Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/535 E. 2023/648 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/535
KARAR NO : 2023/648

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —– Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı arasında 01/01/2020-18/06/2020 tarih aralıklı cari hesap ekstresi ve içeriği faturalar kaynaklı 13.316,80 TL bedelli borcun ödenmemesinden dolayı borçlu hakkında—–. İcra Müdürlüğü’nün ——esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, ancak borçlunun takibe itiraz ettiğini, borçlunun itirazının hukuka aykırı ve haksız olduğunu, davalının takibi sürüncemede bırakmak amacıyla itirazda bulunduğunu, müvekkilinin kayıtları ve cari hesap ekstresi incelendiğinde taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin varlığının ortaya çıkacağını, davalının borcunu ödemediği halde haksız olarak takibe itiraz ettiğini, tüm bu nedenlerle davalının —-İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının var olduğunu iddia ettiği alacağının zamanaşımına uğradığını, müvekkili ile davacı arasında bir ticari ilişki olduğu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının vermiş olduğunu iddia ettiği ticari ilişkinin konusu olan mal/hizmetin, davacı tarafından müvekkiline tam olarak ifa edilmediğini, bu eksiklik neticesinde davacı tarafından fatura edilen mal ve hizmetlerin ayıplı olarak ifa edildiğini, ayıbın giderilmesi noktasında davacıya müvekkili tarafından bildirimde bulunulmuş olmasına karşın davacı tarafın herhangi bir eylemde bulunmadığını, satıcı olarak ayıptan doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini, dolayısıyla davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını, bu nedenle davacının asıl alacak, faiz, faiz oranı ve tazminat talebine itiraz ettiklerini, cari hesap ekstresinin tek başına bir delil olma vasfı bulunmadığını, taraflar arasında mevcut olan bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, zira cari hesap sözleşmesinde kanunun aradığı en önemli geçerlilik şartının yazılı bir sözleşmenin varlığı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında böyle bir sözleşme bulunmadığını, huzurdaki davaya konu olarak davacı tarafça ne icra takibinde ne de dava dilekçesinde böyle bir sözleşme sunulmadığını, dolayısıyla davacı tarafça dayanak gösterilen cari hesap ekstresinin delil olarak kabulünün mümkün olmadığını ve buna dayanılarak başlatılan takibinin de usulüne uygun olmadığını, davacı tarafça cari hesap adı altında tutulan kayıtların yasal bir geçerliliği bulunmayıp alacağın varlığında ispata yaramayacağını, davacı tarafça tek taraflı olarak tutulan bu kayıtların cari hesap olmadığını, tek taraflı olarak tutulan bu kayıtın ancak davacı firmanın iç işleyişi ile alakalı bir evrak niteliği taşıyabileceğini, dolayısıyla arada yazılı sözleşme dahi bulunmadan ve davacı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen bu döküme dayanılarak yapılan icra takibinin de kabulünün de mümkün olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu da bulunmadığını, bununla birlikte davacı tarafça huzurdaki davada her ne kadar “cari hesap ekstresi ve içeriği faturalar kaynaklı 13.316,80 TL” olarak dava dilekçesinde alacak iddiası belirtilmiş olsa da şu ana kadar var olduğu iddia edilen borcun hangi faturalardan doğduğuna ilişkin ne bir fatura bilgisi ne de bir fatura sureti gösterilmediğini, sürekli olarak sadece cari hesap denilmekle yetinildiğini, oysa ortada cari hesap sözleşmesi dahi bulunmadığını, davacı tarafça icra takibi ile gönderilen ödeme emrinde de huzurda açılan davada da herhangi bir fatura bilgisine ve evrakına yer verilmediğini, öyle ki deliller kısmında dahi faturaların delil olarak gösterilmediğini, ticari kayıtlara dahi yer verilmediğini ticari defterler ve cari hesap ekstresi denilerek geçildiğini, dolayısıyla davacı tarafça daha davaya ve takibe konu alacağın dayanağı olduğu iddia edilen faturalar dahi sunulmadığını, ortada borç doğuran bir fatura bulunmadığının açık olduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle huzurdaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, bu mümkün değil ise davanın usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığından davanın esastan reddini, alacaklının icra takibinin iptalini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —–İcra Müdürlüğü’nün—–Esas sayılı dosyası, tarafların BA-BS formları, bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.—– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 13.316,80-TL asıl alacak, 767,54 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.084,34 TL alacağının tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 02/09/2020 tarihinde e-tebligat yolu ile tebliğ edildiği, davalı tarafından 28/08/2020 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkememizce tarafların sunduğu deliller ve tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.26/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, tarafların defter ve belgelerinin incelenmesi, Mahkemece bilirkişiye verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; A- Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirketin ticari defterleri talimat yolu incelenmiş olup, talimat raporunda, 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin e-defter olduğu ve usulüne uygun tutulduğunun tespit edildiği, Davalı şirketin 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin GİB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, B- Davacı Alacağı Yönünden: Raporun Genel Değerlendirme bölümünde detaylı bir şekilde açıklandığı üzere, davacı şirket tarafından, davalı şirket adına düzenlenen faturalar içeriği malların teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, hukuki değerlendirme Mahkemeye ait olmak üzere, mal tesliminin kabul edilmesi halinde, bu kez ispat yükünün yer değiştirerek, davalı şirketin işbu malları almadığını ya da fatura bedellerini ödediğini ispatlaması gerektiği, bu hususta bakiye 13.316,80 TL tutarlı borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir ödeme belgesinin sunulmadığı hususları topluca değerlendirildiğinde, davacı şirketin 25.06.2020 takip tarihi itibariyle 13.316,80 TL tutarında teslim tesellümü ispatlanan alacağını talep edebileceği, C- Faiz: her ne kadar davacı tarafından takip öncesi faiz talep edilmişse de taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname bulunmadığından takip öncesinde alacak muaccel olmadığından faiz talebinin yerinde olmadığı, Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu, icra inkâr tazminatı ve sair hususların mahkemenin takdiri içinde kaldığı kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde açılan davanın ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali talepli olduğu, mahkememizce davacı tarafın yerleşim yeri ——olmakla davacı tarafın defterlerinin incelenmesi için talimat yazıldığı, talimat raporu incelendiğinde davacının ihtilafa konu yıllara ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, incelenen davacı defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 13.316,80-TL alacaklı olduğunun okunduğu, bunun üzerine mahkememizce tarafların ilgili yıllara ait karşılaştırmalı BA-BS formları da ilgili vergi dairelerinden celbedilmekle davalının defterlerinin incelenmesi için defter incelemesi kararı verildiği, 26/07/2023 tarihli bilirkişi raporunun gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alındığı, incelenen davalı defterlerinin de usulüne uygun tutulmakla sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, davalı defterlerinde davalının takip tarihi itibari ile davacıya 13.316,80-TL borçlu olduğunun tesbit edildiği, taraflara ait BA-BS kayıtlarınında bu hususu teyit ettiği, bu durumda davacının davalıya usulüne uygun şekilde alacağı oluşturan faturalar muhtevası mal ve hizmeti sunup teslim ettiği, ancak davalının borcunu ödemediği, bu hususun davalının bizzat kendi ticari defterleri ile de kanıtlandığı, taraf defterlerinin birebir uyuştuğu mahkememizce anlaşılmış ve bu doğrultuda davanın kabulüne karar verilmiş, davacının itiraz neticesinde alacağına geç kavuşmuş olması ve alacağın likit olması da birlikte değerlendirildiğinde icra inkar tazminatına da hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Açılan davanın KABULÜ ile,
—–. İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 13.316,80 TL asıl alacak üzerinden devamına,Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,Alacak likit olmakla asıl alacağın %20’si oranında hesap edilen 2.663,36‬ TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- KARAR HARCI;
a-Alınması gerekli 909,67-TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 157,00-TL ve 14,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan 738,67-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-AVUKATLIK ÜCRETLERİ
a-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 13.316,80-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 157,00-TL peşin harç, 14,00 TL tamamlama harcı ve 54,40-TL başvurma harcı toplamı 225,40-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafından sarfedilen 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 1.013‬,00 TL posta ücreti olmak üzere toplam 2.513,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından ilgili arabulucuya ödendiğinden, bu ücretin 6831 Sayılı Kanun’a göre davanın açılmasına sebebiyet veren davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
d-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nın 341/2 maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.