Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/536 E. 2023/48 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/536 Esas
KARAR NO : 2023/48

DAVA : İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklı Rücu)
DAVA TARİHİ : 05/08/2021
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (sigorta sözleşmesinden kaynaklı rücu) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı —– arasında—— plakalı araca 01/04/2019 başlangıç tarihli bir yıl süreli ——-Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 05.04.2019 tarihinde saat 10.30 sularında sürücü —— vatandaşı —— sevk ve idaresindeki ——plakalı minibüsü ile en sol şeritte seyir halinde iken ——girişine geldiğinde aynı şeritte önünde seyir halinde bulunan sürücü——- sevk ve idaresindeki ——- plaka sayılı araca, aracın ön kısımları ile arka kısımlarına çarpıp durması suretiyle iki araçlı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası gerçekleştiği , kazanın oluşunda; sürücü—— 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 56/c maddesi (Araçlar arasındaki mesafe: Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.) kuralını ihlal ettiğinden kazada Asli Kusurlu olduğu tespit edildiği , sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olarak neden olduğu trafik kazası neticesinde karşı araçta oluşan hasar sebebiyle müvekkil şirket tarafından üçüncü kişiye 26/11/2019 tarihinde 16.544,10 TL ödeme yapıldığı , ödemenin akabinde araç sahibi sigortalı —— dava dışı üçüncü kişilere yapılan ödemelerin müvekkil şirkete ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağının 16/03/2020 tarihli rücu yazısı ile ihtaren bildirildiği, ancak davalı tarafından ihtar edilen tutar için herhangi bir ödeme yapılmadığını, buna yönelik olarak——- Esas sayılı dosyasıyla yasal takip başlatıldığını, ancak bu takip dosyasına haksız ve mesnetsiz gerekçelerle itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, ——Cumhuriyeti’nin halihazırda Karayolu Trafiği Konvansiyonuna taraf ülkeler arasında yer almadığından vatandaşlarının — yeniden sürücü belgesi alması gerektiği ama sürücü —— böyle bir sürücü belgesiz olmadığı , sürücü belgesiz olarak araç kullanmış olduğunun anlaşıldığını, davalı/borçlunun 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3.maddesi gereğince araç işleten sıfatına haiz olduğu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde,“bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı”hükmü bulunduğu, araç sürücüsünün asli ve tam kusuru nedeniyle meydana gelen zarardan araç maliki —— işleten sıfatı ile sorumlu olacağı, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın B.4. “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesi a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise, c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar, gereği müvekkilin davalıya rücu hakkı doğmuş olduğu iddiası ile davanın kabulünü ve 26.11.2019 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizle birlikte davalıdan alacağının tahsilini, itirazların reddedilerek, davalı/borçlu aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere İİK 67. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Hukuk, Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, 2004 sayılı Yasanın 67/1 maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davası, takip borçlusunun ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde, takibin devamını sağlamak amacıyla, takip alacaklısı tarafından 2004 sayılı Yasanın 67 nci maddesine göre, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılan ve genel hükümler çerçevesinde incelenen bir eda davasıdır.Borçlunun itirazı, icra dairesi tarafından alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça bir yıllık süre işlemeye başlamaz; yüksek mahkeme kararlarına göre alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir—— Alacaklı bir yıllık süresi içinde itirazın iptali davası açmaması halinde takip düşer ise de alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece genel hükümlere göre alacağını dava edebilir.
Davanın kabul edilmesi halinde, borçlu tarafından yapılan itiraz iptal edildiğinden, itiraz üzerine duran takibe (haciz) devam edilebilir. İtirazın iptali davası devam ettiği sürece, bir yıllık haciz talebi süresi işlemez.İspat yükünün -kural olarak- davacıda olduğu itirazın iptali davasında, alacaklı (normal bir alacak davasında olduğu gibi) alacağının varlığını usul muhakemesinde caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Davanın reddi halinde, itiraz ile duran takip iptal edilmiş sayılır ve ilam kesin hüküm teşkil ettiğinden takip alacaklısı tarafından konusu aynı olan bir dava tekrar ikame edilemez. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, mahkeme, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu kanısına varırsa alacaklıyı yüze yirmiden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum eder (67/II). Kötüniyet olgusunu ispat yükü, tazminat talep eden davalı borçludadır. Tazminatın, asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir.Davanın kabulü halinde, itiraz üzerine duran takibe devam edilir; (varsa) ihtiyati haciz, kesin hacze dönüşür. Ayrıca, alacaklı tarafça talep edilmesi halinde, takip konusu alacağın belirlenebilir (likit) olduğu durumlarda davalı (takip borçlusu) alacak miktarının asgari yüzde yirmisi oranında inkar tazminatına mahkum edilir. Yüksek mahkemenin yerleşik uygulamasına göre hüküm altına alınacak inkâr tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir ——-Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememiz davacısı tarafından 17.865,82.-TL toplam alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 15/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 18/12/2020 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunulduğu, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı sigorta şirketi vekili özetle, hak sahibi üçüncü kişiye ödedikleri tazminatın, sigortalı aracın sahibi olan davalıya rücu şartlarının oluştuğunu, zira aracın dava dışı ——bir kimse tarafından ehliyetsiz olarak kullanıldığını, sürücünün asli kusurlu olduğunu, araç malikinin işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu, yüksek mahkeme kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dolayısıyla uyuşmazlık rücu şartlarının oluşup oluşmadığı ve oluşmuş ise bunun miktarı noktalarında toplanmaktadır.Tensip doğrultusunda,—– İcra Dairesinin —— esas sayılı dosyası,——- müzekkere yazılarak ——nolu hasar dosyası, ilgili emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılarak —— plaka sayılı araçların trafik tescil ve tramer kayıtları talep edilmiş ve temin edilerek dosya arasına alınmıştır.
Yargılamanın (—–) numaralı (ön inceleme) duruşmasında dosya, uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınmak üzere kusur ve hasar konusunda uzman bir bilirkişiye tevdi edilmiş, 10/11/2022 tarihli raporda,
“(…) Davalı araç sürücüsünün —– alınma D sınıfı ehliyete sahip olduğu ama kanunun —– giriş yaptıktan sonra 6 ay ehliyeti kulanabileceği hükmü içerdiği, davalı araç sürücüsünün hangi tarihte —— giriş yaptığının belli olmadığı,Sigortacı’nın rücu hakkının olabilmesi için ZMMS genel şartlara göre kazanın, sürücünün ağır kusuru veya kastı ile meydana gelmiş olması gerektiği ama taksirle gerçekleşen bir kaza görünümünde olduğu,——- plaka sayılı araç sürücüsünün, aynı yönde önünde seyreden araca arkadan çarpması sebebiyle gerçekleşen kazada, sürücü —– 2918 sayılı KTK Madde 56/c’yi ihlal ettiği, arkadan çarpma sebebiyle aynı kanunun 84/d maddesi gereği kazada ASLİ kusurlu (%100) olduğu,
Kazaya karışan diğer sürücü —— kaza oluşumunda kusuru görülmediği,
Araçta 7.020,10 TL hasar onarım masrafı bulunduğu,
Araçta, ZMMS genel şartlara göre , 8.073,52 TL, Borçlar kanunu piyasa araştırmasına göre 8.455 TL değer kaybı oluştuğu,
Son karar Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere:
Davacı sigortacının ancak yabancı kimlik numarası——- olan davalı taraf sürücüsünün ZMMS Genel şartlara göre kasti veya ağır kusur durumunun kabulü veya aşılmış 6 aylık ehliyet süresi ortaya çıkması durumunda;
8.073,52 TL değer kaybı ve 7.020,10 TL hasar onarım masrafı olmak üzere toplam 15.093,62 TL ‘yi, davalının sahibi/işleteni olduğu ——plaka sayılı aracın şoförünün kazadaki %100 kusuru sebebiyle, davalıdan %100 oranında rücuen tazmin edebileceği” şekliden belirlemelere yer verilmiştir.
Yabancı sürücü belgelerinin——geçerlilik şartları karayolu trafiği konvansiyonuna taraf olan ülkelere göre belirlenmektedir. ——- karayolu trafiği konvansiyonuna taraf olan ülkeler arasında bulunmadığından dolayı—- alınan ehliyetler—– geçerli değildir. ——de araç kullanabilmesi için sürücü kursuna gidip —-tarafından uygulanan teorik ve direksiyon sınavlarını başarılı bir şekilde geçmesi gerekmektedir. Sürücü belgesi sınavı —– tarafından yapılır, belge ise Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilir.
Tüm dosya kapsamı ile birlikte denetime ve hüküm tesisine elverişli rapor içeri birlikte değerlendirildiğinde; oluşan kazada %100 kusurlu olduğu tespit olunan sürücü (dava dışı) ——- geçerli sürücü ehliyeti bulunmaksızın araç kullandığı, bu durumun da sigorta şirketi bakımından hak sahiplerine ödenen sigorta tazminatını araç sahibi (işleten) davalıya rücu edebileceği sonucu doğurduğu, dolayısıyla ödenen tazminatın rücu edilmesi bakımından davalıya karşı başlatılan takibin haklı olduğu, raporda belirlenen değer kaybı ve hasar onarım bedeli toplamı ile takibe konu toplam tutar arasındaki farkın ise mevcut piyasa şartlarında makul olup tamamının rücu edilebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş, uyuşmazlık öncesi eksper incelemesi ile belirgin hale gelmesine rağmen itirazın genel geçer ifadeler ile soyu şekilde yapılması nedenleriyle alacağın likit olduğu kabul edilerek asıl alacak olan 16.544,10 TL üzerinden %20 inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.-Davanın KABULÜ ile;
a.)——sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
b.)Alacağın mahiyeti ve belirlenebilir olduğu dikkate alınarak asıl alacağın %20 si olan 3.308,82.-TL inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.220,41.-TL’den dava açılırken yatırılan 215,78.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.004,63‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 215,78.-TL peşin harç ve 59,30.-TL başvurma harcı olmak üzere olmak üzere toplam 275,08‬.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.-Davacı tarafından yapılan 174,3‬0.-TL posta gideri, 1.000,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.174,30.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
7.-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8.-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta süre içerisinde—–Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.