Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/276 E. 2023/227 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/276 Esas
KARAR NO : 2023/227

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali)
DAVA TARİHİ : 09/07/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan kıymetli evrak iptali (hisse senedi iptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yana devredilen şirket hissesinin —-olarak devredildiği, bunların bedelsiz ve sonradan iade edilmek üzere devredildiğini, taraflar arasındaki yazışmalardan da bu durumun anlaşılacağını, taraflar arasındaki yazışmaların delil başlangıcı mahiyetinde olmaları nedeniyle tanık dinletilebileceğini belirterek,—- numaralı — devir sözleşmesi ile devredilen şirket hisselerin iadesini talep etmiştir.
Davalı ise cevap dilekçesinde, iddiaları kabul etmediklerini, hisse devirlerinin karşılığı ücretin davacıya ödendiğini, davacının müvekkilini dolandırdığını, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
-Tarafların —- görülen boşanma dava dosyası,
-Taraflar arasındaki ceza dosyaları,
-Şirketlerin malvarlıklarının tespiti amacıyla banka, tapu, emniyet birimlerine müzekkere yazılarak yazı cevapları temin edilmiştir.
Davacı, davalının kendisine gönderdiği —- sunmuş, asılları kasaya alınarak muhafaza edilmiştir.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, inançlı işleme dayalı devredilen—— hisselerinin iptali ile davacı adına kaydına dair iptal ve tescil davasıdır.
İnançlı —– oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanında inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana, kazandırıcı bir işlem ile devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı yada nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden bir kimseye ——” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de —- denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak yada nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmesi, —– uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya —- olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK’nın 202. (HUMK ‘nın 292.) maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Böyle bir durum söz konusu değilse, taraflar yakın —- olsalar dahi inanç ilişkisinin varlığı tanıkla kanıtlanamaz.
Böyle bir belgenin yokluğu sebebi ile inançlı işlem iddiası kanıtlanamıyorsa, yazılı delil başlangıcı nitelikteki bir olgunun varlığı halinde buna itibar edilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Şayet TMK’nın 6. Maddesi hükmü uyarınca ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışma gibi bir takım belgeler var ise ancak bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir (Aynı doğrultuda, —–
İnançı işleme dayalı olarak davalı adına kayıtlı şirket hisselerinin iptali ile iadesi talep edildiğine göre sözleşmedeki tutarlar üzerinden nispi harç alınması gerekir. Aynı doğrultudaki istinaf mahkemesi kararında, “(…) Eldeki davada, mahkemece davacı tarafça sözleşmenin feshi ve tazminat talep edildiği gözetilerek sözleşmenin feshi talebi yönünden, sözleşme bedeli üzerinden harç alınarak davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmuştur”—- denilmiştir.
İptali talep edilen sözleşmelerin değer toplamının—- olduğu, harcın eksik bedel üzerinden yatırıldığı anlaşıldığından, bu hususta Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafa celse arasında muhtıra düzenlenmiş, eksikliğin giderilmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılacağı ihtar edilmiştir.
“(…) … eksik harcın ikmali için hâkim tarafından verilen kesin süre içerisinde, eksik harcın ikmal edilmemesi halinde; mahkeme başkaca herhangi bir işlem yapmaksızın kanunun açık hükmü gereğince kendiliğinden HMK 150.(HUMK 409)maddeye göre dosyayı işlemden kaldıracak, eğer davalı taraf davaya devam etmek isterse eksik harcı kendisi yatırmak suretiyle davaya devam edilebilecek, davacı ise üç ay içinde eksik harcı yatırmak suretiyle davaya devam edebilecek, yatırmadığı takdirde ise mahkemece dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir ————- gerekçesinden)). Dolayısıyla hâkim tarafından verilen kesin süre içerisinde eksik harç ikmal edilmemesinin sonucu; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesi gereğince, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermektir”—-
Davacı vekiline önceki celse ara kararı gereği dava eksik harcını tamamlaması için süre verildiği, ihtaratın yüze karşı yapıldığı, verilen süre içinde eksik harcın tamamlanmadığı, davacı vekilinin hazır olmadığı, yapılan yoklamada davacı adına hazır kimsenin bulunmadığı, mazeret dilekçesinin sunulmadığı, dosyanın belirtilen kesin süre içinde nispi harcın ikmal edilmemesi nedeni ile işlemden kaldırıldığı, yasal üç aylık süre içerisinde yenileme talebinde bulunulmadığı harcın tamamlanmadığı anlaşılmakla, davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1.-6100 sayılı Yasanın 150/1 maddesi hükmünce işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak, üç aylık hak düşürücü süre içinde yenilenmeyen iş bu davanın, HMK.nın 150/5. maddesi hükmünce AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2.-Alınması gerekli olan 179,90.-TL maktu harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 54,40.-TL harç ve 2.562,00.-TL harcın toplamı 2.616,4‬0.-TL den mahsubu ile bakiye —– karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5.-Davalı vekili kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlülükte bulunan —- göre belirlenen 150.000,00.-TL (harçlandırılan) dava değeri üzerinden 23.500,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.