Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/435 E. 2022/843 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/435 Esas
KARAR NO:2022/843

DAVA :İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ:16/09/2020
KARAR TARİHİ:13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili — kullanacağı ticari kredi için —- bağımsız bölüm üzerine teminat ipoteği tesis ettirdiğini, müvekkilinin üçüncü kişi konumunda olduğunu, müvekkiline ait taşınmazla güvence altına alınan kredi ilişkisinden kaynaklanan borcun tamamen ödendiğini, muhtelif tarihlerde davalı bankaya ödemeler yapıldığını, davalı bankanın herhangi bir alacağı kalmamasına rağmen müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını, müvekkili tarafından davalı bankaya ipoteğin kaldırılması için ihtarname keşide edildiğini, söz konusu ihtarnameye istinaden davalı banka tarafından gönderilen —- tarihli mailde dava dışı şirketin kredi borcunun dava dışı—- isimli kefil tarafından ödenmesi sebebiyle bu kişinin onayı olmadan ipoteğin kaldırılamayacağı konusunda bildirim yapıldığını, müvekkilinin kredi borçlusu olmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun asıl borçlunun borcu ile sınırlı olduğunu, dava dışı—- isimli kişinin müvekkilinden rücu talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne, vekil edenin maliki bulunduğu —-bağımsız bölüm numaralı taşınmazı üzerinde Davalı Banka lehine—- yevmiye sayısı ile tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, davacı tarafından harca esas değerin—olarak gösterildiğini, davacının ipotek bedelinin tamamı üzerinden harç yatırması gerektiğini, eksik yatırılan harcın davacıya tamamlattırılmasının uygun olacağını, davacı tarafından ipoteğin kaldırılmasını istemek konusunda sıfatı bulunmadığını, davacının müvekkili bankaya yönelik talebinin — tarihinde — üzerinden yanıtlandığını, müvekkili bankanın kefilin açık muvafakati olmaksızın ipoteği kaldırmasının mümkün olmadığını, müvekkili bankanın özen yükümlülüğü altında bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; — bağımsız bölümde kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki ve terkini talebine ilişkindir.Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller ve mahkememizce alınan — rarporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizce aldırılan —heyet raporunda özetle; Davalı banka (Bankanın ilgili şubesi) ile davarşı/— Şirketi arasında Kredi Sözleşmesi akdedilmiş olup, bu sözleşmeye istinaden, davalı banka tarafından dava dışı —Şirketi’ne kredi verildiği, davacı —Şirketi’nin davalı bankaya karşı kredi sözleşmesinden doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak ——tarafından, davalı bankaya (ipotek hakkı sahibine), —tarihinde ihtarname keşide edilmiş ve dava dışı — (asıl borçlurun) kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borçlarının tamamının davalı bankaya fasil alacaklıya) ödenmiş olduğu bildirilmiş ve ipoteğin fekki (ipotek kaydının/tescilinin tapudan silinmesi) talep edildiği, davalı banka tarafından davacıya gönderilen —– tarafından ödenmiş olduğu; kefilin yaptığı ödeme tutarıyla sınırlı olmak üzere, davalı/Banka’nın alacak hakkına ve ipotek hakkına halef olduğu; bu nedenle, söz konusu ipoteğin fekki için davdışı/—- onayının alınması gerektiği, bu kişinin onayının alınması halinde ipoteğin f/ekkı’nin mümkün olabileceği” bildirildiği, davalı banka ile dava dışı—Şirketi arasında akdedilmiş olan Kredi Sözleşmesine istinaden dava dışı—- Şirketine verilmiş olan kredilerin tamamı ödenmiş olup, dava dışı— Şirketi’nin davalı bankaya herhangi bir kredi borcu kalmadığı, davacı (ipotek veren) tarafından — kredi tutarı ödenmiş olup, dava dışı — tarafından da, — kredi tutarı ödendiği, dava dışı—-, dava dışı—- yetkilisi ve ortağı olduğu anlaşıldığı, bu nedenle de —- heyetinin kanaatince, dava dışı —- davalı banka’ya yapmış olduğu ödeme nedeniyle davalı bankaya halef olduğu (yani davalı bankanın dava dışı —- Şirketi’nden olan kredi alacağının ve ipotek hakkının dava dışı —- kanun gereği devrolduğu) gerekçesiyle dava konusu ipoteğin fekki için dava dışı —–onayının alınması gerektiğinin ve bu kişinin onayı olmadıkça ipateğin fekkedilemeyeceğinin ileri sürülmesi MK.md.2 anlamında hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, hakkın kötüye kullanılması ise kanun tarafından korunmayacağı, bu nedenle, davacı —- tarafından davalı banka lehine tesis edilmiş olan dava konusu ipoteğin fekki, yani davalı banka lehine yapılmış olan ipotek kaydının tescilinin tapudan terkini (silinmesi), gerektiği kanaatine varıldığı anlaşılmıştır.—raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosya — rapor aldırılmasına karar verilmiştir.—-limit dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğu, dava dışı—- tarihinde tamamen ödenmek suretiyle kapatıldığı, dosya kapsamında mevcut belgeler incelendiğinde, davacı —– tarafından dava dışı—-gönderildiği tespit edildiği, dosyada mevcut belgelerden, davacı —-numaralı banka hesabına —– gönderildiği tespit edildiği, dosya mevcudundan, dava dışı —- limitli kredi tamamen ödenmek suretiyle tahsil ve tasfiye edilmiştir. Davacı tarafından dava dışı kefil —- tarafından da dava dışı şirket hesabına yapılan transferler tek tek incelendiğinde aşağıda maddeler halinde sıralanan tespitlere ulaşıldığı, davacı —-numaralı hesabına aktarıldığı, davalı banka tarafından dava dosyasına, dava dışı kredi kullanan şirketin davalı banka nezdindeki —- mahsubu görüldüğü, hesaba para girişlerinin tümüyle kapatılması nedeniyle hesaba giren tutarların görülemediği, ancak davacı tarafından dava dışı —-hesabına, onun tarafından da dava dışı asıl borçlu şirket hesabına aktarılan tutarlar ve aktarılma tarihleri incelendiğinde bu ödemelerin tamamının devre faizlerine yönelik olduğu anlaşıldığı, nitekim davacı tarafından —- tarihlerinde doğrudan dava dışı şirket hesabına gönderilen paraların da devre faizleri ile kredi kapama tutarına mahsup edilmiş olduğu saptandığı, diğer bir ifadeyle, davacı tarafından dava dışı—- adına gönderilen tutarların, doğrudan dava dışı şirketin kullandığı kredi dönem faizleri amacıyla gönderildiği değerlendirildiği, somut olayda davacı vekilinin, davalı bankanın herhangi bir alacağı kalmamasına rağmen müvekkiline ait taşınmazın üzerindeki ipoteği kaldırmadığını belirterek müvekkiline ait taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep ettiği, buna karşılık davalı banka vekilinin ise, müvekkili bankaya olan borcun bir kısmının kefil —- tarafından ödendiğini, kefil — borcun teminatında bulunan ipotek hakkına ödeme miktarı ile sınırlı olarak kanundan dolayı halef olduğunu, bu nedenle de— onayı olmadan ipoteğin fekkinin mümkün olmadığını öne sürdüğü, müteselsil borçlulukta, bir borçlunun alacaklıya halef olabilmesi ve diğer borçlulara karşı rücu hakkını ileri sürebilmesi için, alacaklının evvela bu borçlu tarafından tatmin edilmesi gerektiği, oysa somut olayda kefil—-kefil sıfatıyla davalı bankaya doğrudan ödediği bir borç bulunmadığı, kredi borçlarının, asıl borçlu şirketin hesabındaki tutarlardan tahsil edildiği, —- tarafından dava dışı asıl borçlu şirketin hesabına birtakım tutarların gönderildiği görülmekte ise de bu durumun, kredi ödemelerinin bizzat asıl borçlu şirket tarafından gerçekleştirildiği gerçeğini değiştirmediği, kefil —-tarafından asıl borçlu şirketin hesabına gönderilen tutarların, kefil —- ile asıl borçlu şirket arasındaki iç ilişki kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu, dolayısıyla, kefil —- tarafından kefil sıfatıyla davalı bankaya herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğinden ipoteğin fekki için kefil —- muvafakatine ihtiyaç bulunmadığı, diğer bir anlatımla, kefil—- rızasının olmaması sebebiyle ipoteğin kaldırılamayacağı yönündeki davalı banka savunması yerinde olmadığı, o halde, taraflar arasında dava konusu ipotekle teminat altına alınan kredi borcunun tamamıyla ödendiği noktasında çekişme bulunmadığı da dikkate alınarak dava konusu ipoteğin fekkine karar verilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın; davacının, ihbar olunan—- davalı banka’dan kullanmış olduğu ticari kredi sebebi ile davaya konu taşınmazı üstüne konulan ipoteğin fekki talepli olduğu, somut olayda davacının talebinin, davalı bankanın ihbar olunan —-kullanmış olduğu ticari kredi sebebiyle herhangi bir alacağı kalmamasına rağmen davacıya ait davaya konu taşınmazın üzerindeki ipoteği kaldırmadığını belirterek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını olduğu, davalı bankanın ise, müvekkili bankaya olan borcun bir kısmının kefil —-tarafından ödendiğini, kefil —- borcun teminatında bulunan ipotek hakkına ödeme miktarı ile sınırlı olarak kanundan dolayı halef olduğunu, bu nedenle de—-onayı olmadan ipoteğin fekkinin mümkün olmadığını iddia ettiği ve bu savunma muvacehesinde davanın reddini talep ettiği, müteselsil borçlulukta bir borçlunun alacaklıya halef olabilmesi ve diğer borçlulara karşı rücu hakkını ileri sürebilmesi için, alacaklının öncelikle bu borçlu tarafından tatmin edilmesi gerektiği, oysa dosya kapsamında bankacı — tesbit edildiği üzre kefil —- kefil sıfatıyla davalı bankaya doğrudan ödediği bir borç bulunmadığı, bilakis kredi borçlarının asıl borçlu şirketin hesabındaki tutarlardan tahsil edildiği, kefil —tarafından kendi şirketi olan asıl borçlu şirketin hesabına birtakım tutarların gönderildiği görülse de bu durumun kredi ödemelerinin bizzat asıl borçlu-krediyi kullanan şirket tarafından yapıldığı gerçeğini de değiştirmeyeceği, kefil —- tarafından krediyi kullanan asıl borçlu şirketin hesabına gönderilen bedellerin kefil—- ile asıl borçlu-krediyi kullanan şirket arasındaki iç ilişki kapsamında değerlendirilebileceği ve bu hususun yargılamanın konusu dışı olduğu, kefil—- tarafından ticari kredinin kefili sıfatıyla davalı bankaya herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğinin —- raporları ile sabit olduğu, bu durumda ipoteğin fekki için davalı bankanın iddia ettiği gibi kefil —- muvafakatine de ihtiyaç bulunmadığı, diğer bir deyişle kefil — rızasının bulunmamasının ipoteğin kaldırılmamasına sebep olarak gösterilemeyeceği zira kefilin doğrudan bankaya ödemiş olduğu bir tutar bulunmayıp kredi borçlarının asıl borçlu şirket hesaplarından ödendiğinin — raporlarında sabit olduğu, taraflar arasında davaya konu ipotekle teminat altına alınan kredi borcunun tamamıyla ödendiği noktasında da çekişme bulunmadığı gibi bu hususun davalı tarafça da kabul edildiği mahkememizce değerlendirilmiş,— raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ ile,
Davacının maliki bulunduğu — bağımsız bölüm numaralı taşınmazı üzerinde davalı Banka lehine — tarih ve— yevmiye sayısı ile tesis edilen ipoteğin KALDIRILMASINA
2- KARAR HARCI;
a-Alınması gerekli — harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan —peşin harç ve yargılama sırasında tamamlama harcı olarak yatırılan —– mahsubu ile bakiye — davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-AVUKATLIK ÜCRETLERİ
a-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan —- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan — peşin harç,— başvurma harcı ve yargılama sırasında tamamlama harcı olarak yatırılan —olmak üzere toplam — davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-Davacı tarafından sarfedilen– bilirkişi ücreti ve — posta ücreti olmak üzere toplam— davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
d-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dair, davacı, davalı ve ihbar olunan vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren –hafta içerisinde —nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.