Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/547 E. 2023/229 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/74 Esas
KARAR NO: 2023/194
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/01/2022
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan alacak (acentelik sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 26/11/2019 tarihinde ”Kapalı Grup Sözleşmesi” başlığıyla ——– yapılması hususunda anlaşma sağlandığını, sözleşme gereğince özetle davacı tarafından toplanan turistlerin davalı tarafından —-ülkelerinde gezdirileceğini, bu amaçla müvekkili firma tarafından davalının —————Euro olmak üzere toplam 8.200 Euro paranın peşin ödeme olarak gönderildiğini, araya covid salgın hastalığının girmesi nedeniyle planlanan turların gerçekleştirilemediğini, belirsizlik nedeniyle ileri tarihe kaldığını, ancak ilerleyen süre içerisinde müvekkilinin önce şifahi olarak daha sonra ihtarname çekmek suretiyle ödediği paranın iadesini istediğini, davalının aldığı ödemeleri inkar edip borcu olmadığını beyan ettiğini, bu nedenlerle davalıya önce ———- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak yasal süre içerisinde ödeme yapılmayınca ————- Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının ödeme emrinin tebliğinden sonra takibe borcu olmadığı gerekçesiyle itiraz ettiğini, bu nedenle arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, yetkisizlik kararı nedeniyle dosyanın —– gönderildiğini ve —-İcra Müdürlüğü’ne tevzi edildiğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile 71.400 TL tutarındaki asıl alacağın temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, davalı tarafın takibe kötü niyetle ve haksız olarak itiraz ettiğinden İİK’nın 67/2 maddesi gereğince %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin—— alanında faaliyet gösteren şirketler olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında müvekkili şirketin hizmet sağlayacağının kararlaştırıldığını, sağlanacak bu hizmetlerin kısaca konaklama, otel rezervasyonu ve ulaşım, uçak bilet hizmetleri, rehberlik vs , yerel hizmetler olarak sözleşmede belirtildiğini ve bu iş için müvekkili şirkete 17/01/2020 tarihinde 1.200 Euro, 11/02/2020 tarihinde 3.750 Euro, 14/02/2020 tarihinde 3.750 Euro olmak üzere toplam 8.700 Euro ödendiğini, akabinde sözleşme konusu hizmetlerin müvekkili şirketçe yerine getirildiğini, ancak pandemi salgın hastalığı sebebiyle davacı tarafın talep ve turlarına ilişkin projeyi iptal ederek müvekkili şirketten bedel iadesi talebinde bulunduğunu, bu talep üzerine iade talebinde bulunma haklarının bulunmadığını, rezervasyon ödemelerinin yapıldığı, edimin ifa edildiğini, talepte haklılıklarının bulunmadığının davacı tarafa beyan edildiğini, yine de rezervasyon bedellerinin iadesinin mümkün olduğunda kendilerine ödeme iadesinin yapılacağının bildirildiğini, bir süre sonra yapılan rezervasyonların müvekkili şirketçe iptali ile davacı tarafa toplam 1.700 Euro iade ödemesi yapıldığını ve bu aşamada yapılan görüşmede bakiye kısım 7.000 Euro için müvekkili şirketten talepte bulunulmayacağı, %10 tutardan az olmamak üzere bir kısmının komisyon olarak müvekkiline bırakılacağı, diğer kalan kısım için ise iş yaparak mahsuplaşılacağının kararlaştırıldığını, ancak davacı tarafın icra takibi ile haksız olarak talepte bulunduğunu, şihafen kararlaştırılan mutabakata aykırı davrandığını, davacının haksız icra inkar tazminatı talebine ilişkin hukuki şartların gerçekleşmediğini, takip dayanağının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının haksız faiz talebinin reddi gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddini, dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, İİK’ nun 67/1 maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası, takip borçlusunun ödeme emrine süresi içinde itiraz etmesi halinde, takibin devamını sağlamak amacıyla, takip alacaklısı tarafından 2004 sayılı Yasanın 67 nci maddesine göre, itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılan ve genel hükümler çerçevesinde incelenen bir eda davasıdır.Borçlunun itirazı, icra dairesi tarafından alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça bir yıllık süre işlemeye başlamaz; yüksek mahkeme kararlarına göre alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de itirazın iptali davası açabilir ——– Alacaklı bir yıllık süresi içinde itirazın iptali davası açmaması halinde takip düşer ise de alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece genel hükümlere göre alacağını dava edebilir.
Davanın kabul edilmesi halinde, borçlu tarafından yapılan itiraz iptal edildiğinden, itiraz üzerine duran takibe (haciz) devam edilebilir. İtirazın iptali davası devam ettiği sürece, bir yıllık haciz talebi süresi işlemez.İspat yükünün -kural olarak- davacıda olduğu itirazın iptali davasında, alacaklı (normal bir alacak davasında olduğu gibi) alacağının varlığını usul muhakemesinde caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Davanın reddi halinde, itiraz ile duran takip iptal edilmiş sayılır ve ilam kesin hüküm teşkil ettiğinden takip alacaklısı tarafından konusu aynı olan bir dava tekrar ikame edilemez. Ayrıca borçlunun talep etmesi halinde, mahkeme, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu kanısına varırsa alacaklıyı yüze yirmiden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum eder (67/II). Kötüniyet olgusunu ispat yükü, tazminat talep eden davalı borçludadır. Tazminatın, asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir.Davanın kabulü halinde, itiraz üzerine duran takibe devam edilir; (varsa) ihtiyati haciz, kesin hacze dönüşür. Ayrıca, alacaklı tarafça talep edilmesi halinde, takip konusu alacağın belirlenebilir (likit) olduğu durumlarda davalı (takip borçlusu) alacak miktarının asgari yüzde yirmisi oranında inkar tazminatına mahkum edilir. Yüksek mahkemenin yerleşik uygulamasına göre hüküm altına alınacak inkâr tazminatının asıl alacak üzerinden hesaplanması gerekir ———-
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, ——— sayılı dosyası ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.——— sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine 71.400,00.-TL asıl alacak ve 387,32 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 71.787,32 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte tahsiline yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 23/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 24/01/2022 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.Davacı, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalı şirkete ödeme yapıldığını, ancak pandemi ve olumsuz koşullar nedeniyle sözleşme konusu olan hizmet alımının gerçekleşmediğini, bu nedenle peşin ödenen tutarın davalı şirketten talep edildiğini iddia ederek ödenen peşin tutarın iadesini talep etmeyen davalı şirket aleyhine ilamsız takip başlatmış; davalı ise toplam 8700,00 Euro ödeme alındığını, konaklama, otel rezervasyonu ve biletlerin kendileri tarafından alındığını, pandemi nedeniyle davacının turlarına ilişkin projeyi iptal ederek kendilerinden iade talebinde bulunduğunu, iade talebinde bulunma haklarının bulunmadığını, bir süre sonra iptal edilen rezervasyonlar nedeniyle davacı şirkete 1700,00 Euro ödeme yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce uyuşmazlığın, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibinin ferileri ile birlikte yerinde olup olmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği davalı tarafından üstlenilen edimlerin yerine getirilip getirilmediği davacının ödediği bedel için iade koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmış; 30/6/2022 tarihli celsede, dosya bir mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınmasına karar verilmiştir———— tarafından tanzim olunan 27/11/2022 tarihli raporda;
“(…) S O N U Ç: Dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, açıklanan nedenlerle, Sayın Mahkemenin kabulü halinde;
1.Tarafların Ticari Defterlerinin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davalı şirketin ibraz ettiği 2019 yılı ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun utulduğu, birbirini teyit ettiği görülmüştür.Davalı şirketin ibraz ettiği 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K .64,66, V.U.K. m.220-226” ve 1 Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre Defteri kebir ile Yevmiye defterlerini GİB onaylı beratlarını süresinde almış olduğu görülmüştür.
2- Davacı Alacağı Yönünden:
Taraflar arasında imzalan bila tarihli “Kapalı Grup Sözleşmesi” kapsamında, davalı tarafından sözleşmeye konu ———–salgın hastalığı nedeniyle gerçekleştirmemesinden kaynaklı davacı tarafça, davalı tarafa ödediği bedelinin iade koşulların oluşup, oluşmadığı hakkında hukuksal değerlendirme sayın mahkemeye ait olmak üzere;Davalı tarafın incelenen ticari defterleri ile dosyaya sunulan banka ödeme dekontlarına göre davacı şirket tarafından davalı şirkete banka kanalıyla, 17.02.2020 tarihinde 1.200 Euro, 1.02.2020 tarihinde 3.750 Euro ve 14.02.2020 tarihinde 3.750 Euro olmak üzere toplam 8.700 Euro ödeme yapıldığı ve davalı tarafından 25.09.2020 tarihinde 1.700 Euro’nun iade edildiği ve davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 7.000 Euro alacaklı olduğu görülmüştür.Davacı taraf ———— yevmiye numaralı ihtarnamede, 7.000 Euro’nun iş bu evrakı teslim aldıktan itibaren 6098 sayılı Borçlar Kanunu 392 maddesinde belirtili altı haftalık süre içerisinde imesi ihtar edilmiş ve ihtarname 05.04.2020 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Ödeme için verilen altı haftalık süre dikkatte alındığından 17.05.2021 tarihinde sürenin dolduğu ve 18.05.2021 tarihinde temerrüdün gerçekleştiği ve ———– tarafından 18.05.2021 tarihinde açıklanan Efektif satış Euro kuru 1 Euro 10,2003 TL olduğuBuna göre davacının, 7.000 Euro alacağın temerrüt tarihi olan 18.05.2021 tarihinde ——— tarafından açılanan Efektif satış Euro kuruna göre (7.000 Euro x 10,2003 TL =) 71.402,10 TL olduğu hesaplanmış olup, davacı tarafından takipte 71.400,00 TL talep edildiğinden, talebe bağlılık ilkesi gereği davacı alacağının 71.400 TL olduğu
Davacının 71.400,00 TL alacağına, 18.05.2021 tarihinden, 18.01.2022 takip tarihine kadar yıllık %9 oranı üzerinden talep edebileceği işlemiş faiz 4.313,34 TL hesaplanmış olup, davacı tarafından takipte 387,22 TL talep edilmiştirBuna göre, davacının 18.01.2022 tarihli takip tarihi itibariyle asıl alacağının 71.400 TL, işlemiş faizin 387,22 TL olmak üzere toplam alacağının 71.787,22 TL olduğu, takip sonrasında işleyecek faiz oranı hakkında hukuksal değerlendirmenin sayın mahkemeye ait olduğu” belirlemelerine yer verilmiştir.
Türk hukukunda tüm ifa engellerini kapsayan, hatta yalnızca imkansızlık hükümlerini kapsayan hukuki bir düzenleme bulunmamaktadır. Başlangıçtaki imkansızlık kesin hükümsüzlük başlığı altında TBK m.27‟de, borçlunun sorumlu olmadığı sonraki imkansızlık borcun sona erme sebepleri arasında TBK m.136‟da, borçlunun sorumlu olmadığı sonraki kısmi imkansızlık TBK m.137‟de düzenlenmektedir. Borçlunun sorumlu olduğu sonraki sürekli imkansızlığa ise TBK m.112 hükümleri uygulanmaktadır.Sonraki imkansızlık, sözleşme geçerli olarak kurulduktan sonra edimin ifası aşamasında (ifa, şart veya sürenin gerçekleşmesinden önce) ortaya çıkan imkansızlıktır.Sonraki imkansızlık durumunda borçlunun kusurlu olup olmamasına bağlı olarak hukuki sonuç değişiklik gösterir. Sonraki ifa imkansızlığı borçlunun kusuruyla meydana gelmişse TBK m.112‟nin, borçlunun kusuru olmaksızın meydana gelmişse TBK m.136‟nın uygulanması söz konusu olacaktır
6098 sayılı Yasanın “İfa imkânsızlığı” üst başlıklı 136 ncı maddesine göre, bir borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder (f.2).Tüm dosya kapsamı ve teknik (mali) rapor içeriği birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında varlığı inkar olunmayan “Kapalı Grup Sözleşmesi” çerçevesinde davacı şirketin sözleşme ile belirlenen bedelleri vadesinde davalıya ödeme, davalı şirketin ise yurtdışı turu için gerekli tüm organizasyon (otel, konaklama, gezi, rehberlik hizmeti, uçak bileti vb) hizmetlerini sunma taahhüdü altına girdikleri; davacı şirketin kısım kısım 8700,00 Euro ödeme yaptığı ancak planlanan turun pandemi nedeniyle yapılamadığı, davacı şirketin peşin ödenen ücretin iadesini talep ettiği, davalı şirketin ise yalnız 1700,00 Euro iade ettiği, bakiye 7000,00 Euroyu iade etmemesi üzerine davacı şirketçe takip başlatıldığı, takibe davalı tarafından itiraz edildiği, davacı şirketin yukarıda anılı yasal düzenleme gereği, sözleşmenin karakteristik edimi olan “hizmet görme” ediminin (davalı) borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaştığı, buna göre borcun sona erdiği; buna göre davalı borçlunun (davacı) karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olduğu, davacı şirketin takipte haklı olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak takibin devamına karar verilmiş; ayrıca alacağın mahiyeti ve likit olduğu değerlendirilmekle, asıl alacağın takip tarihi itibariyle kur üzerinden Türk Lirası karşılığı olan 71400,00 TL üzerinden hesaplanan %20 inkar tazminatı olan 14280,00 TL nin de davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.-Davanın KABULÜ ile, davalı tarafından ———-sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile, takibin kaldığı yerden devamına,
Alacağın mahiyeti ve likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 oranında 14.280,00.-TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
2.-Alınması gerekli 4.877,33-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.219,34-TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 3.657,99-TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4.-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 80,70-TL başvurma harcı, 1.219,34-TL peşin harç, 11,50-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.311,54-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6.-Davacı tarafından sarfedilen 1.500‬,00-TL bilirkişi ücreti, 46,00-TL müzekkere ve posta ücreti olmak üzere toplam 1.546,00 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7.-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına; bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki (2) hafta süre içerisinde————adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.. 02/03/2023