarafından gönderilen cevabi mailin konu kısmında ‘Ocak 2021 talepleriniz hk’ olduğu, tabloda ——hasar numarası, 26.08.2020 hasar tarihi ve karşı firma —– olarak kayıtlı olduğu görülmüştür. Bu durumda davacının CMR Konvansiyonu 27’nci madde kapsamında, takip öncesi davalılardan—— (beyana göre) 25.01.2021 tarihinde yazılı olarak rücu talebinde bulunulduğu görüşüne ulaşılmıştır. Hiç şüphesiz temerrüdün oluştuğu tarihini tespit açısından önemli olan bu yazışmanın 25.01.2021 tarih ve zaman damgalı olanını dosyaya sunulmasını talep ve takdir Sayın Mahkemeye aittir …
Somut olayda davacının rücu talebini dayandırdığı tazminat ödemesine ilişkin —-uluslararası karayolu taşıma işi sonucunda ortaya çıktığından; alıcının, gönderenin ve/veya onlardan birinin sigortacısının (halefiyet hakkını elde etse dahi) taşıyıcıya rücu edebileceği tazminat alacağının olup olmadığı, varsa miktarının tayininde (CMR Konvansiyonu’nun 1. Maddesi uyarında bu sözleşme, “yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az birisinin akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgâhı ve milletine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait” her mukaveleye uygulanması gerektiğinden; CMR md.4 hükmüne göre uluslararası taşıma işine ilişkin sevk belgesinin yokluğu, usule aykırı oluşu veya kaybolması dahi, CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olan taşıma mukavelesinin varlığı ve geçerliliğini de etkilemeyeceğinden) CMR Konvansiyonunun gözetilmesi gerekecektir.
Bu bağlamda CMR Konvansiyonu` (—– 04.01.1995 tarih ve —- sayılı —– yayımlanan “Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkındaki Anlaşma`nın”) uygulanması bakımından taşıyıcı, çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve ihmallerinden (CMR md.3); keza taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut da çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı (CMR md.17/3) sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumludur.
Ayrıca taşıyıcı (ister belli bir ücret karşılığında yükü kendi taşısın, ister navlununu ödemek suretiyle alt taşıyıcıya taşıtsın); Konvansiyonda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıdığı (ya da alt taşıyıcıya taşıttığı) eşyayı varma yerinde “teslim aldığı haliyle” alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere” taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesuldür (CMR md.17/1). Bu sorumluluğun gereği olarak CMR Konvansiyonu`nun 34`üncü ve takip eden maddelerindeki düzenlemelere göre taşıyıcılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu gibi, taşımacılardan biri veya birkaçı aleyhine aynı zamanda dava açılması da mümkündür (CMR md.36/son paragraf).
… Sonuç
Sayın Mahkeme görevlendirmesi, dosya içeriği ve dosyada mevcut delillerin yukarıda detaylı olarak ele alınıp incelenerek değerlendirilmesi neticesinde, her türlü hukuki mütalaa ve takdir hakkı tamamı ile delillerle doğrudan temas eden Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Bilirkişiliğimizce;
1. Dava konusu olayda, davalılardan —– akdi taşıyıcı, davalı —— fiili taşıyıcı olduğu, taşıma işinde meydana gelen gerçek zarar tutarının CMR Konvansiyonu 23’üncü ve 25’inci madde kapsamında 29.068,10TL olduğu, zararın davalı fiili taşıyıcının sorumluluğunda meydana geldiği,
2. Raporda ayrıntılı olarak değerlendirildiği üzere, hasarın meydana gelmesinde CMR Konvansiyonu 17’nci madde 4.paragrafta yer alan ambalaj kusurunun söz konusu olamayacağı, davalıların bu madde kapsamında sorumluluktan kurtulabileceği beyyinelerin mevcut olmadığı,
3. Meydana gelen zararın davacı tarafından düzenlenen poliçelerle teminat altına alındığı,
4. Davalıların CMR 30/1 maddesince hasar ihbarının zamanında yapılmadığı ve CMR 32/1-a maddesi gereğince zamanaşımı süresinin dolduğu yönündeki iddialarının yerinde olamayacağı,
5. Davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK 1472’nci maddesine göre şartlarının varlığının yerine geldiği sübuta ermiş olması nedeniyle elde etmiş olduğu halefiyet gereğince CMR 25’inci madde hükmünce hesaplanan gerçek zarar tutarının; davalılardan —– düzenlediği sorumluluk sigortası poliçesi dahilinde 20.377,00TL’nı, diğer davalı fiili taşıyıcı —— (meydana gelen gerçek zararın kendi sorumluluk sigortasının muafiyetinde kalan) 8.691,10TL’nı rücuen talep edebileceği,
6. Davacının —–. İcra Dairesinin——Esas sayılı dosyası nezdinde başlatmış olduğu takibin; takip borçlusu ve davalı——için; 20.377,00TL asıl alacak ve 1.701,90TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.078,90TL kısmına; takip borçlusu ve diğer davalı —— için 8.691,10TL asıl alacak ve 725,98TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.416,98TL kısmına yönelik vaki itirazların iptalini talep edebileceği,
7. Davacının yukarıda hesaplanan toplam alacak tutarlarına, takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2 maddesi gereği—– önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranında (reeskont avans faizi) faiz talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, keyfiyetin nihai takdiri ve her cenahtan bilcümle hukuki tavsifi tamamıyla muhterem Mahkeme Heyetine ait olmak üzere arz olunur” belirlemelerine yer verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve özellikle alanında uzman bilirkişi heyeti marifetiyle temin edilen rapora göre, davacının rücu talebini dayandırdığı tazminat ödemesine ilişkin hasar uluslararası karayolu taşıma işi sonucunda ortaya çıktığı, davacının takip öncesi davalılardan——25.01.2021 tarihinde yazılı olarak rücu talebinde bulunulduğu, uyuşmazlığın hallinde CMR Konvansiyonunun gözetilmesi gerektiği, somut olayda davacının rücu talebini dayandırdığı tazminat ödemesine ilişkin —— uluslararası karayolu taşıma işi sonucunda ortaya çıktığından; alıcının, gönderenin ve/veya onlardan birinin sigortacısının (halefiyet hakkını elde etse dahi) taşıyıcıya rücu edebileceği; taşıyıcının, Konvansiyonda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıdığı (ya da alt taşıyıcıya taşıttığı) eşyayı varma yerinde “teslim aldığı haliyle” alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere” taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğu altında bulunduğu ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesul olduğu (CMR md.17/1); bu sorumluluğun gereği olarak CMR Konvansiyonu`nun 34`üncü ve takip eden maddelerindeki düzenlemelere göre taşıyıcılar arasında müteselsil sorumluluk esaslarının cari olduğu; davalılardan —– akdi taşıyıcı, davalı ——fiili taşıyıcı olduğu, taşıma işinde meydana gelen gerçek zarar tutarının CMR Konvansiyonu 23’üncü ve 25’inci madde kapsamında 29.068,10TL olduğu, zararın davalı fiili taşıyıcının sorumluluğunda meydana geldiği; hasarın meydana gelmesinde CMR Konvansiyonu 17’nci madde 4.paragrafta yer alan ambalaj kusurunun söz konusu olamayacağı, meydana gelen zararın davacı tarafından düzenlenen poliçelerle teminat altına alındığı, CMR 32/1-a maddesi gereğince zamanaşımı süresinin dolduğu yönündeki iddialarının yerinde olamayacağı, davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK 1472’nci maddesine göre şartlarının varlığının yerine geldiği sübuta ermiş olması nedeniyle elde etmiş olduğu halefiyet gereğince CMR 25’inci madde hükmünce hesaplanan gerçek zarar tutarının; davalılardan ——düzenlediği sorumluluk sigortası poliçesi dahilinde 20.377,00TL’nı, diğer davalı fiili taşıyıcı —— (meydana gelen gerçek zararın kendi sorumluluk sigortasının muafiyetinde kalan) 8.691,10TL’nı rücuen talep edebileceği; davacının —– İcra Dairesinin——- Esas sayılı dosyası nezdinde başlatmış olduğu takibin; takip borçlusu ve davalı ——için; 20.377,00TL asıl alacak ve 1.701,90TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.078,90TL kısmına; takip borçlusu ve diğer davalı —— için 8.691,10TL asıl alacak ve 725,98TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.416,98TL kısmına yönelik vaki itirazların iptalini talep edebileceği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, davalının itirazın kısmen haklı ve tespitin teknik rapor doğrultusunda mümkün olduğu anlaşıldığından inkar tazminatının; kötüniyetin söz konusu olmaması nedeniyle kötüniyet tazminatı taleplerinin yerinde olmadıkları anlaşıldığından bunların reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
a.)Davalılar tarafından yapılan itirazın, takip borçlusu ve davalı —— için, 20.377,00.-TL asıl alacak ve 1.701,90.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.078,90.-TL kısmı ile;
b.)Takip borçlusu ve diğer davalının ——-. için 8.691,10.-TL asıl alacak ve 725,98.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.416,98.-TL kısmına yönelik ileri sürülen itirazların iptaline, takibin bu tutarlar üzerinden devamına,
c.)Davanın davalılardan ——-Bakımından REDDİNE,
2.Kabul edilen kısım bakımından icra inkar, reddedilen kısım bakımından kötü niyet tazminatı taleplerinin tümünün, yasal şartlarının oluşmaması ve kötü niyetin sübut bulmaması nedenleri ile reddine,
3.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.151,48.-TL’nin davacı tarafça dava açılırken yatırılan 386,12.-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.765,36‬.-TL harcın davalılar —– (1.237,93.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) ve ——(527,43.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
4.-Davacı tarafından yatırılan toplam 386,12.-TL peşin harç ve 59,30.-TL başvurma harcı toplamı 445,42.-TL harcın davalılar —– (311.79.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) ve ——- (133,63.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) nden tahsili ile davacıya verilmesine,
5.-Davacı tarafından yapılan 3.100,00.-TL bilirkişi ücreti, 114,20.-TL posta gideri, olmak üzere toplam 3.214,20.-TL yargılama giderinin davalı davalılar ——. (2.249,94.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) ve —— (964,26.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) nden tahsili ile davacıya verilmesine,
6.-Davalı —— Bakımından davacı tarafından yapılan 35,00 TL tebligat ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7.-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8.-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısım için, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalılar —–6.440,00.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) ve —— (2.760,00.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) nden tahsili ile tahsili davacıya verilmesine,
9.-Davalı —— vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım için, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 473,85.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine,
10.-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.360,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalılar —-952,00.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) ve—–(408,00.-TL sinden sorumlu olmak kaydı ile) nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
11.-Kararın kesinleşmesi halinde artan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta süre içerisinde—– Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.