Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/712 E. 2023/963 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/712 Esas
KARAR NO: 2023/963
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/10/2021
KARAR TARİHİ: 13/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi özetle ; müvekkili ile satıcı ——— adında ——— mümessili davalı şirket arasında 24.02.2021 tarihinde 20 adet ——– marka ——–model, çalışma ağırlığı 12.510 kg olan ve ———- model, 90 Kw turboşarj ——- motor ile tahrikli, standart ünite———, EMNİYET donanımına ve ———– belgesine sahip vibrsayonlu yol silindiri alımına ilişkin satış sözleşmesi imzalandığını, söz konusu satış sözleşmesinde 20 adet ——– ———- Antrepo için toplam satış fiyatı 1.070.000 Euro olarak anlaşıldığını, bahsi geçen sözleşme uyarınca teslim edilecek toprak silindirlerinin 4 adedinin Nisan 2021 tarihinde, 6 adedinin Haziran 2021 tarihinde, 4 adedinin Temmuz 2021 tarihinde, 6 adedinin ise Ağustos 2021 tarihinde teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, sipariş edilen ilk 10 adet silindirlerin ödemesini müvekkili firmanın 04.05.2021 tarihinde 150.000 Euro ve 28.05.2021 tarihinde 385.000 Euro olarak ödendiğini ve 10 adet toprak silindirinin teslim alındığını, ikinci 10 adet toprak silindirinin siparişini ise müvekkili firma tarafından 27.08.2021 tarihinde 535.000 Euro olarak ödendiğini, müvekkilinin yapmış olduğu ödemeye rağmen 09.09.2021 tarihinde falıcı talebi üzerine” açıklaması altında ödenmiş olan bedeli iade ettiğini, paranın iadesi ile ilgili olarak müvekkili şirketin herhangi bir yazılı veya sözlü talebinin bulunmamasına rağmen bu şekilde işlem yapılmasının sözleşmeye aykırı olduğunu, tüm bunların aksine müvekkili firmanın 2022 yılı için 80 adet daha ve her yıl 100 adet daha silindir alma talebinde bulunmasına rağmen davalı şirketin teklifi değerlendirmeye almadığını ve talebe karşı fiyat dahi vermediğini, taraflara karşılıklı borç yükleyen sözleşmede müvekkilinin üzerine düşen edimleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalı şirketin gerek sözleşmede yer alan tarihte gerekse davalı şirkete gönderilen ihtarnameye rağmen araçları teslim etmeyerek ihtarnameye cevap vermek yerine gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmak suretiyle parayı iade ettiğini, müvekkili şirketin öncelikli talebinin aynen ifanın yerine getirilmesi olduğunu, işbu toprak silindirlerine müvekkilinin ihtiyacının olduğunu, ifanın bir kısmının yerine getirilmemesi nedeniyle müvekkili firmanın borcun ifasındaki çıkarının gerçekleşmemesi yüzünden zarara uğradığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte 20 adet silindir fiyatının 1.070.000 Euro olmasına rağmen Eylül ayındaki her bir silindir fiyatının 75.000 Euro olduğunu, müvekkili şirketin borcunun ifa edilmemesi yüzünden aynı silindirleri başka firmadan temin etmesi durumunda silindir başı 21.500 Euro zarara uğrayacağını, yine ifanın bir kısmının yerine getirilmemesi yüzünden müvekkili firmanın alacaklının alacağını elde etmek amacıyla yaptığı masraflar kapsamında ve hukuki uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla yapılan masraflar nedeniyle fiili zarara uğradığını, işbu firmadan temin edilecek olan araçların kiraya verileceği noktasında başka firmalarla ve ülkelerle anlaşıldığını, ancak gelinen durumda işbu firma ve ülkelere işbu araçların teslim edilememesi nedeniyle müvekkili şirketin hem ticari itibarının zedelendiğini hem de araç kiralama bedellerinden mahrum kaldığını, işbu zararların da davalı şirketten tahsili gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkili şirkete teslim edilmesi gereken araçlardan daha eski olan araçların aylık kiralama bedelinin 15.000 TL + KDV olduğunu, ancak dava konusu araçların yeni olması hasebiyle kira bedellerinin çok daha yüksek olduğunu, işbu nedenle araçların kiralama bedelleri noktasında emsal kira bedellerinin dosyaya kazandırılması gerektiğini iddia ederek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından 24.02.2021 tarihli satış sözleşmesi ile satın alınan——— toprak silindirlerinin aynen teslimi ve gecikme tazminatının ödenmesini, aynen ifanın mümkün olmaması halinde ise müspet ve fiili zarar ile yoksun kalınan kârın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, işbu alacak kalemlerine ilişkin faiz başlangıç tarihi olarak temerrüt tarihinin baz alınmasını, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin 02.11.2021 UYAP tarihli dilekçesinin sonuç ve istem kısmında; fazlasını talep ve dava etme hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili tarafından 24.02.2021 tarihli satış sözleşmesi ile satın alınan 10 Adet ——— toprak silindirlerin aynen teslimi, Gecikme tazminatı olarak da fazlaya ilişkin hakları saklık kalmak kaydıyla 600.000,00 TL, aynen ifanın mümkün olmaması halinde ise; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müspet zarar olarak 1.000.000,00 TL, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla fiili zarar olarak 50.000,00 TL, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yoksun kalınan kar olarak 600.000,00 TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, işbu alacak kalemlerine ilişkin faiz başlangıç tarihi olarak temerrüt tarihinin baz alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle ; dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, 1953 yılında kurulan müvekkilinin iş makineleri üreticisi ——— şirketinin —– Bölgesi Distribütörlüğünü yürüttüğünü, müvekkilinin yalnızca ilgili şirketin ——— sınırları içerisinde gerçekleşen satış ve satış sonrası garanti konularında yetkili olduğunu, dava dışı ——- şirketi tarafından yapılan doğrudan satışlarda müvekkili şirketin yetki yada sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, davaya konu alım satım ve ödeme-teslimat ilişkisinin doğrudan davacı şirket ile dava dışı ——— şirketleri arasında gerçekleştiğini, müvekkilinin bu kapsamda bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasında imzalanmış bir satış sözleşmesinin bulunmadığını, 24.02.2021 tarihli belgenin başlık kısmından da görüleceği üzere bir Ticari Teklif olduğunu, davaya konu ticari teklifin tarafının müvekkili değil dava dışı ——– şirketi olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere ticari teklifin geçerlilik süresinin ise 1 aylık olarak verildiğini, davacının teklif şartlarını bu süre içerisinde dahi yerine getirmediğini, ticari teklifte kaşe üzerindeki imzanın da müvekkili şirketin imza yetkilisine ait olmadığını, davacı şirket tarafından müvekkili şirket hesabına ödenmiş herhangi bir bedel bulunmadığını, ödeme yapılan hesabın dava dışı ——— şirketine ait banka hesabı olduğunu, yaptıkları araştırma ile tespit edebildikleri kadarıyla dava konusu ilişkiden kaynaklı tüm ödemelerin dava dışı ——– şirketi tarafından yeni bir ticari ilişki başlatan ——— Proforma faturalarına istinaden ———- şirketi hesabına yapıldığının, ödemlerin müvekkili şirketinin verdiği ticari teklifte yer alan şekil ve zaman şartlarına uygun olmadığının tespit edildiğini, davacının, müvekkili şirket tarafından paranın iade edildiğine dair iddiaların mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketten herhangi bir ödeme almadığı gibi davacı tarafından yapılan herhangi bir ödemeyi de iade etmediğini, davacının taraflar arasında düzenlene ticari teklifte yer alan şartlara uygun davranmadığını, teklife konu emtianın üreticisi olan ——— firması ile yeni bir ticari ilişki tesis ederek işlemlerini yürüttüğünü, teklif formu uyarınca ilgili teklif formunun geçerlilik süresinin 1 ay olduğunu, 1 aylık süre içerisinde davacının teklife uygun şekilde ifa etmesi gerektiğini, oysa davacının kendi dilekçesinde dahi açıkça belirttiği üzere ödemelerin teklif formundan çak sonraki bir tarihte ——— isimli şirketin banka hesabına ödendiğini, davacının teklif kapsamında belirtilen ödeme şartları ve süresine uygun davranmadığını, anılan ticari teklifin şart ve tahditlerine, süre yönünden, ödeme şekli ve usulleri yönünden uygun davranmamış olan davacının müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsederek müvekkiline doğrudan sorumluluk ihdas etmeye çalışmasının hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, taraflar arasında bulunduğu iddia olunan işlemlerin hiçbir zaman ticari teklif aşamasını aşmadığını savunarak, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :Dava ; taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesine istinaden davalı tarafından teslim edilmeyen ———- silindirlerinin eksik tesliminden kaynaklı zararlara istinaden tazminat istemine ilişkindir.Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır. Düzenlenen bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, hep birlikte değerlendirildiğinde;Davacı delili olarak dava dilekçesi ekinde sunulan ve tarafların kaşe ve imzasının bulunduğu 24.02.2021 tarihli “TİCARİ TEKLİF” başlıklı belge incelendiğinde; Satıcı ——– adına ——— Mümessili ——- şirketi ile alıcı ——- şirketi arasında düzenlenen belge ile davacı şirketin davalı şirketten toplam ——— marka adet silindir makinesi alımının kararlaştırıldığı, her bir silindir makinesinin antrepo teslimi birim satış fiyatının 53.500 Euro, sözleşme konusu 20 adet silindir makinesinin antrepo teslimi toplam satış fiyatının 1.070.000 Euro olarak kararlaştırıldığı,Sözleşmenin 2 nolu maddesinde; “Mal bedeline ait faturayı ——— verecek ve ödemeler tarafınızdan yine ——– yapılacaktır” hükmünün yer aldığı, ———– Noterliği kanalıyla ihtar olunan 31.08.2021 tarih ve ——– yevmiye numaralı ihtarname incelendiğinde, ihtar Edenin : Davacı şirket, muhatabın : ——— Adına Ticari Mümessil Davalı, Konunun : 24.02.2021 tarih ———numaralı sözleşmenin ifası talebi olduğu, Açıklamanın : “taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca sorumluluklarının eksiksiz yerine getirilmesine rağmen sadece 8 araç teslim edildiğinin, geriye kalan araçların teslimatı noktasında halen kesin bir tarih verilmediğinin, şirketlerinin ticari mahiyeti gereği alınan işbu araçların kiralama amacıyla alındığı, gelinen bu noktada araçların teslimatlarının süresinde yapılmaması nedeniyle araçların kiralama işlemlerinin de tesis edilemediği, bu nedenle ticari hayatın devamlılığı noktasında sıkıntılar yaşandığı, teslim edilmeyen ve dolayısıyla da kiralanması gereken araçların kiralanmaması nedeniyle uğranılan zararın tazminini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, bu nedenle bahsi geçen araçların teslimat süresinin bildirilmesi, kiralanamayan araçlar noktasında yoksun kalınan kar ve elde edilemeyen kira bedellerinin işbu ihtarnamenin tebliğinden itibaren en geç 3 gün içerisinde taraflarına ödenmesi…” hususlarının ihtar olunduğu, ilgili ihtarnamenin davalı şirkete 07.09.2021 tarihinde tebliğ olunduğu anlaşılmıştır.Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan dekontların incelenmesinde, davacı şirket tarafından, davalı şirketin distribütörlüğünü yaptığı ———- şirketine yapılan 3 adet toplam 1.070.000,00 EURO bedele ilişkin olduğu, dosyada mevcut tercümesi yapılmış fatura suretleri incelendiğinde, dava dışı ——— şirketi tarafından davacı ——– şirketi adına 04.05.2021 – 02.09.2021 tarihleri arasında toplam değeri 535.000,00 Euro olan toplam 10 adet fatura düzenlendiği,
Satım konusu malların bedelini içeren faturalar davadışı——— tarafından düzenlenmiş ve fatura bedelleri de davadışı———- ödendiği görülmekle, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı———- Şirketi’nin, davadışı——— TTK.md.102 anlamında Acentesi olduğunun kabul edilmesi gerektiği belirlenmiştir.6102 Sayılı T.T.K.’nun 102. Maddesindeki düzenleme aynen ; “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.”T.T.K.’nun 105. Maddesi ise aynen ; “(1) Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.(2) Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir. (3) Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı ——– açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanamaz.” hükmünün yer aldığı,Görüldüğü gibi TTK’nun 105/2 maddesine göre ; acentelikte bulunduğu veya akdettiği sözleşmeden doğan uyuşmazlıktan dolayı ilgili kişilerin acente aleyhine dava açması mümkün bulunmamaktadır. Bu tür davalarda esas şirkete izafeten acente aleyhine dava açılabilir ve asıl şirkete izafeten acente aleyhine karar verilebilir. Çünkü acenteler imzaladıkları ya da aracılık yaptıkları sözleşmeleri kendi nam ve hesaplarına değil, acentesi bulundukları kişi adına düzenlerler. Dolayısıyla kural olarak, bu sözleşmelerden dolayı sorumlulukları yoktur. Somut olayda davalı ——- şirketi, dava dışı ——— acentesi olup, pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı belirlenmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
1-Pasif Husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
HARÇLAR
2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 10.246,50 TL harçtan mahsubu ile, fazla yatırılan 9.976,65‬ TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
VEKALET ÜCRETİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 17.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
ARABULUCULUK ÜCRETİ
4-6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi gereği Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
YARGILAMA GİDERLERİ
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/12/2023