Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/669 E. 2020/355 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/669 Esas
KARAR NO : 2020/355

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 20/12/2019
KARAR TARİHİ : 08/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ————– arasında ticari ilişki bulunduğunu, iş bu ticari ilişkiden —- müvekkili alacağının İstanbul Anadolu —- İcra ve İflas müdürlüğünün — iflas sayılı dosyasından masaya kayıt ve kabulü için talepte bulunduklarını ancak bu talebin iflas idare memurluğunun ——— yetkilisinin beyanı ve mübrez vesaike göre, talep edilen ——— kısmının tahsilde tekerrür olmamak üzere kabulüne ve 4.sıraya kaydına, haksız faiz uygulaması nedeniyle ——————— reddine” şeklinde kararı ile kısmen reddedildiğini, diğer davacı ——– risk sigortası alanında faaliyet gösteren bir şirket olup, sigortalamış olduğu ——- alacağından kanuni halefiyet hükümleri gereğince ——- alacağının İstanbul Anadolu —. İcra ve İflas Müdürlüğünün —- iflas sayılı dosyasından masaya kayıt ve kabulü için talepte bulunduklarını iş bu talebin iflas idare memurluğunun —————– tarihli kararı —– beyanı ve mübrez vesaike göre, talep edilen —- sorumluluğun doğup doğmadığı, ödemelerin yapılıp yapılmadığı, faiz durumu yargı denetimini gerektirir nitelikte olduğundan tümüyle reddine ” şeklinde kararı reddedildiğini belirterek ————- adına kaydı talep edilen ve asıl alacağın iflas tarihi itibariyle faiz alacağını oluşturan ve redde konu olan —– alacak tutarının —– adına kaydı iflas masasına kayıt ve kabulüne,———faiz olmak üzere toplam ——– iflas tarihi itibariyle toplam alacak tutarının————adına iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafa usulüne uygun biçimde dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, ancak davalı tarafın davaya cevap sunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, sıra cetveline itiraz ve neticelerini düzenleyen İİKnun 235 maddesi hükmüne dayalı kayıt kabul davasıdır.
İİK’nun 235 madde hükmü gereğince sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine dava açmaya mecburdurlar, 223 maddenin 3. fıkrası hükmü mahfuzdur.
İİK’nun 223/3. fıkrasında; iflas masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve —–çıkartılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflas idaresince alınacak kararın kendilerine tebliğini isteyebilirler.
Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflas idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.
İflas idaresince verilen —– tarihinde davacı —– yine ——– tarihinde davacı ——- vekili ——- tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacı vekili süresi içerisinde arabuluculuk için başvuru yapıldığını ve bu sebeple davanın da süresi içinde olduğunu belirtmiştir.
7155 Sayılı Yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/a maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabulucuğu ön görmüştür.
Anılan maddenin 1 numaralı fıkrası şu şekildedir,
” Bu kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması olması b dava şartıdır ” .
Eldeki kayıt kabul ( iflas sıra cetveline itiraz yada alacağın sıra cetveline yazdırılması ) davası bakımından düzenlenme iki yönden incelenmelidir,
İlk olarak yasayla hukuk mahkemeleri kanunun 114 maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir.
Bilindiği gibi dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı yada yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartı tamamlanmıyor yada tamamlanamıyor ise mahkemece davanın reddine karar verilir. ( HMK madde 115)
TTK 5/a maddesi zorunu arabululucuk dava şartının ” … konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri …” ile sınırlı tutmuştur.
Somut olayda; dava bir alacak yada tazminat davası olmayıp masaya kayıt kabul davasıdır.
Bilindiği gibi kayıt kabul davası bir para alacağının tahsili amacını gütmez, bu dava ile alacağın o iflas tasfiyesinden pay alıp alamayacağı hususu belirlenir.
Nitekim doktrinde de sıra cetveline itiraz davasının iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıyan, bu dava ile alacaklının iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir ayni hakkının mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında verilmiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddi hukuka uygun bir şekilde garameye dahil edilip edilmemesi talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç ile hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp sadece ortak borçlunun (müflisin) aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirliliği para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur. —–
Nitekim dava 15 günlük hak düşürücü süreye tabi tutulmuş olmakla birlikte dava süresinde açılmasa dahi tasfiye sonucunda tasfiye artılığı kalması halinde alacaklının bu kısma müracaat edebileceği kabul edilmektedir. Diğer bir ifade ile kayıt kabul davası sübjektif bir hakkı konu olmakta ve maddi hukuk hükümlerine göre incelenmekle birlikte maksadı tutarın tahsili değildir,
Yargıtay uygulaması da aynı yönde olup, davanın bu niteliği gereği alacak davalarından farklı olarak alacak tutarı üzerinden nisbi harç ve vekalet ücretine değil maktu harç ve vekalet ücretine hükmedilebileceği ilkesi benimsenmiştir.
Açıklanın nedenlerle kayıt kabul davası konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri cümlesinde olmayın zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi değildir.
İkinci olarak dava öncesi sürecinde dikkate alınması gerekir.
Borçlu davalının iflası üzerine iflas dairesince ilanlar yapılmakta ve alacaklı davacı alacağının masaya kaydı için iflas idaresine başvurmaktadır. Sınırsız bir tahkik ve tetkik yetkisi ile iflas idaresi (İİK madde 230) alacaklı tarafından sunulan belgeleri değerlendirerek alacağın tamamını veya bir kısmını reddetmektedir. İflas idaresinin bu şekildeki incelemesi üzerine red ve bu durumu sıra cetveli ile ilan ettiği tebliğ giderleri verenin kendisine masa kararının tebliğe gönderildiği, bir alacağın arabuluculuk sürecinde varlığını kabul etmesi çelişkili kararlara neden olacaktır.
İflas idaresinin arabuluculuk sürecinde masayı ne şekilde temsil edebileceği hususuna gelince;
İİK 226 maddesine göre iflas idaresi masanın yasal temsilcisidir. Ancak bu temsil yetkisi masanın menfaatlerinin gözetilmesi ve tasfiye ile sınırlanır.
Alacağı bir kez reddettikten sonra ara buluculuk sürecinde ve diğer alacaklıların katılımı olmaksızın alacağın kabulü, masanın menfaatine bir temsil yetkisi olarak kabul edilemez.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmasının bir şartı olmadığı ve iflas idaresinin arabuluculuğa katılma yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla; davacıların bu sebeple tebliğden itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açması mecburdur
Bu itibarla arabuluculuğa başvurulması davanın süresini kesmediği gibi bu şartta mevcut değildir.
Somut o uyuşmazlıkta; depo gideri depo eden davacı şirketler vekiline masa red kararı — tarihinde tebliğ edilmesine rağmen İİK 235/1 madde hükümlerinde belirtilen 15 günlük süre geçirildikten sonra 20.12.2019 tarihinde dava açılmış bulunduğundan her iki davacı yönünden süresinde açılmayan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Her iki davacı yönünden süresinde açılmayan davanın USULDEN REDDİNE,
KARAR HARCI
2-Her iki davacı yönünden alınması gereken 108,80 TL maktu karar harcının 44,40 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan geriye kalan 64,40 TL karar harcının davacılardan tahsiline,
3-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
a-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
c-Taraflarca yatırılan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.