Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/31 E. 2020/265 K. 25.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/31 Esas
KARAR NO : 2020/265

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 09/08/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini bu süreler sonucunda teklif olunan konkordatonun onanmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı kanun ile değişik icra iflas kanunu 285 ve devamı madde hükümleri gereğince konkordato geçici mühleti, kesin mühleti ve sonucunda konkordatonun onanmasına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, iflasa tabi olan borçlu için, İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır.
Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Davacının, değişik oranlarda hissedar olduğu, dava dışı ———– ilgili birlikte konkordato talebinde bulundukları, davacı gerçek kişilerin dosyalarının ilgili dosyadan tefrik edildiği, şirket dosyasının mahkememizin ——— Esas sayılı dosyasında derdest olduğu 07.02.2020 tarihli oturumda 7101 Sayılı Kanun ile değişik İİK.nun 289 maddesi gereğince 10.02.2020 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıllık kesin mühlet verildiği belirlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 167. maddesinde davaların ayrılması düzenlenmiştir. Maddede, mahkemenin, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği ifade edilmiştir. Somut olayda ,davacılar vekilinin de kabulünde olduğu üzere, davacı şirket ortakları gerçek kişiler ve şirket arasında mecburi dava arkadaşlığı mevcut değildir. Somut dosyada olduğu gibi, birlikte dava açmış olan ihtiyari dava arkadaşlarının bir kısmı hakkında işin esası ile ilgili hüküm kurulabilmesi, ancak tefrik kararı ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle, mahkememizce, dosyaların gerçek kişiler yönünden tefrik edilerek, mahkememizin yukarıda belirtilen esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının, ortağı olduğu ve tefrik edilen dosyada yargılaması devam eden şirket için vermiş oldukları kefaletten ve ipotekten kaynaklanan borçlarının, ön projede ne şekilde yer alması gerektiği, tefrik kararı verilen iş bu dava dosyasında dava dışı şirket ortağı gerçek kişinin, konkordato proje başarısının, ortağı olduğu şirketin konkordatonun başarısına bağlı olmasının tek başına yeterli kabul edilip edilmeyeceği üzerinde toplanılmaktadır.
Davacı gerçek kişi ve şirket vekili tarafından, 09.08.2019 tarihli İhtiyati tedbir istemli dava dilekçesi ile iş bu dava açılmıştır.
Mahkememizce, 10.09.2019 tarihli tensip ara kararının 4-a bendinde belirtildiği üzere, davacı hakkında, 10.09.2019 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, bir kısım ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile geçici konkordato komiseri oluşturulmasına ve ön rapor hazırlanmasına hükmedilmiştir.
Mahkememizce,—— tarihli celsede, davacı gerçek kişi ——— yönünden 10.09.2019 tarihli ara kararı ile verilen üç aylık geçiçi mühlet süresinin 10.12.2019 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatılmasına ve 07.02.2020 tarihli oturumda da 10.02.2020 tarihinden itibaren geçici mühletin 45 gün uzatılmasına karar verilmiştir.
Dosya içerisinde ki konkordato ön projesinin incelenmesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının, hissedarı bulundukları şirketin konkordatonun başarıya ulaştırma ihtimaline dayandırıldığı ve bunun dayanağının ise şirket borçlarına kefil olmaları ve malvarlıkları üzerine ipotek tesis edilmesi olarak gerekçelendirildiği görülmüştür.
Davacı gerçek kişilerin, konkordato talebinde bulunan şirket borçları için kefil oldukları, taşınmazları üzerine yine şirket borçları için ipoteklerin tesis edildiği çekişmesizdir.
28.02.2018 tarihinde kabul edilerek, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur.
Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir.
Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır.
Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir.
İİK 285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir.
Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir. Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir. 15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Konkordato bir borçlunun teklifinin alacaklıların nitelikli çoğunluğu tarafından kabul edilmesi ve mahkemenin tasdiki ile oluşan, borçluya borçlarını daha elverişli koşullarda ödemesini sağlayan hukuki imkandır. Yukarıda ifade edildiği üzere, konkordatoyu tacir olsun olmasın her borçlu talep edebilir (İİK m.285). Alacaklı da talep edebilir. Konkordato teklif eden gerçek veya tüzel kişinin borca batık olma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Konkordato teklif eden gerçek veya tüzel kişinin, borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemiyorsa, vadesinde ödeyememe tehlikesi varsa, borçlarını ödeyebilmesi veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
Konkordato talep eden borçlunun mutlaka borca batık olması yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut olayda olduğu gibi, konkordato teklif eden gerçek kişinin borçlarının kaynağı ne olursa olsun konkordato teklif edebilir. Gerçek kişinin borcu ister kefaletten, isterse üçüncü şahsın fiilini taahhütten kaynaklansın, isterse 6183 sayılı kanuna göre kefaletten kaynaklansın, konkordato teklif edebilir. Konkordato talep eden gerçek veya tüzel kişinin sadece kefaletten borcu olması da konkordato talep etmesine engel bir durum değildir. Konkordato talep eden borçlunun dilekçesine konkordato ön projesini eklemesi gerekmektedir. Konkordato talebinin esasını konkordato ön projesi oluşturur. Borçlu ön projesini geçici mühlet ve kesin mühlet zarfında değiştirebilir ve böylece alacaklılar toplantısına başlangıçtaki ön projeden farklı bir konkordato projesi sunabilir.
6098 sayılı TBK ‘nun 586 hükmü “ Kefil, müteselsil kefil veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir….”, kefilin takibini düzenleyen TBK 590.hükmü “ Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takip yapılamaz. Bütün kefalet türlerinde kefil, ——- karşılığında hakimden, mevcut rehinler paraya çevrilinceye ve borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alıncaya veya konkordato kararına kadar kendisine karşı yöneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir…” şeklindedir. Müteselsil kefalette alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir.
Konkordato talebine eklenecek belgeler İİK ‘nun 286. maddesinde düzenlenmiştir. Tacir olmayan bir borçlunun da, malvarlığının durumunu gösterir belgeleri konkordato talep dilekçesi ve ön proje ile mahkemeye sunması gerekir. Borçlu, malvarlığı durumunu açıklığa kavuştururken, kefalet borçlarını ve verdiği rehinleri de bildirmelidir. Adi borçlu ( tacir olmayan) ayrıca alacaklılarının bir listesini vermeli ve bu alacaklıların kimliği ile alacaklarının miktarını ve vadelerini belirtmeli, başlatılmış icra takipleri varsa bunların dökümünü yapmalı, bu icra takiplerinin hangi icra dairesinde, hangi miktar üzerinden ve ne zaman başlatıldığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olayda, konkordato talep eden gerçek kişilerin iddiası, ortağı oldukları şirketin konkordato talebinin başarıya ulaşması halinde kendi taleplerinin de başarıya ulaşılacağı belirtilmiş, daha sonra sunulan revize konkordato ön projesinde de davacı şirket kişinin aylık kira gelirinin 66.000,00 TL olduğunu, aylık giderlerinin de 25.000,00 TL olduğunu belirtmişdir.
Davacıların ortağı olduğu şirketin konkordato projesinin başarısı, hiç kuşkusuz davacı şirket ortaklarının projelerini de olumlu etkileyecektir. Ancak, bu iddia veya varsayım, İİK 285 vd düzenlemeye uygun değildir. Yasa koyucu, borçlu şirket ve / veya ortaklarının, kefalet veya ipotek nedeniyle borçlu olmaları durumunda, aynı anda konkordato talep etmelerini öngörmediği gibi kefaletten kaynaklı borçlar yönünden bir ayrım da yapmamıştır.
Kaldı ki, TBK ‘nın ifade edilen düzenlemelerinde de, müteselsil kefalette alacaklı, borçluyu takip etmeden kefili takip edebilir. İİK 286/1- a bendinde, borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılarına ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi, konkordato talebine eklenecek belgeler arasında ilk sırada yer almıştır. Bu anlamda, asıl borçlu şirketin konkordato projesinin başarı ihtimali üzerine, projenin başarıya ulaşacağı iddiaları üzerine oluşturulan ön projenin başarıya ulaşması mümkün ve yeterli görülmemektedir.
Konkordato komiserleri tarafından ibraz olunan son raporda davacı gerçek kişi ———ortağı bulunduğu ——- tarihi itibariyle ———————borçlu bulunduğu ve davacının da bu borçlara kefaletinin olduğu, şahsi taşınmazlarının rayiç değerlerinin 17.147.800,00 TL olarak tespit edildiği, ortağı bulunulan borçlu şirketin banka borçlarının ödenmesine , ancak aylık şahsi gelir gider farkı olan 69.333.32 TL kadar katkıda bulunması mümkün olabileceği belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle ve özellikle İİK ‘nun 285 vd maddelerindeki konkordato düzenlemesi ve TBK’nun müteselsil kefaletle ile ilgili düzenlemeleri kapsamında, gerçek kişi davacı yönünden koşulları oluşmayan konkordato davasının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Ayrıntılı Açıklandığı Üzere:
1-Davacı ———————- yönünden koşulları oluşmayan konkordato davasının REDDİNE,.
2-Bu dava ile ilgili verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına,
3-Komiser heyetinin görevine son verilmesine,
4-Kararın ilanına,
5-Hemen ilgili yerlere müzekkere yazılmasına,
6-Alınması gerekli 54,40 TL harcın davacı tarafından dava açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 10,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.