Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/404 E. 2023/94 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/404 Esas
KARAR NO : 2023/94

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/09/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (rücuen tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —–. İş Mahkemesi’nin kararında da sabit olduğu üzere müvekkili idare ile arasında sözleşme yapılan davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin alacaklarından İş Kanunu 2. maddesi gereği müvekkilinin, davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuş ve İş Mahkemesi tarafından karara bağlanan alacaklar müvekkil idareden haciz yoluyla tahsil edildiğini, dava dışı —– tarafından, davalı şirketlerle imzaladığı iş sözleşmesinden kaynaklı bir takım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini temin için, müvekkili ile işbu davada davalı şirketler hakkında —– Esasına kayden alacak davası açıldığını, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, karara karşı istinaf yoluna başvurulduğunu, istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karara karşı da temyiz yoluna başvurulduğunu, dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu ve sonuçlanmadığını, ilk kararla ilama bağlanan alacakların tahsiline yönelik—– vekili tarafından müvekkili aleyhine —–. İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve idarenin fatura alacaklarından İİK.89/1.maddesi uyarınca haciz uygulanarak toplam 147.753,19-TL cebri icra yoluyla tahsil edildiğini, sözü edilen davada davacı konumunda olan ilgili kişinin, davalı şirketin elemanı olduğunu, anılan şahsın müvekkili idarede işçi, memur veya sözleşmeli personel olarak çalışmadığını, müvekkili ile arasında akdedilen bir sözleşme de bulunmadığını, müvekkilinin dava dışı—— istihdam edildiği iş açısından ihale makamı (iş sahibi) konumunda olduğunu, davalının ihale yoluyla müvekkilinden iş aldığını ve anılan kişinin de bu işlerde yüklenici şirketler tarafından istihdam edildiğini, müvekkilinin yetki ve görev kapsamına giren birtakım iş ve hizmetleri ihale yoluyla yürüttüğünü, ihaleye konu işlerin yürütülmesinde yer alacak personelin işe alınmasında, çalıştırılmasında, çalışmanın karşılığı olarak hak ettiği yasal haklarının ödenmesinde, mazeret veya izin işlerinin takibinde ve de işten çıkartılmasında, müvekkilinin dolaylı veya dolaysız hiçbir etkisi bulunmadığını, ayrıca ihaleye konu iş ve hizmetlerin yürütülmesinde şirket tarafından görevlendirilen kişilerin günlük işlerini teslim aldıkları, işe giriş ve çıkış kayıtlarının tutulduğu, ikmali yapılan günlük işlerin teslim edildiği, sosyal ve fiziki ihtiyaçların giderildiği işyerlerinin müvekkiline ait olmadığını, söz konusu yerlerin ilgili şirketçe ya mülkiyeti alınmış ya da kiralanmış olduğunu, bu yerlere müvekkilinin hiçbir şekilde müdahalesi bulunmadığını, hem ekonomik hem de yönetim olarak tamamen müvekkilinden bağımsız olduğunu, haliyle müvekkilinin ihale makamı konumunda olduğunu, yüklenici şirket ile müvekkili arasında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca; yüklenici şirketin bahse konu işte çalıştırdığı işçilerin her türlü ücret ve tazminatlarından sorumlu olup, müvekkilinin sözleşme kapsamında bir sorumluluğu bulunmadığını, bahse konu işte çalıştırılan yüklenici şirket işçileri tarafından açılan davalarda, iş hukuku kuralları uyarınca müvekkil idarenin de sorumluluğu cihetine gidilmesinin, yüklenici şirketlerin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, iş davasının görüldüğü mahkemece müvekkilinin asıl işveren olarak kabul edildiğini, davaya konu edilen tazminatların, müvekkili ile davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, davacı işçiler tarafından açılan iş davalarında davacılar, davalı yüklenici şirketlerin işçisi olduğundan özlük haklarından, işçi alacaklarından asıl sorumluluğun davalı ile müvekkili arasında düzenlenen sözleşme hükümleri gereğince davalı yüklenici şirketlere ait olduğunu, müvekkilinin işçi alacaklarından sorumlu tutulmasının İş Kanunu 2 nci maddesi uyarınca asıl işveren konumunda bulunması nedeniyle olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından yapılan ödemenin, Borçlar Kanunu 167. ve 168. maddeleri uyarınca alacaklının haklarına halefiyet gereği rücuen tazmini ile ödenen miktarların cebri icra yoluyla tahsil tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmek zorunda kaldıklarını, yargılama hitamında görüleceği üzere işbu dava ile rücuen tahsili istenen 147.753,19-TL bedelin hukuken salt sorumlusunun davalı şirketler olduğunu, zira müvekkili idarenin ihale makamı, davalı şirketlerin ise işveren konumunda olduğunu, söz konusu şirketin müvekkilinden hiçbir alacağı olmadığını, müvekkilinin yukarıda adı geçen dava dışı işçi de dahil olmak üzere ihale konusu işte çalışan kişilerin tüm kanuni haklarını işi üstlenen ve o işte eleman çalıştıran kişilerin tüm kanuni haklarını, işi üstlenen ve o işte eleman çalıştıran şirketlere tastamam ödediğini, kanuni haklarını ödemeyenin davalı şirketler olduğunu , müvekkilinin daha önce ödediği bedelleri bu sefer mahkeme kararı gereği mükerrerer ödemek durumunda kaldığını, müvekkilinden haczen tahsil edilen müvekkilinin alacağı, davalı ile akdedilen ihale sözleşmeleri hükümleri gereği rücuen tahsil edilmek istenildiğini, ancak davalının müvekkili uhdesinde banka teminat mektubu ya da kesin hesap hakedişleri yeterli miktarda bulunmadığından mümkün olmadığını, ayrıca davalı şirketlerin bu yönde bir talebi ve girişimi de olmadığını, bunun üzerine rücuen alacak davası için 14/05/2020 tarihli ve —– sayılı yazı ile makam oluru alındığını, dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, ancak davalılar ile uzlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden haczen tahsil edilen 147.753,19-TL’nin, cebri icra yoluyla tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketlerden rücuen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, dava dışı işçinin işçilik alacaklarını ödeyen davacının, ödediği bu tutarları, işçinin çalıştığı ilgili şirketlere rücu etmek amacıyla açılan tazminat davasıdır.Davacı özetle, dava dışı —–.İş Mahkemesinde kendileri aleyhine açmış olduğu ve kısmen kabul ile neticelenip istinaf incelemesinden geçen ve halihazırda temyiz incelemesinde bulunan karar nedeniyle ilgili ilamın takibe konu edilmesi neticesinde 147753,19 TL ödeme yaptıklarını; dava dışı işçinin kendi işçileri olmadığını, kendilerinin ihale makamı olduklarını, hal böyle iken mahkemece kendilerinin işveren olarak kabul edilerek karar verildiğini, asıl sorumluluğun yüklenici olan davalı şirketlerde bulunduğunu, yapılan ödemenin 6098 sayılı Yasanın 167 ve 168 inci maddeleri gereği rücu edilmesi gerektiğini belirtilerek ödenen tutarın ödenme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —–. İcra Müdürlüğü’nün—— Esas sayılı dosyası, tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.—– İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 62.439,88-TL asıl alacak, 54.599,82‬-TL faiz alacağı ve 1.939,15 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 118.978,85-TL’nin tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 31/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.4857 Sayılı İş Kanununun 2/6 madde hükmüne göre, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerin sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: olayda da taraflar arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi mevcut olup dava, asıl işveren davacı şirketin, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin, iş akdinin feshedilmesi nedeniyle açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi ve eki olan şartnamelerde, tarafların asıl ve alt işvereni oldukları işçilerin, fiili işçilik dışındaki diğer tazminat hak ve alacaklarından hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Dava konusu rücuen tazminat istemi, dava dışı işçinin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle İş Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat haklarına ilişkin olup, işçiye karşı olan bu yükümlülük nedeniyle asıl ve alt işverenler 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. Burada Kanun’dan
doğan bir teselsül hali söz konusudur.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde, müteselsil sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişki düzenlenmiş olup, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden
anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki bu hükümde, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu
oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği belirtilmiştir.Somut olayda ise, dava dışı işçinin iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan dava konusu tazminat alacaklarından, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6.maddesi gereğince işçiye karşı müteselsilen sorumlu olan tarafların, aralarındaki iç ilişkide (taraflar arasındaki mevcut sözleşme ve şartnamelerde) bu sorumluluğun nihai olarak hangi tarafa ait olacağı konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde asıl işveren ve alt işveren olan taraflar arasındaki sözleşme ve şartnamelerde, fiili işçilik alacakları dışındaki iş akdinin feshedilmesi nedeniyle doğan dava konusu tazminat alacaklarından tümüyle yüklenici alt işverenin sorumlu olacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığından, dava dışı işçiye yapılan söz konusu ödemeler nedeniyle davalı şirketin 6098 sayılı Yasanın 167 nci maddesindeki değil, genel prensipleri gereği tamamının rücu edilebileceği anlaşılmıştır.Mahkememizce aldırılan 09/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davacı kurum tarafından davalı alt işverene karşı açılan davada davacının rücuen talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde: 1.Seçenekte davacının ödediği tutarın tamamını rücu hakkının bulunduğunun belirlenmiştir.Davacı ——23.06.2017 tarihinde 117.271,45 TL ödememiş olduğu miktarla sınırlı olarak rücuan talep edilebilecek alacak miktarı tespit edilecektir. Bu itibarla, davacı —–tarafından icra dosyasına ödenen miktarın icra dosyasına ödenen 147.753,19 TL.’ye oranlaması = 117.271,45 TL / 147.753,19 TL = 0,7936 katı seviyesindedir. Buna göre raporda, davalı şirketin dönemine denk gelen kısmın 73827,43 TL olduğu anlaşıldığından dava bu tutar üzerinden kısmen kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
a)73.827,43 TL nin, ödeme tarihi olan 11/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı —–tahsili ile davacıya verilmesine,
b)Davalılardan —– aleyhine açılan davanın REDDİNE,
KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 5.043,15 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.523,26 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 2.519,89 TL’nin davalı ——- tahsili ile hazineye irat kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 11.812,39 TL nispi vekalet ücretinin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.523,26 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.577,66‬ TL harcın davalı —— alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 307,00 TL posta ücreti olmak üzere toplamda 1.307,00 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 653,07 TL’nin davalı —– alınarak davacıya verilmesine, kalan 653,93‬ TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin davanın kabul ve red oranı gözetilerek 659,56 TL’nin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine, kalan 660,44 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde——-Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.