Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/526 E. 2022/533 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/526 Esas
KARAR NO : 2022/533

DAVA : İtirazın İptali ( Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 20/10/2020
KARAR TARİHİ : 08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın —- ile davalılardan ———. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu, müvekkili banka tarafından ilgili kredi sözleşmesine istinaden davalı ——-kredi kullandırıldığını, davalı——– yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili bankanın taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesini feshettiğini, ilgili fesih işleminin—– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlulara bildirildiğini, müvekkili bankanın bildirimine rağmen borcun ödenmediğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine —— sayılı dosyası üzerinden davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların takibe itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, işbu davanın açılmasından önce yapılan arabuluculuk toplantısında taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek borçluların haksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, davalıların takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine dayanak olan kefalet sözleşmesinin TBK m. 583 vd. hükümlerine göre kefalet sözleşmesi için aranan geçerlilik şartlarını taşımadığını, ilgili kefalet sözleşmesinde kefilin yükümlülük altına girdiğini ———- metni bulunmadığını, söz konusu kefalet sözleşmesinin tarih yönünden de eksik olduğunu, kefaletin geçerlilik şartlarından biri olan belirlilik ilkesinin somut olayda mevcut olmadığını, davacı —-tarafından davaya konu edilen sözleşmelerin ————bölümünde — müteselsil kefiller ve borçla ilgili diğer kişiler bu sözleşme hükümlerini kabul ve taahhüt ettiklerini beyan ederler… Müşteriye kullandırılacak tüm ———–olarak bu sözleşmede yer alan kredi işlemlerini kapsadığı gibi, ileride banka tarafından uygulamaya konulan/konulacak diğer kredileri de kapsar.” şeklinde bir hükme yer verildiğini, fakat ilerde doğması muhtemel borçları da kapsayacağına dair kaydın kefaletin belirli olması şartını ortadan kaldırdığını, —–tarafından bu tür kayıtların geçersiz olduğunun ifade edildiğini, gerek — gerekse —- Mahkemesi kararlarında kefaletin—– olduğunun belirtildiğini, bir an için kefalet sözleşmesinin geçerliliği kabul edilse dahi “Banka nezdinde doğmuş doğacak her türlü hak ve alacağına kefil olunması” şeklindeki kaydın kefaletin fer-i niteliğine aykırı olduğunu, sonraki tarihli kredi sözleşmeleri bakımından kefilin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, asıl borçlu ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmelerinden kefil konumundaki müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, davacının dayandığı kefalet sözleşmesinin belirlilik ilkesine aykırı olması dolayısıyla müvekkillerinden talep edilen alacağın hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece kefalet sözleşmesinin geçerli olduğuna kanaat getirilse dahi müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takiplerinin usulüne uygun olmadığını, somut olayda müvekkillerine usulüne uygun bir ihtarname tebliğ edilmediğini, muaccel olmayan alacakla ilgili müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hesap kat işlemi için yapılacak ihtarın TTK m.18/3’te belirtilen usullerden biri ile yapılması gerektiğini, somut olayda müvekkillere ya da yetkili temsilcilerine tebliğ edilen herhangi bir ihtarname bulunmadığını, davacı bankanın ihtarname ile kat edildiğini iddia ettiği hesaplar ile takibe konu hesaplar karşılaştırıldığında hangi hesapların kat edildiğinin anlaşılamadığını, davacı ile davalı —– arasında birden çok genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, davacı banka tarafından kat edildiği ileri sürülen hesapların hangi sözleşmeye veya sözleşmelere ait olduğu hakkında müvekkillerine herhangi bir bilgi verilmediğini, davacı bankanın talep ettiği temerrüt faizinin fahiş olduğunu, müvekkillerin takip tarihi itibariyle temerrüde düşmediğini, müvekkillerine hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davacı bankanın alacağının muaccel olmadığını, ihtarnamenin usulüne uygun tebliğ edildiği ve kefaletlerin geçerli olduğu varsayılsa dahi takip talebine konu sözleşmelerin tamamının müvekkillerinden —-. tarafından imzalanmadığını, hangi hesabın ——açısından kat edildiğinin belirsiz olduğunu, müvekkillerinden —– aleyhine başlatılan takibin tümüyle haksız olduğunu, bir an için müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatılabileceği kabul edilse dahi ilgili takipte davacı bankanın müvekkillerinden temerrüt faizi talep edemeyeceğini, kefillerin yalnızca kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu tutulabileceğini, davacı bankanın temerrüt faizi talebinin mevzuata ve temel hukuk kurallarına aykırı olduğunu, takipte talep edilen temerrüt faiz oranına dayanak teşkil edecek herhangi genel işlem koşulu bulunmuş olsaydı dahi bu yükseklikteki bir faiz oranı öngören hükmün taraflar açısından bağlayıcı olmayacağını belirterek davanın reddine, davacı bankanın müvekkillerine %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava ; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı bildirilen alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik davalı itirazının İİK.nun 67/1-2 maddesi uyarınca iptaline ilişkindir.
Davacı bankanın —–esas sayılı icra dosyası ile —- işlemiş % 28,60 temerrüt faizi, 2.542,75 TL % 5 —- olmak üzere toplam 2.401.069,03 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibine başladığı, davalıların süresinde itiraz ettikleri ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporu , tarafların iddia ve savunmaları, takip dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı banka ile davalı —–. arasında 4 adet Kredi Genel Sözleşmesi bulunduğu, ilgili kredi sözleşmelerinin toplam tutarının—-olduğu, anılan sözleşmelerde diğer davalıların ————dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu,
Davacı banka tarafından davalı —— gerçekleştireceği kabul—-işlemi için alacaklısı——- tutarlı poliçeye—–aracılığıyla aval verildiği, söz konusu poliçe bedelinin vadesinde davalı firma tarafından ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından poliçe bedeli olan —- —- edildiği ve bu tutarın TL karşılığı olan —– aynı tarihte davalı firma adına açılan kredi hesabına aktarıldığı,
Davacı banka tarafından davalılara —-tarihli ihtarname ile takip ve dava konusu bedelin banka nezdinde depo edilmesinin istenildiği, ancak bu talebin karşılanmadığı, davacı bankanın 06.12.2019 tarihinde verdiği aval nedeniyle 2.286.191,70 TL ödeme yapmak durumunda kaldığı, bu tarihten sonra ayrı bir kat ihtarnamesi olmadığı, söz konusu tutarın anapara alacağı olarak kabul edilerek icra takip tarihine kadar % 28,60 temerrüt faizi işletilebileceği,
Davacı bankanın keşide etmiş olduğu ihtarnamenin davalılardan——– tarihinde tebliğ edildiği, bu bağlamda, davalılardan —– —- tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü; davalılardan —-usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılmadığı için davalılardan ——–takip tarihi olan 11.02.2020 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü,
Davacı bankanın davalı —-tarihi tarihi itibariyle—- olmak üzere toplam — alacağı olduğu,
Davacı bankanın davalı —- takip tarihi itibariyle —– akdi faiz ve —olmak üzere toplam — alacağı olduğu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği davacının talep edebileceği toplam alacağının — asıl alacak,— temerrüt faizi ve —- olmak üzere toplam —- olduğu, davalıların takibi haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettikleri belirlenmekle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile,
Tahsilde tekerrür olmamak üzere ve taleple bağlılık ilkesi gereği ———- esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin;
2.286.191,70 TL asıl alacak
50.855,07 TL temerrüt faizi,
2.542,75 TL—–olmak üzere toplam —-üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa % 28,60 temerrüt faizi ve faizin % 5′ —uygulanmak suretiyle devamına,
Davacının alacağı likit olduğundan belirlenen alacağın % 20’si oranında inkar tazminatının davalılardan tahsiline,
Aşan istemin reddine,
2-KARAR HARCI;
Alınması gerekli 159.817,36 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 159.898,06 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-VEKALET ÜCRETİ
a—-tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 105.937,61 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
b—– tarifesine göre davalılar vekili için taktir olunan 8.792,34 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-ARABULUCULUK ÜCRETİ
6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi gereği Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından sarf edilen 2.000,00 TL bilirkişi ücreti , 2.000 TL ek bilirkişi ücreti ve 299,50 TL Posta ücreti olmak üzere toplam yargılama gideri olan 4.290,50 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 4.189,41 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 110,09 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
b-Davalılar tarafından yatırılan 7,80 TL vekaletname harcının davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
c-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.