Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/162 E. 2022/29 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/162 Esas
KARAR NO: 2022/29
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/03/2021
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında kurulan satım ilişkisi kapsamında müvekkili tarafından davalı şirkette—- sattığını, dava dışı şirket tarafından — tarihli tutanak ile dava konu malzemelerin kullanım aşamasında tespit edilecek nitelikte — belirtilen gerekli şartları taşımadığının müvekkiline bildirildiğini, müvekkilince de derhal — yevmiye numaralı ihtarnamesi ile durumun davalı yana bildirilerek ayıp ihbarında bulunulduğunu, ürünleri—- tarihli iade faturası ile dava dışı şirket tarafından iade edildiğini, ihtarnameye karşı davalı tarafça cevap verilmediğini belirterek; satın alınan ürünlerin gizli ayıplı olması nedeniyle satıma konu malzemeler için davalıya ödenen ürün bedelinin şimdilik —ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yana dava dilekçesi — tarihinde elektronik tebligat yolu ile tebliğ edilmiş olup, davalı vekilince yasal süresinden sonra —- tarihinde sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının ödediği tutar belirli olduğundan kısmi dava açılamayacağını, dava konusu ürünlerin davacı — tarihinde teslim edildiğini, davacı şirket tarafından ürün test edilip kabul edilmesinde sonra müvekkilince yaklaşık —– ödeme için çek gönderildiğini, ürünün tesliminden yaklaşık —– aykırı olduğundan bahisle iade edilmesinin kabul edilmediğini, ürünün kimyasal ürün olduğunu, test edilmeden alınmasının mümkün olmadığını, ürünün alındıktan sonra uygun saklama koşullarında muhafaza edilmesi gerektiğini, ürünün —– uygun olması hususunda anlaşma yapılmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, gizli ayıp nedeniyle yapılan ödemenin tahsili isteminden ibarettir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu tüm dilekçeler ve ibraz ettiği tüm deliller, sipariş formu, faturalar, ihtarname, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizce davacı yana ait ticari defter kayıtları ile dava konusu ürün üzerinde inceleme yapılmak üzere talimat yazılmasına karar verilmiş, talimat mahkemesince alınan — tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yana ait ticari defter kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı tarafından düzenlenen — fatura bedelinin davalı şirketçe düzenlenen tahsilat makbuzu ile çeke konu edildiği ve tahsilatının yapıldığı, dava konusu katkı maddesinin işlevini yerine getirmediği ve malzemenin gizli ayıplı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilince sunulan— tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesi ile talep edilen—–ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, ıslah harcının yatırıldığı ve ıslah dilekçesinin davalı yana tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalıdan satın alınan ürünün gizli ayıplı olması nedeniyle ürün bedelinin tahsilinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, fatura konusu malın davacı yana teslim edildiği ve bedelinin ödendiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayıp; uyuşmazlığın, dava konusu ürünün gizli ayıplı olup olmadığı, ürünün davacı tarafça olduğu gibi kabul edilip edilmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekilince; sunulan cevap dilekçesinin yasal süresi içinde sunulduğu belirtilmiş ise de, dava dilekçesinin davalı asile — tarihinde elektronik tebligat yolu ile tebliğ edildiği, ardından — tarihinde posta yolu ile tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin ise — tarihinde sunulduğu, her ne kadar dava dilekçesi ikinci kez davalı asile tebliğ edilmiş ise de, ikinci kez çıkarılan tebligatın yeni süre verilmesi anlamına gelmeyeceği, yasal cevap süresinin —- tarihi itibariyle başladığı, bu hali ile sunulan cevap dilekçesinin süresinde olmadığı anlaşılmakla; davalı yanın beyanları HMK md 128. Uyarınca, inkar kapsamında değerlendirilmiştir.
Davalı vekilince ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve ürünlerin davacı tarafından kontrol edilerek ve onay alınarak alındığı savunulmuş ise de; dosyaya davalı vekilince sunulan —–tespit edilemeyen veya kullanım sırasında ortaya çıkabilecek sorunlar karşısında, sağlam ve çalışır vaziyette yeni ürün/mallar en kısa sürede sağlanacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı, bu hali ile davalı tarafça satılan üründe kontrol aşamasında tespit edilemeyen veya kullanım sırasında ortaya çıkan sorunlara ilişkin olarak garanti verildiği, bu nedenle TTK’nun 23. Maddesinde sayılan ayıp ihbar sürelerine riayet edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile dava konusu ürün üzerinde numuneler alınarak inceleme yapıldığı, yapılan inceleme sonucunda dava konusu ürünün işlevini yerine getiremediğinin, soyulma mukavemetini arttıramadığının ve malzemenin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiği, üründeki ayıbın kullanıma bağlı olarak ortaya çıktığı, ayıbın —– tarihli ihtarname ile bildirildiği, her ne kadar ihtarname davalı yana tebliğ edilememiş ise de ihtarnamenin gönderildiği adresin davalı yanın sipariş formunda yer alan adres olduğu, davalı yanın işbu ayıptan garanti kapsamında sorumlu olduğu, her ne kadar davalı tarafça ürünün uygun saklama koşullarında saklanmadığı iddia edilmiş ise de, dosyada bunu ispata yarar herhangi bir delilin bulunmadığı, bilirkişi tarafından da bu yönde bir tespit yapılmadığı, ürün bedeli olan —- tarihinde davalı yana ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, davacı yanın ürün bedelinin iadesine ilişkin isteminin yerinde olduğu, anılan bedelin ödeme tarihi olan —tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere — — gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile;
Sabit olan —– tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 4.675,14 TL’den, davacı tarafça dava açılırken yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 1.161,00 TL ıslah harcı toplamı 1.220,30 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.454,84‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvuru harcı, 1.161,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.279,60 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından bilirkişi ücreti 1.400,00 TL ve posta gideri 142,50 TL olmak üzere toplam 1.542,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 9.697,20 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7.Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde————nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.
20/01/2022