Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/600 E. 2022/930 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/600 Esas
KARAR NO : 2022/930

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/09/2014
KARAR TARİHİ:10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—-Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 04.07.2007 tarihli sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme gereğini yerine getirdiğini, makinelerin montajını, üretime hazır şekilde davalıya teslim ettiğini, gerekli eğitimlerini de verdiğini, ancak davalının cari hesap borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için —-sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı cevabında; müvekkil şirketin, — üretim tesislerinde yapmakta olduğu — ürünleri üretiminde— panel üretiminde kullanılmak üzere davacı ile 04.07.2007 tarihli sözleşme ve ek sözleşme imzaladığını, davacının, sözleşme gereğince sözleşme konusu makinelerin imalatını, 120 gün içerisinde tamamlayıp sevketmesi ve iki hafta içerisinde de montajını tamamlayıp makineleri istenilen özelliklerde çalışır vaziyette teslim etmesi gerektiği halde bu süre içinde makinelerin imal ve montajını tamamlamadığını, makineleri süresinden çok sonra (29.04.2008 tarihinde) müvekkil şirket fabrikasına sevkettiğini, ancak bu defa makinelerin montajını gerektiği gibi tamamlamayıp çalışır vaziyette teslimini yapmadığını, davacının 29.04.2008 tarihli irsaliyelerine istinaden 440.000 Euro karşılığı 1.037.880.80 TL satış faturası düzenlediğini, bunun karşılığında müvekkilince toplam 701.101.59 TL ödeme yaptığını, davacının hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının ancak edimin tamamını eksiksiz olarak yerine getirdiğinde ve buna ilişkin taraflarca kabul tutanağı imzalanması halinde sözleşme ile kararlaştırılan 440.000 Euro bedeli almaya hak kazanacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —- esas sayılı dosyası ve mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir— esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 336.779,21-TL’nin tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 09/07/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 09/07/2013 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkememizce— Sıfatıyla talimat yazılmasına ve makine mühendisi eşliğinde davaya konu araç üzerinde keşif yapılmasına karar verilmiş, — talimat sayılı dosyasında düzenlenen 29/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davaya konu –üretim tesisinin —halen —-faaliyet gösteren davalı taraf olan — ait işletme sahasında kurulu vaziyette bulunduğu, yapılan her iki keşifte de makinenin çalışmaz halde olduğu, üretim yapmadığı tespit edildiği, davacı tarafça davalı tarafa gönderilen ikinci —- makinesinin de fabrika işletme sahasında bulunduğu her iki keşif esnasında faaliyette olmadığı ancak makinenin çalışmasına bir problem olmadığı tespit edildiği, dava dosyasında mevcut — incelendiğinde davaya konu — levhalama makinesi üretimiyle ilgili olarak tesiste var olduğu iddia edilen üretim problemleri açıkça gözlenmiş, elde edilen ürünün bu haliyle kullanıma uygun olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Mahkememizce—Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak davacının ticari defterleri üzerinde—- bilirkişi tarafından inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, — Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — talimat numaralı dosyasından alınan 28/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; inceleme dönemine ait 2008-2009-2010-2011-2012-2013-2014 yılı ticari defterlerin 6762 sayılı TTK’nın 69. Maddesi, 6102 sayılı TTK’nın 64/3. Maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış tasdikinin 2013 yılı defteri kebir hariç tamamının süresinde yaptırıldığı, 2008-2009-2010-2011 ve 2013 yıllarına ait yevmiye defterlerinin 6762 sayılı TTK’nın 70. Maddesi, 6102 sayılı TTK’nın 64/3. Maddesi uyarınca yapılması gereken noter kapanış tasdikinin yaptırılmadığı, 2012 ve 2014 yıllarına ait yevmiye defterlerinin noter kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı tespit edildiği, Davacının 2008 yılı kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu; davalı şirketin—-nolu Alıcılar Hesabı, —nolu Alınan Sipariş Avansları Hesabı olmak üzere — açıklamalı 2007 yılından açılış bakiyesi olan 3 adet cari hesabın göründüğü, bu hesaplardan — nolu Alınan Sipariş Avansları Hesabında 2007 yılından devreden 353.200,00 TL davalının alacak bakiyesinin 01.01.2008 tarih ve — nolu yevmiye maddeli kayıt ile –nolu Alıcılar Hesabına virman yapılarak bu hesabın kapatıldığı, yine— nolu diğer bir Alınan Sipariş Avansları Hesabında 2007 yılından devreden 214.500,00 TL davalının alacak tutarının 2008 yılının Haziran ayına kadar kısım kısım kasadan ödenmek suretiyle bu hesabın da 2008 yılında kapatıldığı, —-nolu Alıcılar hesabında ise 2007 yılından devreden 18.191,49 TL tutarında davalının borcunun göründüğü, bu tutara davacının davalıya 2008 yılında düzenlediği toplam 1.270.414,98 TL bedelli 36 adet fatura tutarının ilavesi ile 2008 yılı sonunda davacının davalıdan toplam1.288.606,47 TL alacağının oluştuğu, 2008 yılı defter kayıtlarında yer alan faturalar arasında icra takibine ve davaya konu 29.04.2008 tarih, —- nolu ve 1.037.880,80 TL bedelli faturanın da mevcut olduğu, 2008 yılında düzenlenen fatura ve devreden alacak bakiyesi karşılığında, davalının davacıya 2007 yılından devreden ödeme tutarı ile birlikte toplam 764.804,96 TL ödeme yaptığı, bu işlemler sonucunda 31.12.2008 tarihi itibarı ile davacı kayıtlarında davacının davalıdan 511.086,82 TL alacak bakiyesinin göründüğü, bu alacak bakiyesinin 2009 yılına devrettiği, davacı tarafından davalıya icra takibine dayanak 29.04.2008 tarih, — nolu fatura içeriği —makinası parçalarını” 29.04.2008 tarih ve— nolu irsaliyer ile sevk ve teslim edildiği, davacının 2009 yılı defter kayıtlarının incelenmesi sonucu — 2008 yılından devreden 511.086,82 TL alacak bakiyesine ilave davacının davalıya 2009 yılında toplam 18.663,19 TL bedelli 2 adet fatura düzenlediği, devir alacak bakiyesi ve 2009 yılında düzenlenen faturalar karşılığında davalının davacıya 2009 yılında toplam 192.970,80 TL ödeme yaptığı, bu işlemler sonucunda 31.12.2009 tarihi itibarı ile davacı kayıtlarında davacının davalıdan 336.779,21 TL alacak bakiyesinin olduğu, davacının 2010, 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucu; bu yıllarda davacı kayıtlarında 2009 yılından devreden ve aynı zamanda icra takibine ve davaya konu 336.779,21 TL alacak bakiyesinin devretmesi dışında herhangi bir fatura ya da tahsilat kaydının bulunmadığı, dolayısı ile 02.05.2013 icra takip tarihi ve 30.01.2014 dava tarihi itibarı ile davacının davalıdan 336.779,21 TL alacaklı göründüğü, bu tutarın icra takibine konu alacak tutarı ile aynı olduğu, davacının ticari defter kayıtlarında 02.05.2013 icra takip tarihi ve 30.01.2014 dava tarihi itibarı ile davacının davalıdan icra takibine konu fatura ve cari hesaptan kaynaklanan toplam 336.779,21 TL alacağının göründüğü görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Mahkememizce dosya— bilirkişi, borçlar hukuku alanında — bilirkişiye tevdi edilerek tarafların sunduğu deliller, talimatla düzenlenen raporlar ve davalının ticari defterleri üzerinde — bilirkişi tarafından inceleme yapılmak ve dosya kapsamında rapor düzenlenmek üzere bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir.10/06/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalı şirketin ibraz ettiği 2008-2014 yılı defterlerinden; 2008-2011 yılı yevmiye ve envanter defterlerinin 6762 sayılı TTK’nın 70. Ve 72. Maddeleri uyarınca noter kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, 2012 yılına ait yevmiye defterinin 6102 sayılı TTK’nın 64. Maddesi uyarınca noter kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, bu nedenle ticari defterlerin delil niteliğinde bulunduğu, 2013-2014 yıllarında — uygulamasına geçildiği ve beratlarının yaptırıldığı tespit edildiği, davalı şirketin 02/08/2007-17/01/2009 tarihleri arasında davacı şirketten 1.461.729,08-TL tutarlı 46 adet fatura aldığı, karşılığında 771.749,87-TL ödeme yaptığı, davalının davacı şirkete 1.461.729,08 TL – 771.749,87-TL = 336.779,21-TL bakiye borçlu olduğu tespit edildiği, o halde davacının talep ettiği alacak miktarı davalı şirketin ticari defterlerinde de aynen mevcut olduğu, yani davalı tuttuğu ticari defterlerinde, davacı şirkete 336.779,21-TL borcunun olduğunu kabul etiği, ancak davalı; davacının sözleşmedeki edimini yerine getirmediğini, sözleşme konusu makineyi, çalışır vaziyette montajını, devreye alma işlemlerini yapmadan teslim ettiğini, davacının ancak edimin tamamını eksiksiz olarak yerine getirdiğinde ve buna ilişkin taraflarca kabul tutanağı imzalanması halinde sözleşme ile kararlaştırılan 440.000 Euro bedeli almaya hak kazanacağını savunduğu, yanlar arasında düzenlenen sözleşmede; sözleşme bedeli 400.000 Euro olup, davacı şirketin 120 gün içinde tesisi sevke hale getireceği ve iki haftada da montajını tamamlayacağı, bu durumu davalı işveren şirkete yazılı olarak bildireceği, beraberce inceleme yapılarak işin kabule hazır olup olmadığının tespit edileceği, işin fen ve sanat kaidelerine ve sözleşme eklerine kusursuz olarak tamamlandığı tespit edildiğinde bir tutanakla işin kabulünün yapılacağı, kararlaştırıldığı, bu durumda öncelikle, sözleşme konusu makinenin, çalışır vaziyette ve montajı bir şekilde yapılmış olarak davalıya teslim edilip edilmediği hususu üzerinde durulması gerektiği, — tarafından, düzenlenen dosyada mübrez—- sayılı Talimat teknik bilirkişi raporunda; sözleşme konusu üretim ünitesinin davalı şirkete teslim edildiği, kurulumun yapıldığı, ancak sistemin, ayıplı mamul ürettiği hususu anlaşıldığı, davalı, cari hesabındaki 336.779.21 TL ödememe savunmasını; ayıplı mal üretimiyle ilgili değil, makinenin kurulu ve montajı yapılmış vaziyette çalışır şekilde teslim edilmediği üzerine dayandırdığı, teknik bilirkişi raporunda ise sistemin kurulu olduğu, ancak ayıplı üretim yaptığı anlaşıldığı, her ne kadar sözleşmede; tarafların bir araya gelerek işin kabule hazır olup olmadığının tespit edileceği, işin fen ve sanat kaidelerine ve sözleşme eklerine kusursuz olarak tamamlandığı tespit edildiğinde bir tutanakla işin kabulünün yapılacağı kararlaştırılmış ve dosyada buna ilişkin bir tuttanak görülememiş ise de, salt tutanak düzenlenmemiş olmasının, makine bakiye borcunu ödenmemesine sebebiyet verip vermeyeceği, teknik bilirkişi raporunda, gönderilen ikinci —-makinesinin çalışır vaziyette bulunduğu hususunun da belirtilmiş olmasına göre sözleşme konusu Makinenin; ayıpsız olarak davalı tarafından teslim alındığı sonucunu doğurup doğurmadığı, alınan malın üretiminde ayıplı imalat sonucunu verdiği, ancak uyuşmazlığın, ayıplı üretim değil, makinenin çalışır vaziyette teslim edilip edilmemesinden kaynaklanmasına göre bu durumun, davalının cari hesap borcunu davacıya ödememesine haklı bir sebep teşkil edip etmeyeceği hususlarının hukuki bölümde tartışılacağı, yapılacak bu değerlendirmede; davacının, sözleşme bedelinden bakiye kalan 336.779.21 TL alacağını davalıdan istemeye hakkının olacağı kanaatine varıldığı takdirde davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan 336.779.21 TL alacağı olduğu tespit edildiği, yapılan teknik değerlendirmede; taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye ve düzenlenen Talimat bilirkişi raporuna göre davacının; sözleşme konusu–üretim tesisinin —-bölgesinde faaliyet gösteren davalı şirketin işletme sahasında kurulu vaziyette bulunduğu, çalışmadığı, ancak davacının gönderdiği ikinci —– makinesinin fabrika sahasında olduğu, her iki keşif esnasında faaliyette olmadığı, ancak makinenin çalışmasında bir problem bulunmadığı, dosyada mevcut —- incelendiğinde; davaya konu —-makinesinin üretimiyle ilgili olarak tesiste var olduğu iddia edilen üretim problemlerinin açıkça gözlendiği, elde edilen ürünün bu haliyle kullanıma uygun olmadığı, ikinci—- incelendiğinde; —- operasyonunda levhaların birbirini karşılamadığı, üsteki levhanın banttan yamuk çıktığı, dolayısıyla da ayıplı üretim yapılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığı, yapılan hukuki değerlendirmede; raporun mali ve teknik kısmında belirtildiği üzere, dava dosyası içeriğinden, sözleşme konusu makinenin davalı şirkete teslim edildiği, kurulumunun yapıldığı, ancak sistemin, ayıplı mamul ürettiği anlaşıldığı, buna göre, davacı/yüklenici, sözleşme ile üstlenmiş olduğu makine imalatı ve montajı işini ayıplı olarak yaptığı, yani ayıplı bir eser üretip teslim ettiği ve montajını yaptığı, dava dosyasında yer alan teknik tespitlerden, sözleşme konusu eserdeki (makinedeki) ayıbın, eserin sözleşmede öngörülen tahsis amacına uygun şekilde kullanılmasına engel olan bir ayıp niteliğinde ve dolayısıyla da önemli bir ayıp niteliğinde olduğu anlaşıldığı, davacı/yüklenici, önemli derecede ayıplı bir eser imal edip teslim etmiş ve montajını yapmış olduğundan, davalı/iş sahibi, eski BK.md.360 uyarınca sözleşmeden dönmeye (geçmişe etkili feshe) hak kazandığı, sözleşmeden döndüğü takdirde, makineyi davacı/yükleniciye iade etme yükümlülüğü altına girer ve makine için ödemiş olduğu bedel kısmının iadesini talep etmeye ve ödememiş olduğu (bakiye) bedel kısmını da ödememeye hak kazanacağı, ne var ki davalı sadece, makinenin montajı bitip çalışmaya başladıktan sonra ödemekle yükümlü olduğu iş bedeli kısmını ödemekten kaçınmaya hakkı olduğunu iddia etmek suretiyle, işbu iş bedeli kısmını (bakiye kısmı) ödemekten kaçındığı, davalının bu talebi olsa olsa, sözleşmeden kısmi dönme talebi olarak yorumlanabileceği, davalının işbu kısmi dönme talebi heyetçe yerinde görüldüğü, dolayısıyla da bilirkişi heyetince, sözleşmeden kısmi dönmeye hak kazanmış olan davalı/iş sahibinin, davacı/yüklenici tarafından takibe konu edilmiş olan, bakiye 336.779,21 TL’lik borç kısmını (iş bedeli kısmını) ödememe hakkına sahip olduğu, davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacının rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiştir.
26/05/2017 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; kök rapordaki görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığını bildirmişlerdir.Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalının rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 21/08/2017 tarihli 2. Ek raporda da kök ve 1. Ek rapordaki görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı ancak mahkemece şöyle bir sonuca varılması da düşünülebileceği, şöyle ki: davacının, sözleşmeyle üstlendiği borcunu eksik ifa ettiği; zira üstlendiği borçlardan birini (makineyi çalıştırma borcunu) ifa etmediği; davacının eksik ifası nedeniyle davalının (ayıp ihbarında bulunmak zorunda olmaksızın) sözleşme bedelinden eksik ifadan dolayı indirim yapma ve indirilen miktarı ödememe hakkına sahip olduğu, yönünde sonuca varılması düşünülebileceği, eğer mahkemece böyle bir sonucu varılırsa, davalının sözleşme bedelinden 336.779,21-TL’lik bir indirim yapması kadri maruf bulunduğu bildirilmiştir.
İLK KARAR;
Mahkememizce 27/09/2017 tarih ve—- karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF KALDIRMA İLAMI;
Mahkememizce—Karar sayılı ilamla davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine —-Karar sayılı ilamı ile “Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, mahkemece aldırılan raporların teknik yönden taraflar arasındaki ihtilafı çözmeye tam olarak yeterli açıklama ve değerlendirmeler içermedikleri anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporlarında, davaya konu—- üretim tesisinin montajlı halde çalışır teslimi işinde mevcut olduğu belirtilen ayıpların “davalının işi kabule zorlanamayacağı derecede” olup olmadıkları, bu derecede ayıplı değilse ayıpların neler olduğu, açık mı gizli ayıp mı olduğu ve miktarı belirlenmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden, yukarıda belirtilen hususlarda inceleme ve araştırma yapılıp, eserde mevcut olduğu belirtilen ayıpların iş sahibinin kabule zorlanamayacağı derecede olup olmadığı, bu derecede değil ise ayıbın cinsi ve miktarı da gözetilerek davacının ayıpsız olarak yaptığı işin sözleşme konusu işin tamamına oranlanarak, bulunacak oranın toplam iş bedeline uygulanması suretiyle yüklenicinin talep edebileceği iş bedeli alacağı bulunup, varsa ödemeler düşüldükten sonra, bakiye iş bedeli alacağı bulunup bulunmadığının tespiti için ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.” şeklinde gerekçe ile mahkememiz kararı kaldırılmış ve yukarıdaki esasa kaydedilerek istinaf kaldırma ilamı doğrultusunda yargılama sevk ve idare olunmuştur.Mahkememizce dosyanın daha önce kök ve ek raporu vermiş olan bilirkişi heyetine tevdi ile dosya kapsamında ve— kaldırma kararı doğrultusunda tekrar ek rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
28/12/2021 tarihli 3. Ek raporda özetle; teknik inceleme; dosyada mevcut beyanlar, taraflar arasında yapılan sözleşme, yazışmalar, — faturalar, bilirkişi raporları ve diğer belgeler birlikte değerlendirildiğinde, 04.07.2007 tarihinde taraflar arasında yapılan sözleşme ile, davacı firma tarafından üretilen ve davalı firmaya satılan— üretimi tesisinin (—-70.04.2008 tarihli sevk irsaliyeleri ile davalı firmanın — fabrikasına sevk edilip montajı yapıldığı, çalıştırılıp deneme üretimi yapıldığı ve yaklaşık 6-7 yıl sonra davalı firmanın tesisden hatasız ürün alamadıklarını belirterek tespit talebinde bulunduğu anlaşıldığı, dava konusu—- üretimi tesisinin davacı firma tarafından üretilip 29.04.2008 tarihli sevk irsaliyeleri ile davalı fabrikasına sevk edilip montajı yapıldıktan sonra ve deneme üretimi başladıktan sonra 6- 7 yıl sonra, tesisin —operasyonunda levhaların birbirini karşılamadığı, üsteki levhanın banttan yamuk çıktığı ve alttaki levha ile düzgün bir birleşme sağlamadığı şeklinde hatalı üretim yapıldığı belirtilerek 10.04.2015 tarihinde keşfen bilirkişi tespiti yaptırıldığı, ancak tesis çalıştırılamadığı için tespit üretimi yapılamadığı görüldüğü, ayrıca, bu 10.04.2015 tarihli keşiften sonra bu güne kadar tesise ne yapıldığı ve ne durumda olduğunu belirtir dosyada bir bilgi ve tespit mevcut olmadığı, davalı firmanın—- fabrikasına 29.04.2008 tarihli sevk irsaliyeleri ile edilip montajı yapıldıktan sonra 2014 yılına kadar (Yaklaşık 7 yıl) tesis ile üretim yapılıp yapılmadığı, bu süre içerisinde davacı firma tarafından servis işlemleri yapılıp yapılmadığı ve 10.04.2015 tarihindeki keşfenten sonra günümüze kadar tesisin çalışıp çaşılmadığı ve bir işlem yapılıp yapılmadığı dosyada belirtilmediği, bütün bu nedenlerle, dava konusu—- üretimi tesisinin— makinesinin) çalışır durumda olup olmadığı ve ayıplı olup olmadığı tespit edilemediği, davacı ile davalı arasında akdedilen eser sözleşmesine istinaden davacı/yüklenici tarafından imal edilip davalı/işsahibine teslim edilmiş olduğu ve montajı yapılmış olduğu anlaşılan tesisin ayıplı olduğunu (açık ayıplı ya da gizli ayıplı olduğunu) ispat etme yükümlülüğü, davalı/işsahibine ait olduğu, bu husus doktrin ve uygulamada kabul edildiği, ancak rapordaki teknik kısmındaki tespitlere göre; davalı/iş sahibi bu hususu (yani sözleşmeye istinaden teslim edilip montajı yapılan tesisin açık ayıplı ya da gizli ayıplı olduğunu) ispat edememiş olduğu, iddiasının ispata muhtaç olduğu, bu durum nedeniyle, teknik kısmındaki tespitlere göre; sözleşme konusu tesisi (eseri) kabulden kaçınma (yani sözleşmeden dönme) ya da bedelden indirim yapma hakkına sahip olmadığı, takdiri tamamen Mahkemeye ait olduğu, kaldı ki 26.05.2017 havale tarihli birinci ek raporda—-açıklanan kanaatte de bir değişiklik olmadığı, yine 21.08.2017 tarihli ikinci ek raporda (1’inci sayfada— nolu kısımda) açıklanan kanaatte de bir değişiklik olmadığı, teknik tespitlere göre, eser sözleşmesine istinaden davacı/yüklenici tarafından imal edilip davalı/işsahibine teslim edilen ve montajı yapılan tesisin ayıplı olduğuna ilişkin davalı iddiası ispata muhtaç olduğundan; her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu üzere, davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle bakiye 336.779,21 TL tutarında alacağı bulunduğu, bu alacağın takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili gerektiğinin kabul edilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, raporun—kaldırma kararını karşılaşamadığı anlaşılmakla dosyanın yeniden teşekkül ettirilen alanında—- müteşekkil heyete tevdi edilerek yeni bir kök rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
19/09/2022 tarihli bilirkişi heyeti 2. Kök raporda özetle; İncelenen — kararı ile ortaya konulduğu üzere teslim olgusu ispatlanmadığı, özellikle — kararında, taraflar arasındaki sözleşmeye atıf yapılmak ve sözleşme gereği teslimin hangi şekilde ispatlanması gerektiği yönünde açıklama getirilmek ve bu sözleşme hükmünün bir delil sözleşmesi olduğunun da vurgulandığı ve sözleşmeye göre taraflar arasında tutulması gereken teslime ilişkin tutanakların sunulmadığı ortaya konulması gerektiği, ayıba ilişkin ihbar sürelerinin ancak taraflarca özel olarak belirlenmiş teslimle başlayacağı kabul edildiğinden (TBK md. 474, f. 1) ve dava konusu olayda bir teslim tutanağı ve teslim olgusu bulunmadığından, davalının ayıp ihbarı yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz edilemeyeceği, eserin kabul edilmesinin davalıdan beklenip beklenemeyeceği hususu—-kararına göre değerlendirilmesi gerektiği, eser kabul edilemeyecek durumda olduğu takdirde teslim alınması zorunluluğunun bulunmadığı benimsenmeli ve bakiye alacağın talep edilemeyeceği ortaya konulması gerektiği, eser kabul edilemeyecek oranda ayıplı değil ise hangi oranda ayıplı olduğu belirlenerek oranlama yapılması ve ödenen miktar ve ödenmeyen bakiye de dikkate alınarak, icra takibine konu borcun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekeceği, bu amaçla bilirkişi heyet üyesi— 06.09.2022 tarihinde —- adresinde bulunan —- Tesislerinde dava konusu üretim tesisinde incelemede bulunduğu, dosya kapsamında sunulan bilgi ve belgeler ışığında, — —-arasında teknik özellikleri detaylı şekilde belirtilmiş —- üretimi tesisi tutkallama, — kenar temizleme dâhil, üretimi ve montajlı halde çalışır teslimi içeren 04.07.2007 tarihinde sözleşme akdedildiği; sözleşme kapsamında, üretim esnasında kullanılacak olan—- özellik ve yoğunluğunda tutkal kullanımının amaçlandığının belirtildiği; taraflar arasında yapılan sözleşmenin ek protokol madde 5 gereğince, “Üstlenici makineyi çalışır halde teslim eder, işverenin gösterdiği personele gerekli eğitimi verir” ibaresinin yer aldığı; dava konusu—- olarak adlandırılan makine üzerinde, keşif günü taraf vekillerinin onayı ve katılımı doğrultusunda inceleme yapıldığı, ekli resimlerde de görüleceği üzere, sistemin keşif esnasında faal olmadığının ve atıl vaziyette bulunduğunun tespit edildiği; keşif öncesi ve dosya kapsamında sunulan video görüntülerinden, üretici firma yetkilileri ile birlikte 2012 yılından başlamak üzere devam eden tarihlerde birçok kez, makineyi kurma, devreye alma ve test üretimi denemesi yapıldığının belirlendiği; yapılan bu devreye alma ve test üretimi denemelerinde davalının fabrika yetkilileri ile davacı— yetkililerinin ve elemanlarının bulunduğu, bu hususun keşif aşamasında Davacı —- vekilince de teyit edildiği; ancak, davacı yetkililerinin de hazır bulunduğu, makinenin devreye alınması ve test üretimi için yapılan her denemede, çıkan ürünlerde —tutkalı yapışma aşamasında üretim probleminin açıkça görüldüğü, bunun sonucu olarak plakalar arasında bulunan — yüzeysel tam yapışmanın sağlanamaması sebebiyle, — işlemi sonucunda dışa sarktığının görüldüğü, mevcut haliyle, makineden çıkan ürünün kullanımının mümkün görülemeyeceği, — istasyonunda levhaların üst üste hizalama konusunda problem yaşandığı ve birbiri ile örtüşmediği, bir başka ifadeyle ürünlerin düzgün biçimde birleşmeme sebebiyle kullanımının mümkün olamayacağı, dava konusu makine üzerinde yapılan test üretimi esnasında vuku bulan ve yukarıda izah edilen ayıpların, yapılmak istenen —üretimi hususunda, sistemden beklenen özelliği sağlamadığının görüldüğü, mevcut haliyle üretilen ürünlerin kullanımın mümkün olmadığı ve makinenin bu şekilde üretim yapmasının tamamen ayıplı üretim olarak adlandırılabilecek tarzda sistemin boşta çalışma anlamına gelebileceği kanaatinin oluştuğu, sonuç olarak makinenin bu şekilde kullanılmasının mümkün olmadığı, mevcut haliyle sistemin, tasarlanan üretimi yapabilmesi açısından değerlendirildiğinde işin kabulünün mümkün görülemeyeceği, bu şekilde davacı tarafın, sözleşme ile üstlenmiş olduğu tam ve çalışır vaziyette makine teslim borcunu yerine getirmiş sayılamayacağı, test üretimi esnasındaki görüntülerden kurulmaya çalışılan sistemin yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı en başından itibaren kusursuz ve kullanılabilir şekilde teslim edilmediğinin tespit edildiği, dava konusu — olarak adlandırılan makine üzerinde ve dosya kapsamında yapılan değerlendirmeler ışığında; Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı ve Hesap İncelemesi Yönünden: davacı şirketin ticari defterlerinin—dosyası ile incelenmiş olup, 2013 yılı defteri kebir açılış onayı dışında süresinde yapıldığı, 2008-2009-2010-2011 ve 2013 yılları yevmiye defteri kapanış onaylarının yapılmadığı, 2012 ve 2014 yılı kapanış onaylarının yapıldığı, İcra takip ve dava tarihi itibariyle davacı şirketin kendi defterlerinde, 336.779,21 TL alacaklı gözüktüğünün tespit edildiği, davalı şirketin ticari defterleri, dava dosyasında mevcut 10.06.2016 havale tarihli kök raporunda incelenmiş olup; davalı şirketin 2008-2009-2010-2011 ve 2012 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, 2013 ve 2014 yıllarında —-uygulamasına geçildiği ve beratların yaptırıldığı, davalı şirketin, davacı şirkete (1.461.729,08-TL – 771.749,87-TL) = 336.779,21-TL bakiye borcunun bulunduğunun tespit edildiği, tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olduğu, incelenen—-kararı ile ortaya konulduğu üzere teslim olgusunun ispatlanamadığı, taraflar arasındaki sözleşme kaydının teslime ilişkin delil sözleşmesi niteliğinde olup, buna uygun belge ibraz edilmediği, bu sebeple ayıba ilişkin ihbar sürelerinin teslimle başlayacağı kabul edildiğinden (TBK md. 474, f. 1) davalının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden söz edilemeyeceği; sistemin keşif esnasında faal olmadığı ve atıl vaziyette bulunduğunun tespit edildiği, keşif öncesi ve dosya kapsamında sunulan 2012 yılından başlamak üzere devam eden tarihleri içerir video görüntülerinden, üretici firma yetkilileri ile birlikte, satın alınmış olan—-üstü —– makinasını faaliyete geçirebilmek için birçok kez test üretimi denemesinin yapıldığının belirlendiği, ancak her defasında çıkan ürünlerde — tutkalı yapışma aşamasında üretim probleminin açıkça görüldüğü, bunun sonucu olarak plakalar arasında bulunan —- yüzeysel tam yapışmanın sağlanamaması sebebiyle, —- işlemi sonucunda dışa sarktığının görüldüğü, mevcut haliyle, bahse konu makineden elde edilen ürünlerin kullanımının mümkün görülemeyeceği, —- istasyonunda levhaların üst üste hizalama konusunda problem yaşandığı ve birbiri ile örtüşmediği, bir başka ifadeyle ürünlerin düzgün biçimde birleşmeme sebebiyle kullanımının mümkün olamayacağı, mevcut haliyle sistemin, tasarlanan üretimi yapabilmesi açısından değerlendirildiğinde, davalı tarafından makinenin ve işin kabulünün mümkün görülemeyeceği, test üretimi esnasındaki görüntülerden kurulmaya çalışılan sistemin yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı kusursuz bir şekilde kurulumun ve tesliminin yapılmadığının, tespit edildiği; davacı tarafın, sözleşme kapsamında üstlenmiş olduğu makineyi tam ve çalışır vaziyette teslim ettiği kanıtlanamadığından ve hatalı üretim yapan makinenin, davalı tarafça bu haliyle kabul edilmesi beklenemeyeceğinden, davacı tarafın kendi edimini yerine getirmeden karşı taraftan makine bedelini talep etmesi mümkün olamayacağından, dava konu icra takibinin ve bakiye makine bedeli talebinin haklı olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın ticari mahiyetteki eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali davası olduğu, davacı şirketin davalı ile imzalamış olduğu eser sözleşmesi ile davalıya ait — Tesisi kurulması hususunda anlaşıldığı, 04/07/2007 tarihli sözleşmenin 9. maddesine göre işin kabulü hususunun hususi olarak düzenlendiği ve davacı yüklenicinin öncelikle işin bittiğini ve teslime hazır olduğunu iş sahibi olan davalıya bildirmesi gerektiği, akabinde iş sahibinin yetkilileri ile birlikte yüklenici de hazır olmakla yapılan işin incelenip sözleşme, ekleri ve fen sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığının tespitinin yapılarak bir tutanak tutulmak suretiyle işin kabulünün yapılacağı, eksik yahut kusur mevcut ise bunların tutanakta belirtileceği ve tamamlanması için yükleniciye süre verilmesinin gerekeceği, sözleşmenin 2. maddesine göre işin adının”—- üretim tesisi, besleme, tutkallama, —,kenar temizleme dahil üretimi ve montajlı halde çalışır vaziyette teslimi” olduğu, bu halde eser sözleşmesi çerçevesinde davacı yüklenicinin borcunun sadece—- tesisi ve eklerini fabrikaya sevk edip davalıya teslim etmek olmayıp, montajlı halde çalışır vaziyette tutulacak tutanakla teslim hususunun gerçekleşeceği, bu kapsamda yüklenici olan davacının davalıya bu yönde yapmış olduğu bir bildirimin dosya kapsamında bulunmadığı, bu doğrultuda mahkememizce de teslim olgusunun davacı tarafından isbat edilememiş olduğunun kabul edildiği, 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi gereğince davalının ayıp ihbar süresinin teslim ile başlayacağı, oysa somut olayda sözleşme çerçevesinde teslimin olmadığı, dolayısıyla davalının ayıp ihbar yükümlülüğünün de teslim ispatlanamamakla bulunmadığı, akademisyen —- bilirkişinin yerinde inceleme de yapmak suretiyle davaya konu tesisi incelediği, dosya kapsamında sunulan bilgi ve belgeler ışığında, davacı—-arasında teknik özellikleri detaylı şekilde belirtilmiş —-üretimi tesisi tutkallama, —, kenar temizleme dâhil, üretimi ve montajlı halde çalışır teslimi içeren 04.07.2007 tarihinde sözleşme akdedildiği; sözleşme kapsamında, üretim esnasında kullanılacak olan — özellik ve yoğunluğunda tutkal kullanımının amaçlandığının belirtildiği; taraflar arasında yapılan sözleşmenin ek protokol madde 5 gereğince, “Üstlenici makineyi çalışır halde teslim eder, işverenin gösterdiği personele gerekli eğitimi verir” ibaresinin yer aldığı; dava konusu — Tesisi olarak adlandırılan makine üzerinde taraf vekillerinin de onayı ve katılımı doğrultusunda inceleme yapıldığı, dosya kapsamında sunu olan video görüntülerinden, üretici firma yetkilileri ile birlikte 2012 yılından başlamak üzere devam eden tarihlerde birçok kez makineyi kurma, devreye alma ve test üretimi denemesi yapıldığı, yapılan bu devreye alma ve test üretimi denemelerinde davalının fabrika yetkilileri ile davacı —- yetkililerinin ve elemanlarının da bulunduğu, makinenin devreye alınması ve test üretimi için yapılan her denemede, çıkan ürünlerde — tutkalı yapışma aşamasında üretim probleminin açıkça görüldüğü, bunun sonucu olarak plakalar arasında bulunan —panellerin, yüzeysel tam yapışmanın sağlanamaması sebebiyle, — işlemi sonucunda dışa sarktığının görüldüğü, mevcut haliyle, makineden çıkan ürünün kullanımının mümkün görülemeyeceği, —- istasyonunda levhaların üst üste hizalama konusunda problem yaşandığı ve birbiri ile örtüşmediği, bir başka ifadeyle ürünlerin düzgün biçimde birleşmeme sebebiyle kullanımının mümkün olamayacağı, dava konusu makine üzerinde yapılan test üretimi esnasında vuku bulan ve yukarıda izah edilen ayıpların, yapılmak istenen panel üretimi hususunda, sistemden beklenen özelliği sağlamadığının görüldüğü, mevcut haliyle üretilen ürünlerin kullanımın mümkün olmadığı ve makinenin bu şekilde üretim yapmasının tamamen ayıplı üretim olarak adlandırılabilecek tarzda sistemin çalışmaması anlamına geleceğinin mahkememizce kabul edildiği, sonuç olarak makinenin bu şekilde kullanılmasının mümkün olmadığı, mevcut haliyle sistemin tasarlanan üretimi yapabilmesi açısından değerlendirildiğinde işin kabulünün mümkün olmadığı,, bu şekilde davacı tarafın sözleşme ile üstlenmiş olduğu tam ve çalışır vaziyette makine teslim borcunu yerine getirmiş sayılamayacağı, davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında üstlenmiş olduğu makineyi tam ve çalışır vaziyette teslim ettiği kanıtlayamadığı, hatalı üretim yapan makinenin, davalı iş sahibi tarafından bu haliyle kabul edilmesinin beklenemeyeceği, hal böyle iken davacı yüklenicinin kendi edimini eksiksiz yerine getirmeden davalı iş sahibinden makine bedelini talep edemeyeceği mahkememizce değerlendirilmiş, 19/09/2022 tarihli bilirkişi kök raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 4.067,45-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 3.986,75-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan —- göre belirlenen —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 6.197,40-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde — nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.