Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/443 E. 2022/610 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/443 Esas
KARAR NO: 2022/610
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının —–adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—– yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin teklif vereceği bir proje için davalı şirketten — fiyat teklifi aldığını ve bu fiyat üzerinden kendi projesine fiyat teklifi verdiğini, davalı tarafından ——verildiğinden teklif tutarının sabit kalması için müvekkilinden vazgeçilmesi halinde geri verilmek üzere pey akçesi talep edildiğini, müvekkilinin fiyatın sabit kalması için kendi ——-kabul edilmemiş olmasına rağmen vazgeçilmesi halinde geri alınmak üzere davalıya —–bağlanma parası gönderdiğini, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir sözleşme akdedilmediğini, müvekkilinin proje teklifinin onaylanması halinde sözleşme akdetmek teklifinin onaylanmaması halinde iade edilmek üzere bu paranın gönderildiğini, davalıya para gönderilmesinden kısa bir sonra müvekkilinin proje teklifinin onaylanmadığını ve davalıdan gönderilen pey akçesinin iadesinin istenildiğini, ancak davalı tarafından fiyat teklifi vermek dışında herhangi bir işlem yapılmamış olmasına rağmen müvekkilinin gönderdiği parayı iade etmediklerini, müvekkili tarafından davalıya gönderilen —– tutarında pey akçesinin iadesi için —- sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ve davalı tarafından yapılan yetki itirazı üzerine dosyanın yetkili icra müdürlüğü olan —– sırasına kaydedildiğini, davalı borçlunun bu icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ve itiraz üzerine takibin durduğunu, tüm bu nedenlerle davalıdan olan alacağa karşılık hiçbir rehin, ipotek tesis edilmemiş ve alacak teminat altına alınmadığından, muhtemel dava süresi, alacak miktarı dikkate alınarak öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaat halinde uygun bir teminat karşılığında alacağın temini için dava değeri kadar ihtiyati haciz kararı verilmesini, alacak için takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanarak fiili ödeme gününe kadar ki faiz, masraf ve ücreti vekalet ile birlikte tahsilini teminen borçlunun itirazının iptal edilerek takibin devamına, haksız ve kötü niyetli yapılan itiraz nedeniyle davalı aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava masraf ve vekalet ücretinin davalı/borçluya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ve davacı şirketin —tarihinde onaylanan—– bedel karşılığı anlaşma yaptığını, müvekkili şirketin bu sözleşmeye duyduğu güven ile gerekli keşif, proje hazırlama ve satın alımlarını yaptığını, taahhüdünü yerine getirmek için tüm hazırlık çalışmalarını yerine getirdiğini, ancak montaj günü sözleşmenin davacı şirket tarafından iptal edilmesi üzerine sipariş ön ödemesi olarak alınan —- “tamamının” ödenmesinin istendiğini, sözleşmeden hiçbir haklı gerekçe bildirmeden dönen davacının, müvekkilinin menfi ve müspet zararlarını ödemesi gerektiğini, ——– uygulamada/ticari hayatta görülen ön ödemenin/kaporanın işle-vinin tam olarak da bu zararların karşılanmasının güvence altına alınması olduğunu, bu kapsamda menfi zararların taraflar arasında e-mail yazışmalarında belirtildiğini, bununla birlikte yoksun kalının kârın/müspet zararın da TBK’nın 112. maddesi gereğince değerlendirilmesi gerektiğini, bu zararlarını da müvekkili şirkete gönderilen ön ödemenin/kaporanın karşılamaya yetmeyeceği ileri sürerek, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili şirket lehine icra inkar tazminatına, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —– sayılı dosyası ve mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine — asıl alacağın tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya — tarihinde elektronik tebligat yoluyla, tebligatın alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayılarak tebliğ edildiği ve e-tebliğ mazbatasının oluştuğu, davalı tarafından —- tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal ——-yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü için dosya sözleşmeler konusunda uzman akademisyen bilirkişiye tevdii edilmiş ve mahkememizce aldırılan— tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki görüşmeler sonucunda yapılacak işin bedelinin belirlendiği ve —- hazırlanan teklif mektubunun yollandığı, —– yollanan teklif mektubunu imza ve kaşe ile onaylayarak —-yolladığı, bu belgenin ödeme yazan başlığın hizasına tam olarak okunamamakla birlikte %50 Peşin ibaresindeki %50 yazan kısmın üzeri çizilerek %30 olarak belirtildiği ve buna istinaden —-tutarında ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin satışa konu olan malzemenin bedelinin %30’una tekabül ettiğinin görüldüğü, yapılan bu ödeme bağlanma ya da cayma parası olarak yapılmış bir ödeme olduğu açıkça ifade edilmediği, ——cayma parasi olarak verildiği açıkça belirtilmeden yapılan ödemenin Bağlanma parası kenar başlığını taşıyan TBK m. 177’deki “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır, aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” şeklindeki düzenleme gereğince bağlanma parası olarak kabulü gerekeceği ifade edildiği, bu özelliği ile yapılan ödemenin semenden düşüleceği, bununla birlikte bağlanma parası cayma parasından farklı olarak sözleşmeden tek yanlı olarak vazgeçme hakkı vermeyeceği, tarafların teklif ve teklife ilişkin imza ve kaşeli cevapları sonucunda montaj günü yapılan elektronik posta yazışmaları da değerlendirildiğinde taraflar arasında sözleşmenin kurulmuş olduğunun anlaşıldığı, bunun da verilen paranın bağlanma parası olduğunu kuvvetlendirdiği, zaten davacı—- vermiş olduğu meblağın bağlanma parası olarak verilmiş olduğunu ifade ettiği, —- firmasının kurulmuş olan bir sözleşmeden tek yanlı olarak ayrılmasını sağlayan bir cayma hakkının varlığı söz konusu olmadığı, TBK kapsamındaki diğer fesih ve dönme haklarının varlığına ve şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, elektronik posta yazışmaları kapsamında —- sözleşmenin sonlandırılmasına muvafakat etmediğinin anlaşıldığı, nihai takdir ve tensip münhasıran sayın mahkemeye ait olmak üzere taraflar arasında yukarıda ayrıntıları yer alan içerikte bir sözleşmenin kurulduğu, kurulan sözleşme kapsamında sipariş veren —-tutarında ödemenin yapıldığı, — tutarındaki fatura miktarından kalan kısım olan — tutarındaki meblağ için ——-borcunun devam ettiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacının itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosyanın borçlar hukuku alanında uzman nitelikli hesaplama uzmanı akademisyen bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
—- tarihli bilirkişi 2. kök raporunda özetle; Uyuşmazlık konusunun davacı tarafından davalıya ——–açıklamalı ödemenin iade koşullarının oluşup oluşmadığ olduğu, davacının iddiasının davacının üçüncü kişiye yönelik hazırladığı bir teklif için ihtiyaç duyduğu davlumbaz söndürme sistemlerine yönelik davalıdan fiyat aldığı ve dolar üzerinden verilen fiyatın sabit kalmasını sağlamak için bir kısım pey akçesi ödediği, davacının iddiası ile taraflar arasında sözleşme oluşmamış, oluşmamış sözleşme bakımından ——-amaçlı kısmi ödeme yapıldığı, davacıya göre bu ödemenin de bağlanma parası olarak nitelendirildiği, diğer taraftan davalı tarafından bilirkişi raporuna itiraz niteliğinde sunulan dilekçede belirtilen kendilerine gönderilen belgenin fiyat listesi ve fiyat teklifi olduğu ve bunun gönderilmesinin öneriye davet niteliği gösterdiği, bu sebeple sözleşmenin kurulmuş kabul edilmeyeceği üzerinde durulduğu, davacının iddiası açısından değerlendirildiğinde, dosyaya sunulu “teklif mektubu” başlıklı belgelinin fiyat listesi niteliğinde olmadığı, her üründen iki tane olmak üzere seçili üç üründen toplam altı tane ürüne ilişkin bir liste oluşturduğu görüldüğü, fiyat listesi olarak kabul edilen husus, TBK 8 hükmünün başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde, herkese yönelik yapılan bir öneri olarak nitelendirildiği, oysa somut olayda belirli bir kişiye—— yönelik gönderildiği anlaşılan bir metin bulunduğu, bu hususun metinin davacıya hitaben kaleme alınmasından anlaşıldığı, kaldı ki söz konusu belge Türk Borçlar Kanunu 8. Maddesinin 2. Fıkrasında da belirtildiği şekli ile “tarife, fiyat listesi ya da benzerleri” kapsamında sayılsa dahi, belirtilen hüküm bunun öneri sayılacağını ortaya koymuş bulunduğu, bu hususun ——- denilerek farklı bir çözüme varıldığı ancak taraflar arasında bu işlem ve eylemler —— gerçekleştiği, bu açıklama sonucu ifadeyle davalı tarafından gönderilen fiyat mektubunun bir öneri niteliğinde olduğu anlaşıldığı, bu önerinin kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin kurulacağının benimsenmesi gerekeceği, söz konusu belgelinin altı davacı tarafından kaşelenmiş ve imzalanmış, bilahare uygundur ifadesi eklenerek iade edilmiş (gönderilmiş) bulunduğu, davalının iddiası ile söz konusu beyan fiyat sabitlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği, ayrıca gönderilen bedelin de bu amaca yönelik olduğu belirtildiği, TBK md. 8, f. 1’de bir kimsenin önerisiyle bağlı olmadığına ilişkin olmak aynı hükmün 1. Fıkrasında da bir düzenleme bulunduğu, “5.Bağlayıcı Olmayan öneri ve herkese açık öneri – Madde 8: Öneren, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da durumun gereğinden bağlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.” eğer bu şekilde bir sonucun ortaya çıkması düşünülüyor ise, diğer bir ifadeyle irade açıklaması ile bağlı olmak isteniyorsa, bu hususun açıkça beyan edilmesi veya işin özelliğinden ya da durumun gereğinden anlaşılması gerekeceği, somut olayda üçüncü kişi için bir eser yaratacağı anlaşılan davacının, bu amaçla ihtiyaç duyduğu malzemeleri temin amacıyla fiyat aldığı, kendisine gönderilen teklif mektubunu onayladığı, teklif mektubu gereğince ödenmesi gereken bir kısım bedeli de “avans ödemesi” açıklaması ile ödediği anlaşıldığı, bu işlemler gerçekleştirilirken dolar kurunun —-olduğu, kararlaştırılan ——- olduğu, gönderilen —- tutarın da bu miktarın ——olduğu anlaşıldığı, bu ödeme teklif mektubunda belirtilen %30 ödeme ile uyumlu olduğu, dosyaya sunulu tüm belge ve bilgiler, davacının söz konusu belgeyi uygundur yazmak ve kaşe ve imza suretiyle göndermesi neticesinde, bağlanma iradesinin varlığını göstermekte olduğu, diğer bir ifadeyle davacının iddiası ile kur miktarının sabitlenmesi veya bağlı olmama iradesini gösterir açık bir irade bulunmadığı gibi, halin icabı dahi bu sonucu doğurmadığı, diğer taraftan davalının savunması ile taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu, montaj aşamasına gelindiğinde ve montajın yapılacağı gün davalının üçüncü kişinin işten vazgeçtiğini bildirmesi ile montajın yapılmaması olguları iddia edildiği, itiraz edilmeyen mail yazışmalarında montaj için gelindiğinin kabul edildiği, hatta montaj için gelen çalışanlar için—– kesinti yapılmasına onay verildiği ve montaj amacıyla yapılan hazırlıklar kapsamında, kesme işleminin yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, ölçüler alınmadan boru kesmenin söz konusu olmayacağı yönünde itiraz edildiği, bu durumda taraflar arasında karşılıklı olarak ortaya çıkan iradeler ile sözleşmenin kurulduğunun benimsenmesi gerektiği, sözleşme taraflarının borçları, söz konusu makinelerin teslimi ————ödenmes olduğu, ödemenin %30’luk kısmının da gerçekleştirildiği, somut olayda makinelerin montajı için gelinmesinden bir gün önce, montajın yapılmayacağı konusunda bilgi verildiği, bundan haberi olmayan davalı çalışanlarının buna rağmen montaj yerine gittikleri, buradan geri çevrildikleri, belirtilen durum alacaklı temerrütü niteliğinde değerlendirilebileceği, alacaklı temerrütü borçlunun borcunun sona ermediği, alacaklının da karşı edim yükümlülüğünü yerine getirme zorunluluğunun devam ettiği bir kurum olduğu, alacaklının kendisine yapılan ifa teklifini reddetmesi halinde TBK md. 106-109 hükümlerinde düzenlenen alacaklının temerrüdü durumu ortaya çıkacağı, bu hükümlere göre yapma edimlerinde dönme, verme edimlerinde tevdi veya satarak bedelini tevdi etme suretiyle borçlunun borcundan kurtulması ve karşı edimi talep edebilmesi mümkün olacağı, alacaklının temerrütünde alacaklıya sözleşmeyi dönme suretiyle sona erdirme yetkisi tanınmadığı, somut olayda davalının satıcı olduğu, tevdi etmek suretiyle borçtan kurtulabileceği, buna karşın bunu gerçekleştirmediği, malı teslime hazır olduğu, dilendiği zaman montajının sağlanabileceği veya teslim edileceğinin bildirildiği anlaşıldığı, bu husus TBK md. 107 ve 108’de gösterilen tevdi ve satarak bedelini tevdi işlemlerinin gerçekleştirilmediğini gösterdiği, satım sözleşmesi niteliğinde olduğundan davalının söz konusu sözleşmeden tek taraflı bir beyanla dönmesinin de mümkün olmadığı kabul edilmesi gerektiği, bu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin ayakta olduğu ve her iki tarafın da yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda oldukları nihai değerlendirmesi yapılabileceği, iki ihtimal kapsamında mahkemenin takdir yetkisine bağlı hareket edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki yükümlülüğün devam ettiği sonucuna varılırsa, ödenen avansın iadesinin istenemeyeceği kabul edilmesi gerektiği, bu durumda takibe yönelik itirazın iptali talebi kabul edilebilir olmayacağı, davalının tevdi gerçekleştirmediği ve davaya cevap olarak zararının tazminini istediği dikkate alındığında, sözleşmenin karşılıklı sona erdirildiği benimsenirse, davalının ispat edeceği miktarın mahsubundan sonra kalan miktarın iadesine hükmedilebileceği, ancak bu sonuca varılırsa davalının zararını somutlaştırmaması ve zararına yönelik bilgi ve belgeleri sunmamış bulunması sebebiyle avansın tamamının iadesi cihetine gidilebileceğinin benimsenmesi gerekeceği, dosyaya sunulu önceki rapor ile farklı olarak, dava dışı üç kişiden alınan faturanın taraflar arasındaki alacak ilişkisi bakımından dikkate alınmasının, gerek tarihi gerek dava ile ilişkisinin kurulmasının mümkün olmaması sebebiyle uygun olmayacağı, sözleşmenin taraflar arasında geçerli bulunduğu yönündeki görüşün incelenen ilk ihtimal bakımından dikkate alınabileceği, raporda belirtilen fesih ve dönme hakkı konusunda Sayın Mahkemenin takdir yetkisine yönelik açıklamaların ise incelenen ikinci ihtimal bakımından değerlendirilmesi gerektiği belirtilmeli, bu açıdan iki rapor arasında uyuşmazlığın sadece—— miktarlı faturanın dikkate alınmasına yönelik olarak ortaya çıktığı ifade edilmesi gerektiği, sonuç itibariyle sözleşmenin ayakta olduğu kabul edilirse, itirazın haklı olduğu ve itirazın iptali davasının kabul edilemeyeceği, davalının tevdi hakkını kullanmaması ve cevap olarak zararının mahsubunu talep etmesi karşısında taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı ortak irade ile sona erdiği kabul edilirse, davalının zararının mahsubu ile kalan bedelin iadesi gerekeceği ancak davalının zararını somutlaştırmadığı ve belgelemediği, bu sebeple iade talebinin kabul edilerek itirazın iptaline karar verilebileceği yönünde görüş ve kanaatlerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı şirketçe davalı şirkete gönderilen —— açıklamalı tediyenin iade koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında olduğu, tüm aşamalarda davacının talep ve iddiasının dava dışı üçüncü kişi yahut kişilerle bir iş yapacağından ve onlara telif sunması gerektiğinden teklifi sunabilmesi için ihtiyaç duyduğu davlumbaz söndürme sistemlerine yönelik davalı taraftan fiyat teklifi aldığı ve teklif yabancı para cinsi/ dolar üzerinden olmakla fiyatın sabit kalması amacıyla davaya konu bedeli pey akçesi olarak ödediğini iddia ettiği, bu durumda davacının taraflar arasında herhangi bir sözleşme oluşmadığı ve oluşmayan bu sözleşme yönünden ——- amaçlı yaptığı kısmi ödemenin de bağlanma parası olarak değerlendirilerek tarafına iadesini talep ettiği, —- tarihli bilirkişi raporunun taraflara tebliği neticesinde davacı tarafından sunulan itiraz beyanında da ileri sürüldüğü üzere, davalının davacıya göndermiş olduğu belgelerin fiyat listesi ve fiyat teklifi olduğu ve bunların gönderilmiş olmasının icaba davet niteliğinde olduğunun davacı tarafça savunulduğu, davacının iddiasının da tamda bu sebeple sözleşmenin inikad etmemiş olduğu yönünde olduğu, her ne kadar taraflar arasında yazılı olarak tanzim edilmiş ve tarafları bağlayan bir sözleşme dosyada bulunmasa da, borçlar hukukuna hakim olan sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde tarafların hukuk düzeninin çizdiği sınır çerçevesinde kanunda tanımlanmış olup olmamasına bakılmaksızın istediği sözleşmeyi istediği şekil şartlarında ve serbestisinde yapabileceği, aslolanın şekil serbestisi olduğu, dosyaya sunulu “teklif mektubu” başlıklı belge incelendiğinde bu belgenin fiyat listesi niteliğinde olamayacağının mahkememizce değerlendirildiği, zira her üründen iki tane olarak seçili üç üründen toplam altı tane ürüne ilişkin bir liste oluşturduğunun sabit olduğu, yani gönderilen teklifin münhasıran davacının isteği doğrultusunda miktar ve nevisi belirlenerek gönderilmiş teklif olduğu, somut olayda münhasıran davacıya yönelik gönderildiği anlaşılan bir metin bulunduğu, bu hususun metinin davacıya hitaben kaleme alınmasından da anlaşılableceği, bu durumda davalı tarafından davacıya gönderilen fiyat mektubunun sarahaten bir icap niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, icabın kabulü ile de taraflar arasındaki sözleşmenin kurulacağı ve tarafların sözleşmeyle bağlanmış olacakları, ayrıca belgenin altının davacı tarafca kaşelenerek imzalandığı sonrasında ise uygundur ifadesi de eklenerek davalı tarafa gönderilmiş olduğu ve bu aşamadan sonra artık taraflar arasında sözleşmenin kurulup hüküm ifade etmeye başlayacağının mahkememizce kabul edildiği, davalı tarafın savunmasının ise gönderilen bedel ve icap niteliğindeki belgenin taraflar arasındaki sözleşme çerçevesinde sözleşme yabancı para cinsinden yapılmakla fiyat sabitlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği şeklinde olduğu, davaya konu somut olayda üçüncü kişi için bir eser meydana getireceğinden bahisle ihtiyaç duyduğu malzemeleri temin amacıyla davacının davalıdan fiyat teklifi aldığı, akabinde kendisine gönderilen teklif mektubunu onayladığı, teklif mektubundaki şartlar çerçevesinde(%30 peşin) ödemesi gereken bedeli de “avans ödemesi” açıklaması ile davalıya ödediği, ödemenin yapıldığı zamanki dolar kurunun—- olduğu ayrıca teklif mektubu üzerinde dolar kurunun —- olarak el yazısı ile yazıldığı, bu durumda kararlaştırılan —- olduğu, sözleşmeye göre ödenmesi gereken peşin bedelin bu durumda —- olacağı, davacının da bu doğrultuda davalıya —–ödediği, dolayısıyla yapılan bu ödemenin de teklif mektubunda belirtilen %30 ödeme ile uyumlu olduğu, dosyaya sunulu tüm bilgi ve davacının kendisine gönderilen icap niteliğindeki belgeyi uygundur yazmak kaşelemek ve imzalamak suretiyle göndermesi birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce davacının bağlanma iradesinin olduğu ve davacının iddia ettiği gibi kur miktarının sabitlenmesi veya bağlı olmama iradesini gösterir şekilde açık yahut gizli bir iradesinin bulunmadığının mahkememizce kabul edildiği, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu, montaj aşamasına gelindiği, montajın yapılacağı gün davalının anlaşmış olduğu üçüncü kişinin işten vazgeçtiğini bildirmesi ile montajın yapılamadığı, taraflar arasında yapılan ve itiraz edilmeyen mail yazışmalarında da davalı tarafça montaj için gelindiğinin sabit olduğu, hatta montaj için gelen çalışanlar davacı tarafça kabul edilmeyince çalışanlar için —– kesinti yapılmasının dahi davacı tarafça kabul edildiği, bu durumda taraflar arasında karşılıklı olarak ortaya çıkan iradeler ile sözleşmenin kurulduğunun benimsenmesi gerektiği, davaya konu sözleşmenin taraflara yüklediği edimlerin davaya konu makinelerin teslimi ve montajı ve —– ödenmesi şeklinde olduğu, ödemenin %30’luk kısmının da davacı tarafça yapıldığı, makinelerin montajı için gelinmesinden bir gün önce, montajın yapılmayacağı konusunda davacı tarafça davalıya bilgi verildiği, bundan haberi dahi olmayan davalı çalışanlarının buna rağmen montaj yerine gittikleri, ancak buradan geri çevrildikleri, —- taraflar arasındaki sözleşme satım sözleşmesi olmakla taraflar arasındaki sözleşmenin ayakta olduğu ve her iki tarafın da yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda oldukları, davacının üçüncü kişi ile yapmış olduğu anlaşmanın feshedilmiş yahut geçersiz olmuş olmasının davalı tarafça katlanılması gereken bir yükümlülük olamayacağı, yapılan elektronik posta yazışmaları da değerlendirildiğinde taraflar arasında sözleşmenin kurulmuş olduğunun ve halen geçerli olduğunun mahkememizce kabul edildiği, bunun da verilen paranın bağlanma parası olduğu sonucunu doğurduğu, bağlanma parasının sözleşmenin kurulması aşamasında sözleşmenin kurulduğuna kanıt olarak verilen bir miktar para olduğu, somut uyuşmazlıkta iadesi talep edilen –paranın da tam da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekeceği, davacının inikad etmiş olan bir sözleşmeden tek yanlı olarak ayrılmasını sağlayan bir cayma hakkının da bulunmadığı, davalının sözleşmeye konu makine ve tehcizatı her zaman teslime hazır olduğunu beyan etmesi karşısında davalının da sözleşme ile halen bağlı olduğunu kabul ettiği mahkememizce anlaşılmış, —– tarihli bilirkişi raporları gerekçeli , bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış açılan davanın reddine karar verilmiş, davacının takipte kötüniyeti ispat edilememekle kötüniyet tazminatı talebi reddedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-İspatlanamayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 193,24-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 112,54-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama giderin sarfedilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk aşamasında yapılan ve hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından ilgili arabulucuya ödendiğinden, bu ücretin 6831 Sayılı Kanun’a göre; tarafların arabuluculuk toplantısına katıldığı ancak anlaşma sağlanamadığından ve dava reddedildiğinden arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
7-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı şirket yetkilisi ve taraf vekillerinin yüzerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——— nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.16/06/2022