Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/362 E. 2022/130 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/362 Esas
KARAR NO : 2022/130

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiye istinaden düzenlenen ve davalı şirkete tebliğ edilen ——– tutarlı faturadan bakiye 4.504,37 TL’nin davalı tarafından ödenmediğini, davalı ile mail yoluyla ve şifahi olarak yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığını, müvekkilinde bakiye alacağına istinaden —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe haksız olarak itiraz edildiğini, alacağın likit olduğunu belirterek; takip tarihine kadar işleyen faiz hariç olmak üzere itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını, dava şartı arabuluculuk görüşmelerinin usulü aykırı yapıldığını, davacının vermiş olduğunu iddia ettiği ticari ilişkinin konusu olan mal/hizmetin davacı tarafından tam olarak ifa edilmediğini, fatura edilen mal ve hizmetlerin ayıplı olarak ifa edildiğini, ayıbın giderilmesi noktasında davacıya bildirimde bulunulmasına rağmen ayıpların giderilmediğini, cari hesap ekstresinin tek başına bir delil olma vasfının bulunmadığını, davacının alacağını ispat etmesi gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz edilen tüm deliller, vergi dairesi kayıtları,—–sayılı dosyası ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—–dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından bakiye fatura alacağına istinaden davalı aleyhine 4.504,37.-TL asıl alacak, 700,06 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.204,43 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 oranında uygulanacak avans faiziyle birlikte tahsiline yönelik ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 18/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 22/03/2021 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi için bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 22/11/2021 tarihli raporda özetle; davacının ticari defter kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.504,37 TL alacaklı göründüğü kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, bakiye fatura alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, fatura konusu malların ayıplı olduğunun savunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı —-dava şartına yönelik itirazı bakımından; davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuruda bulunulduğu, arabulucu tarafından davalı şirkete davet mektubunun—– aracılığıyla teslim edildiği, ayrıca — bulunulduğu, ancak davalı yanın toplantıya katılmadığı, arabuluculuk tutanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir– niteliğinde olduğu, davalı tarafça tutanağın aksini ispat eder nitelikte herhangi bir yazılı delilin dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla; davalı yanın işbu itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı yanın zamanaşımı itirazı bakımından; dava konusu faturanın —– tarihinde düzenlendiği, dava konusu icra takibinin—eldeki davanın ise 27/05/2021 tarihinde açıldığı görülmekle; davalı yanın zamanaşımı itirazı dikkate alınmamıştır.
Davacı tarafça; takip konusu 1 adet fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. —-
Somut olay bakımından ise; her ne kadar davalı yanın ticari defter kayıtları incelenememiş ise de, celp olunan —-s kayıtlarına göre davalı tarafça takip konusu faturanın bildirim konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.—- formları ticari defter kayıtlarının uzantısı niteliğindedir. Bu hali ile dava konusu faturanın davalı ticari defter kayıtlarında yer aldığının kabulü gerekir. Bu nedenle nedenle davalının, zayi istemi ile açılan —-bekletici mesele yapılması talebi yerinde görülmemiştir. Davacının usulüne uygun tutulmuş kayıtlarına göre takip konusu faturadan kaynaklı 4.504,37 TL alacağının bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davalı tarafça, cevap dilekçesi ile fatura konusu malın teslim edilmediği ve ayıplı olduğu iddiasında bulunulmuştur. İşbu beyan kendi içerisinde çelişmekte olup, çelişkili beyanda bulunma yasağı dikkate alındığında, artık davalı yanın malları teslim aldığını ancak malların ayıplı olduğunu ileri sürdüğünün kabulü gerekir. Bu durumda, davalı yanın malların ayıplı olduğunu usulüne uygun deliller ile ispatlaması gerekmektedir. Ancak davalı tarafından fatura konusu mallardaki ayıba ilişkin olarak herhangi bir somut beyanda bulunulmadığı gibi ayıbı ispata yönelik herhangi bir yazılı delil de dosyaya sunulmamıştır. Yine süresi içerisinde davacı yana ayıp ihbarında bulunulduğuna dair dosya kapsamında herhangi bir yazılı delil de yoktur. Bu hali ile davalı taraf, ayıp iddiasını ispat edememiş olup, bakiye 4.504,37 TL fatura bedelinden sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafça, icra takibi ile talep edilen işlemiş faize yönelik itiraz dava konusu edilmediğinden, bu hususta herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı tarafça takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 oranında avans faizi isteminde bulunmuştur. Bu hali ile davacının talebi HMK md. 26 uyarınca aşılamayacağından (— — Karar Sayılı İlamı); taleple bağlılık ilkesi gereğince; asıl alacağa takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %16,75 avans faizi oranını aşmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile,
Sabit olan 4.504,37 TL alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere, borçlu davalının—yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
Alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 307,69.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 76,93.-TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan ve dava açılırken mahsup ettirilen 26,02.-TL peşin harç toplamı 102,95‬.-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 204,74‬‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından işbu dosyaya ve icra dosyasına yatırılan toplam 102,95.-TL peşin harç ve 59,30.-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 162,25‬.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından sarf edilen 105,50.-TL posta gideri ve 800,00.-TL bilirkişi ücreti toplam 905,50.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — göre belirlenen 4.504,37.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7.Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okundu.