Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/484 E. 2023/205 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/454
KARAR NO : 2023/165

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (hizmet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

Asıl davada, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kasapçılık üzerine faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkili aleyhine davalı kurum tarafından —–. İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak olarak 27/12/2018 düzenleme tarihli —–numaralı 8.234,00 TL bedelli faturanın gösterildiğini, takibe dayanak faturanın müvekkili şirket adına düzenlenmediğini, —– isimli şahıs adına düzenlendiğini ve onun adına işlem yapıldığını, fatura içeriğinin parçalama tesislerinde resmi kontrol ücreti açıklamasının yer aldığını, müvekkilinin parçalama tesisi olmadığını, kesilen faturanın müvekkili şirketle ilişkili olmadığını belirterek;—–. İcra Müdürlüğü’nün——Esas sayılı dosyası nedeniyle davalı yana borçlu olunmadığının tespitine ve %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyasında; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kasapçılık üzerine faaliyet gösteren bir firma olduğunu, müvekkili aleyhine davalı kurum tarafından —– İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak faturaların müvekkili şirket adına düzenlendiğini, fatura içeriğinin parçalama tesislerinde resmi kontrol ücreti açıklamasının yer aldığını, müvekkilinin parçalama tesisi olmadığını, kesilen faturanın müvekkili şirketle ilişkili olmadığını belirterek; —-İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyası nedeniyle davalı yana borçlu olunmadığının tespitine ve %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik cevap dilekçesinde özetle; 5996 Sayılı Kanun uyarınca kesimhanelerde ve parçalama tesislerindeki denetimlerde resmi veteriner hekim görevlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamda yürütülen faaliyetler karşılığı resmi kontrol ücreti alınmasının kanunen zorunlu olduğunu, davacı şirketin 24/01/2018 tarihli —– kurucusunun —–olarak belirtildiğini, şirketin ana sözleşmesinin amaç ve konu kısmının a maddesinde “Yasal mevzuatta yasaklanmamış her türlü canlı hayvanı; almak, kesim işlemlerini gerçekleştirmek, etleri parçalara ayırmak, paketlemek ve satışa hazır hale getirip perakende ve toptan ticareti ile ithalat ve ihracatını yapmak.”, b maddesinde ise, “…kesimhane, et işleme entegre tesisi, şarküteri tesisleri, süt işleme tesisleri gibi hammadde işleme tesisleri kurmak, kiralamak ve işletmek.” şeklinde yazıldığını, takibe konu faturaların davacı şirkete tebliğ edildiğini, faturaların davacı adına —- tarafından teslim alındığını, 09/07/2019 tarihli teslim tutanağında davacı şirketin müdürü olan—– imzasının bulunduğunu, davacı tarafça faturalara yasal süresi içinde itiraz edilmediğini, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Asıl ve birleşen dava, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu uyarınca düzenlenen faturaların tahsili amacıyla başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.Mahkememizce ilk esas üzerinden yapılan yargılamada, “(…) Davalı taraf, kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. İstemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre, davalı yanın kamu hizmeti kapsamında yapılan denetlemeler kapsamında 5996 Sayılı Kanun uyarınca görevlendirilen veteriner hekimlere kesilen ücretlerin davacı yana fatura edildiği, davalı tarafından düzenlenen faturaların kamusal faaliyet kapsamında yapılan idari işlemden kaynaklandığı, bu nedenle uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiği kanaatine varılmakla” gerekçesiyle her iki davanın 6100 sayılı Yasanın md. 114/1-b maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; istinaf başvurusu üzerine —–Bölge Adliye Mahkemesi—–Hukuk Dairesinin —– -.sayılı ilamında,
“(…) Somut uyuşmazlıkta ise davalı Tarım ve Orman Bakanlığı 5996 sayılı Kanunun 31’inci maddesi uyarınca yapılan denetimler kapsamında aynı Kanunun 35’inci maddesine göre düzenlenen, parçalama tesislerinde resmi kontrol ücreti açıklamasına yer verilen 27/12/2018 tarihli 8.324,00 TL tutarındaki faturaya dayanılarak davacı ——Şirketine karşı ilamsız icra yoluyla takibe başlandığı, eldeki davanın ise bu takipten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Ortada tahakkuku gereken kamu alacağından ziyade, verilen bir veterinerlik hizmeti karşılığında alınacak bir ücretin söz konusu olması nedeniyle kamu alacağının tahakkuk etmesi işleminden söz edilemeyecektir. Diğer taraftan icra takibine dayanak faturanın ödenmemesi durumunda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tahsil edileceğine dair herhangi bir ibareye yer verilmemiş olduğundan söz konusu fatura ile bu fatura tutarının ödenmesinin istenilmesine ilişkin yazının idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinin bulunmadığı da açıktır” denilmek suretiyle uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiği belirtilerek Mahkememize kararı kaldırılmıştır.
Kaldırma İlamı Sonrası
Kaldırma ilamı sonrası, istinaf mahkemesinin kararında belirttiği eksikliklerin giderilmesi ve uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle defter ve ticari kayıtların incelenmesi gerektiği anlaşıldığından 29/9/2022 tarihli ilk celsede, davacı şirketin 2019 -2020 yılı na ait BA/BS formlarının ilgili vergi dairesinden istenilmesine karar verilmiş; ayrıca dosyanın tarafların 2019 yılı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınmasına karar verilerek inceleme günü (tarihi) tayin edilmiştir.
Davacı vekiline 1.100,00.-TL bilirkişi ücretini Mahkeme veznesine yatırması için iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde ücret yatırılmadığı takdirde bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçilmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından kesin olarak verilen süre içinde eksiklik giderilmediğinden inceleme yapılmadığına dair tutanak tutulmuştur. 23/2/2023 tarihli celsede davacı tarafça yatırılmayan masrafı nedeniyle bilirkişi deliline dayanmış olmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek tefhimle yargılamaya devam olunmuştur.
“(…) İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, Davacı vekili, alacaklı bankanın müvekkili şirketten takibe konu tutarla alacaklı olmadığını iddia etmiş ise de, dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verildiği, ancak verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin ikmal edilmediği, HMK. 324.maddesi gereğince taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorunda olduğu, taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer tarafın bu avansı yatırabileceği, aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı, somut olayda, HMK. 324. maddesi gereğince verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı gerekçesiyle alacak tutarına ilişkin ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir” (—– Bam—-.HD —-.). Aynı doğrultuda, —-Bam —-HD—–
Mahkememizce kaldırma ilamı sonrası icra edilen ilk celse ara kararı gereği davacı tarafa verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretinin ikmal edilmediği, 6100 sayılı Yasanın 324 üncü maddesi gereğince taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içerisinde yatırmak zorunda olduğu, aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı, somut olayda da verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı anlaşıldığından asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, kısa kararda sehven tek hüküm kurulmuş ise de işbu gerekçeli kararda usule dair bu hata ayrı ayrı hüküm tesis edilerek giderilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.ASIL DAVADA;
Sübut bulmayan davanın REDDİNE,
a)Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 179,90.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 155,86 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 24,84.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.126,50.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
e)Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
2.BİRLEŞEN DAVADA;
Sübut bulmayan birleşen davanın REDDİNE,
a)Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 179,90.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 71,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 108,70.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 4.168,88.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
e)Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki (2) hafta süre içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.