Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/170 E. 2022/141 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/170 Esas
KARAR NO : 2022/141

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince— yargılama yapmaya—– yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında davalı —-dahil ——– akdedildiğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve sonrasında sunmuş olduğu mal ve hizmetlere ilişkin——— numaralı faturaları düzenlediğini ve davalı—- gönderdiğini, davalı — itiraz ettiğini ve borcunu ödememekte ısrar ettiğini, bunun üzerine davalı aleyhine—– dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde tarafın mutabakata varamadığını ve eldeki davanın ikame gerekliliği doğduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin hükümlerine aykırı olarak borcunu ödememekte ısrar eden davalının haksız ve kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; görev itirazında bulunduklarını, davacı şirketin dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu gibi dayanaksız ve hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile davacı şirketin müvekkili kurumun kiraladığı—— yapılması üzerine tarafların anlaştığını, söz konusu sözleşmede belirtilen tüm hizmetlerin karşılığının müvekkili tarafından davacı şirkete sözleşme ile belirlenen hizmet bedelini eksiksiz ve tam ödemiş olduğunu, davacı şirketin başkaca hak ve alacağı bulunmadığını, tarafların sözleşme konusu hizmet sona erip hizmet bedeli müvekkili — ödendikten sonra başkaca —,—–ardından müvekkili kuruma gönderilen—- faturalara ——- geçen hizmetler hakkında her ne kadar şifahi görüşmeler yapıldı ise de , davacı şirketin işleri zamanında bitirmemesi, sürekli fiyat artışları yapmaları —- — sebebiyle söz —hakkında tarafların hiçbir zaman anlaşmaya —- konusu sözleşmede belirlenen bedel —- beraber ödemesi tamamlandığını, bu ödemelerin dosyaya ibraz edilecek ödeme dekontları ile ile sabit olduğunu, davacı şirketin sözleşme ile —-kalmadığı halde bu hizmete ilişkin neden fatura kesildiğinin taraflarınca anlaşılamadığını, tüm bu nedenlerle öncelikle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacı tarafından hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak ikame edilen davanın reddine, müvekkili kurum lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller— mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine——- faiz olmak üzere toplam — Alacağın tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya— tarihinde tebliğ edildiği, davalının —- tarihinde süresinde itiraz ettiği ve davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların sunduğu deliller ve tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi — mühendisi bilirkişiden oluşturulan heyet tarafından inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
24/05/2021 tarihli bilirkişi ön raporunda özetle; davacı tarafından incelemeye sunulan 2019 yılına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, inceleme esnasında hazır bulunan davalı vekili ———tarafından ” davalı yanın ticari defter tutmakla yükümlü olmadığı” beyan edilerek incelemenin —-yapılmasının talep edildiği, davacı tarafından davalı— asıl alacak ve — işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerin takibin durdurulduğu, itirazın iptali talepli huzurdaki davanın ikame edildiği, takibe konu———–davacı tarafta kayıtlı olduğu, davalı tarafta kayıtlı olmadığı, yine takibe dayanak —- davacı tarafından fatura tanzim edilmediğinin tespit edildiği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan işlemiş faiz talep edemeyeceği, 91.236,47 TL tutarlı asıl alacak yönünden ise teknik bilirkişi tarafından davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, varsa miktarı hususunun irdelendiğini, taraflarca onaylanmış olan — yer almayan, taraflar arasında herhangi bir mutabakat belgesi veya tutanak düzenlenmeyen, teknik — açıklaması veya birim—– bulunmayan dava konusu faturalar ve malzeme listesi konusunda teknik açıdan herhangi bir tespit, değerlendirme ve hesaplama yapmanın mümkün görülmediği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın eser sözleşmesine dayalı olarak davacı yüklenicinin düzenlemiş olduğu faturalara ilişkin yapmış olduğu takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, — davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 154 vd. maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın —— uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari — kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir.
Türk Ticaret Kanunun 5.maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakma görevi —– Mahkemesi’ne aittir. Aynı yasanın 4.maddesinde ise ticari davalar düzenlenmiş olup, buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda ve yasa maddesinde sayılan yasal düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava olacağı öngörülmüştür.
Somut olayda davacı yüklenici , davalı —— aralarındaki eser sözleşmesi gereğince üzerine düşen imalatları tamamladığını ve faturalar düzenlediğini , faturalara — yaptığını, davalının fatura bedellerini ödemediğini ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiştir. Uyuşmazlık konusu edilen iş, davalı — yapılmış olup, davalı ————— amacı ——— kurumudur. Bu nedenle, davanın ticari dava olduğunu kabul etmek mümkün değildir. TTK’nun 4 ve 5 maddeleri uyarınca, davanın mutlak ticari dava olmaması sebebiyle de, davaya bakmakla görevli mahkemeler asliye ticaret mahkemeleri değil, genel görevli asliye hukuk mahkemeleridir. Diğer taraftan, eser sözleşmelerinden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Her ne kadar dosyamız davacısı ticari ——— davalı—— olmamakla uyuşmazlık da mutlak yahut nisbi ticari dava olmamakla mahkememiz eldeki davaya bakma hususunda görevsizdir. O halde, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.——–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli ——Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.