Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/621 E. 2021/1370 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/621 Esas
KARAR NO: 2021/1370
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/09/2021
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının ——- yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —–yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile satın aldığını, araç müvekkili şirketçe satın alındıktan sonra aracın airbaglerinin daha önce açılmış olduğu, orijinal olmayan airbagler ile değiştirilmiş olduğunu, bu hususlar nedeniyle kaza anında airbaglerin açılmayacağının tespit edildiğini, araçta mevcut olan bu ayıba satış ilanında ve ihale açıklamasında yer verilmediğini, müvekkili şirketin hiçbir şekilde ayıptan haberdar edilmediğini, ayıbın ekspertiz raporunda da tespit edilemediğini, bu hususun gizli ayıp niteliği taşıdığını, araçtaki ayıbın müvekkili şirket tarafından tespit edildikten sonra —- tarihli ihtarnamesi ile davalı şirkete ayıp ihbarında bulunduklarını, ihtarnamede ” ayıp oranında bedelde indirim” haklarını kullandıklarını bildirdiklerini ve ödeme yapılmasını talep ettiklerini, fakat davalı şirketin ödeme yapmadığını, araçtaki ayıbın niteliği ve ayıp nedeniyle indirilecek bedelin tespiti talebiyle yaptıkları delil tespiti başvurusu neticesinde—-sayılı dosyasında bilirkişi raporu alındığını, bilirkişi raporundaki tespitlerden açıkça görüldüğü üzere, araçtaki ayıbın —– niteliğinde olduğu ve ayıp oranında indirilecek bedelin — kabul ettiği hesap yöntemi olan ” nisbi metod yöntemine” göre hesaplandığında —- olacağının tespit edildiğini, davalı şirketin, aracın ekspertiz ve ilana koyulması işlemlerini dava dışı —-yaptırdığını, bu şirketin aracılık ettiği satışlarda alıcıları bilgilendirme yükümlülüğüne sahip olduğunu, bu nedenle davalı şirket ile birlikte müteselsil sorumluluğu bulunduğu kanaatinde olduklarını, fakat davalarını yalnızca —- yöneltmeyi tercih ettiklerini, arabulculuk görüşmelerinin anlaşmama ile sonuçlandığından mahkemeye başvurma zarureti doğduğunu, tüm bu nedenlerle ayıp oranında bedeldi indirim tutarına istinaden —- satış tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve veklaet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine,—- dosyasında yaptıkları yargılama giderinin işbu dosya yönünden de yargılama ideri sayılmasına, —-iş sayılı dosyası için AAÜT uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekili şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu uyuşmazlığın temelinin bir ticari satım olduğu, ticari satımlarda ayıba karşı tekeffülden doğan hakların satıcıya yöneltileceğini, müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir satım akdi bulunmadığını, üretici veya satıcı olmayan, satıcı firma ile herhangi bir organik bağı bulunmayan müvekkili şirketin müteselsil sorumluluğuna gidilemeyeceğinden, davanın tarafları bakımından husumet yönünden reddi gerektiğini, dava konusu satış işleminde alıcı ihale ekranından—-şeklinde ayıp olduğu iddia edilen kusurun varlığını gördüğünü, aracın bu kusurun varlığıyla fiyatlandırıldığını—-arızasının aracın tüm kusurlarıyla birlikte ekspertiz raporunda belirtilmiş olduğunu, ihale ekranından alıcıların erişimine sunulduğunu, söz konusu aracın tüm kusurlarıyla belirtildiğini, bu şekilde satış yapıldığını, dolayısıyla airbag arızasının dava konusu aracın ayıplı olduğu anlamına gelmediğini, aracın ayıplı olmadığını, dava konusu arızanın ayıp sayılsa dahi alıcının bu durumdan haberdar olduğunu, satış sözleşmesi bakımından satıcının maldaki ayıplardan sorumlu tutulabilmesi için alıcının gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerektiğini, gözden geçirme ve bildirimin alıcı bakımından bir yükümlülük niteliğinde olduğunu, alıcı bu yükümlülükleri yerine getirmediğinde malı ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağını ve ayıp nedeniyle sahip olduğu hakları kaybedeceğini, alıcının satılanda tespit ettiği ayıpları satıcıya bildirmek zorunda olduğunu, iki tarafında tacir olduğu ticari satışlarda alıcının en geç malı teslim aldıktan — gün içinde inceletmek ve inceleme sonucunda malın ayıplı olduğunun ortaya çıkması durumunda bu süre içinde satıcıya bildirmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında imzalanmış olan —- ikinci el ürünlerin satışının olduğu gibi satın alma kuralıyla diğer bir deyişle herhangi bir garanti olmadan yapıldığının açıkça belirtildiğini, bu nedenle aracın açık artırmada açıklanan ürün ile uyumlu olduğunu tespit etmek için davanın satım öncesinde aracı tamamen incelemek yükümlülüğü altında olduğunu, dava öncesinde—– dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, eksik incelemeyle satıcının ayıbı gizlediği şeklinde rapor sunan bilirkişinin kanaatinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden davanın usulden reddini, esasa girilmesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, araç satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller,— sayılı dosyası ile dosyamız arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
— tarihli bilirkişi raporunda özetle; aracın — yapılan müdahalelerin hayati risk teşkil ettiği, airbaglerin açılmama riski taşıdığı ve bu hususun aracın satış öncesi alıcıya açıkça beyan edilmemesinden dolayı gizli ayıp niteliği taşıdığı,— olarak belirlenmesine karşılık, bilirkişi tarafından aynı tarih itibariyle söz konusu aracın o dönem serbest ikinci el araç piyasası ayıplı değeri —— olarak belirlendiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın araç satım sözleşmesi ile satın alınan aracın ayıplı olduğundan bahisle ayıp oranında bedelde indirim talepli dava olduğu, davacının satın almış olduğu araçtaki airbaglerin patlak olması sebebiyle sulh hukuk mahkemesi nezdinde tespit yaptırdığı, yapılan tespit doğrultusunda bilirkişi tarafından belirlenen miktar olan —- davalıdan tahsilinin talep edildiği, dosyanın taraflarına bakıldığında her iki tarafın da ticari şirket olduğu, bu sebeple her iki tarafın da TTK kapsamında tacir olmakla basiretli tacir gibi davranmak zorunda oldukları, davaya konu araç satış sözleşmesinin her iki tarafın da kabulünde olup bu hususta taraflar arasında ihtilaf olmadığı, ihtilafın davaya konu aracın airbaglerinin patlak olarak satılmasının davalı için herhangi bir tazminat sorumluluğu doğurup doğurmayacağı noktasında toplandığı, her iki taraf tarafından da dosyaya sunulan ve satım öncesi davaya konu aracın ekspertiz raporu incelendiğinde aracın airbagleri ile alakalı —–şeklinde bilgi verildiği, davacının bu kayıt ve ekspertiz raporunu görerek davaya konu aracı satın aldığı, aracın satın alımından önce düzenlenen ve davacı tarafından da incelenen ekspertiz raporundaki bu kaydın aracın airbaglerinde sorun olduğunu açıkça alıcıya bildirdiği, alıcının bu kaydı bile bile ve isteyerek aracı satın aldığı, kaldı ki basiretli bir tacir olması gereken tüzel kişi tacir davacının bu kaydı gördüğü zaman istediği takdirde bu hususu daha detaylı olarak da araştırıp, muayene edebilecekken araştırmadığı ve ayrıntılı muayene yahut ekspertize müracaat etmediği, aracın ekspertiz raporundaki bu kusuru ile satışa konulduğu, airbag arızasının aracın tüm kusurlarıyla birlikte ekspertiz raporunda belirtilmiş olduğu, airbag arızasının detayıyla ilgili araştırma yapma sorumluluğunun davacıda olduğu, alıcı olan davacının ise bu durumdan haberdar olduğu, hukukumuzdaki cari olan ayıp ve ihbarı ile ilgili mevzuat incelendiğinde yine 6102 sayılı TTK’nın 23. Maddesinde ticari satış ve mal değişimi hususunun düzenlendiği maddenin başında bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, 1. Fıkranın c bendinde ise malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesinin gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu diğer durumlarda ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağının vazedildiği, 6098 sayılı TBK’nın 223. Maddesi incelendiğinde ise alıcının devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorunda olduğu, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılacağını, ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağını , 225. Maddede ise ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamayacağını satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükmün geçerli olduğu, kaldı ki somut olayda davaya konu araç davacının iddia ettiği gibi gizli ayıplı olmayıp, davacının bu kusuru bilerek aracı satın aldığı, bir an için ayıplı olduğu düşünülse dahi ayıp gizli olmamakla aracın—- tarihinde satın alındığı, ayıp ihtarın ise —– tarihinde yapıldığı, dolayısıyla kanuni ihbar sürelerinin de aşıldığı mahkememizce anlaşılmış ve açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE ,
2-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından dava açılırken yatırılan 72,58-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 13,28‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından ilgili arabulucuya ödendiği takdirde, bu ücretin 6831 Sayılı Kanun’a göre; tarafların arabuluculuk toplantısına katıldığı ancak anlaşma sağlanamadığından ve huzurdaki dava reddedildiğinden arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
6-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.250,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK ‘nın 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 16/12/2021