Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/363 E. 2021/1145 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/363 Esas
KARAR NO: 2021/1145
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 19/08/2020
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi özetle ; Müvekkili—- annesi olup gebelik takibinin dava dışı ——— tarafından yapıldığını, anılan —-poliçesinin —– tarafından düzenlendiğini, —- takibinde davacı anneyi ——– tespit eden testler, doğruluk oranları, alternatif tespit seçenekleri ve bunların reddedilmesi halinde ortaya çıkacak riskler konusunda usulünce aydınlatmayarak küçük —- olarak doğmasına sebebiyet verdiğini, oysa — gebelikte tespiti mümkün olan, tespiti halinde de —- göre gebeliğin sonlandırılmasına izin verilen bir özür olduğunu,——teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı aydınlatmayan doktorun sorumlu olacağını kabul ettiğini,
Davalarının, —- davacıları aydınlatmaması sebebiyle — doğumdan sorumlu olduğu iddiasına dayanmakta olduğunu,—- konudaki ilke kararının— yönünde olduğunu, —- kararında — görevini özenle yerine getirmeli ve hastanın bilgi alma hakkı kapsamında onu aydınlatmalıdır.Somut olayda, hekimin —- teşhise yönelik bir hatasının veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağı izahten varestedir …” denilerek ilk olarak çok kesin bir şekilde down sendromu teşhis yöntemleri konusunda hastayı aydınlatmayan doktorun ——— sorumlu olacağının tartışmasız olduğunu vurguladığını, —–kusur konusunda rapor almaktan veya bilirkişiye başvurmaktan bahsetmemekte tam tersi “aydınlatma yoksa sorumluluk vardır” demekte olduğunu, bu nedenle kusur konusunda rapor almanın gereksiz olduğu kadar ——- da istenmediğinden mesnetsiz olduğunu, Somut olayda, hekimin —– teşhise yönelik bir hatasının veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağının izahtan vareste olduğunu, Davalı eğer davacıların aydınlatılmış onamını aldığını ispat edemezse davalarının kabul edilmesi gerektiğini, Fazlaya dair talep ve dava hakkı mahfuz kalmak kaydıyla; müvekkili küçük ——— tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretiyle davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle ; Görülmekte olan dosyada, davacılar adına maddi-manevi tazminat talebinde bulunulmakta olup —dilekçeleri ekinde yer alan müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu ——- hareket ederek davacının zararına neden olduğunun tespit edilmesi halinde müvekkili şirketin de sorumluluğunun doğacağını, Dava konusu edilen olay tarihinin dava dilekçesinde — olarak belirtilmiş olunmakla ——-uyarınca müvekkili şirketin ilgili poliçe kapsamında sorumluluğu ancak sözleşme süresi içinde sigortalıya dolayısıyla kendisine yapılan tazminat talepleri nedeniyle söz konusu olabilecek olup dava dilekçesi ekinde bulunan deliller taraflarında bulunmadığından davacının iddiasına maddi vakıaları yönünden cevap verememekle birlikte beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını,
—- davacının iddiasının aksine, —— düzeyde özen göstermiş olup yapılan —- ve gerekse teknik anlamda hiçbir hataya yer verilmediğini, —- uyarınca da hekimin—– bilimsel verilerini tam olarak kullanırsa sonuçtan sorumlu olmayacağını, —– öğretide tedavi yöntemini seçmenin hekimin işi olduğunu, bu nedenle klasik tıbba girmeyen bir uygulamanın hekim tarafından uygulanmasının hekimin hata yaptığının anlamını da doğurmadığını hekimin tıbbi müdahaleden dolayı sorumlu tutulması için çok üstün özen ve deha göstermesi aranmayacağını, normal düzeyde önlemlerin alınmasının ve özen gösterilmesinin yeterli olacağını, Tüm tedbir ve gereken özeni gösteren, doğru bir tanı ve tedavi metodu uygulayarak davacıyı iyileştirmeye çalışan davalı doktora herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğinden huzurdaki davanın da reddinin gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, Öncelikle doğru tanı ve uygulama yahut hastanın kendisine verilen talimatlara uymaması durumunda hekimin tazminat yükümlülüğünün söz konusu olamayacağı gibi bu husustaki ispat külfetinin de Davacıya ait olacağını, davacı yanın iddia ettiği yanlış tedavinin önerildiğini, kendisine yanlış tedavi ve ameliyat uygulandığını ispatlamakla mükellef olduğunu, dava konusu somut olayda sigortalının gerçekleştirmiş olduğu——– davranışının, eylem ile zarar arasında illiyet bağının ve en önemlisi tıbbi uygulama hatasının ve davacı zararının ispatlanmasının şart olduğunu, sonuç olarak tüm bu hususların tespitinin uzman bilirkişiler marifeti ile yapılmasının gerekmekte olduğunu, tespit edilememesi halinde huzurdaki davanın reddinin gerektiğinin de izahtan vareste olduğunu, Zararla olay arasında uygun nedensellik bağının varlığının da bulunmadığını, davalı doktorun sorumluluğuna gidilebilmesi için davacının iddia ettiği bir hata varsa zarar ile illiyet bağının da tespitinin gerektiğini, davalı doktorun başarılı bir operasyon gerçekleştirdiğini, dünyaca kabul edilen uygulanması en doğru ve geçerli tedavilerin davacıya uygulandığını, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, davalı doktora hiçbir şekilde kusur izafesinin mümkün bulunmadığını, Ortada davacının gerek maddi gerekse manevi hiçbir zararı bulunmadığından, davacının işbu dava ile maddi ve manevi tazminat talep etmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının talep ettiği faizin de haksız ve yersiz olup kabul edilemez nitelikte olduğunu, Müvekkili şirketin müdahil olarak duruşmalara kabulüne, müvekkili şirketin taraf sıfatı bulunmadığından aleyhine hüküm kurulmamasına, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava ; sigorta hukukundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporları, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı dışı sigortalı doktor —— gebelik takibinde davacı anneyi —-tespit eden testler, doğruluk oranları, alternatif tespit seçenekleri ve bunların reddedilmesi halinde ortaya çıkacak riskler konusunda usulünce aydınlatmaması nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı ; dava dışı sigortalı —– sırasında en üst düzeyde özen gösterdiğini, yapılan —-gerekse teknik anlamda hiçbir hataya yer verilmediğini kendisine her hangi bir kusur izafe edilemeyeceğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı —– ait hastane dosyaları ve hasar dosyası celp edilmiş ve incelenmiştir.
Davalının dava dışı—– arasında sigortaladığı azami teminat limitinin maddi ve manevi tazminat kapsamında —- olduğu görülmüştür.
—– oranında meslekte kazanma gücünde azalma olduğu ve sürekli birinin bakımına muhtaç olduğu belirlenmiş ve rapor mahkememizce gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Davacı —-sürekli iş göremezlik ve ömür boyu birinin bakımına muhtaç olması sebebiyle dava dışı sigortalının % 100 kusuru nedeniyle talep edebileceği tazminatın — olduğu ancak davalı tarafından düzenlenen sigorta sözleşmesinin poliçe limitinin—- tarihli bilirkişi raporu ile belirlenmekle bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
—- ilamında da vurgulandığı gibi ; Hekim ile hasta arasındaki ilişki vekalet akdi mahiyetinde olup, ——- vekil vekâlet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur —— nedenle, doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Gerçekten de müvekkil ——— olan vekilden tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, —— uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
————–Bu sözleşmenin tarafları tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak —– ayırım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına almakla yükümlüdürler—— sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” düzenlemesi mevcuttur. ——yazılı olan veya yazılı olmayan meslek kurallarına uygun müdahaleyi güvence altına almaktadır. Ayrıca, uygulamanın tedavi ya da yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacına yönelmesinin zorunlu olduğu belirtilmektedir. Burada kastedilenin tıbbi standartlar olduğu konusunda bir duraksama bulunmamalıdır.——-alanında herhangi bir müdahale, ilgili kişinin bu müdahaleye özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir.—- Bu kişiye, önceden müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir.—– İlgili kişi, muvafakatini her zaman serbestçe geri alabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.——–Hekim hastasını, hastanın sağlık durumu ve konulan tanı, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.” denilmiştir.
—— hastanın, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahip olduğu, tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamayacağı; bilgilendirmenin kapsamı başlıklı 15. maddesinde, hastaya; a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği, b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi, c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, ç) Muhtemel komplikasyonları, d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri, e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri, f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri, g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği hususlarında bilgi verileceği; 18. maddesinde ise, “Bilgi, mümkün olduğunca sade şekilde, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden, hastanın sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak anlayabileceği şekilde verilir.
Hasta, tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından tıbbi müdahale konusunda sözlü olarak bilgilendirilir. Bilgilendirme ve tıbbi müdahaleyi yapacak sağlık meslek mensubunun farklı olmasını zorunlu kılan durumlarda, bu duruma ilişkin hastaya açıklama yapılmak suretiyle bilgilendirme yeterliliğine sahip başka bir sağlık meslek mensubu tarafından bilgilendirme yapılabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Özetle hekim, görevini yüksek özenle yerine getirmeli ve hastanın bilgi alma hakkı kapsamında onu aydınlatmalıdır. Somut olayda, alan uzmanı hekimin anne karnındaki bebekteki ——– teşhise yönelik bir hatası veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı yeteri kadar aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağı izahtan varestedir.Davacı anne, dava dışı hekimin kendisini bilgilendirmediği için anne karnındaki bebekte var olan —– tespit edilemediğini, riskli gebeliği sonlandırma hakkının elinden alındığını ileri sürmektedir.
Bu durumda hekim, üçlü tarama testi sonucunda elde ‘ edilen sonucu, kesin tanı için başvurulabilecek yöntemleri, bu yöntemlerin risklerini, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri gereğince ve usulünce anneye açıklamalı, onu aydınlatmalıdır. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini ispat yükü ise hekimdedir.
Somut olayda davalının, dava dışı sigortalı ——— sağlık hizmetinin verilmesinde davacı annenin sosyal ve kültürel düzeyine uygun olarak aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlayamadığı, sigortalının başkaca kusurunun aranmadığı, sadece bilgilendirme yükümülüğünü yerine getirmemesi davacıların tazminat talebinde bulunmaları için yeterli olduğu, davacıların taleplerinin davalı tarafından düzenlenen poliçe kapsamında olduğu, davacı—- olması nedeniyle % 100 maluliyetinin oluştuğu ve bu nedenle hayat boyu bakıma muhtaç olduğu, maddi zararın — olduğu, ancak davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğu gözetilerek talep artırım dilekçesindeki talep uyarınca— tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacıların manevi tazminat talepleri yönünden ise ; ” Genel kabul gören görüşe göre manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bar tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği açıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır—— maddesinde düzenlenen hükme göre, hakimin özel durumları göz önüne tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Taktir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ——-gerekçesinde de taktir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda taktir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. “
Somut olayda davacı —– olarak dünyaya geldiği ve %100 malul olduğunun belirlendiği, yaşı ve maluliyet durumuna göre hayat boyu bakıcıya ihtiyaç duyacağı, dolayısıyla davacı annenin da çocukla birlikte ömür boyu bu sendromun getirdiği zorlukları birlikte yaşayacakları, sürecin ağır ve meşakkatli bir süreç olduğu bu durumun çocuk yanısıra anne içinde ciddi bir travma yarattığı, sigortalı hekimin ağır kusurlu olduğu, davalının sigortalısının kusurundan kaynaklı bu zarardan da poliçe limitleri dahilinde sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varılarak davacıların manevi tazminat istemlerinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
DAVANIN KABULÜ ile ;
1-Maddi tazminat yönünden ; davacı —– dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Manevi tazminat yönünden ; davacı—– dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
HARÇLAR
3-Alınması gerekli — harçtan davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan —– harçtan mahsubu ile, eksik bakiye — — davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
VEKALET ÜCRETİ
4-Maddi Tazminat davası yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 57.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Manevi Tazminat davası yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 8.600,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
YARGILAMA GİDERLERİ
6-Davacı tarafından harç olarak yatırılan 1.804,11 TL ve yargılama sırasında ıslah harcı olarak yatırılan 991,00 TL olmak üzere toplam 2.795,11‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 3.000,00 TL Bilirkişi ücreti ve 250,25 TL Posta ücreti olmak üzere toplam yargılama gideri olan 3.250,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ————- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/11/2021