Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/703 E. 2022/254 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/703 Esas
KARAR NO : 2022/254

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2018
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; idarenizdeki — plakalı araçla, geçiş üstünlüğü kuralına uymaması aşırı hız ve aşırı alkollü olması nedeniyle müvekkilinin sevk ve idaresindeki — aracına çarparak trafik kazasına neden olduğunu, oluşan kazaya ilişkin olarak– dava açıldığını ve neticelendiğini, kaza nedeni ile müvekkiline geçici rapor verildiğini, tedavinin halen neticelenmediğini, müvekkilinin kaza öncesinde– göreve atandığını, ancak kaza nedeni ile yaptığı sözleşme gereği maaş alamadığını, aylık — maaşının — — karşılandığını ve bakiye —- aylık gelir kaybına uğradığını, müvekkilinin kaza nedeni ile evini taşıması gerekirken taşıyamadığını, halen kira ödediğini toplam 7.020,00TL ödeme yaptığını, tedavisi devam eden müvekkilinin şimdilik geçici iş göremezlik raporu bulunmadığını, toplam 19.305,00TL maaş 7.020,00TL kira ödemesi ile maddi kayba uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla– tazminata ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminata, olay tarihi itibarı ile yasal faize karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
–vekilinin cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin–Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu, sürücü sevk ve idaresindeki—-müvekkili şirketçe– tarihleri arasında –Poliçesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, poliçe üzerinde ölüm/sakatlık halleri için kişi başına teminat limiti ile azami — olarak sınırlandırıldığını, bu miktar maksimum talep edilebilecek miktar olduğunu, müvekkili şirketin asıl sorumluluğu gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, manevi tazminat taleplerinin müvekkili şirketten taep edilmesinin mümkün olmadığını, sigorta — sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesi önem taşıdığını, kaza tespit tutanağından anlaşılacağı üzere sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulanmadığını, davacının ev kira masraflarının müvekkili şirketten talep ettiğini ancak böyle bir durumun poliçe şartlarında mevcut olmadığını, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsüne yüklenen kusura da itiraz ettiklerini, tazminat yönünden, faiz yönünden itirazlarının bulunduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, öncelikle genel şartlara uygun olarak tüm hasar evrakları ile birlikte usulüne uygun şekilde hasar başvurusu yapılması gerektiğini, müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeni ile dava masraflarından, faizden ve tüm ferilerden sorumluluğunun ve temerrütünün bulunmadığının tespitine, sigortalı araç sürücüsünün aracın karıştığı kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından reddine, mahkeme aksi kanaatte ise kusurunun bulunup bulunmadığının, bulunuyor ise oranının tespitine, kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün aracın karıştığı kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığının ve bulunuyor ise oranın tespitine, hesaplamanın— ile yapılmasını,—- müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığından bu husustaki davacı talebinin reddine, geçici iş göremezlik tazminatı müvekkili şirketin sorumluluğundan olmadığında bu husustaki davacı talebinin reddine, kira alacağı taleplerinin reddine, müvekkili şirketin temerrütü bulunmadığından faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunduğu anlaşılmıştır.
Davalı —vekili cevap dilekçesinde; olay yerinde kaza tespit tutanağı tutulduğunu ancak iş bu tutanak alaya ilişkin bilgiler eksik olacak şekilde usule ve yasaya aykırı biçimde düzenlendiğini, kusura itiraz ettiklerini, taraflar arasındaki taksirle yaralama konulu — yargılama yapıldığını, müvekkilinin iş bu kaza ile direk illiyet bağı kurulabilecek bir kusurunun olmadığını, davacının yaralanmasında kendi asli kurusu sebep olduğunu, iş bu ceza dosyasında müvekkili aleyhine verilen hükmün–ilamlara ve usule, yasaya aykırı olduğunu, dosyanın istinafta olduğunu, kesinleşmediğini, kazanın oluşumunda salt olarak müvekkilinin alkollü oluşunun sebep olmadığını, ceza dosyasında tanık anlatımları ve olayın gelişimi, kazanın münhasıran alkol etkisi ile meydana gelmediğini, davacı –asli kusuru ile kazanın meydana geldiğini ve buna bağlı illiyet ile yaralandığını ortaya koyduğunu, davacının ayakta tedavi olduğunu, 14/02/2018 tarihinden itibaren çalışır raporu verildiğini, davacının kira bedeli isteminde bulunduğu, evde oturmadığını tespit ettiklerini, bahsi geçen adreste davacının yakının ikamet ettiğini, zira bu yere ilişkin mübrez kira kontratı olmadığını, davacının ikamet adresinin–olarak göründüğünü, manevi tazminat talebinin yüksek olduğunu, müvekkilini ezmek ve madden —— gelecek meblağlarda tazminat isteminin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın dilekçesindeki HMK 119/1-g maddesi eksikliği gereğince usulden reddine, aksi hasıl olur ise görev itirazlarının kabulüne, hatalı kaza tespit tutanağına itirazlarının kabulü ile keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak kusurun tespitine, davacının haksız ve mesnetsiz tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE :
—. sayılı dosyası görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Mahkememizin — tarihli ön inceleme duruşmasında davacı vekiline taraf sayısının — iş ve işlemler için 100,00 TL olmak üzere toplam 385,00 TL gider avansının mahkememiz veznesine yatırması için 1 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmaması halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceğinin, alınacak maluliyet raporu için 1.000,00 TL bilirkişi ücreti delil avansını mahkeme veznesine yatırması için iki haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde ücret yatırılmadığı takdirde bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçilmiş sayılacağı ihtar edilerek duruşma 18/01/2022 tarihine ertelenmiştir.
Davacı vekili 18/01/2022 tarihli celsede “müvekkilim, anne ve kardeşleri korona nedeniyle karantinaya alındılar, daha sonra müvekkilimin annesi hastaneye yatırıldı, müvekkilim ile iletişime geçemedim, bu nedenle de gider avansını ve bilirkişi ücretini yatıramadık mahkemeniz uygun görür ise gider avansını ve bilirkişi ücretini yatırmak üzere tarafımıza süre verilsin, akabinde maluliyet raporu alınsın” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce davacı vekilinin 18/01/2022 tarihli celsesindeki beyanı 6100 sayılı HMK’nın 95. ve devamı maddelerinde düzenlenen eski hale getirme talebi kapsamında değerlendirilerek mevkilinin ve ailesinin karantinaya alındığına dair belgeleri dosyaya sunmak üzere 2 hafta kesin süre verilmiştir.
Davacı vekili müvekkiline ait 20/10/2021 tarihli laboratuvar sonuç raporunu ve müvekkilinin annesine ait hastane evraklarını dosyaya sunmuştur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 96. maddesine göre eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir. Gider avansını yatırmak üzere davacıya verilen kesin sürenin 05/10/2021 tarihinde dolduğu, davacıya ait laboratuvar sonuç raporunun 20/10/2021 tarihli olduğu, müvekkilinin karantinaya alındığına dair ve karantina süresini gösterir belgenin dosyaya sunulmadığı, davacının annesine ait hastane evraklarında yatış tarihinin 16/10/2021, çıkış tarihinin 11/11/2021 olduğu, buna göre dosyaya sunulan hastane evraklarının kesin sürenin dolduğu tarihten sonraki tarihlere ilişkin olduğu, dosyaya sunulan hastane evraklarının eski hale getirme kapsamında değerlendirilse bile engelin kalktığı tarihten itibaren 2 haftalık süre içerisinde eski hale getirme talebinde bulunulmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu HMK 114/1-g maddesinde davacının yatırması gereken gider avansının dava şartları arasında sayıldığı, HMK 115/2. maddesinde dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için mahkemece kesin süre verileceği ve bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verileceği düzenlemesine yer verildiği, mahkememizce verilen kesin süreye rağmen gider avansının yatırılmadığı anlaşılmakla davacının maddi ve manevi tazminat davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Diğer yandan davacı vekili karar duruşmasında sigorta şirketinin ödeme yaptığını, sigorta şirketinin yapılan anlaşma kapsamında vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediğini, diğer davalı yönünden de sigorta şirketi ödeme yaptığı için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiş ise de davacının 04/10/2018 tarihli başvurusu ile davalı sigorta şirketinden geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunduğu, davalı sigorta şirketinin ise tazminat hesabı raporu aldığı, poliçe kapsamında davacıya sürekli iş göremezlik ödemesi yaptığı, davacının eldeki davada geçici iş göremezlik tazminatı yanında — ancak kaza nedeniyle taşınamadığını bu nedenle fazladan 7.020,00 TL kira ödemek zorunda kaldığını fazla ödenen kira bedelini talep ettiği, davacı vekilinin görevsizlik kararı veren — tarihli celsesinde davalı sigorta şirketinin kısmi ödeme yaptığını beyan ettiği, kira bedelleri yönünden sulh olunmadığı, davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesinde talep edilen kira masraflarının poliçe kapsamında olmadığını savunduğu dolayısıyla davanın konusuz kalmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının maddi ve manevi tazminat davasının dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Maddi tazminat davası için 80,70 TL, manevi tazminat davası için 80,70 TL olmak üzere toplam 161,40 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.303,44 TL harçtan mahsubu ile artan bakiye 1.141,04 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Maddi tazminat davası yönünde —-ücret tarifesine göre davalılar vekilleri için takdir olunan 5.100,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Manevi tazminat davası yönünde avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar vekilleri için takdir olunan 5.100,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı — vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.