Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/224 E. 2021/941 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/224 Esas
KARAR NO : 2021/941

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle—–sigortalı —- plakalı —- trafik kazası meydana geldiğini, davalının sigortalısının asli kusurlu olduğunu,—– plakalı araçta maddi hasar meydana geldiğini, araçta meydana gelen hasar kaybı ve kusurun belirlenebilmesi içi müvekkili tarafından —– düzenlendiğini, kusur ve hasar bedeli husunda ekspertiz raporu düzenlendiğini, düzenlenen——ortamda davalı yana gönderildiğini, davalı tarafça faturaya yasal süresi içinde itiraz edilmediğini, TTK’nun 1426. Maddesi uyarınca zararın belirlenmesi için yapılan masraflardan davalı yanın sorumlu olduğunu, bu hususta davalı yana yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, davalı aleyhine —– Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile %20 oranından az olmamak üzer icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının —– ehliyeti bulunmadığını, istemin zamanaşımına uğradığını, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki bulunmadığını, ekspertiz ücreti alacağının muhatabının mağdur araç sahipleri olduğunu, 5683 Sayılı Kanun’un ek 6. Maddesi uyarınca sigorta şirketinden talep edilebilecek tazminatların temlikinin yasaklandığını—- verilen raporların ekspertiz hizmeti olarak ücretlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının faiz ve icra inkar tazminat taleplerinin yerinde olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, ——- Esas sayılı dosyası ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—— sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından fatura alacağına istinaden davalı aleyhine 287,64 TL asıl alacak, 0,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 287,99 TL alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranında yasal faiziyle birlikte tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 11/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş , davalı tarafından 18/12/2020 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, — faturasının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin husumet itirazın bakımından; eldeki davanın itirazın iptali davası olduğu, davacı yanın icra takibinde alacaklı olduğu, davalının ise borçlu olduğu, itirazın iptali davalarından husumetin icra takibinin taraflarına ait olduğu dikkate alınarak; davalı yanın husumet itirazı dikkate alınmamıştır.
Davalı vekilinin hak düşürücü süre itirazı bakımından; itirazın iptali davalarının, icra takibine yapılan itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık süreye tabi olduğu, davalı tarafından 18/12/2020 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, eldeki davanın ise 31/03/2021 tarihinde açıldığı, bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin zamanaşımı itirazı bakımından; icra takibine dayanak faturanın —- tarihinde düzenlendiği,—– tarihinde meydana geldiği, icra takibinin ise 17/03/2020 tarihinde başlatıldığı anlaşılmakla; davalı yanın zamanaşımı itirazı dikkate alınmamıştır.
TTK’nun 1426. Maddesine göre, —- tarafından, —– tazminatın belirlenmesi veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, ödemek zorundadır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı tarafça, dava dışı üçüncü ———– hizmet bedelinden davalı yanın sorumlu olduğu savunulmaktadır. Taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Faturaya itiraz edilmemesi tek başına davacı yanın alacaklı olduğunu ispata yeterli değildir. TTK’nun 1426. Maddesi doğrultusunda, davalı yanın hiçbir ilişki içinde olmadığı dava dışı —– yönelik bir yükümlülük altına girmediği gibi, bu yönde bir sorumluluk öngören herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Davacı ile dava dışı———-arasında—– sözleşmesinin ise davalı açısından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu hali ile; ——– verdiği dava dışı üçüncü kişiye karşı talepte bulunması gerekirken, davalı … şirketine karşı talepte bulunmasının herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığı kanaatine varılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafından dava açılmadan önce arabuluculuk toplantısına mazeretsiz olarak katılınmadığından, 6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 11. Fıkrası uyarınca, davalı taraf yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 59,30 TL peşin harç dava açılırken peşin olarak alındığından tekrar alınmasına yer olmadığına,
3.Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekaletname harcı ve 38,00 TL yargılama gideri toplamı 165,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ———– göre belirlenen 287,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.—– düzenlenmiş sarf kararında yer alan —-6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6.Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu.