Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/260 E. 2022/23 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/260 Esas
KARAR NO: 2022/23
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 13/04/2021
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait —–davalı yana sigortalı olduğunu, —tarihinde meydana helen kazada kusurun müvekkiline verildiğini, kaza ile ilgili—-dosyası ile yargılamanın devam ettiğini, davalı sigorta şirketinin üçüncü kişilerin uğramış olduğu zarar nedeniyle yapmış olduğu ödemenin müvekkilinden rücuen tahsili amacıyla —–dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin muhtara tebliğ edilerek takibin kesinleştirildiğini, başlatılan icra takibinin hukuka uygun olmadığını, rücu koşullarının oluşmadığını belirterek; müvekkilinin başlatılan icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranından az olmamak üzre kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK md 97 uyarınca dava açılmadan önce müvekkiline başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, ağır kusur halinin rücu sebeplerinden olduğunu, davacı sürücünün kırmızı ışıkta geçerek kazaya sebebiyet verdiğini, bu halin ağır kusur olduğunu, bu nedenle rücu koşullarının oluştuğunu, dava tarihinden faiz işletilebileceğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 72. Ve devamında düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu tüm dilekçeler ve ibraz ettiği tüm deliller, ceza dosyası, poliçe ve hasar dosyası, —- sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—– sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde; mahkememiz davalısı tarafından davacı aleyhine — işlemiş faiz olmak üzere toplam—- alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacıya —- tarihinde tebliğ edildiği, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiği görüldü.
— Tarafından düzenlenen —– tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalının — olduğu, sigortalı aracın — plakalı araç olduğu, kullanım tarzının —- olduğu, poliçe limitinin –olduğu, sigorta şirketi tarafından — tarihinde meydana gelen trafik kazasına istinaden dava dışı üçüncü kişiye —-ödeme yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce uyuşmazlık konularına ilişkin olarak bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen — tarihli raporda özetle; meydana gelen trafik kazasında——-araç sürücüsü davacının asli ve tam kusurlu olduğu, davacının kusurunun ağır kusur olarak nitelendirilemeyeceği, kazalı araçta —-tutarında hasar meydana geldiği, sigorta tarafından yapılan ödemenin kadri marufunda bulunduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalı tarafından rücuen tahsil amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği; davalı tarafça, davacı yanın meydana gelen trafik kazasında ağır kusurlu olduğundan bahisle rücu koşullarının oluştuğu savunularak davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafça——uyarınca dava açılmadan önce sigortaya başvuruya ilişkin dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddinin gerektiği savunulmuş ise de, anılan düzenlemenin zarar gören üçüncü kişilerin tazminat taleplerine ilişkin olarak düzenlendiği, dava konusunun ise davalı sigortacının kendi sigortalısı olan davacı aleyhine rücuen tazminat istemli icra takibine ilişkin olduğu, bu hali ile anılan düzenlemenin eldeki davada uygulama yerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de, dava konusunun davalı sigorta şirketinin kendi sigortalısı olan davacı aleyhine rücuen tazminat alacağına dayalı olarak başlattığı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davası olduğu, menfi tespit davalarının — yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu, dava konusu icra takibinin — tarihinde başlatıldığı, eldeki davanın ise —- tarihinde açıldığı, bu hali ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, davalı yanın zamanaşımı itirazına itibar edilmemiştir.
Somut olayda, —– tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının maliki ve sürücüsü olduğu —- plakalı aracın —–plakalı elektrikli motosiklete çarpması sonucunda trafik kazasının meydana geldiği, davalı yanın — sigortacısı olduğu, yapılan başvuru neticesinde dava dışı üçüncü kişiye —–hasar ödemesi yapıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın; meydana gelen trafik kazasının davacı yanın kusurunun bulunup bulunmadığı, rücu koşullarının oluşup olmadığı ve ödenen hasar bedelinin kadri maruf olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekilince; meydana gelen trafik kazasında, davacı araç sürücüsünün kırmızı ışıkta geçerek trafik kazasına sebebiyet verdiği ve davacının ağır kusurlu olduğu iddia edilmiştir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere, meydana gelen trafik kazasında davacı taraf tam ve asli kusurludur. Ancak davacının kusurlu olması tek başına yeterli olmayıp, ağır kusurlu olduğunun ispatı gerekmektedir. Davalı sigorta şirketinin trafik sigortası gereğince davacı işletene karşı rücu hakkını kullanabilmesi için, tazminatı gerektiren olayın işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş olması gerekmektedir. Davalı vekili, rücu talebini sürücünün kazada kırmızı ışıkta geçmesine dayandırmaktadır. —-kuralların her türlü ihlali, sürücünün kasta yakın bir kusuru olduğunu göstermemektedir. Bu yasanın —— Maddesinde belirtilen asli kusur hallerinin hepsinin, aynı zamanda ağır kusur olarak nitelendirilmesini gerektiren bir yasal düzenleme de mevcut değildir. Bu durumda yalnızca süratli bir şekilde kırmızı ışıkta geçme eylemi davacı sürücünün kasıtlı veya ağır kusurlu olduğunu kabul etmeye yeterli değildir. Rücu koşullarına ilişkin dosyada başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Bu hali ile; davalı sigorta şirketinin davacı işletene karşı rücu hakkı bulunmadığı kanaatine varılmakla, rücuen tazminat istemli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle davacının davalı yana borçlu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafından kötüniyet tazminatı isteminde bulunulmuş ise de, davalının kötüniyeti sabit olmadığından, kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamında tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere —- gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ İLE;
Davacının—-sayılı dosyasına konu borç nedeni ile davalı yana borçlu olmadığının tespitine,
Davalının kötü niyeti sabit olmadığından kötü niyet isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 134,49.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 59,30.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 75,19‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça yatırılan toplam 59,30.-TL peşin harç, 59,30.-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 118,6‬0‬.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından posta gideri olarak yapılan 43,60.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan 600,00.-TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.968,87.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00.-TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına.
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davalı Vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 18/01/2022