Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/623 E. 2023/343 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/623 Esas
KARAR NO : 2023/343

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 15/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili ——Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı—– müvekkili banka —– Şubesi ile Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzaladığı, davalı ——- bu krediye müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu, söz konusu kredinin ticari bir kredi olup kefilin borçla birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla borcun ifasını yüklendiği, bu tür kefalette alacaklının asıl borçluya müracaat etmeden doğrudan kefile başvurabileceği, kefilin bağlı kılındığı sorumluluğunun kapsamının ise kefilin önce asıl borçtan sorumlu olduğu, bunun dışında kefilin borçlunun ödemede gecikmesi nedeniyle doğan müspet zarardan ve gecikme temerrüt faizinden de sorumlu olduğu, borcun ödenmemesi nedeniyle borçlu aleyhine açılan davanın giderleriyle icra takip masraflarını da kefilin karşılamak durumunda olduğu, davalı borçlunun da söz konusu krediye kefil olduğunu ve borçtan haberdar olduğunu kabul ettiği, bu kredi sözleşmesinden doğan borcun verilen süreler içinde ödenmemiş olması nedeniyle davalıya—– Noterliğinin 17.01.2019 tarih ve ——- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnameye karşı herhangi bir ödeme de yapılmadığı, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemiş olması nedeniyle davalı borçlular hakkında —–. İcra Müdürlüğünün ——Esas sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığı, dosya incelemeleri sırasında davalı borçlunun borca, faize ve tüm fer ‘ilerine itirazda bulunduğunun tespit edildiği, borçlunun itiraz dilekçesinin taraflarına tebliğe çıkarılmadığı, borçlunun yapmış olduğu itirazlar nedeniyle icra takibinin durduğu, davalıların itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğu, davalılar aleyhine yapılan icra takibinin kredi sözleşmesi, banka kayıtları ve hesap kesim ihtarına dayalı olarak yapıldığı, hesap kesim ihtarının davalıya tebliğ edilmiş sayıldığından davalının temerrüte düşürüldüğü, davalıların yapılan icra takibindeki borca itirazlarının kötü niyetli olup borcun tahsilini geciktirme amaçlı olduğu, davalıların borçlu olduğunun müvekkil banka kayıtlarında açıkça görüldüğü, sözleşmeye göre banka kayıtlarının kesin delil niteliğinde olduğu, davalılar borcun fer ‘ilerine itiraz etmişlerse de sözleşme hükümlerince tespit edilen faiz oranları üzerinden takibe geçildiği, davalıların hesap kat ihtarıyla temerrüde düşürülmüş olduğundan davalıların ihtarnamenin tebliğinden sonraki dönemde işlemiş bulunan temerrüt faizinden sorumlu olduğunun ortada olduğu, davalıların itirazlarının haksız ve dayanaksız olması nedeniyle işbu davayı açma zorunluluğunun doğduğundan bahisle borca, faize ve tüm ferilerine yapılan itirazın iptaline, %20‘den az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İtirazın iptali davasının 1 yıl içerisinde açılması gereken bir dava olduğu, her ne kadar davacı taraf rutin incelemeyle davalı müvekkilinin icra takibine itirazını öğrendiklerini ve bu sebeple de 2 yıl 9 ay sonra itirazın iptali davası açtıklarını ifade etmişse de bu iddianın kabulünün mümkün olmadığı davanın süreden reddini talep ettikleri, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan da davanın reddinin gerektiği, davanın dayanağı olan icra dosyasında müvekkilinin imzası olan hiçbir evrakın bulunmadığı, dava dilekçesinde de bu minvalde bir evrak sunulmadığı, bu aşamadan sonra sunulacak delillere muvafakatlerinin olmadığı, aksi durum söz konusu olsa bile neye istinaden müvekkilinin borç yüklenmeye çalışıldığını bilmediklerinden imza itirazında bulundukları, sunulacak/celp edilecek evraklarda müvekkilinin borçlandırılmaya çalışıldığı imza incelemesi yaptırılması hakkını saklı tuttukları, bu bağlamda her ne kadar dava dilekçesinde müvekkilin temerrüde düşmüş olduğundan bahsedilmişse de müvekkiline yönelik bir temerrüt durumunun söz konusu olmadığı, Dava dilekçesiyle 123.306,40 TL’lik harca esas değerli olarak dava açıldığı, fakat müvekkilinin icra dosyasına itirazında dile getirmiş olduğu üzere davacı tarafça müvekkiline 17.01.2019 tarihinde —– Noterliğinden —— yevmiye numarasıyla keşide edilen ihtarnameyle müvekkili ——-20.000,00 TL ‘den sorumlu olduğunun belirtildiği, bu ihtarnamenin davacı tarafın alacak iddiası yönünden resmi evrak/kesin delil olduğu, 20.000,00 TL borcu da kabul etmedikleri, ama aksi düşünülecek olsa bile, davacı tarafın talep edebileceği miktarın ihtarnamede yazılı ikrarlarında olan miktar gereğince en fazla 20.000,00 TL olabileceği, bu haliyle de davanın en azından bu haliyle kısmi olarak reddinin gerektiği, her ne kadar dava dilekçesinde müvekkilinin —— borcuna kefil olduğu dile getirilmişse de müvekkilinin bu firma ile ilgisinin olmadığı, müvekkilinin bu firmanın eski unvanlı halinin ortağı olup hissesini çok önceden devrettiği, müvekkilinin hisse devrinin dışında firmanın unvan da değiştirdiği, icra takibinin de unvan değişikliğinden sonra yapıldığı, bu hususların Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilecek evraklarda da görüleceği, tüm bu hususlarında da gösterdiği üzere davacı tarafın davasında ve tüm taleplerinde haksız olduğundan bahisle usul ve yasaya uyarlı olmayan davanın usulden ve esastan reddini, davacının kötü niyeti nedeniyle dava değeri olan 123.306,40 TL üzerinden, en olumsuz haliyle ise, 103.306,40 TL üzerinden % 20 den aşağı olmamak kaydıyla icra tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, ——- Esas sayılı dosyası ve mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.—– İcra Müdürlüğünün —— esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 120.155,01-TL Asıl Alacak ve 3.001,32-TL İşlemiş Yıllık Faiz ve 150,07-TL Temerrüt Faizin %5 Gider Vergisi olmak üzere toplam 123.306,40-TL’nin tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 04/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 07/02/2019 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirmekle dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilmiştir.07/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı —– dava dışı—–arasında 18.08.2014 tarih ve 20.000,00 TL tutarlı, 19.08.2015 tarihli 250.000,00 TL tutarlı ve 14.03.2017 tarihli 250.000,00 TL tutarlı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, ancak bu sözleşmelerden 19.08.2015 ve 14.03.2017 tarihli sözleşmelerin asılları dava dosyasına ibraz edilmekle birlikte, 18.08.2014 tarih ve 20.000,00,00 TL tutarlı sözleşmenin sadece kapak ve imzaları içeren son sayfaları dışındaki kısmının, 18.05.2022 tarihli Bilirkişi Ön Raporuyla talep edilmesine karşın, dava dosyasına ibraz edilmediği, bu sözleşmelerden sadece 18.08.2014 tarihli sözleşmede davalı ——20.000,00 TL limit dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmakla birlikte diğer sözleşmelerde herhangi bir imzasının bulunmadığı, davacı banka tarafından dava dışı —— akdedilen sözleşmelere dayalı olarak 24.03.2017 tarihinde 25.000,00 TL tutarlı taksitli ticari kredi ve 01.12.2017-07.12.2017 tarihleri arasında 102.000,00 TL tutarında borçlu cari hesap kredisi kullandırıldığı, davalı banka tarafından söz konusu kredi alacaklarının ödenmemesi sebebiyle —— Esas sayılı dosyasında 30.01.2019 tarihinde dava dışı asıl borçlu, dava dışı kefiller ve davalı kefil hakkında başlatılan icra takibinde, bu iki krediden kaynaklanan toplam 123.306,40 TL alacak talebinde bulunulduğu, davalının itirazı üzerine davacı banka tarafından huzurdaki itirazın iptali davasının ikame edildiği, başlangıçta 123.306,40 TL olarak açılan davanın bilahare 52.052,00 TL olarak ıslah edildiği, yapılan incelemeler sonucunda, davacı banka tarafından dava dışı firmaya kullandırılan taksitli ticari kredi ve borçlu cari hesap kredisinin, açıldığı tarihler incelendiğinde söz konusu kredilerin davalının imzası bulunmayan 19.08.2015 tarihli 250.000,00 TL tutarlı ve 14.03.2017 tarihli 250.000,00 TL tutarlı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri kapsamında açıldığının, bu nedenle de konuya ilişkin Yargıtay kararları da göz önüne alındığında davalı kefilin sorumluluğunun bulunmadığı kanaatinde olunmakla birlikte nihai takdirin münhasıran Sayın Mahkemeye ait olduğu, Mahkemece davalı kefilin söz konusu icra takibindeki kredi alacaklarının ödenmesinden sorumlu olduğunun kabulü halinde, icra takip tarihi olan 30.01.2019 itibariyle sorumlu olduğu tutarın; 20.000,00 TL Asıl Alacak, 35,56 TL temerrüt faizi ve 1,78 TL BSMV olmak üzere toplam 20.037,33 TL, olduğu, davacı bankanın bu kabule dayalı olarak icra takibinden itibaren 20.000,00 TL asıl alacak üzerinden %64 temerrüt faizi ve bu faize ilişkin %5 BSMV talep edebileceği, tarafların yargılama giderleri ve vekâlet ücreti, tazminat vb. gibi taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
ISLAH
Davacı vekili 22/11/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; Davasını 52.052,00-TL’ye daraltmış, ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmiştir.Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacının dava dışı asıl borçlu —— ile akdetmiş olduğu kredi sözleşmesinin kefili olarak sözleşmeye imza koyan davalı —— aleyhinde yapılan takibe itiraz neticesinde duran takibi harekete geçirmek için eldeki somut itirazın iptali davasını açtığı, davanın süresinde olduğu, bu nedenle mahkememizce uyuşmazlığın esasının incelendiği, dosyaya konu ihtilafın çözümü özel bilgi, beceri ve uzmanlık gerektirmekle dosya kapsamında bankacı bilirkişiden rapor alındığı, mahkememizce aldırılan 07/02/2023 tarihli bilirkişi raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun bulunmakla mahkememizce de hükme esas alındığı, bu kapsamda davacı bankaca ile dava dışı asıl borçlu ——ile arasında18.08.2014 tarih ve 20.000,00 TL tutarlı, 19.08.2015 tarihli 250.000,00 TL tutarlı ve 14.03.2017 tarihli 250.000,00 TL tutarlı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığının ihtilafsız olduğu, bu üç krediden sadece 18/08/2014 tarihli ve 20.000,00-TL bedelli kredide davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, 19.08.2015 tarihli 250.000,00 TL tutarlı ve 14.03.2017 tarihli 250.000,00 TL tutarlı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmelerinde davalının imzasının bulunmadığı, yapılan incelemede davacı tarafında takibe ve davaya konu edilen taksitli ticari kredi ve borçlu cari hesap kredisinin açıldığı tarihler baz alındığında bu kredilerin davalının imzası bulunmayan 19.08.2015 tarihli 250.000,00 TL tutarlı ve 14.03.2017 tarihli 250.000,00 TL tutarlı Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmelerine dayanarak bu sözleşmeler kapsamında açıldığının sabit olduğu, dolayısı ile davalının kefil sıfatı ile imzası olmayan sözleşmeler çerçevesinde açılan kredilerden dolayı mesul olmayacağı, davalının bu kredilerden dolayı kefil sıfatıyla sorumluluğunun doğmayacağı mahkememizce anlaşılmış ve açılan davanın ıslahla daraltılan cari dava değeri olan 52.052-TL üzerinden esastan ,talebin daraltılması kısmi feragat hükmünde olmakla bakiye 71.254,40-TL’lik kısmı yönünden ise kısmi feragat sebebiyle reddine karar verilmiş, davacının kötüniyeti dosya kapsamından ispat olunamamakla kötüniyet tazminatı talebi de reddedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın ıslahla daraltılan dava değeri olan 52.052-TL üzerinden esastan REDDİNE,
2-Talebin daraltılması kısmi feragat hükmünde olmakla davanın bakiye 71.254,40-TL’lik kısmı yönünden kısmi feragat sebebiyle REDDİNE
3-Davacının takipte kötü niyeti ispat edilememekle; kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 1.489,24 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.309,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından ilgili arabulucuya ödendiğinden, bu ücretin 6831 Sayılı Kanun’a göre; arabuluculuk ücretinin arabuluculuk toplantısına katılmayan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. Maddesine göre kısmi feragat niteliğindeki talep daraltılması ön inceleme tutanağından önce gerçekleştiğinden davalı vekili yararına dava değeri olan 71.254,40-TL üzerinden belirlenen 11.400,70-TL’nin yarısı olan 5.700,35‬-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın esastan reddedilen kısmı olan 52.052,00-TL üzerinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —– BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.