Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/484 E. 2021/949 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/484 Esas
KARAR NO : 2021/949

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı—– söz konusu —— davalı yana teslim edildiğini,—— faturanın tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine ———- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız ve kötü niyetli olarak itirazı edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete—— tarihinde TK Md. 35 göre, dava dilekçesi tebliğ edilmiş, ancak yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunulmadığından, HMK 128 madde hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; davacı vekilinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz edilen tüm deliller,———mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
————— Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından fatura alacağına ilişkin olarak davalı aleyhine —— alacağın, takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %13,75 oranında avans faiziyle birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya —– tebliğ edildiği, davalı tarafından 26/08/2020 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan —– tarihli raporda özetle; davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı tarafından ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediği, davacı kayıtlarına göre davacı tarafından 3.888,00 TL bedelli faturanın düzenlendiği, bu fatura dışında taraflar arasında ticari ilişki olmadığı, davacının 3.888,00 TL tutarında alacaklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, fatura alacağının tahsiline yönelik davalı aleyhine başlatılan icra takibine başlatılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davaya cevap verilmeyerek dava dilekçesindeki vakıaların inkar edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça; takip —– düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak ——- düzenlenmesi ——— düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. ——— düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle —–ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı—- yapılmalıdır. ———- içinde karşı tarafa varması şart değildir. ——–süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır.—–edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken,——— geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını——– faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille—— getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun——-, kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi,—- kendi defterlerine kaydetmesi——— sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.———–
Somut olay bakımından ise; davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı tarafça ticari defter ve kayıtların ibrazından kaçınıldığı, davacı tarafından düzenlenen faturaya konu hizmetin —-olduğu, davacı tarafından ——- olarak düzenlenen raporların dosyaya sunulduğu, raporların davalı ——– gönderildiği, bu hali ile davacı yanın fatura konusu hizmeti davalı yana verdiğinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından icra takibi ile birlikte işlemiş faiz isteminde bulunulmuş ise de, taraflar arasında kesin vadeye ilişkin herhangi bir anlaşma bulunmadığı, davacı tarafından davalı yana gönderilen herhangi bir temerrüt ihtarının bulunmadığı anlaşıldığından, işlemiş faize yönelik itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tarafların tacir olduğu, taraflar —- olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen — faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı tarafça takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranında avans faizi isteminde bulunmuştur. Bu hali ile davacının talebi HMK md. 26 uyarınca aşılamayacağından ——- Karar Sayılı İlamı); taleple bağlılık ilkesi gereğince; asıl alacağa takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %13,75 avans faizi oranını aşmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Sabit olan 3.888,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %13,75 oranını aşmayacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının ———– esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Aşan istemin reddine,
Kabul olunan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 265,59 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 76,61 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 188,98 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından yatırılan toplam 76,61 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 7,80 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 138,81 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 140,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 740,25 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %87 oranında olmak üzere 644,02 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan——— vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7. Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8.—– sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan —–6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, kabul red oranına göre 1.148,40 TL’sinin davalıdan, bakiye 171,60 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu.