Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/272 E. 2022/845 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/272 Esas
KARAR NO : 2022/845

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/07/2012
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —— Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– sigorta poliçesi ile nakliye rizikolarına sigorta güvencesi sağladığı—-ait yüksek —- türü emtianın davalı —– asıl, davalı —– alt taşıyıcı olduğu ve davalı —– taşınan emtiayı sigortaladığı—- rafinerisinden —– rafinerisine sevkiyatı sırasında çekicisi davalı ——- ait olan araçla nakledilirken dava dışı araç sürücüsünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle 18.07.2011 tarihinde vuku bulan tek taraflı trafik kazası neticesinde tamamen telef olduğunu, oluşan maddi zararı davacı sigortacının—— tespit ettirdikten sonra—— tarafından belirlenen hasar tutarını 25.10.2011 tarihinde sigortalısına 46.724,18 TL olarak tazmin ettiğini ve halefiyet hakkını elde ettiğini, tazmin ettiği hasar bedelini ödendiği tarihten itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte, davalı—— düzenlediği poliçe limiti ile sınırlı kalması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ——Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zaman aşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, kaldı ki müvekkilinin taşıma ilişkisinin tarafı da olmadığını, dava dışı —–eski nakliyecisi olduğunu, 01.06.2010 tarihinden itibaren ——mukaveleli yeni nakliye işini ise—— üstlendiğini, müvekkilinin dava konusu emtianın taşındığı —— maliki ve işleteni olmadığı gibi —–noter aracılığıyla tesis edilen Taşıt Sözleşmesi ile müvekkilinin değil davalılardan —— sorumluluğu altında işletildiğini, bu yüzden müvekkiline somut olayda sorumluluk yüklenemeyeceğini, ayrıca davacı şirketin sigortalısına yapmış olduğu hasar ödemesini; bu ödeme (—- sözleşmeye bağlı olsa da riziko tarihinden 36 gün sonra düzenlendiğinden aslında) geçerli bir —– dayanmadığı için zaten rücu konusu da yapamayacağın, haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu taşıma işinin davalı sigortacı tarafından sağlanan sigorta güvencesi altında icra edildiğinden davacının ilk etapta diğer davalı taşıyıcı ile davalı sigortacıya müracaat etmesi gerektiğini, müvekkiline dava tarihinden önce rücu talebi yöneltilmediğinden ödeme tarihinden itibaren müvekkilinin davacı karşısında mütemerit durumda da olmadığını, kaldı ki yöneltilen rücu talebindeki miktarın da fahiş olduğunu, haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.Davalı——vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı —- unvanlı şirketin sigortacısı olduğunu, davacının riziko tarihinden sonra düzenlediği poliçeye dayalı tazmin ettiği hasar bedelinin lütuf ödemesi sayıldığını, miktarın fahiş olduğunu, tek taraflı trafik kazası sonucunda oluşan hasarın araç sürücüsünün asli kusurundan kaynaklandığını, sürücünün güzergâh dışında yaptığı kaza sonucunda oluşan hasarın —– poliçesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı —— mahkememiz tarafından usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen dosyaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK KARAR;
Mahkememizce 26/05/2016 tarih ve —–sayılı kararı ile davanınn Davalı —— Aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı—— aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI;
——Hukuk Dairesi’nin 29/06/2018 tarih ve —– esas —— karar sayılı ilamında;”..Bu itibarla, rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan teklif üzerine sigorta poliçesi düzenlenmesinin önceden meydana gelen rizikoyu teminat altına alma olanağının bulunmadığı hususu dikkate alınarak, emtianın sevkiyatından önce dava dışı sigortalı tarafından davacı sigortalıya bildirim yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne zaman yapıldığı, davaya konusu hasarın sigorta örtüsü altında olup olmadığı hususları değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına.” şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir.
Usulüne uygun yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuş,——16/06/2020 tarih ve —– karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiş ve dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; —– sigorta poliçesi teminatında ödendiği öne sürülen tazminatın rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, sigorta poliçeleri, hasar dosyaları, bilirkişi raporları ile dosya içerisindeki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Dosya kapsamından davanın 13.02.2014 tarihli oturumunda davacı tarafın davaya (davalı olarak eklenmesini talep ettiği)—–yönünden devam edileceğini beyan etmek suretiyle diğer davalılar bakımından dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettiği, bu talep üzerine mahkememizce —- nolu davalı ——-yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce aldırılan 08/05/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; —–plakalı—- idaresinde iken tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, —–25,700 ton yakıt yüklü olduğu halde aracın hakimiyetini kaybedip doğrultu değiştirme kuralını ihlal etmesiyle kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, trafik kazası sonucunda büyük bölümü telef olan —–ait 25,700 Ton yakıtın taşıma sorumluluğunu mukaveleli nakliyeci olarak 01.06.2010 tarihiden itibaren davalı —– üstlendiği, davalı—– düzenlediği 22.09.2010-2011 vadeli—– poliçesi ise davalının taşınmasını gerçekleştireceği —– türü emtianın … muhataralarına karşı her hasarda araç başına %0,05 oranında tenzili muafiyet ile sigorta güvencesi sağladığı, davalı —– asıl yada üst taşıyıcı Kanununda olduğu ve eşyayı taşıttığı kişilerin (sürücü ve araç maliki) kusurlarından kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, araç sürücüsünü %100 kusurlu olduğu TTK 781.mad.açıklanan kurtuluş beyyinelerinden istifade edemeyeceği, davacı sigorta şirketi tarafından dava konusu rücu talebi ile ilgili olarak dava dışı—–yararına 3.520,71-TL brüt prim karşılığında düzenlenmiş olan ——poliçesinin —–Poliçesine bağlı olarak ancak riziko gerçekleştikten yaklaşık 1 ay sonra 23.08.2011 tarihinde dolayısıyla —- sözleşme şartlarına uymadan düzenlenmiş olduğu, zira —– sayılı —- sözleşmesinde, sigortalı olarak gösterilen —– “sevkiyattan önce bildirimde bulunmasına gerek kalmaksızın” sigortacının araç başına belli bir limite kadar, sigortalısına “otomatik teminat ” sağlayacığına ve sigortacının üstlendiği bu mesuliyetin beher araç için bu limite kadar “herhangi bir sevkiyat ihbarı yapılmasa da” sözleşme süresince devam edeceğine dair özel bir şarta rastlanmadığı, —– sözleşmesinde bu esasa göre (davalı sigortacının düzenlediği poliçede olduğu gibi) peşinen “prim tahakkuku yapılmadığı “; aksine davacının rücu talebini dayandırdığı poliçenin Teminat Sınırı Klozu ile prim tahakkuku için sigortalı tarafından “sevkiyat” bildirimi yapılması ve her bir sevkiyata ayrı poliçe tanzimi öngörüldüğü, dolayısıyla davacının tazminat ödemesini dayandırdığı —– poliçenin —- poliçe olmadığı, “21-TL” brüt prim karşılığında düzenlenmiş “çerçeve anlaşma” hükmünde olduğu, —– bir taşımaya ilişkin akdi ilişki ve bildirim olmadıkça taşınan mala sigorta örtüsü oluşturmayacağı, bu bilgiler ışığında, incelenen maddi olayda davacının rücu talebini dayandırdığı çerçeve anlaşma niteliğindeki —— Sözleşmesi ve bu sözleşmeye bağlı olarak ancak özel şartlara uyulmadan riziko tarihinden yaklaşık 1 ay sonra tanzim edilen —— sayılı —–poliçesi kapsamında mesuliyetinin doğduğunu ve davacının sigortalısına ödediği tazminatın da aslen mesul olduğu hasar için geçerli bir poliçeye dayandığını söyleyebilmenin mümkün olmadığı, bu şartlar altında yani; davacı sigortacının geçerli bir poliçeye dayanmadan ya da poliçe şartlarıyla çelişen hasar için sigortalısına ödediği tazminatı (sırf ödeme yaptığı için) halef sıfatıyla rücu konusu yapması mümkün olmadığı; tazminat makbuzu ve ibranamede devir temlik beyanında olmadığı,6762 sayılı E.TTK.mad.767/3’e göre tam hasar gören malın alıcısına teslim edilmesi gereken tarihten, somut olayda 19.07.2011’den itibaren en geç 1 yıl içinde yanı 19.07.2012’ye kadar davacının rücuen tazminat alacağı için dava ikame etmesi gerektiği, davanın süresinde açılmadığı, açıklanan nedenlerle davacının davalılardan rücuen talep edebileceği tazminat alacağı olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edildiği, taraf vekillerinin rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi için dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek ek rapor aldırılmasına karar verilmiş, 28/12/2015 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; davacının davalılardan rücuen talep edebileceği tazminat alacağının olmadığı yönündeki görüş ve yapılan tespitlerde değişikliğe gidilmesini gerekli kılacak herhangi bir hususun bulunmadığı, somut olayda kusur durumu, sorumluluk, hasar miktarı, halefiyet ilkesi ve zamanaşımı yönünden önceki raporda açıklanan görüşlerini tümüyle muhafaza ettiklerini bildirmişlerdir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş ve bozma ilamı doğrultusunda yargılama sevk ve idare olunmuştur.
Sigortalı —– müzekkere yazılmış ve yazı cevabı dosyaya kazandırılmıştır.Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda aldırılan 13/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ——tarafından, 01.04.2011 tarihinde düzenlenmiş ——Sözleşmesinin 01.04.2011-01.04.2012 tarihleri arasında geçerli olduğu, her bir vasıtada 350.000.000USD karşılığı sigorta teminatı limitinin olduğu, bu limit içinde yapılacak her sevkiyat için en geç nakil vasıtasının hareketinde sigortalının; vasıtanın adı, plakası, sevk edilen mal si, tonajı, kıymeti ve seferin hangi şehirler arasında olacağını ve tarihini sigortalıya mesi ve sigortacının her bir sevkiyat için ayrı bir poliçe tanzim etmesi ederek prim tahakkuk ettirmesi şartına tabi olduğu, istisnasının; sigortalının memurlarının ihmali veya yukarıda zikredilen bilgilerin tam sağlanamaması olduğu, sadece 21,00TL brüt prim tahakkuku ile sefer başı düzenlenecek poliçeler için çerçeve bir sözleşme niteliğinde olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından yukarıda detayları verilen —— Sözleşme tahtında, rizikonun meydana gelmesinden, 38 gün sonra 23.08.2011 tanzim tarihli, 01.07.2011 yükleme tarihli, teklif tarihi içermeyen, —— 19.461,66 ton —– cinsi emtianın 36.257183,36TL bedelle sigorta teminatı verildiği, brüt 3.520.71TL prim tahakkuku olduğu görüldüğü, davacı —– sigortalısı ——25.10.2011 tarihinde nakden ödeme yaptığına dair, sigortalının kaşe ve imzasını havi makbuzun dosyada mübrez olduğu, davacının sigortalısından aldığı ve dava dilekçesine ekli delil listesiyle —– olarak) dava dosyasına sunduğu 25.10.2011 tarihli, 46.724,18TL. bedelli “Tazminat Makbuzu ve İbranamede” devir ve temlik beyanının olmadığı tespit edildiği, dosyaya sunulu olan belgelere göre meydana gelen gerçek zararın hesaplanması gerektiği, toplam yük 25.700,0kg, kantar fişine göre tankta kalan miktar 620,0kg net zayi olan miktar ise 25.080,0kg olarak tespit edildiği, zayi miktarı konusunda taralar arasında bir çekişme mevcut olmadığı, zayi olan ürüne ait faturanın olmadığı davacının sigortalısı tarafından bildirildiği, davacı—– yaptırdığı —— raporunda, aynı firmaya ait rafineriler arasında taşıma olduğu için sevk edilen mala ait satış faturası mevcut olmadığı, sigortalının aylık olarak gönderdiği sigortalanacak mallar listesine göre, —–KDV hariç birim fiyatı 1.481,05TL/Ton’dur’ şeklinde bir açıklama getirilmiş, rapor ekinde “Ağustos 2011 sigortası yapılacak mallar listesi” ve “Sigortalının talep yazısı ve hesaplama listeleri’ adlı belgeler belirtilmişse de dosya kapsamında bu belgenin bulunmadığı, davalılardan —– yaptırdığı —– raporunda da —– nolu —– raporuna atıfla,—–.sayfada not—– kısmında, malın faturasının mevcut olmadığı, mal bedelinin mal sahibinin —– aylık gönderdiği belirtilen sigortalanacak mallar listesine göre hesaplandığı belirtildiği, söz konusu listenin ise taraflarına gönderilmediğini belirttiği görüldüğü, bu sonuçla zayi olan mal miktarının varlığı irsaliye ve kantar fişi ile sübuta ermekle beraber ürünün birim fiyatının 1.481.05TL olduğunu tevsik edici bir belge dosya kapsamında mevcut olmadığından birim fiyat denetlenemediği,—– nolu —– fasında birim fiyat yer almış olsa da her iki—– referans gösterilmediği, poliçenin rizikonun gerçekleşmesinden 38 gün sonra yapılması da göz önüne alındığında tek başına dayanak belgesi olmadan referans olamayacağı görüşüne ulaşıldığı, Mahkemece rapordaki birim fiyatın doğruluğu kabul edildiği takdirde; zayi olan emtia değeri, 25.080 MT X 1.481,05TL = 37.144,73TL olarak hesap edileceği, emtia için davalılardan fiili taşıyıcı—— tarafından —-birim fiyattan toplam KDV hariç 2.085,56TL tutarlı, 16.07.2011 tarih,—— nolu irsaliye düzenlendiği, ancak, nakliyesi tamamlanmayan bu irsaliyenin faturaya dönüştüğüne ve davacının sigortalısı tarafından ödendiğine dair belge dosyada mevcut olmadığı, bu durumda gerçek zarar tutarına navlun ücreti dahil edilemeyeceği, emtianın rafineriler arası taşındığı ve fatura düzenlenmediği davacının sigortalısı tarafından beyan edilmiş olmakla, fatura düzenlenmeden KDV tahakkuku söz konusu olamayacağına göre, —– hesaplanan KDV’de yerine olamayacağı, ——- Poliçede “her bir hasarda ve olayda araç başına sigorta bedeli üzerinden %0,5 tenzili muafiyet uygulanacaktır” şartı gereği; taşınan araçtaki toplam —– için sigorta bedeli 47.879,25TL üzerinden %0,5 muafiyet tenzili 239,40TL olarak hesap edilebileceği, tüm bu hesaplamalar sonucunda, zararın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı Eski TTK 781’inci maddeye göre; taşıyıcının sorumlu olacağı gerçek zarar tutarı 37.144,73 – 239,40TL = 36.905,33TL olarak hesap edileceği, dava dosyasına sunulan tüm belge ve delillerin incelenmesi sonucunda davaya konu olayın davacının sigortalısına ait emtianın, 16.07.2011 tarihli taşıma irsaliyesi ile davalılardan—— bağlı bulunan, mülkiyeti davalılardan——-ait olup, ——Noterliğinde 08.05.2009 tarih,—– yevmiye nolu taşıt kiralama sözleşmesiyle davalılardan —— tarafından işletilen ——taşınan —– cinsi 25.700,0kg —– davalılardan fiili taşıyıcı —— adamı konumundaki sürücünün karıştığı tek taraflı trafik kazası sonrası 25.080kg’nin zayi olduğu tespit edildiği, dosyaya davacının sigortalısı ile davalılardan —— arasında 01.06.2010 tarihli, bir yıl süreli bir taşıma sözleşmesi sunulduğu, sayın Mahkeme tarafından, davacının sigortalısına gönderilen müzekkereye sigortalı —– sayılı cevabında, “dava konusu emtianın taşıması,——tarafından yapılmıştır” şeklinde cevap verdiği görülmüş ancak, bunu doğrulayıcı bir belge, özellikle bu taşımaya ilişkin bir navlun faturasının sunulmadığı anlaşıldığı, fiili taşıyıcı olduğu açık olan davalılardan —— tarafından davalılardan akdi taşıyıcı olduğu öne sürülen —–bu taşımayla ilgili bir navlun faturası da mevcut olmadığı, davalılardan —–maliki olsa da sunulan kira sözleşmesi ile işleteni olmadığı sübuta ermesi nedeniyle bir sorumluluğu olmayacağı da açık olduğu, dosyadaki mevcut veriler ışığında, davalı —– emtiada zayiin meydana geldiği taşıma organizasyonunda akdi taşıyıcı olarak rol aldığına dair ispat sadedinde bir belgenin dosyada bulunmaması nedeniyle pasif husumet ehliyetinin olamayacağı, dolayısıyla meydana gelen zararda bir sorumluluk yüklenemeyeceği, davacının sigortalısı ile arasında, —- olmayan, bir diğer ifadeyle—–şeklinde olmayan, sadece çerçeve niteliğinde, her bir seferde yapılacak poliçelerin genel şartlarını belirleyen bir——Sözleşmesi mevcuttur. Bu sözleşmenin 7.sayfasında yer alan Teminatın Sınırı Klozunda açık bir ifadeyle,”1-Bu limit içinde vapılacak her sevkiyat için en geç nakil vasıtasının hareketinde sigortalının; vasıtanın adı, plakası, sevk edilen malın cinsi: tonajı, kıymeti ve seferin hangi şehirler arasında olacağını ve tarihini sigortalıya bildirmesi, 2. sigortacının her bir sevkiyat için ayrı bir poliçe tanzim etmesi ederek prim tahakkuk ettirmesi şartına tabi olduğu,” belirtildiği, zayinin meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 1279’uncu maddesine göre rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan teklif üzerine düzenlenen sigorta poliçesinin hükümsüz sayılacağı, hükümsüz bulunan bir sigorta ilişkisine nazaran yapılan ödemenin de aynı kanunun 1301’inci maddesi uyarınca davacı sigortacıya halefiyet hakkı sağlamayacağı, dosya içerisindeki tazminat makbuzu ve ibranameye göre, sigortalısının zararını ödeyen davacı sigorta şirketi yararına temlik beyanında bulunulmadığı sübuta ermekle, davacının alacağın temlik hükümlerine göre de gerçek zarar tutarını talep edemeyeceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; açılan davanın davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan dava dışı ——uğramış olduğu zararı tazmin etmekle zararın meydana gelmesine sebebiyet veren fiili taşıyıcı ve sigorta şirketinden tahsili talepli rücu davası olduğu, dosyaya sunulu olan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davaya konu edilen taşıma işinin davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan—–16.07.2011 tarihli taşıma irsaliyesi ile davalılardan—–bağlı bulunan, mülkiyeti davalılardan —–Noterliğinde 08.05.2009 tarih,—–yevmiye nolu taşıt kiralama sözleşmesiyle davalılardan —– tarafından işletilen —– taşınan—- cinsi 25.700,0kg —- davalılardan fiili taşıyıcı—— adamı konumundaki sürücünün karıştığı tek taraflı trafik kazası sonrası 25.080kg’nin zayi olduğu, dosyada mevcut belgeler incelendiğinde davacının sigortalısı olan—— arasında 01.06.2010 tarihli bir yıl süreli bir taşıma sözleşmesi bulunduğu, mahkememizce davacının sigortalısına gönderilen müzekkereye sigortalı —– 31.12.2013 tarihli cevabında, “dava konusu emtianın taşıması, —— tarafından yapılmıştır” şeklinde cevap verdiği, ancak bunu tevsik edici her hangi bir belgenin dosyaya sunulu olmayıp bilhassa bu taşımaya ilişkin bir —– faturasının da dosyada bulunmadığı, fiili taşıyıcı olan davalı —— tarafından davalı akdi taşıyıcı olduğu iddia edilen —–(eski unvanı —– bu taşımayla ilgili bir ——faturası da düzenlenmediği, düzenlenmiş bile olsa dosyada mevcut olmadığı, davalılardan—— aracın maliki olsa da sunulan kira sözleşmesi ile işleteni olmadığının dosya kapsamında sübuta erdiği, bu sebeple herhangi bir sorumluluğunun da doğmayacağı, davacının sigortalısı ile arasında çerçeve niteliğinde her bir seferde yapılacak poliçelerin genel şartlarını belirleyen bir —— Sözleşmesi mevcut olduğu, sözleşme incelendiğinde sözleşmenin 7.sayfasında yer alan Teminatın Sınırı Klozunda açık bir ifadeyle,”1-Bu limit içinde vapılacak her sevkiyat için en geç nakil vasıtasının hareketinde sigortalının; vasıtanın adı, plakası, sevk edilen malın cinsi: tonajı, kıymeti ve seferin hangi şehirlerarasında olacağını ve tarihini sigortalıya bildirmesi, 2. sigortacının her bir sevkiyat için ayrı bir poliçe tanzim etmesi ederek prim tahakkuk ettirmesi şartına tabi olduğu,” belirtildiği, zayiinin meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 1279’uncu maddesine göre rizikonun gerçekleşmesinden sonra yapılan teklif üzerine düzenlenen sigorta poliçesinin hükümsüz sayılacağı, hükümsüz bulunan bir sigorta ilişkisine nazaran yapılan ödemenin de aynı kanunun 1301’inci maddesi uyarınca davacı sigortacıya halefiyet hakkı sağlamayacağı, riziko gerçekleştikten 36 gün sonra yapılan teklif üzerine davacının poliçe düzenlediği, davacı ile sigortalısı arasında —- poliçesi olmasına karşın, —— poliçesine göre her sevkiyatın en geç nakliyenin başlangıcında sigorta şirketine bildirilerek her sevkiyat için ayrı/kat’i poliçenin düzenlenmesi gerektiği, davacının riziko sonrası düzenlediği poliçe ile hasarın sigorta örtüsü altına alınamayacağı, dosya içerisindeki tazminat makbuzu ve ibranameye göre, sigortalısının zararını ödeyen davacı sigorta şirketi yararına temlik beyanında da bulunulmadığı, bu sebeple davacının alacağın temlik hükümlerine göre de gerçek zarar tutarını talep edemeyeceği ve davacının aktif husumet ehliyetinin somut olayda bulunmadığı mahkememizce anlaşılmış, 13/06/2022 tarihli bilirkişi raporu gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmış ve davalı —–Karar sayılı bozulan kararında açılmamış sayılmasına karar verildiğinden ve bu husus Yargıtay’ın incelenmesinden geçtiğinden bu davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı —- karşı açılan davanın ise aktif husumet yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı ——Karar sayılı bozulan kararında açılmamış sayılmasına karar verildiğinden ve bu husus Yargıtay’ın incelenmesinden geçtiğinden bu davalılar hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı —–karşı açılan davanın aktif husumet yokluğundan REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70-harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 693,85TL harcın mahsubu ile bakiye 613,15‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı—–kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan ——maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı —– tarafından yapılan 50,00-TL posta ücreti yargılama giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı —– tarafından yapılan 150,00-TL posta ücreti yargılama giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.