Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/434 E. 2021/1265 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/434 Esas
KARAR NO: 2021/1265
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete taşıma hizmeti verdiğini, davalıya taşıma hizmeti karşılığında ——, ancak fatura bedelinin ödenmediğini, fatura bedelinin tahsili amacıyla—– dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak borca ve yetkiye ilişkin itirazda bulunulduğunu, alacağın likit olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yana dava dilekçesi -tarihinde te——bliğ edilmiş olup, davalı tarafından süresi içinde yetki itirazı ile süre uzatım dilekçesi sunulmuş olmakla birlikte cevap dilekçesi sunulmadığından, HMK md 128 uyarınca dava dilekçesindeki vakıaların inkar edildiği anlaşılmıştır.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; davacı vekilinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz edilen tüm deliller, fatura, – dosyası ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
——- dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından fatura alacağına istinaden davalı aleyhine —- ——fatura alacağının tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından — tarihinde borca ve yetkiye ilişkin olarak itiraz edildiği, davanın yasal —- yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı yana ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için talimat yazılmasına karar verilmiş, ancak davalı tarafından talimat mahkemesince belirlenen inceleme gününde ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmediğinden inceleme yapılamamıştır.
Mahkememizce davacı yana ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen—- raporda özetle; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, takip konusu faturanın davacı kayıtlarında yer aldığı, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan —- alacaklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, fatura alacağına istinaden davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı yanın icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazları bakımından; davacının isteminin faturaya dayalı alacak istemine ilişkin olduğu, T—-maddesi uyarınca para alacaklarında alacaklının yerleşim yeri mahkemelerinin ve icra dairelerinin de yetkili olduğu dikkate alınarak; davalı yanın yetkiye ilişkin itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça; takip konusu —- adet fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. —–
Somut olay bakımından ise; davacı yana ait ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı kayıtlarına göre davacının — alacaklı olduğu, dosya kapsamında sunulan —— belgelerinden de görüldüğü üzere davacı tarafından davalı yana taşıma hizmetinin verildiğinin sabit olduğu, davalı tarafından ödeme savunulmasında da bulunulmadığı, davacının fatura bedeli tutarında davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı vekilince, talimat mahkemesince verilen inceleme gününde pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı uygulanması nedeniyle ticari defter ve kayıtların sunulamadığı ve bu nedenle yeniden talimat yazılması gerektiği savunulmuş ise de; yukarıda da belirtildiği üzere, dosyaya sunulan belgeler ile davacı tarafından davalı yana taşıma hizmetinin verildiğinin dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu, bu hali ile takip konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmamasının sonuca etkili olmayacağı, faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olması halinin ise davalı aleyhine sonuç doğuracağı, sonuç itibariyle davalı defterleri üzerinde yapılacak incelemenin yargılamanın sonucuna bir etkisi olmayacağı dikkate alınarak, davalı vekilinin talebi reddedilmiştir.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi talep edilebileceği anlaşılmıştır. Ancak davacı tarafça takip talebinde ve ödeme emrinde faiz türü veya oranı belirtilmediğinden, davacının talebi HMK md. 26 uyarınca aşılamayacağından ——– taleple bağlılık ilkesi gereğince; asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere—— ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KABULÜ ile,
Sabit olan — alacağın, takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte, davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere, borçlu davalının———– sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına,
Asıl alacağın%20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 262,65 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 54,40 TL peşin harç ile icra dosyasında peşin alınan ve dava açılırken mahsup ettirilen 19,22 TL peşin harç olmak üzere toplam 73,62 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 189,03 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından icra dosyasından ve iş bu dosyadan yatırılan toplam 73,62 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 128,02 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 114,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 614,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.844,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7.Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 25/11/2021