Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/368 E. 2022/26 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/368 Esas
KARAR NO : 2022/26

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01.10.2014 tarihli sözleşme ve her yıl yenilenen ek protokoller düzenlendiğini, davalının sözleşme konusu hizmet bedelini ödememesi sebebiyle alacağın tahsili için—dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalı tarafın itiraz üzerine takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile davacının, —- ve eklentilerinde —– verdiğini, ancak davacının, personel çalıştırılmasından —– ödemediğini, bu ödemelerin yapıldığına ilişkin belgelerin müvekkiline ibraz edilmediğini, bu sebeple sözleşmenin 5.1.1 madde uyarınca kendi işçilerinin — ve kamu borçlarını ödemeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu nedenle yürüyen cari hesap ilişkisi içerisinde müvekkilinin davacıya bir borcunun olmadığını beyan ederek, davanın reddine, davacı aleyhine dava konusunun %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında düzenlenen —- hizmet alım sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmak suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 13/09/2019 tarihinde 334.096,97 TL asıl alacak, 28.592,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 362.689,75 TL üzerinden icra takibi başlatmış olduğu, davalının yasal sürede borca itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içinde yer alan mali müşavir tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; Davacının ticari defterlerine göre davalı ile ticari ilişkinin 10.06.2017 tarihinde başladığı, 31.12.2018 tarihinde son bulduğu, davacının bu dönem içerisinde davalı tarafa toplam 1.403.627,53 TL hizmet faturası kestiği, son olarak 01.04.2019 tarihinde 25.047,64 TL virman kaydı ile toplam alacağının 1.428.625,17 TL olduğu, davalı taraftan 1.094.578,20 TL tahsil ettiği, takip tarihi itibari ile 334.096,97 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre 31.05.2017 tarihi itibari ile toplam borcunun 209.072,35 TL olduğu, borcun tamamının ödendiği, bakiye borcunun olmadığı, her iki hesap karşılaştırıldığında davalının defterindeki 23.251,40 TL bedelli faturanın ve 209.072,35 TL ödemenin davacının defter kaydında olmadığı, davacının 30.06.2017 tarihinden itibaren davalıya kestiği 1.403.627,53 TL bedelli hizmet faturasının ve 1.069.530,56 TL ödeme kaydının davalı defterinde bulunmadığı, davalının ticari defterlerinde — hizmetlerine ilişkin ticari bir borcu olmadığı, davacının da — hizmeti verdiğini usulen kanıtlayamadığı hususunun dikkate alınması halinde davacının, takip konusu alacağını ispatlayamamış sayılacağından, davalı taftan bir alacağın tespitine varılamayacağı, bununla beraber davalının, davacının müvekkil ————verdiği, bu hizmetten dolayı alacağının bulunduğunu kabul etmesi, —– primlerinin davacı tarafça ilgili kuruma ödenmemesi sebebiyle davacıya ödeme yapılmadığını beyan etmesi sebebiyle davacının defterinde görünen 334.096.97 TL alacağının kabul edilebileceği, bu durumda uyuşmazlığın; davacının, davalı —— çalıştırdığı —- ——- ödenmemesi halinde davalının, ödemeleri durdurup durdurmayacağı hususundan kaynaklandığı, taraflar arasında yazılı olarak akdedilmiş ——– davacı tarafça ilgili kuruma ödenmemesi halinde hak ediş alacaklarının durdurulacağı/ödenmeyeceği hususunda bir düzenlemenin bulunmaması sebebiyle davalının, davacının defterindeki 334.096.97 TL borcunu davacıya ödemek yükümlülüğünün olacağı mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda özetle; Davalının yeniden incelenen ticari defterlerine göre davalı şirketin, davacı şirketten 1.304.627.53 TL bedelli fatura aldığı, davalı şirketin davacı şirkete 970.530.56 TL ödeme yaptığı, davalının, davacı şirkete, (970.530.56 — 1.304.627.53) 334.096,97 TL bakiye borçlu bulunduğu, davalı vekili itirazında, söz konusu hizmetin verilmediğini, bu hususu davacının ispatlaması gerektiğini öne sürmüş ise de, davacının kestiği faturalar davalı defterinde de kayıtlı olup, yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği, davacı vekili de itiraz dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu faturalar üzerinde, hizmetin alındığına ilişkin davalı —– bulunduğu, davacı vekilinin, söz konusu —— çalıştırdığı —- —– yatırmaması ve bu —- müvekkil şirketin de —– olacağı beyanıyla borcunun olmadığını beyan ettiği, dosyaya sunulan sözleşmenin 5.11 maddesinde, “Yüklenici personele yaptığı ücret ve diğer yasal ödemeleri ile —- kesintilerin ilgili mercilere zamanında eksiksiz ve tam olarak yatırıldığına dair belgelerin bir örneğinin her ay şirkete vermeyi taahhüt eder. Eksik bir ödemenin yapıldığı tespit edildiğinde bu eksik ödeme yüklenici tarafından derhal giderilecek ve eksik tutar ödenmezse yüklenicinin istihkakından kesilecektir. Bu durum herhangi bir temerrüt oluşmasına sebebiyet vermeyecektir. Yüklenici buna karşı herhangi bir faiz, tazminat ve sair ödeme talebinde bulunamaz” düzenlemesi bulunduğu, kök raporda da belirtildiği üzere davacı vekili davalı şirkete gönderdiği 10.10.2019 tarihli mailde, —- borcunun an itibariyle 867.395 TL olduğunu kabul ettiği, davacının ödenmemiş —- borçlarından,— işveren olarak dayalının müşterek ve müteselsilen sorumlu olacağı gerçeği gözönünde tutulduğunda davalının, davacının sübut bulan 334.096.97 TL bakiye alacağını ödememekle (hapis tutmakla) haklı olacağı, bu nedenle davacının, takip tarihi itibariyle tespit edilen bu alacağını, davalıdan talep edemeyeceği, —- kanıtlaması halinde alacağını ve temerrüt faizini isteyebileceği mütalaa edilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; davacı —— alım sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptalini talep ettiği, davalı tarafın ise davacının, sözleşmenin 5.11 maddesine göre — primlerini, — ödemeyerek sözleşmeye aykırı davrandığını, davacının —– kadar hakedişinden kesinti yapma hakkı bulunduğunu, ——- prim borçlarının ödenmediğini beyanla davanın reddini savunduğu görülmüştür. Mali müşavir bilirkişi ek raporunda davalının ticari defterlerine göre, davacı şirketten 1.304.627.53 TL bedelli fatura aldığı, 970.530.56 TL ödeme yaptığı, davalının, davacı şirkete, (—– bakiye borçlu bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf sözleşme kapsamında düzenlenen faturaları ticari defterlerine kaydetmekle faturaları konu hizmeti aldığını kabul etmiş sayılmalıdır ancak taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5.11 maddesinde “Yüklenici personele yaptığı ücret ve diğer yasal ödemeleri ile —– kesintilerin ilgili mercilere zamanında eksiksiz ve tam olarak yatırıldığına dair belgelerin bir örneğinin her ay şirkete vermeyi taahhüt eder. Eksik bir ödemenin yapıldığı tespit edildiğinde bu eksik ödeme yüklenici tarafından derhal giderilecek ve eksik tutar ödenmezse yüklenicinin istihkakından kesilecektir. Bu durum herhangi bir temerrüt oluşmasına sebebiyet vermeyecektir. Yüklenici buna karşı herhangi bir faiz, tazminat ve sair ödeme talebinde bulunamaz” düzenlemesi bulunduğu, davacı tarafın —- prim borcunun 867.395 TL olduğunu kabul ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.11 maddesinde ön görülen şartların oluşmadığı, takip tarihi itibari ile davacı alacağının muaccel olmadığı, anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında; davacı tarafın aylık olarak ödemeleri süresinde yapmayarak ödemeleri aksattığını, bu nedenle —- aksamasına sebebiyet verildiğini, davalının kendi kusuruna dayanarak ödeme yapmaktan kaçınamayacağını savunmuş ise de taraflar arasındaki sözleşmede — prim ödemelerinin davalının hakediş ödemelerine bağlandığına dair bir düzenlemenin olmadığı, —— davacı sorumluluğunda olduğu anlaşılmakla davacı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Diğer yandan davalı tarafça kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilememiş olması nedeniyle davalının tazminat talebinin reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
KARAR HARCI
3-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.380,39 TL harçtan mahsubu ile kalan 4.299,69 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
5—– tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 33.838,28 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
6-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.