Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/59 E. 2021/406 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/59 Esas
KARAR NO : 2021/406
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında —- başlangıç tarihli —- imzalandığını, iş bu sözleşme kapsamında davalı yan tarafından yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, bunun üzerine müvekkilce——– yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini, iş bu ihtarname ile ödenmeyen fatura bedellerinin tahsilinin talep edildiğini, iş bu ihtarname ile ödenmeyen fatura bedellerinin tahsilinin talep edildiğini ancak davalı yan tarafından ödenmediğini, bunun üzerine ——- sayılı dosyası ile ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili için icra takibi başlatıldığını, akabinde taraflar arasında imzalanan —— tarihli protokol ile iş bu icra borcunun kapatıldığını ve davalı yan tarafından —–başlangıç tarihli sözleşmenin feshedildiğini, iş bu ——— davalı yan tarafından ihlal edildiğini beyan ederek konusunda uzman bilirkişi marifeti ile harcı daha sonra tamamlanmak üzere —— başlangıç tarihli sözleşme kapsamında, sözleşmenin 8/d, sözleşmenin eki ücret sözleşmesi —– ve sözleşmenin eki ücret sözleşmesi c maddesi, sözleşmenin 8/d maddesi kapsamında ödenmesi gereken tazminat,vekalet ücreti miktarlarının tespiti ile davalı yandan ————- yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin karşı yana tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olup davanın reddi gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını, müvekkilinin adresinin—–olduğunu, yine taraflar arasında akdedilen —– tarihli sözleşmenin son hükümler başlığı altında protokolden kaynaklanan uyuşmazlıkların ———- yetkli olduğunun belirlendiğini, bu nedenle maddi vakıaya bakma konusunda yetkili ———- olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafça protokolden kaynaklanan alacakların tahsili için önce —– tarih ve ——- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, akabinde de ——— sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, bunun üzerine tarafların bir araya geldiklerini ve ——tarihinde taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan tüm alacakların konu edildiği———– sayılı dosyasına yönelik protokol yaptıklarını, protokol gereği müvekkilinin yapması gereken tüm ödemeleri eksiksiz yaptığını ve taraflar arasındaki takibe ya da davaya konu edilecek herhangi bir borç kalmadığını, yine protokol gereği tarafların birbirlerini gayrikabili rücu ibra ettiklerini, aradan yaklaşık —– yıldan fazla zaman geçtikten sonra sözleşmeye dayalı olarak bir kısım taleplerde bulunulduğunu beyan ederek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; taraflar arasındaki —– tarihli ———-göre tüm sözleşme hak edişlerinin tazminat olarak ödenmesi için şimdilik —,—- niteliğindeki ücret tarifesine göre avukatlık ücreti için şimdilik —–sözleşmenin 5/d maddesi kapsamında davacı çalışanlarının davalı yanında çalışmaya devam etmeleri nedeniyle şimdilik —- sözleşmenin eki ücret sözleşmesi “c” maddesine göre zamanında ödenmeyen fatura bedeli yıllık —–oranında fark için şimdilik —–, sözleşmenin eki ücret sözleşmesi —–maddesine göre sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle aylık kesilen fatura tutarının —- oranında ceza için şimdilik —— olmak üzere toplam ——- maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili ——– tarihli dilekçe ile davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını bildirmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. 3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” hükmünü içermektedir.
Buna göre, davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Madde gerekçesinde “Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda, belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkanlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir.
Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından, somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir. 6100 sayılı HMK’nın 107/2. maddesinde, sorunun çözümünde yol gösterici mahiyette kriterlere yer verilmiştir. Anılan madde fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de “karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu ———- belirlenebilme hali açıklanmıştır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da ——– mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen, davacı, dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz.
Somut olayda da; taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşmenin eki niteliğindeki ücret sözleşmesinde sözleşmeye aykırılık halinde ceza şartlarının nasıl hesaplanacağının yazılı olduğu, sözleşmenin eki ücret sözleşmesi “c” maddesine göre zamanında ödenmeyen fatura bedeli üzerinden günlük —–eğer ay sonuna kadar ödeme yapılmamışsa —- oranında fark talep edilebileceğinin yazılı olduğu buna göre davacı tarafça süresinde ödenmeyen faturaları hesaplayabileceği, sözleşmenin eki ücret sözleşmesi — göre sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi halinde aylık kesilen fatura tutarının —–oranında ceza uygulanacağının yazılı olduğu, davacı tarafından kesilen faturaların —– ceza tutarının hesap edilebilir nitelikte olduğu, —— tavsiye niteliğindeki ücret tarifesinin internet sitesinde yayınlandığı buna göre alacak, maddi ve manevi tazminat davalarının —– az olmamak üzere dava değerinin %15′ olarak belirlendiği, sözleşmenin 8/d maddesine tazminat olarak talep edilen tüm sözleşme hakediş miktarının sözleşmenin eki ücret sözleşmesi ile aylık ücretin belirlendiği, davacının sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihine göre bu talebini hesaplayabileceği, davacı tarafından talep edilen tazminat taleplerinin hesap edilebilir nitelikte olduğu, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-H maddesi delaletiyle 115/2maddesi gereğince DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 85,39 TL harçtan mahsubu ile kalan 26,09TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen 119,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/03/2021