Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/172 Esas
KARAR NO: 2021/1296
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/03/2021
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı şirkete verilen —–fatura düzenlendiğini, taraflar arasında düzenli olarak mal ve hizmet verildiği, bu nedenle cari hesap olarak çalışıldığını, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ——-dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalı tarafından faturalara itiraz edilmediğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce usulüne uygun olarak arabuluculuğa başvurulmadığından davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkilinin davacıdan muhtelif zamanlarda forklift ve nakliye hizmeti aldığını, müvekkilinin almış olduğu bütün hizmetlerin karşılığı bedellerin tamamının ödendiğini, müvekkilinin karşı yana borcunun bulunmadığını, davacı tarafından verilmeyen hizmete dair fatura kesilmiş olması durumunun muhtemel olduğunu, davacının verdiği hizmeti ispat etmesi gerektiğini savunarak; davanın reddine ve %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, —– sayılı dosyası, alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından cari hesap alacağına istinaden davalı aleyhine — işlemiş faiz olmak üzere toplam —- alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalı yana — tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından — tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal — yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen —tarihli raporda özetle; davalı tarafından ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davacının —– yılına ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin —— tarihinde başladığı, davacı tarafından davalı yana toplam —adet fatura düzenlendiği, davalı tarafından — kalemde toplam—- ödeme yapıldığı, davacının takip tarihi itibariyle — alacaklı olarak göründüğü, fatura konusu hizmetin davalı yana verildiğinin ispata muhtaç olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, cari hesap alacağına istinaden başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilince arabuluculuk toplantısından kendilerinin haberdar edilmediği, bu nedenle arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediği savunulmuş ise de, arabulucu tarafından davalı şirketin — adresine davetiye çıkarıldığı, ancak davetiyenin tebliğ edilemediği, arabulucu tarafından adres araştırması yapılmasının mümkün olmadığı, arabuluculuk sürecinin — hafta ile sınırlı olduğu, zorunlu hallerde en fazla — uzatılabileceği, sürecin —-tarihinde sona erdiği, hali ile tanınan kanuni süreler dolmakla arabuluculuk sürecinin devamının mümkün olmadığı, başvuru ile dava şartının yerine getirildiği anlaşılmıştır.
—–İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan düzenlemeye göre; usulüne uygun olarak tutulan ticari defter ve kayıtlar ancak, diğer tarafın aynı şartlara uygun kayıtlarının kendi kayıtlarına aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ya da defter kayıtlarının aksinin kesin delillerle ispatlanmaması halinde kendisi lehine delil teşkil edeceği düzenlenmiştir. Anılan hallerden birisinin gerçekleşmesi halinde usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtlarının sahibi lehine delil oluşturacaktır.
Dosya kapsamında mahkememizce tarafların ilgili yıllara ait ticari defter kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, belirlenen inceleme gününde ticari defter kayıtlarının sunulmaması halinde HMK md. 220/3 uyarınca ibrazdan kaçınılmış sayılacağı hususu duruşmada hazır olan davalı vekiline ihtar edilmiştir. Buna rağmen davalı tarafından ticari defter kayıtları ibraz edilmediği gibi, yerinde inceleme talep edilmesine rağmen defter kayıtları bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Bu durumda davalı ticari defter kayıtlarını ibrazdan kaçındığından, HMK md. 222/3 uyarınca, davacının usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtları kendisi lehine delil olarak kabul edilmiştir. İncelenen davacı kayıtlarına göre davacı tarafından toplamda —- bedelli fatura düzenlendiği, karşılığında ise davalıdan — ödeme alındığı, davacının —alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Kaldı ki; davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde, davacı şirketten alınan hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin ödendiği, ancak davacı tarafından verilmeyen hizmete dair fatura düzenlenmesi ihtimaline binaen davacının verilen hizmeti ispatlaması gerektiği iddia edilmiştir. Davacı tarafından başlatılan icra takibi ile davalı yana gönderilen ödeme emrinde borcun dayanağı olan faturalar tek tek belirtilmiş ve fatura örnekleri icra dosyasına sunulmuştur. Basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olan davalı, takibe dayanak faturalara konu hizmetin verilip verilmediğini bilebilecek durumdadır. Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile ileri sürülen beyanları HMK’nun 29. Maddesi kapsamında çelişkili beyanda bulunma yasağı kapsamına gireceğinden, hizmetin ispatlanması gerektiği yönündeki beyanlarına da itibar edilmemiştir. Hal böyle iken, ödeme savunmasında bulunan davalının iddiasını ispat ile mükellef olduğu, ödeme yapıldığına dair dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, cevap dilekçesi ile birlikte yemin deliline de başvurulmadığı dikkate alınarak, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından icra takibi ile asıl alacak olarak —- isteminde bulunulmuş ise de, davacının kendi ticari defter kayıtlarında —– alacaklı olarak göründüğü, davacının kendi ticari defter kayıtları kendisi aleyhine kesin delil niteliğinde olduğu dikkate alınarak, asıl alacağa ilişkin fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından icra takibi ile işlemiş faiz isteminde bulunulmuş ise de, davalı yanın icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, taraflar arasında kesin vade belirlenmediği, davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü anlaşılmakla, işlemiş faiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların tacir olması ve taraflar arasındaki işin ticari iş olması dikkate alınarak alacak miktarına takip tarihinden itibaren avans faizi talep edilebilecek ise de, başlatılan icra takibi ile yasal faiz talep edildiğinden, taleple bağlılık ilkesi uyarınca yasal faize hükmedilmiştir.
Takip konusu alacağın faturaya dayalı alacak olması, alacağın belirli ve likit olması dikkate alınarak, icra inkar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından, reddedilen kısım yönünden, davalı tarafça talep edilen kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar arabuluculuk toplantısına davalı tarafın katılmadığı anlaşılmış ise de, arabuluculuk toplantısına katılım için davalı yana davetiye gönderilemediğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücreti davadaki haklılık oranına göre belirlenmiştir.
Dosya kapsamında tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere —– gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Sabit olan —- alacağın, takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak yasal faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının —– sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Aşan istemin reddine,
Alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden davacı yanın kötüniyeti sabit olmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.089,37 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 195,82 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 893,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 195,82 TL peşin harç, 59,30 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 255,12 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 45,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 845,00 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %98 oranında olmak üzere 828,10 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 266,20 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, kabul red oranına göre 1.293,60 TL’sinin davalıdan, 26,40 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde———– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 02/12/2021