Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/554 E. 2023/430 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/554 Esas
KARAR NO : 2023/430

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (hizmet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete taşıma hizmeti verdiğini, davalıya taşıma hizmeti karşılığında 01/10/2018 tarih —– Numaralı 1.75,00 Euro bedelli Navlun ücreti Faturası ve 20/09/2018 tarih —– numaralı 4.375,00 Euro bedelli Navlun ücreti faturasının düzenlendiğini, söz konusu faturaların davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, müvekkilinin davalı taraf ile olan ticari ilişkisi sebebiyle cari hesabında davalıdan toplam 1.075 Euro alacaklı bulunduğunu, davalının bakiye 1.075 Euro’yu ödemekten imtina etmesi üzerine müvekkilinin alacağını tahsil etmek amacıyla—–. İcra Müdürlüğü’nün——– Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve mesnetsiz itirazı ile takibin durdurulduğunu, tüm bu nedenlerle davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan değerin %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuğa başvurma şartının yerine getirilmediğini, müvekkilinin adresinin —- olduğunu, davanın——Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, müvekkilinin Yurt dışına gönderilecek ürünlerin taşımacılığı için davacıdan fiyat teklifi istediğini, bu isteminde gönderilecek olan ürünlerin nicelik ve niteliklerini bildirdiğini, davacı tarafından fiyat teklifi hazırlandığını ve müvekkiline gönderildiğini, fiyat teklifinde ücretin 1.500 Euro olarak belirtildiğini, söz konusu teklifin müvekkili şirket tarafından onaylanarak ürünlerin yüklenmesine dair bilgilerin davacıya iletildiğini, sonrasında müvekkili şirketin fabrikasında ürünlerin yüklemesinin yapıldığını, yükleme işlemi sonrasında davacı tarafından fiyat teklifine aykırı olarak 20/09/2018 tarihli ve 4.375 Euro tutarlı fatura düzenlendiğini, fiyat teklifinde bildirilen tutar ile faturadaki tutarın farklı olması nedeniyle davacı ile görüşüldüğünü, davacı yetkililerinin ilk olarak fatura bedelinin doğru olduğunu belirterek ödemesi gerektiğini iddia ettiğini, sonrasında faturadaki fazla isteme dair hatanın kendilerinde olduğunu kabul ettiklerini ve 2.875,00 Euro tutarında iade faturası kesilmesini istediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından 25/09/2018 tarihli ve 2.875,00 Euro bedelli iade faturası düzenlendiğini, bakiye tutar olan 1.500 Euro’nun davacıya ödendiğini, müvekkilinin anlaşma gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacının bu defa 01/10/2018 tarihli 1.075 Euro bedelli bir fatura daha düzenlediğini, davacı ile yapılan görüşmelerde bu fatura bedelinin yükleme sırasında ürünlerin olması gerekenden fazla yer kaplamasından kaynaklandığının iddia edildiğini, davacının bu iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu faturanın iade edildiğini, davacının müvekkilinden haksız kazanç elde etme gayesinde olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —–İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası, tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—–İcra Müdürlüğü’nün ——Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 1.075 Euro’nun tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 18/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davası, takip borçlusunun ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde, takibin devamını sağlamak amacıyla, takip alacaklısı tarafından 2004 sayılı Yasanın 67 nci maddesine göre, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılan ve genel hükümler çerçevesinde incelenen bir eda davasıdır.
Borçlunun itirazı, icra dairesi tarafından alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça bir yıllık süre işlemeye başlamaz; yüksek mahkeme kararlarına göre alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir ——Bam —–.HD —— Alacaklı bir yıllık süresi içinde itirazın iptali davası açmaması halinde takip düşer ise de alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece genel hükümlere göre alacağını dava edebilir.
Davanın kabul edilmesi halinde, borçlu tarafından yapılan itiraz iptal edildiğinden, itiraz üzerine duran takibe (haciz) devam edilebilir. İtirazın iptali davası devam ettiği sürece, bir yıllık haciz talebi süresi işlemez.
İspat yükünün -kural olarak- davacıda olduğu itirazın iptali davasında, alacaklı (normal bir alacak davasında olduğu gibi) alacağının varlığını usul muhakemesinde caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Davanın reddi halinde, itiraz ile duran takip iptal edilmiş sayılır ve ilam kesin hüküm teşkil ettiğinden takip alacaklısı tarafından konusu aynı olan bir dava tekrar ikame edilemez. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, mahkeme, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu kanısına varırsa alacaklıyı yüze yirmiden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum eder (67/II). Kötüniyet olgusunu ispat yükü, tazminat talep eden davalı borçludadır. Tazminatın, asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir.
Davanın kabulü halinde, itiraz üzerine duran takibe devam edilir; (varsa) ihtiyati haciz, kesin hacze dönüşür. Ayrıca, alacaklı tarafça talep edilmesi halinde, takip konusu alacağın belirlenebilir (likit) olduğu durumlarda davalı (takip borçlusu) alacak miktarının asgari yüzde yirmisi oranında inkar tazminatına mahkum edilir. Yüksek mahkemenin yerleşik uygulamasına göre hüküm altına alınacak inkâr tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir (Yargıtay—–HD ——
Türkiye Cumhuriyeti’nin “Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR)” Konvansiyonuna katılması, 07.12.1993 tarihli ve 3939 sayılı Kanunla uygun bulunmuş olup 04.01.1995 tarihinde —- sayısı ile—— yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Konvansiyon malların alındığı yer ile teslim edileceği yerin en az biri akit taraf olan iki farklı ülkede bulunduğu takdirde ve ücret karşılığında karayoluyla eşya taşımacılığına yönelik her taşıma sözleşmesi için geçerlidir; öte yandan taşımacılık konusu malın teslim edileceği yer olan —– Konvansiyona taraftır.
—– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——Talimat sayılı dosyasından aldırılan 24/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davalı şirketin 2018-2019 ve 2020 takvim yıllarına ilişkin ticari defterlerinin incelenmesinin istenildiğini, buna göre verilen görevlendirme neticesi yaptığı sınırlı incelemede, 2018 takvim yılı sonunda 8.411,11-TL davalının, davacıya cari hesaptan borcu kaldığı, 01.10.2018 tarihli —– numaralı – e-faturanın açıklama kısmında ”Navlun ücreti —— karşılık kısmi iadedir.” şeklinde yazıldığı, bu faturayı—– Noterliğinin 12 ekim 2018 tarih, ——yevmiye numaralı ihtarname ile davalı vekili tarafından hizmet açıklamasına ”hizmet açıklamasına,” miktarına, fiyata itiraz ediyoruz. Fatura ve içeriğini kabul etmiyoruz. Bu nedenle belirtilen fatura ihtarname ekinde iade edilmiştir… ” şeklinde beyanı ile söz konusu e-faturayı ihtarname ekinde iade ettikleri anlaşılmıştır. İtiraz konusu iade edilen e-fatura davalıya 09/10/2018 tarihinde geldiği ve 12/10/2018 tarihinde noterlik ihtarnamesi ile iade edildiği, dolayısıyla yasal sürede itiraz edildiği, söz konusu e-fatura davalı şirket tarafından yasal ticari defterlerine kayıt edilmiş ise de; bu kayıt alacağın kesinleştiği anlamına gelmediği, bu kayıtlar usulüne uygun olarak düzeltme kayıtları ile cari yıl ticari defter kayıtlarında her zaman düzeltilebileceği, tarafların düzeltme kaydı yapılabileceği, tarafların anlaşmaları ve mahkeme kararları gereği de düzeltme kaydı yapılabileceği; bu durumda 01.10.2018 tarihli e-faturanın mahkemenizce kabul edildiği takdirde 8.411,11-TL davalının, davacıya cari hesaptan borcu kaldığı, 01.10.2018 tarihli e-faturanın mahkemenizce kabul edilmediği takdirde 914,60-TL davalının, davacıya cari hesaptan borcu kalacağı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dosya, “Karayolu Taşımacılığı” , “Taşıma Kaldırma Ünite” alanlarında uzman bir bilirkişiye tevdi edilmiş; 6102 sy yasanın “Taşıma işleri” başlıklı 4. Kitap hükümleri ile CMR hükümleri ve ticari teammüller çerçevesinde, taraflar arasındaki yazışma ve kayıtlar ile mali rapor içeriği de değerlendirilmek sureti ile uyuşmazlık konusuna ilişkin rapor düzenlenmesi istenilmiştir. Temin edilen 26/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, —— navlun fiyat teklifi genel şartları madde 3 koşulları bire bir gerçekleştiğinden 1075 Euro alacağında haklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Anılı raporun hüküm tesisi ve denetime elverişli olmadığı değerlendirildiğinden değerlendirmeye esas alınmamıştır.
Mahkememizce 9/2/2023 tarihli duruşmada, Davalının yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına dönük talebinin kabulüne karar verilerek, dosyanın, tarafların iddia ve savunmaları, ilk rapor ve ona karşı ileri sürülen beyan ve itirazlar da değerlendirilmek ve uyuşmazlık konularında rapor düzenlenmek üzere bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 17/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki ihtilafın navlun teklifi sırasından bildirilen yük ölçülerine dikkate alınarak yükün araç üzerinde kaplayacağı öngörülen ölçüsüne göre fiili yükleme usul ve şeklinden kaynaklı olarak (yük ölçülerinin bildirilenden farklı olduğu iddiası bulunmamaktadır) yükün araç üzerinde daha fazla yer kaplamasından dolayı davacının ilave navlun talebinde bulunması olduğunun anlaşıldığı, buna göre çözümlenmesi gereken hususların davacının ilave navlun hakkı bulunup bulunmadığı, somut olayda bunun gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu talebin koşullarının ne olması gerektiği noktalarında toplandığı; soyut olarak bakıldığında ve dava dosyasındaki önceki bilirkişi raporunda (26.11.2022 Tarihli) da ifade edildiği gibi yükün fiili yüklemesine göre araç üzerinde fazla yer kaplaması halinde davacının ilave navlun bedeli talep etme yetkisi olduğu, bu hususun davalı şirkete verilen fiyat teklifinde de yer aldığının değerlendirildiği; somut olay ve CMR bağlamında ise davacı taşıyıcının, yükün araç üzerinde yüklenmiş haldeki ölçülerinin navlun teklifine konu olan ölçülere uygun olmadığı veya yapılan yüklemenin kendisi tarafından verilen yükleme planına uygun olmadığı gibi hususları yükleme sırasında, en geç yükü teslimi anında davalı tarafa bildirmesi, davalı şirketin katılmaması halinde CMR belgesine bu hususu şerh etmesi halinde ancak talep konusu olabileceği (CMR m.8-9), somut olayda olduğu gibi yükün davalı şirket tarafından yapılan son şeklini yansıttığı kuşkulu fotoğraflardan yola çıkarak geçmişe dönük ilave navlun tespit ve talebinin yerinde olmadığının değerlendirildiği; mali inceleme bilirkişi raporu gözetildiğinde, davacı alacak bakiyesinin 914,60 TL hesaplandığı bildirilmiştir.
Dosyada mevcut mali müşavir raporunda ticari defterlerin TL cinsinden tutulması gereğinden kaynaklı hesaplamada yer alan davacı alacağı bakiyenin 914,60 TL olacağı, aşan miktar bakımından davacının teklifindeki ihtirazi kayda rağmen, davalının kabulünde olmayan ek navlun talebinin dosya kapsamına uymadığı değerlendirilmiştir
Tüm dosya kapsamı ve 17/3/2023 tarihli teknik rapor içeriği birlikte değerlendirildiğinde; ihtilafın navlun teklifi sırasından bildirilen yük ölçülerine dikkate alınarak yükün araç üzerinde kaplayacağı öngörülen ölçüsüne göre fiili yükleme usul ve şeklinden kaynaklandığı, buna göre çözümlenmesi gereken hususun davacının ilave navlun hakkı bulunup bulunmadığı, somut olayda bunun gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu talebin koşullarının ne olması gerektiği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Taşıma senedi ve karayoluyla uluslararası eşya taşıması olması karşısında davanın esasına uygulanması gereken CMR hükümleri bakımından değerlendirme yapıldığında, CMR m.8’de taşıyıcının yükü teslim aldığı sırada yükün parça sayısı, sevk mektubundaki beyanların doğruluğunu, yükün ve ambalajının görünürdeki durumunu kontrol edeceği düzenlenmiştir (CMR m.8/1). Bu kontrol sonrasında CMR belgesine, taşıma sözleşmesine veya taşımanın gerektirdiği sair koşullara, yine ek ücrete yol açacak bir husus şeklinde bir aykırılık görmesi halinde bunu taşıma senedine şerh etmesi gerekmektedir.
“Taşımacı bu maddenin 1 inci paragrafında belirtilen beyanları kontrol etmek için gerekli makul araçlardan yoksun ise, sevk mektubuna çekincesini gerekçesi ile birlikte yazacaktır. Aynı şekilde yükün ve ambalajların görünürdeki durumu ile ilgili yazacağı çekincenin gerekçelerini de belirtecektir. Çekinceler, gönderici sevk mektubunda bu çekincelere bağlı kalacağını açıkça kabul etmiş olmadıkça göndericiyi bağlayıcı olmayacaktır” (CMR m.8/2). Buna göre taşıyıcının yükün araç üzerinde taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak daha fazla yer kapladığına ilişkin itirazı kaydını yükleme sırasında ileri sürmesi, bunun ek navluna yol açacağını belirtmesi, hatta hesaplayarak ortaya koyması, gerekçeleriyle sevk mektubuna yazması gerekir.
“Sevk Mektubu (CMR belgesi), taşıma mukavelesinin akdine, mukavelenin koşullarına ve yüklerin taşımacı tarafından kabulüne, karine teşkil eder. Sevk mektubunda, taşımacı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır” (CMR m.9).
Somut olayda davacı taşıyıcının, parsiyel taşıma için bir yükleme planı sunmadığı anlaşılmakta ve mail yazışmalarında yükün aktarma, elleçleme gibi işlemlere tabi tutulabileceği ifade edilmektedir. Parsiyel yüklerde bu tür elleçleme ve aktarmalar teamüllere de uygun gözükmektedir. Sonuç olarak davacı taşıyıcının, yükün araç üzerinde yüklenmiş haldeki ölçülerinin navlun teklifine konu olan ölçülere uygun olmadığı veya yapılan yüklemenin kendisi tarafından verilen yükleme planına aykırı olduğu gibi hususları yükleme sırasında en geç yükü taşımaya teslimi anında davalı tarafa bildirmesi davalı şirketin katılmaması halinde CMR belgesine bu hususu şerh etmesi halinde ancak talep konusu olabileceği (CMR m.8-9), somut olayda olduğu gibi yükün davalı şirket tarafından yapılan son şeklini yansıttığı kuşkulu fotoğraflardan yola çıkarak geçmişe dönük ilave navlun tespit ve talebinin yerinde olmadığı; konvansiyon hükümlerinin taşıyıcıya yüklediği usule dair külfetin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle ek navlundan kaynaklı hak iddia edemeyeceği anlaşıldığından davanın esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcından, dava açılışı esnasında peşin alınan 137,57-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 42,33‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00-TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu.