Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/443 E. 2022/476 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/443 Esas
KARAR NO : 2022/476

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—- yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında işlemekte olan cari hesap nedeniyle davalı tarafın, müvekkili şirketten hizmet aldığını ve 3 parça halinde alınan hizmet neticesinde —– olmak üzere toplamda —– borç oluştuğunu, her ne kadar alınan bu hizmete ilişkin davalı şirkete fatura gönderilmişse de asıl alacak bedelinin uzunca bir süre taraflarına ödenmediğini, davalı borçluya, ödenecek bedel için ayrı ayrı tanzim edilen ——gönderildiğini, davalı tarafın faturaların içeriğine itirazda bulunmadığı gibi, müvekkili şirkete herhangi bir ödeme de yapmadığını, bunun üzerine işlemekte olan cari hesap ekstresi uyarınca ödenmesi gereken 22.515,89 TL asıl alacağın ödenmemesi üzerine —- dosyası ile asıl alacak ve ferileri üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafça —– “Takip tarihinde fatura alacaklarının vadesinin gelmediği” gerekçesi ile itirazda bulunulduğunu ve takibin durduğunu, faturanın, taraflar arasında daha önceden kararlaştırılmış bir sözleşmenin yerine getirilmesine ilişkin belge olduğunu, dolayısıyla öncelikle taraflar arasında kurulmuş bir sözleşmenin varlığı arandığını, yani faturadan kaynaklanan ihtilafların çözümünde tarafların üzerinde anlaştığı hususların yazılı bir sözleşmeye dökülmüş olması gerektiğini, davalı tarafın icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde, ‘Satışı gerçekleştirilen ürünlere dair bedellerin vade tarihlerinin, faturaların düzenlendiği tarihten itibaren 90 gün sonrası olacağı kararlaştırılmıştır.’ dediğini, lakin taraflar arasında bu şekilde bir yazılı ve sözlü bir anlaşma bulunmadığını, davalı taraf, böyle bir anlaşma olduğunu iddia ediyorsa bunu yazılı delille ispatlamakla mükellef olduğunu, davalı tarafın haksız olduğunu bildiği halde icra takibinin ferilerini ödememek adına kasıtlı olarak takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, ardından yapılan asıl alacağa ilişkin ödeme ile de icra takibinin ferilerinden kurtulmaya çalıştığını, davalının icra takip dosyasında talep edilen asıl alacağı, takibe haksız olarak itirazda bulunup icra takip işlemlerini durdurduktan sonra ödeme yaparak sona erdirdiğini, lakin asıl alacağa bağlı olan ferileri ödemediği gibi, yapılan icra takibine de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde ve kötüniyetli olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak tarafların anlaşamadığını, tüm bu nedenlerle davalının kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında varılan anlaşma neticesinde davacının 22.515,89-TL tutar karşılığında——-teslim edeceğini ve ilgili ürünlere ilişkin faturaların müvekkili şirkete tanzim edildiği tarihten—- davacıya müvekkili şirketçe ödeneceğini, —-teslim edilmesi akabinde davacı tarafından;———- tarihli ——- bedelli toplamda —– faturaların müvekkili şirket adına tanzim edildiğini, devam eden süreçte davacı şirketin, müvekkili şirketten toplamda 22.515,89-TL tutarındaki faturalara dayanan cari hesap alacağı bulunduğu iddiası ve taraflarınca anlaşılamayan sebepler ile müvekkili şirket aleyhine —–icra takibine girişildiğini, müvekkili şirket hakkında başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin hazırlanan ödeme emrinin müvekkili —– tarihinde müvekkili şirketin anılan borçtan ötürü vade tarihinin gelmemesi ve haliyle takip tarihi itibari ile herhangi bir borcu bulunmaması sebebiyle itiraz ettiğini, zira müvekkili şirket ile alacaklı olduğu iddiasında bulunan davacı şirket arasında yapılan görüşmeler neticesinde alacaklı şirket tarafından müvekkili şirkete satışı gerçekleştirilen ürünlere ilişkin bedellerin vade tarihlerinin, faturaların düzenlendiği tarihten itibaren 90 gün sonrası olacağının kararlaştırıldığını ve bu hususta mutabık kalındığı ikrarı anlamına gelecek şekilde faturalarda vade tarihleri ileri tarihli olarak davacı şirketçe müvekkili şirket adına tanzim edildiğini, tüm bunların yanında alacaklı olduğunu iddia eden davacı şirket tarafından icra takibine dayanak olarak gösterilen cari hesap alacağının konusunu oluşturan faturalarda yazan vade tarihleri —-olmasına rağmen faturalarının düzenlenme tarihlerinin —- faturaların vade tarihlerinin —-şirketçe tespit edildiğini, bu sebepten ötürü müvekkili şirket ile davacı şirket arasında mevcut e-posta yazışmalarında da görüleceği üzere faturaların düzenlenme tarihi + 90 gün olacak şekilde vade tarihleri müvekkili şirketçe hesaplanarak —- tarihlerinde davacı şirkete ödemeler yapıldığını, müvekkili şirketin takip konusu faturaları anlaşma uyarınca vade tarihinde ödediği ve anılan faturalardan kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı şirket vekilince takip konusu fatura bedellerinin uzunca bir süre davacı şirkete ödenmediği ileri sürülmüşse de işbu iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, davacı şirket tarafından—-şirkete faturalar gönderildiği ve gönderilen faturaların —- müvekkili şirketçe itiraz edilmediği belirtilmişse de işbu hususun huzurdaki davanın muhtevasına herhangi bir etkisi bulunmadığını, davacı şirket tarafından bizzat müvekkilim şirket aleyhine takip konusu faturalar düzenlendiği gibi yine faturalarda mevcut vade tarihlerinin de yine davacı şirket tarafından bizzat düzenlendiğini, davacı şirketin bu tutumunun kendi içerisinde çelişki arz ettiğini, davacı şirketin; taraflar arasında mevcut bir sözleşme olmadan faturada mevcut vade tarihinin, geçerli olmayacağına yönelik iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin huzurdaki davanın konusunu oluşturan icra takibindeki asıl alacağa bağlı ferilerden dolayı sorumluluğu bulunmadığını, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, alacağın %20’sinden az olamamak üzere davacı şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller,—- arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine —- tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 20/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 20/04/2021 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın faturaya dayalı cari hesap sebebiyle itirazın iptali istemli olduğu, davacının davasında asıl alacağa bağlı olan ferilerini ve icra inkar tazminatını talep ettiği, davacının davalı adına düzenlediği ve cari hesaba dair borcu oluşturan üç adet fatura bulunduğu , bunlardan ilkinin — tarihli 9.942,00-TL bedelli ve vadesi 09/05/2021 tarihli fatura olduğu, nihayet üçüncüsü ve sonuncusunun ise —-vade tarihli fatura olduğu, davalının takibe ve davaya konu faturaların içeriğine herhangi bir itirazının bulunmadığı, cari hesabı oluşturan üç faturadan birinin vadesinin —-olduğu, takip tarihinin ise 09/04/2021 tarihli olmakla faturaların vadesinden önce davacı tarafından takibe geçildiğinin dosya kapsamında sabit olduğu, davalının icra dosyasına sunmuş olduğu 20/04/2021 tarihli itirazı ile takibi durdurduğu , akabinde dava tarihi olan 28/06/2021 tarihinden önce 28-29/04/2021 tarihli ödemeleri ile borcunu davacının bizzat düzenlediği faturalarda yazılı olan vade tarihinden önce ödediğinin dosya kapsamından sabit olduğu mahkememizce anlaşılmış , vadesi gelmeyen borçtan dolayı takip yapan davacının alacağın ferilerini dava konusu yapamayacağı mahkememizce değerlendirilmekle açılan davanın reddine karar verilmiş, kendi düzenlediği faturalardaki vade tarihi gelmeden takip yapan alacaklı davacının takibinde kötüniyetli olduğu mahkememizce değerlendirilmekle davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ve açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatı olan 4.503,18 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2- KARAR HARCI;
a-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik bakiye 21,40-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-AVUKATLIK ÜCRETLERİ
a-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan —- göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafça herhangi bir masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
b-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
c—–arabuluculuk ücretinin hazine tarafından ilgili arabulucuya ödendiğinden, bu ücretin 6831 Sayılı Kanun’a göre; tarafların arabuluculuk toplantısına katıldığı ancak anlaşma sağlanamadığından ve dava reddedildiğinden arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.