Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/190 E. 2022/172 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/190 Esas
KARAR NO : 2022/172

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkili ..—-davalı ——– % 10 oranındaki azınlık hisselerinin—– tarihinden bu yana sahibi olduğunu, davalı …——- büyük pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren yönetim kurulu başkanlığı yaptığını,
Müvekkilinin ortalığının başladığı günden beri sahada çalıştığını, yönetimde kendisine herhangi bir görev verilmediğini, dolayısıyla şirketin nasıl yönetildiği konusunda hiçbir zaman haberdar olmadığını,
Şirkette —yıllarına — —- yapılmadığından, şirketin mali durumuna ilişkin sağlıklı bir bilgi de edinemediğini, bu süreç zarfında ortaklara herhangi bir kar dağıtımı da yapılmadığını, şirket son — oldukça —— yapmış, ciddi bir —— yaşadığını, kar elde etmemesi mümkün olmadığını,
—–almış olduğu karara istinaden, ——olağan genel kurul toplantısının yapılacağı şirket ortaklarına bildirildiğini,
Müvekkili … ——— vekili aracılığı katıldığını, ancak şirketin— incelenmesi için yeterli zaman olmadığından olağan genel kurul toplantısı TTK.m.420 hükmü gereğince ertelendiğini,
Genel kurul tarihinden sonra, şirket yetkilisinden — tarafımızca incelenmek üzere şirkette hazır edilmesi sözlü olarak talep edilmiş ise de, talebimize olumlu bir dönüş sağlanmamış olması karşısında,—- yıllarına —– varlıklar ve alacaklar—- — durumu, yıllara —– hakkında bilgi ve—- fiyatlandırması raporunun şirket merkezinde hazır edilmesi hususunda—— çekildiğini,
Çekilen bu ihtarnameye de herhangi bir cevap verilmediğinden,—– davacıyı temsilen, ilgili evrakların ve defterlerin incelenmesi amacıyla —- gidilmiş, kapıda bulunan — durum izah edildiği ancak —- defterlerin şirket merkezinde olmadığı gerekçesi ile müvekkilinin vekilini içeri almadığını,
Bunun—–genel kurul tutanağında belirtilmiş olan—- halen incelenemediği, bu inceleme yapılmadan yapılacak yeni —– toplantısının usulsüz olacağı bildirildiğini,
Bunun üzerine şirket vekili,—- bir ihtarname hazırlayarak,—– yıllarına ait bilanço dipnotlarını,—- varlıklar ve alacaklar —-mali borç durumunu, yıllara yaygın hakkında bilgiyi ihtarname ekinde gönderdiklerini beyan ettiği,
Şirketin ——— ettiği hususları toplantı tutanağına geçirdiğini, —– aslen katılmadığını, toplantının usulsüz olduğunu tutanağa geçirdiğini, bu usulsüzlük dolayısıyla anılan —–yayımlanamamış, toplantının tekrarlanması lüzumu ortaya çıktığını,
Muvekkili ….—————- olan —– GENEL —– İZNİNİ ALMAKSIZIN.——— adında yeni bir —-, müvekkilimizin azınlık—- sahip olduğu şirketin——- —– —- başkası hesabına iş görmeye başlamış ——bağlantılarını bu yeni şirkete aktardığını,
Dava konusu olayda,—– olduğu —- işlerle—uğraşan yeni bir şirkete kurmakla ve bu şirkette yönetici olmakla “başkası hesabına işlem yapmış olma” nedeniyle doğrudan TTK m. 396 hükmüne aykırı davrandığını,
…——–ve müşterilerini kurduğu yeni şirkete çekmiştir, bu şirketle ilgili bilgileri ve olanakları da yeni şirket için kullandığını,
TTK’nun 553. madde hükmü kapsamında, kanundan ve esas sözleşmeden doğan rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı —- tazminat talep etmekte hakkının olduğunu,
Müvekkilinin ortağı olduğu şirket, genel kurul yapılmayan —— yıllarında sürekli faaliyet zararı üretmiş olmasına rağmen, genel kurullar ertelenmiş, küçük hissedarların görüş ve öneride bulunmalarına fırsat verilmemiştir. Şirket, bilinçli bir şekilde azınlık hissedarların aleyhine olacak tarzda yönetildiğini, oysa ki, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, TTK.m.369 hükmü gereğince, yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altında olduklarını, davalı bu yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve halen de ihlal etmeye devam etmekte olduğunu,
Açıklanan nedenlerle ;
1-Fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — tutarında maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini,
2—- manevi tazminatın davalılardan …— tahsil edilerek davacıya ödenmesini,
3-Hükmedilecek tazminatların dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili davacıya ödenmesini,
4-İleride telafisi mümkün olmayacak zararların önüne geçmek amacıyla, davalı ..—- hesaplanna alacağımızı karşılar miktarda (davada talep edilen tutarda), teminat aranmaksızın, ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesi özetle ; huzurdaki dava (haklılığının kabul edildiği anlamına gelmemek üzere) niteliği itibariyle TTK.m.396 kapsamında haksız rekabet iddiasıyla —–ile ikame edilebilecek bir davadır. TTK.m.396 ve sair mevzuat kapsamında müvekkilleri ——- husumet yöneltme imkanı bulunduklarını,
Davacı ————- yaptığı ve ciddi bir kazanç elde ettiğini iddia etmiş ise de bu husus gerçek dışı olduğunu, aksine —- davacının yönetimindeki—– hizmetleri ve sözleşmelerinden kaynaklı büyük zararlara uğradığını, —-davacı yanın firma yönetiminde söz sahibi olmadığı iddiası da gerçek dışı olduğunu,
Davacı ——– tablolarının kendilerinden gizlendiği hususundaki beyanları mahkemeyi yanıltma gayesine matuf olduğunu,
— tarihli ihtarnamesi ———– tarihinde tebellüğ edilmekle aynı gün bu —- hazırlanmasının mümkün olmayacağı, sırf bu husus davacı yanın kötü niyetini ispat ettiğini,
TTK. madde 396 kapsamında haksız rekabet teşkil eden bir durum mevzu bahis değildir. tazminat talebi için zararın somut olarak ortaya konması ön koşul olduğunu,
Anayasanın 167. Maddesi uyarınca —- kurulmuştur. Anayasanın 48. maddesi uyarınca da herkes dilediği alanda çalışma, sözleşme ve özel teşebbüsler kurma özgürlüğüne sahiptir.
Müvekkili ..—. —- kurmuştur. Ancak tek başına iş——- TTK.m.396’da tanımlanan rekabet etmeme şartının oluştuğu şeklinde yorumlanamaz. Zira müvekkilimizin tek ortağı —- kurulu ———-konusu ile ilgili hiçbir ticari faaliyeti olmamış hiçbir sözleşme akdedilmemiştir.——- bulunmadığı ticari işlerdeki boşluğu doldurduğunu,
Davacı yanın maddi ve manevi tazminat taleplerinin hüküm altına alınabilmesi için zararın varlığı ve bunun somut olarak ortaya konması gerektiğini,
TTK.M.396’de yer alan rekabet yasağı süre bakımından sınırsız değildir. yasağın kaynağı olan sıfatın—– başlar ve bu sıfatın kaybedilmesiyle sona erer. Bu bağlamda——–kurulda sona ermiştir. Müvekkilimiz … —yönetim kurulu üyeliğini —- devrettiğini,
Dolayısıyla kesinlikle haklılığı kabul edildiği anlamına gelmemek üzere, TTK.m.396 kapsamında müvekkilimizi haksız rekabet ve sonuçları ile sorumlu tutulabilecek——- tarihleri arasıdır. Bir başka anlatımla da yalnızca varsa belirtilen tarih aralığında yapılan sözleşmelerin tespiti ve kar kaybı ortaya konularak tazminata hükmedilebilir. Ancak belirtilen tarih aralığında müvekkilimiz firmanın hiçbir ticari faaliyeti mevcut değildir. İş bu tarihte hiç bir sözleşme akdedilmemiştir. Dolayısıyla da maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin gerekeceği aşikardır.
Davacı yan şirket mal varlığı değerlerini ve şirket araçlarını satıp satış bedellerini şirkete yansıtmadığını iddia etmektedir. iş bu iddia gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK KARAR
Mahkememizce —- sayılı kararı ile —- dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI
———– sayılı kararı ile ;
Davacının iddiasına konu zararların davacının doğrudan zararı olup olmadığını açıklığa kavuşturması gerekir. Özellikle ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık noktalarının HMK’nın 320. maddesine uygun şekilde uyuşmazlık noktalarının tespitinin yapılması gerekir. İlk derece mahkemesince yapılan ilk duruşma tutanağı, anılan 320. maddeye uygun bir ön inceleme niteliğinde değildir. Ayrıca, HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen —– kapsamında, davacının iddiasına konu ——- konulmasından sonra ve gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılarak, davacının doğrudan zarar iddiasının değerlendirilmesi mümkün olabilecektir,—— manevi tazminat istemiş olduğu da görülmektedir. Davacının manevi tazminat talebi, kendi kişilik hakkının zarar gördüğü iddiası niteliğinde olup, manevi zararın dolaylı zarar olduğundan söz edilemez. Davacının kişilik hakları zedelenmiş ise bu davacının doğrudan zararıdır. İlk derece mahkemesince manevi tazminat talebi yönünden işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekirken bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmamış olması da usule aykırıdır. İlk derece mahkemesi kararında manevi tazminata ilişkin talep açısından esasa girip yargılama faaliyeti yapmadığı gibi dava şartları ve husumetin değerlendirilmesinde de karışıklığa düşülmüştür.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince aktif dava ehliyeti yanlış değerlendirilerek ve usule uygun ön inceleme yapılıp, deliller toplanıp değerlendirilmeden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunun kabulü ile, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına, dosyanın usulünce delillerin toplanarak yargılama yapılması ve karar verilmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava ; hukuki niteliği itibariyle davalı ———- özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlüğünü yerine getirmemelerinden dolayı meydana gelen TTK’nun 396.maddesine dayalı maddi ve manevi zararların davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
——–yılları boyunca ————dolasıyla ——– sürekli bir—- şirkette bir varlık azalışı tespit edilmediği, şirketin—— tablolarının—edilmesi sonucunda
şirketin zarara uğratıldığına ilişkin somut bir verinin tespit edilemediği,
Şirket incelenen dönemlerde kâr etmiş olmakla birlikte, Geçmiş Yıllar Kârları
hesabından anlaşıldığı üzere, ortaklara kar dağıtımı yapmadığı, ancak kâr dağıtımı hususunda kararın pay sahipleri—– genel kurul kararına bağlı
olduğu ve ancak kâr dağıtım kararından sonra pay sahiplerinin şirketten alacaklı hale gelmelerinin söz konusu olabileceği, kar dağıtım kararı alınmamış olmasının yönetim kurulunun sorumluluğunu doğurmayacağı,
—– olarak; —- müşterisinden —-aynı olduğu ve söz konusu şirketlerle yapılan iş hacminin tüm şirketler için bir önceki dönemden 2018 yılına azalmamış olduğu, bazı şirketlerle yapılan iş hacminde artışlar gözlendiği,
———-yapıldığına dair somut delil tespit edilemediği,Davacı pay sahibinin zarar iddialarının tamamının şirket zararına ilişkin olduğu ve dosya ve ekleri üzerinde yapılan incelemelerde davacının doğrudan zarara uğradığına
ilişkin bir delile rastlanmadığı,
Davacı gerçek kişinin, davalı şirketlere yönelik haksız rekabet ile ilgili iddialarla doğrudan bir ilgisi bulunmadığı, ileri sürülen iddiaların davacının ortağı olduğu dava dışı ——davacı gerçek kişinin davacı şirkette — olmasının böyle bir davayı kendi adına açması için yeterli olmadığı, bu sebeple——olduğu davada aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, davalı … yönünden ise davacının davalının haksız eylemleri nedeniyle doğrudan zarara uğradığı iddiasını ve yine davalının eylemleri nedeniyle davacının kişilik haklarının zarara uğradığı iddiasını kanıtlayamadığı belirlenmekle, davalı şirketler aleyhine açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle, davalı … aleyhine açılan maddi tazminat davasının kanıtlamadığından, manevi tazminat davasının ise koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davalı ——- Aleyhine açılan davanın AKTİF DAVA EHLİYETİ YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davalı … aleyhine açılan maddi tazminat davasının KANITLANAMADIĞINDAN REDDİNE, manevi tazminat davasının ise KOŞULLARI OLUŞMADIĞINDAN REDDİNE,
3-KARAR HARCI
Alınması gerekli 80,70 TL maktu karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.561,63 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 2.480,93 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-AVUKTLIK ÜCRETLERİ a——- 13/4 madde hükmü gereğince maddi tazminat davası yönünden davalılar yararına belirlenen 5.100 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
b—– Tarifesinin 10/3 madde hükmü gereğince manevi tazminat davası yönünden davalı … yararına belirlenen 5.100 TL maktu avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı .——- verilmesine,
c-Davada avukatla temsil edilen davalılar ——- yararına belirlenen 5.100 TL maktu avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılar —— verilmesine,
5-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafından yatırılan 15,60 TL vekaletname harcının davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
c-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
d-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair hazır olan davalı vekili ile e duruşma sistemi ile duruşmaya katılan davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.