Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/794 E. 2023/144 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/736 Esas
KARAR NO: 2023/51
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/10/2021
KARAR TARİHİ: 24/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan alacak (ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ————ve iştirak şirketi olan—– Tarafından ihalesi yapılan —–taş duvarlarının imalatı işinin——- yüklenildiğini, yüklenici davalı şirket tarafından ekte yer alan taşeron sözleşmesi kapsamında söz konusu işin müvekkiline bırakıldığını, müvekkili tarafından söz konusu iş projeye ve sözleşmeye uygun ifa edilmiş ancak davalı-yüklenici şirket tarafından taş duvar işinin hak ediş bedelinin eksik ödendiğini, davalı şirketle yapılan sözlü görüşmeler ile ihtilafın çözülmemesi üzerine ——– yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, ara buluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, şimdilik 1.000,00 TL (bin) hak ediş bedelinin ve alacak tutarının tespiti ile, davalı yanın temerrüde düştüğü 11.08.2021 Tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu işin, müvekkili şirketçe eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu üzere müvekkil şirketin eksik ölçüm yaptığı ve buna ilişkin davacı tarafa eksik ödeme yapılmadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi özensiz bir biçimde eksik ölçüm yaparak davacı tarafa bu doğrultuda ödeme yaptığı hususunun davacı tarafından bahsedilen ölçümler arasındaki farkın sözleşmeye konu projenin de eksikliğini doğuracağından bir an için söz konusu iddiaların doğruluğunu düşünmenin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, hukuka aykırı, haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddini talep etmiştir.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Dava dilekçesinde ileri sürülüş bakımından davanın kısmi dava olarak 1000,00 TL üzerinden ikame edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça özetle, —–taş duvarlarının imalatı işinin davalı—— tarafından üstlenildiğini, davalı şirketin taşeron sözleşmesi ile işi kendilerine tevdi ettiğini, işin eksiksiz tamamlanmasına rağmen sözleşme hak edişinin ödenmediğini belirterek alacak (eda) davası açmıştır. Sözleşme sureti incelendiğinde taraflardan birinin “Kalfa” sıfatıyla davacı asil ve “Taşeron” sıfatıyla davalı şirket tarafından imza altına alındığı, bu durumun ihtilaf konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Cevap dilekçesinde ise davalı vekili, yüklenilen işin gereği gibi eksiksiz tamamlandığını, hak ediş nedeniyle davacı yanın herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Yasanın 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-f maddesi “Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” hükmünü içermektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı TTK’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, kanun ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez——–
Uyuşmazlığı ticari davaya vücut verip vermediği hususunun tetkik bakımından —- üzerinden davacı tarafın—— kaydına dair raporun dosyamız arasına alınmış; ayrıca —– müzekkere yazılmıştır. 25/2/2022 tarihli yazı cevaplarında —-numaralı davacı ———- herhangi bir kayda rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından celse arasında 2/6/2022 tarihli beyan dilekçesi sunulduğu, dilekçede müvekkilinin herhangi bir defter tutmadığının beyan edildiği anlaşılmış; ——yazılan müzekkereye cevap verilmediyse de tekrar yazılmasına gerek görülmemiştir. Zira davacı vekili tarafından ticari defter tutulmadığı belirtildiğine göre, davacının faaliyetinin esnaf sınırında mı yoksa tacir sınırında mı olduğu hususunda VUK 177 uyarınca belirleme yapılması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın ticari davaya vücut vermediği, genel mahkemelerde görülmesi gerektiği, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Uyuşmazlığın ticari davaya vücut vermediği, genel mahkemelerde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından, davanın GÖREVSİZLİK (114/f.1-c) nedeniyle USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin ——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurulması halinde, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine,
2.Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.24/01/2023