Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295 E. 2022/311 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/295 Esas
KARAR NO: 2022/311
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/04/2021
KARAR TARİHİ: 08/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının—– yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —- faaliyet gösterdiğini, davalı —-ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, söz konusu başvuruya —- başvuru numarası verildiğini, ilgili başvuru tanımlayıcı bir ibareden oluştuğu için —nedenlerine takıldığını, davalı şirketin —-tescil numarasıyla tescil altına alındığını, söz konusu marka —-ibareli tescil başvurusunda bulunduğunu, ilgili tescilinin davalı firma tarafından tescil ettirildiği şekilde kullanılmadığını, ilgili markada geçen —- ibarelerinin öne çıkarılarak kullanıldığını, müvekkili şirket tarafından davalı firmaya —–yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek haksız kullanımlara son verilmesi konusunda ihtarda bulunulduğunu, davalı firmanın söz konusu ihtarnameyi yanıtsız bırakarak kullanımlarına devam ettiğini, davalının hukuk aykırı eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin manevi zarara uğradığını, müvekkili şirketin uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiğini, davalı firmanın tescil ettirdiği markayı tescil ettirdiği şekilden farklı bir biçimde kullanmasının haksız rekabete neden olduğunu, davalı firmanın kullanımlarıyla karsılasşan ortalama tüketicinin —– kullanma yetkisinin münhasıran davalı firmaya ait olduğu şekilde bir algıya kapılabileceğini belirterek davanın kabulü ile davalı şirkete ait —– ibareli markanın tescil edildiği şekilden farklı bir şekilde kullanılmasının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalı firmanın —- ibareli ürünlere el konulmasına ve bu ürünlerin imhasına, davalı firmadan şimdilik —–manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili —– el konulmasına ve bu ürünlerin imhasına yönelik davacı şirket talebinin hiçbir haklı gerekçesinin bulunmadığını, müvekkili şirkete ait olan dava konusu markanın —-piyasada bulunan ruhsatlı bir ilacın üzerinde kullanılmakta olduğunu, müvekkili şirkete ait markanın tescil ettirildiği şekilde kullanıldığını, müvekkili şirkete ait markanın kullanıldığı ürünler üzerinde —- ibarelerinin tümünün görünür bir şekilde kullanılmakta olduğunu, —- ibaresinin —–kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazandığını, müvekkili şirkete ait markanın kullanıldığı ürünün reçeteli bir ilaç olması dolayısıyla— erişilebildiğini, müvekkili şirkete ait markanın nihai kullanıcısının——- olduğunu, müvekkili şirketin — yaptığı ruhsat başvurusunda ürün isminin —- olarak geçtiğini, söz konusu başvurunun yapılabilmesinin en az— çalışmayı gerektirdiğini, — tarihli olduğunu, müvekkili şirketin marka tescil başvurusundan önceki dönemde de markasını aktif bir şekilde kullandığını, davacı şirketin haksız rekabet sonucunda nasıl bir zarara uğradığını somutlaştırmadığını, tazminat davası açılabilmesi için zararın doğmuş olması gerektiğini, davacı şirketin manevi tazminat talebine konu zararın nasıl oluştuğunu açıklamadığını, davacı şirket tarafından dava konusu markayla ilgili olarak müvekkili şirkete ——sayılı dosyası üzerinden dava ikame edildiğini, ilgili davanın halen derdest olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, haksız rekabetin meni ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi — tarihli ara kararı ile reddedildiği, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ret kararını istinaf etmesi üzeri dosyanın — gönderildiği,———- ile davacı vekilinin istinaf başvurusunu HMK’nun 353 (1) b-1 maddesi uyarınca esastan reddetmiştir.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının iddiaları doğrultusunda bir sonuca varabilmek için öncelikle davalının markasını tescil ettirdiği haliyle kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi, markanın tescil edildiği halinden farklı bir şekilde kullanıldığının anlaşılması durumunda ise, bu kullanımın haksız rekabete neden olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, nitekim davalı da cevap dilekçesinde kullanımlarının marka hakkına dayandığını savunduğu, o halde somut uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu çerçevesinde davalının kullanımlarının tescilli marka hakkı kapsamında kalıp kalmadığı konusunda tespitte bulunulmasının gerektiği, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu çerçevesinde değerlendirme yapılması zorunlu olan huzurdaki davada görevli mahkemenin fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi olduğu, mahkemece — tarihinde —-dosyasının celbine dair müzekkere yazıldığı, bu müzekkere üzerine,—- dosyasına ait belgelerin derdest dosyaya gönderildiği, mahkeme tarafından —–dosyası incelenmek suretiyle rapor tanzimi görevi verildiğinden, işbu raporda uyuşmazlığın esasına ilişkin incelemelerde bulunulmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilinin—– tarihli dilekçe ile davadan tamamen feragat ettiklerini bildirir dilekçe sunduğu görüldü.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacı vekilince davadan feragat edildiği, vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu, HMK’nın 307 ve devamı maddelerinde davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği, feragat beyanının davayı sonuçlandıran işlemlerden olduğu, karşı tarafın veya mahkememizin kabulüne bağlı olmadığı, HMK’nun 311. maddesinde “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” düzenlemesine yer verildiği, feragatin ifade edildiği anda sonuç doğurduğu ve karşı taraf ile Mahkememizin kabulüne bağlı olmadığı anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı olan 80,70-TL maktu harçtan dava açılışı esnasında peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafından yapılan 11,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
7.Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda 6100 sayılı HMK ‘nın 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.08/04/2022