Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/473 E. 2022/406 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/473 Esas
KARAR NO: 2022/406
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 20/09/2019
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin müflis şirketten alacaklı olduğunu, ancak alacaklarının reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin ipotek alacaklısı olduğunu, müvekkilinin müflis şirketten iflasın açıldığı tarih itibariyle toplam —- faizleri alacaklı bulunduğunu ——- tarihli kararlar ile reddedildiğini, müvekkili şirketin müflis şirketten alacaklı olduğu sabit olduğuna göre alacak kaydı taleplerinin reddine dair kararın hatalı olduğunu belirterek gazlaya ilişkin her türlü hak ve alacak talepleri saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile —— faizleri alacağının iflas masasına kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafa usulüne uygun biçimde dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, ancak davalı tarafın davaya cevap sunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
İLK KARAR
Mahkememizin —— tarihli kararı ile süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI
—– tarihli kesin kararı ile ;
Somut olayda,—- yayınlandığı,—- tarihli yazılarında ise, davacının tebligat masrafı yatırdığı ve masa kararı ile sıra cetvelinin davacı vekiline — tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiştir. Kayıt kabul davası — tarihinde açılmış olup, tebligat tarihinden itibaren —süre içerisinde açılmamıştır.
—–sayılı kararında da açıklandığı üzere, kayıt kabul davasında, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilemeyeceği açıklanmıştır. Ne var ki, bir çok mahkeme tarafından yasanın farklı yorumlanması neticesinde bu konuda farklı kararlar çıktığı ve buna dair çelişkilerin giderilmediği de bir gerçektir. ——— tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava ise, yaklaşık dokuz ay sonra yani uygulamanın henüz yeni başladığı bir dönemde açılmıştır.
——- hak arama hürriyetine yer verilmiştir. Maddede, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı ifade edilmiştir.—- birçok emsal kararında, 36. maddenin ihlali, mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul edilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, farklı uygulamalar neticesinde, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvuranlar yönünden, mahkemeye erişim hakkının ihlali gibi bir sonuçla karşılaşmamak ve hak kaybının önüne geçilmesi açısından, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu kapsamında sürelerin değerlendirilmesi isabetli ve hakkaniyetli olacaktır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun, dördüncü bölümünde, “Arabuluculuk Faaliyeti” üst başlığı ile 13. maddede, arabuluculuğa başvurma vd maddelere yer verilmiştir. 16. maddesi “Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi” dir. 16/2. Fıkrası; “Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz” hükmünü düzenlemektedir. Arabuluculuk sürecinin başlaması da 16/1. fıkrada düzenlenmiş ve arabuluculuk sürecinin, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru halinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, devamında ise dava açılmasından sonraki süreç belirtilmiştir.——- maddesinde, 1 .fıkrada ifade edildiği üzere, ilgili kanunlarda arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise sürecinde hangi hükümlerin uygulanacağı 20 fıkra şeklinde ifade edilmiştir. ——- son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez” düzenlemesine yer verilmiştir.
6098 sayılı TBK ‘nın 158. maddesinde ise, davanın reddinde ek süre düzenlenmiştir. Maddede, dava veya def’i, mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa alacaklının altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabileceği belirtilmiştir.——gerekçesinde, düzeltilmesi mümkün bir hata sebebiyle davanın usülden reddinde zamanaşımı için tanınan fırsatın hak düşürücü süre için dahi tanınmasının hem hakkın doğası ve hemde adil yargılama hakkının doğal gereği olması, ayrıca maddedeki ifade bütünlüğünün sağlanması amacıyla —— maddenin kabul edildiği belirtilmiştir.
Somut olayın niteliği gereği 6325 sayılı yasanın öncelikle uygulanması uygun görülmüştür. Dava dilekçesine ekli Arabuluculuk Son Tutanağının incelenmesinde, davacının faturadan kaynaklı alacağına dair, müflis şirkete karşı arabuluculuğa başvurduğu, arabuluculuk sürecinin başlama tarihinin — arabuluculuk sürecinin bittiği tarihin —olduğu anlaşılmıştır. Sıra cetvelinin davacıya tebliğ tarihi, —– tarihidir. Davacının ——fıkra uyarınca, arabuluculuğa başvuru tarihi belirli olmamakla birlikte, —- tarihinde arabulucuk süreci başlamıştır. Yasa gereğince son tutanağın düzenlendiği—- tarihine kadar hak düşürücü süre işlemeyecektir. Davacı kayıt kabul davasını, —– tarihinde açmış olmasına göre davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğunun kabulü uygun düşecektir.
Mahkemece,—– ile ilgili kanunun uygulamasındaki farklılıklar ile diğer yasal düzenlemeler kapsamında, davacının dava şartı olarak arabuluculuğa gitmiş olduğu göz önünde bulundurarak, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğunun kabulü ile işin esasının incelenerek uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçeye binaen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince ——- kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş ve Mahkememizde——– numarasına kaydı yapılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, sıra cetveline itiraz ve neticelerini düzenleyen İİK’nun 235.maddesi hükmüne dayalı kayıt kabul davasıdır.
Müflis hakkında—-sayılı dosyası ile iflas kararı verildiği,—- kesinleştiği, tasfiyenin —– dosyasından yürütüldüğü, davacının alacağın sıra cetveline yazılması bakımından —– başvurduğu ve alacağı red edildiği, sıra cetvelinin —–tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği dosyadan anlaşılmıştır.
Davacının alacağıyla ilgili deliller toplanıp müflis defterleri de incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporu ile, Somut olayda davacı tarafın, müflis şirketten ——tarihi itibariyle —–alacaklı olduğunu belirterek bu tutarın faiziyle birlikte sıra cetveline kabulüne karar verilmesini istediği, davacı tarafça alacağın dayanağı olarak —–senedi ile cari hesap alacağının gösterildiği, gerek davacının ticari defterlerinde gerekse de müflisin ticari defterlerinde müflis şirketin davacıya —- borçlu gözükmektedir. Davacının, cari hesap alacağı olarak —–davalı müflisten alacağı olduğu, davacının her ne kadar faiz isteminde de bulunmuşsa da müflisin iflas tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir belge sunulmadığı, davacının faiz istemi yerinde olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca davacının alacak kayıt talebinde,—- tarihli,—– ipotek senedini dayanak gösterdiği, ilgili ipotek senedi incelendiğinde, ipotek senedinin, kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermediği, ipoteğin limit ipoteği şeklinde düzenlendiği, Müflis şirketin —- — davacı lehine tesis edildiği anlaşılan — ipotekle alakalı herhangi bir mali kaydın yer almadığı, davacı şirketin ticari defterlerinde, müflis şirketin taşınmazı üzerinde davacı lehine tesis edildiği anlaşılan — ipotekle alakalı herhangi bir mali kayıt bulunmadığı, davacının —- tutarlı ipotek senedine dayalı olarak alacağının varlığını belgeleriyle ispatlayamadığı, ancak davacının müflis şirket ile davacı dışı—- bulunduğunu ileri sürerek ipotek senedine dayalı —— alacağının müflis şirketin sıra cetveline kaydına karar verilmesini talep ettiği, davalı ile dava dışı şirket arasında———- kişilik perdesinin aralanması için yeterli olmadığı, ayrıca tarafların mal kaçırma ve alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiklerinin kanıtlanması gerektiği, davacının bu hususu kanıtlayamadığı belirlenmekle bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla davacının benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporuyla belirlenen —- alacağının müflisin——- masasına İİK’nun 235. maddesi gereğince kayıt ve kabulüne, aşan istemin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile ;
Davacının —— alacağının davalı müflisin —— masasına kayıt ve kabulüne,
Aşan istemin reddine,
HARÇLAR
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubu ile, eksik bakiye 36,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
VEKALET ÜCRETİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
ARABULUCULUK ÜCRETİ
5-İş bu dava yönünden arabuluculuk dava şartı bulunmadığından 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi gereği Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
YARGILAMA GİDERLERİ
6-Davacı tarafından harç olarak yatırılan 168,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 4.500,00 TL Bilirkişi ücreti ve 251,50 TL Posta ücreti olmak üzere toplam yargılama gideri olan 4.751,50 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 83,35 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 4.668,15 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, e duruşma ile duruşmaya katılan davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile———– istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2022