Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/824 E. 2022/466 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/824 Esas
KARAR NO : 2022/466

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ——- olduğunu, bu kapsamda —-markalarını sahibi olduğunu, davalının —- isimli bir —- dükkanı işlettiğini, müvekkilinin ürettiği bazı — ürünlerinin —-olan— aracılığıyla satışını öngören — adlı —— başlattığını, davalının bu proje hakkında —tarihinde herkese açık olarak müvekkili şirketin ticari itibarını ve marka değerini zedeleyici, haksız rekabete yol açan ve karalayıcı iddialarda bulunduğunun tespit edildiğini, dava dışı –isimli kullanıcının yaptığı paylaşıma yorum olarak davalı tarafından —- dersiniz. Ona bir de ——– —-” şeklinde asılsız ve gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, bu haksız eylem nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, düzenlenen iddianame sonucunda — ile davalı aleyhine adli para cezasına hükmedildiğini, kararın itiraz edilmeksizin 22/10/2020 tarihinde kesinleştiğini, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ceza dosyası ile sabit olduğunu belirterek; haksız rekabete konu paylaşımın yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı aleyhine 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından daha önce—esas sayılı dosyası ile aynı olaya ilişki olarak dava açıldığını, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, kararın istinaf edilmesi üzerine istinaf mahkemesince görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle kararın kaldırıldığını, yasal süresi içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediğinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu nedenle kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, —- işyerinin müvekkilinin babasına ait olduğunu, müvekkilinin anılan işyerinin çalışanı veya yetkilisi olmadığını, müvekkilince —- yapılan paylaşıma esprili bir şekilde yorumda bulunulduğunu, paylaşımın sadece —— müvekkili tarafından silindiğini, paylaşımın davacının ticari itibarını zedeleyecek ve kişilik haklarına zarar verecek nitelikte olmadığını, her ne kadar ceza dosyasından müvekkili hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise de, mahkemece hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiğini, bu kararın hukuk mahkemesi açısından bağlayıcı olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller,—– sayılı dosyası ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—– Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememizin davacısının katılan olarak yer aldığı, davalının ise sanık olarak yer aldığı, yapılan yargılama neticesinde davaya konu paylaşımın davalıya ait olduğunun tespit edildiği, mahkemece davalının TTK’nun 62/1-a maddesi uyarınca 750,00 TL adli para cezasına çarptırılmasına ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği, verilen kararın 22/10/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin haksız rekabet nedeniyle doğan manevi zararın tazmini olduğu, davacı tarafça davalının—- açıklamaların haksız rekabet yarattığı ve manevi zararları doğduğundan bahisle zararın tazminini talep ettiği, davalı tarafça davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalı yanın kesin hüküm itirazı bakımından; dava konusu talebe ilişkin olarak davacı tarafından ilk önce —–. Sayılı dosyası ile dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine —. Sayılı ilamı ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan bahisle verilen kararın kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma ilamı sonrasında —- ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, süresi içinde gönderme talebinde bulunulmaması nedeniyle 26/10/2021 tarihinde verilen ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu hususların tarafların da kabulünde olduğu, verilen kararın Mahkememiz yönünden kesin hüküm teşkil etmediği anlaşılmakla, davalı yanın işbu itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı yanın zamanaşımı itirazı bakımından; davalı yanın eyleminin aynı zamanda suç teşkil eden bir eylem olduğu, bu nedenle uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, somut olay bakımından uygulanması gereken uzamış ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, davaya konu eylemin 11/08/2016 tarihinde gerçekleştirildiği, eldeki davanın ise 06/12/2021 tarihinde açıldığı, bu hali ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davalı yanın zamanaşımı itirazının da reddine karar vermek gerekmiştir.
TTK 54/2 maddesi uyarınca — arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” TTK 55/1 maddesinde başlıca haksız rekabet halleri sayılmış olup, TTK 55/1-a maddesinde “başkalarını veya onların mallarını, iş verenlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve uygulamalardan sayılmıştır. TTK 56/1-e maddesine göre de; haksız rekabet nedeniyle— ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik faaliyetleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimseler TBK’nın 58. Maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.
— Mahkemesi kararlarında olgu isnadı ile değer yargısı arasındaki farklara dikkat çekilmiştir. Olguların varlığı kanıtlanabilirken, değer yargılarının doğruluğu ispata açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunun kanıtlanması şartını yerine getirmek mümkün olmayıp, bu durum 10. Madde tarafından —– altına alınan ifade özgürlüğü temel bir parçasını oluşturan düşünce özgürlüğünü bizzat ihlal etmektedir. Ancak mahkeme, bir beyanın değer yargısı teşkil ettiği hallerde dahi, bir müdahalenin orantılığının, söz konusu beyana dair yeterli bir —- dayanak bulunup bulunmadığına bağlı olabileceğini, zira destekletici nitelikte —– bir dayanağı bulunmayan bir değer yargısının dahi aşırı olabileceği haller bulunduğunu da hatırlatmaktadır.— kararlarında — özgürlüğü kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Somut olay bakımından; davalı tarafından —- 11/08/2016 tarihinde “—dersiniz. Ona bir de ——–” şeklinde paylaşımda bulunulduğu, yapılan paylaşımın davalı tarafından da kabul edildiği, paylaşımda yer alan ifadelerin küçük düşürücü nitelikte ağır ve rencide edici olduğu, davalının TTK’nın haksız rekabet hükümleri çerçevesinde davacı şirketin faaliyetlerini incitici beyanlarla kötülediği, işbu beyanın eleştiri sınırlarında kaldığının kabul edilemeyeceği,——– belirtildiği üzere davacı şirkete haksız olgu isnadı mahiyetinde olup kişisel değer yargısı olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedene basın özgürlüğü kapsamında kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenlerle TBK md. 58 anlamında manevi tazminat koşullarının oluştuğu, haksız fiilin ağırlığı, tarafların sosyal ekonomik durumları, ceza dosyasında alınan beyanlar ve tespit olunan vakıalar ile —– uyguladığı caydırıcılık ilkesi de gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
2.000,00.-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 11/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Aşan istemin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 136,62.-TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78.-TL’den mahsubu ile bakiye kalan 34,16.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafından yatırılan 59,30.-TL başvurma harcı, 136,62.-TL bakiye peşin harç olmak üzere toplam 195,92.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yargılama gideri olarak sarfedilen 23,00.-TL posta ücretinin, davada haklı çıkığı %20 oranına göre — davalıdan tahsili ile bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan —-göre belirlenen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan —- göre belirlenen 2.000,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.Arabuluculuk sürecine ilişkin olarak henüz sarf kararı düzenlenmemiş olmakla birlikte, hazine tarafından karşılanacak olan — ücretinin, arabulucuya ödenmesi halinde, 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, haklılık oranına göre —- davacıdan, bakiye 264,00.-TL sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.