Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/235 E. 2021/702 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/235 Esas
KARAR NO: 2021/702
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2016
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- yaşında olduğunu, davalı ile müvekkil —- taşındığını, davalının işe ihtiyacı olduğundan müvekkilinin çalışmakta olduğu—- girmesini sağladığını, müvekkili ile davalı arasında —– yılında duygusal bir yakınlık başladığını, davalının müvekkiline giderek kendisinden hamile kaldığını söylediğini, çocuğu aldırması gerektiğini, aralarındaki ilişkinin duyulmasını istemiyorsa kendisine derhal nakit ödeme yapmasını ve senet vermesini talep ettiğini, müvekkilinin de çaresiz kalarak davaya konu bonoyu imzalamak zorunda kaldığını, davalının garanti maksatlı olarak bonoyu aldığını, kesinlikle kullanmayacağını beyan ettiğini, müvekkilinin davaya konu bononun kötü niyetli 3. kişilerin eline geçmesinin önlenmesi amacıyla ciro edilemez kaydı düştüğünü, ancak davalının müvekkili aleyhine —– dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin söz konusu icra takibinden haberdar olunca oğluna davalı ile arasında geçenleri anlatmak zorunda kaldığını, santajla bono alan davalıdan müvekkilinin oğlunun şikayetçi olduğunu ve —–soruşturma sayılı dosyasında soruşturmanın görüldüğünü, davalının soruşturma dosyasına vermiş olduğu ifadeden de bononun esasen bedelsiz olduğunun anlaşıldığını, gayri ahlaki maksatla elde edildiği, bononun kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içermediği, davalının ortada bir borç yokken müvekkil aleyhine takibe giriştiğnden bahisle davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
——– ve Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu senedin müvekkili davalının soruşturma aşamasında verdiği ifadeden de anlaşılacağı üzere aralarında olan birlikteliğin karşılığı ve birlikteliğin aradaki yaş farkını görmezden gelinerek devamını temin için müvekkilinin gönlünü almaya, onu onure etmeye yönelik olarak davacı tarafından verildiğini, davacının öncesinde de çeşitli hediyeler verdiğini, senedin zorla alınması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, söz konusu icra takibinde sadece yetkiye itirazda bulunulduğunu, esasa ilişikin hiçbir itirazda bulunulmadığı, yetki itirazının —–sayılı dosyası ile reddedildiğini,—– sayılı dosyasında da kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 72. Ve devamı maddelerinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Yapılan yargılama sonucunda mahkememizce, —- sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, —– ile kararın “Davacı taraf dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığını ileri sürmüş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf taraf dava konusu senedin tehdit ve şantajla imzalatıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamamıştır. Öte yandan davalı aleyhine başlatılan hazırlık soruşturmasında da takipsizlik kararı verilmiştir. Ayrıca, mahkemece dava konusu senedin TBK’nun 27/1 maddesi gereğince geçersiz olduğuna ilişkin gerekçesi de yerinde değildir. Zira, dava konusu senet, taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında davacının iradesi fesada uğratılmaksızın rızası ile verilmiş ve bu senet nedeniyle ödemeler de yapıldığı tarafların beyanlarıyla sabittir. Senedin takibe konulduğu tarih itibariyle yapılan bu ödemelerin düşülüp düşülmediği ve yine takipten sonra ödemeler olup olmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılan ödemeler alınarak dava tarihi itibariyle borçlu bulunulmayan miktarın tespiti için gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, tehdit ve şantaj yoluyla imzalanarak davalı yana verilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf kaldırma kararında da belirtildiği üzere, davacı taraf, dava konusu senedin tehdit ve şantaj yoluyla imzalatıldığı iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edememiştir. Bu nedenle, davacı tarafından davalı yana yapılan ödemeler dikkate alınarak, davacının borçlu olmadığı miktarın tespitine yönelik olarak kaldırma kararı kapsamı ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. İstinaf kaldırma kararı sonrasında yapılan ———-duruşmalarda davacı tarafça dava ve takip konusu senede ilişkin olarak, gerek takip öncesinde gerekse de takip sonrasında herhangi bir ödeme yapılmadığı, yapılan ödemelerin takip konusu senede ilişkin olmadığı beyan edilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça, cevap dilekçesi ile yapılan ödemelerin dava konusu senede ilişkin olduğu beyan edilmiş ise, eldeki davada ispat yükü senedin geçersiz olduğunu iddia eden davacı taraftadır. Bu nedenle davacı yanın beyanlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Kaldı ki, dosya kapsamında davacı tarafça sunulan hesap ekstrelerinde de davacı tarafından davalı yana yapılan ödemelerin “borç olarak” açıklamasıyla yapıldığı görülmektedir. İşbu ödemelerin toplamı —- tekabül etmektedir. Bu ödemelerin senede karşılık olarak yapıldığının kabulü halinde dahi, davalının bakiye alacağının — olduğu, başlatılan icra takibinde ise asıl alacak olarak —- tahsilinin talep edildiği görülmektedir. Açıklamasız olarak yapılan—- tutarlı ödeme senedin düzenlenme tarihinden önce yapıldığından dikkate alınmamıştır. Bu hali ile davacı vekilinin beyanları ve dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, takip ve dava konusu senet nedeniyle davacının davalıya olan borcunun devam ettiği anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar Mahkememizin —– tarihli ara kararı ile icra dosyasına yatan paranın davalı yana ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, davacı tarafça süresi içinde tedbir talebinin uygulanmasının talep edilmediği gibi takdir olunan teminatın da yatırılmadığı, bu hali ile tedbir kararının uygulanmadığı, davacı yanın kötü niyetinin sabit olmadığı anlaşıldığından, davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere —–gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere bu gerekçe ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
Davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 59,30 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 3.082,76 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.023,46 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davalı tarafından yapılan 24,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 19.318,76 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ——- nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 15/06/2021