Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/525 E. 2023/442 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/525 Esas
KARAR NO:2023/442
DAVA:Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/07/2019
KARAR TARİHİ:01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (özel sigorta sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ——- tarihinde aynı firmaya ait —- —— firmasında insan kaynakları biriminde işe girdiğini, iş akdinin —– tarafından—– tarihinde ihbarda bulunulup ihbarda iş akdinin 10.09.2018 tarihinde feshedileceği belirtilmişse de 24.09.2018 tarihine kadar çalıştığını ve feshedildiğini, müvekkilinin her iki firmayla da iş akdinin mevcut olduğunu,her iki firma tarafından iş akdinin haksız olarak feshedildiğini,fesih işlemini ——— tarafından gönderilen mail ile gerçekleştirildiğini,gönderilen mailde her iki firmanın aynı organizasyon olduğunun ifade edilerek ortaklık yapısının da belirtildiğini, her iki firma arasında hukuki ve organik ilişki bulunduğunu, müvekkilin maaşı —– yeni şirket kuruluncaya kadar olan dönemde —-şirket tarafından 18.06.2014 tarihine kadar ödendiğini,bu tarihten sonra bir kısmı —– kısmı da ——– tarafından ödendiğini, arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını, müvekkilin avukatı olarak işe iade davasında müvekkilin yetkilendirdiği sigortalı avukatların işe iade dava açma süresini iş kanununda yapılan değişiklik ile arabuluculuk sürecinden sonra iki haftalık süre içinde açma süresini kaçırdıklarını fark ettiklerini, meslek hayatlarında ilk defa böyle bir durumla karşılaşıldığını, davalı sigorta şirketi ile uzun yıllar mesleki sorumluluk sigorta poliçesi akdettiklerini, davalı sigorta şirketine bu zamana kadar da zarar bildiriminde de bulunmadıklarını, müvekkili tarafından ———- yevmiye nolu ihtarı ile “işe iade davasında kaçıırılan süreden dolayı fazlaya dair haklarını saklı tutarak enaz 4 maaş brüt ve 4 maaş net tutar toplamı olarak 169.914,64 TL zararlarını tazmin edilmesini talep ettiklerini aksi halde tazminat davası açılacağının” bürolarına ihtar edildiğini müvekkilinin, kendi kusurları nedeniyle uğramış olduğu maddi zararı ve hak kaybı için mesleki sorumluluk sigorta poliçesinden tazmini için 02.11.2018 tarihinde davalı sigortanın aracı firması ——— Hasar Servisine başvurulduğunu , avukatlık kanunu——– gereği avukatın vekaletini özen borcu gereği müvekkiline karşı en iyi şekilde ifa etmesi gerektiğinin düzenlendiğini ve aksine davranışın özen borcunun ihlali olarak kabul edileceği ve sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınmış riskin gerçekleşmiş olduğunu ————– sigortanın konusunun sözleşme içerisinde meydana gelen olay sonucu doğan zararlar olduğunu, zararı doğuran olayın sözleşme içerisinde gerçekleşme şartının arandığını, davalı ile akdedilen ———–sözleşmede aksine hüküm yoksa, avukatın bürosunda birlikte çalıştığı avukatların ve diğer personelin icrai veya ihmali eylem ve işlemlerinden doğan sorumluluğunu da karşılar . Dolayısıyla yapılan sorumluluk sigortası bu kişileri de himaye altına almaktadır” düzenlemesine havi olduğunu, davalı sigorta şirketi aracı firması ———- tarihlerini kapsayacak şekilde —-poliçe nolu ,——- imzaladığını, poliçede sigorta bedelinin 250.000,00 TL olduğunu, anılan poliçenin ——-Teminat kapsamı bölümünde “bu sigorta ile sigortacı, sigortalının ————— sıfatıyla mesleki faaliyetini ifa ederken görevini gereği gibi yapmamasından, müvekkiline karşı özen borcunu yerine getirmemesinden veya diğer kusurlu davranışlarından doğan zararlar nedeniyle sigortalıya karşı ileri sürülebilecek tazminat taleplerinin sonuçlarına karşı onu poliçede belirtilen teminat limitine kadar ve aşağıda yazılı özel şartlar ile ekli mesleki sorumluluk sigortası genel şartlarının A.1.maddesi (b) bendi hükümlerine göre sigorta eder” hükmünü yer aldığını ve poliçenin 4.sayfasında “Sigortalı avukata, yanında hizmet akdi ile çalışan personelin ya da vekaletname veya yetki belgesi ile tevkil edilmiş avukatların yapmış olduğu işlemlerden/kaçınmalardan dolayı düşecek hukuki sorumluluklar teminat kapsamındadır” hükmünün yer aldığını ve bu çerçevede davalı sigorta şirketi ile imzalanan——— kusurlarından kaynaklanan müvekkil zararı poliçe kapsamında olduğunu ve davalı sigorta şirketinden tanzim edilmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketine yapılan —— tarihli başvuru sonucunda davalı şirketin feshin haklı gerekçelerle yapılıp yapılmadığının aydınlığa kavuşması gerektiğini, feshin son çare olup olmadığının veya iddia edilen küçülmenin kalıcı olup olmadığının araştırılması gerektiği sebeplerini ileri sürerek başvuruyu bekletmeye aldıklarını, yargılamaya muhtaç olduğunu, davanın açılmasından önce de müvekkilinin işine haksız olarak son veren —- Pozisyonu için ——isimli ——– iş alanı açtığını, ilanı veren kişi olan —–müvekkili de işe alan kişi olduğunu, verilen iş ilanında da alınacak kişinin —–çalışanlarından sorumlu olacağının belirtildiğini, müvekkilinin işvereni olan —— küçülmeye gitmediğini, müvekkilin çalıştığı dönemdeki pozisyonu ile ilgili personel alımına devam edildiğini, müvekkilin iş akdinin haksız feshedildiğini, hataları sonucu işe iade davası süresinin kaçırıldığını, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin zararını poliçe kapsamında karşılaması gerektiğini fazlaya dair haklarını saklı tutarak mesleki faaliyetlerini yerine getirirken kusurları nedeniyle zarara uğrayan müvekkilin zararının karşılanması için şimdilik 50.000,00 TL zararın temerrüt tarihi olan 31.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile müvekkile ödenmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——- müvekkil şirket tarafından ——- nolu —— ile sigortalı olduğunu, poliçe üst limiti 250.000,00 TL olduğunu, poliçede her bir tazminat talebi için asgari 1000,00 TL ile her hasarın %10’u oranında muafiyet mevcut olduğunu, davacının ——–gerek işe iade davası açılması ve gerekse de 4 aylık boşta geçen süre ile 4 aylık işe başlatılmama tazminatı talep etmesi için vekalet verdiğini, davacı vekilince arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlayamadığı tarihten sonra takip eden iki haftalık süre içinde İş Mahkemeleri nezdinde dava açılmaması sebebiyle dava açma hakkını kaybettiğini, mesleki hatayı yapan ———-sigorta hukuku prensipleri uyarınca davada davalı olarak yanlarında olması gerektiğini ve birlikte savunma yapılması gerekirken davada davacı vekili olarak yer aldığını, çıkar çatışması olduğunu, bu hususu mahkemenin değerlendirmesi gerektiğini, davacının işten çıkartılma nedeni şirketin küçülmeye gitmesi, yönetim kurulu kararı doğrultusuna davacının pozisyonunun kaldırılması yerine başkaca kişi de alınmayacak olması olduğunu, davacı vekili ile aktedilen poliçede özel şartın ise “yalnızca mesleki hatanın yapılmış olması, bu sigortadan sigortacı tarafından tazminat ödemesi yapılmasına yeterli değildir. Bu mesleki hata sonucunda avukattan tazminat talebinde bulunan kişinin somut olarak zarara uğramış olması gerekir”düzenlemesi olduğunu, davacı Barbaros’un somut olarak zarara uğrayıp uğramadığının belli olmadığını, kanun işverenlere küçülme, işyeri kapatma vs nedenlerle geçerli fesih hakkı verdiğini, dava dışı —— Geçerli bir küçülme ile geçerli bir fesih yapma ihtimalinin mevcut olduğunu, ortada geçerli bir fesih varsa davacının dava dışı ——- açacağı işe iade ve 4 aylık boşta geçen süre ve 4 aylık işe başlatmama tazminatı talebi de mahkemece kabul edilmeyeceğini ,davacının çıkışını denetlemek için dava dışı —– kayıtlarının incelenerek sonuca gidilmesi gerektiğini, dava dışı —– davanın ihbar edilmesi gerektiğini, davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan —– Vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davacı ile arasındaki iş akdinin ——- kapsamında alınan yönetim kurulu kararı ile departmanın kapatılmış olması ve davacıyı da başka bir pozisyonda istihdam etme olanağının bulunmaması nedeniyle haklı ve geçerli nedenle iş akdinin 24.09.2018 tarihinde feshedildiğini, işe iade talebi ile ilgili arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını, İK 20 gereği iki haftalık sürede işe iade davasının açılamadığı, davacının hak düşürücü süre içerisinde davasını açamadığı için işe iade, ve ferileriyle ilgili talepte bulunma hakkının ortadan kalktığını, dava dilekçesinde asil ile vekilin beyanlarının karıştığını, davada talep edilenin vekilin ihmali nedeniyle doğduğunu iddia ettiği zararın karşılanmasının istendiğinin anlaşıldığını, davayı kabul etmemek kaydıyla bir an için davacının zarara uğradığı varsayımında davacının avukatı aleyhine genel hükümler uyarınca genel mahkemede dava açma hakkının olduğunu ancak davacı vekilinin kendisini zarara uğrattığını iddia etmesi ve güven ilişkisi zedelenmesine rağmen vekili ile vekalet ilişkisini devam ettirerek huzurdaki davayı açması bir çelişki oluşturduğunu, Asliye Ticaret Mahkemelerinin iş akdinin haklı/haksız feshine ilişkin bir yetkisinin de bulunmadığını, iş mahkemelerince bu tespitler yapıldığını öte yandan davacı avukat ile müvekkil şirketim arasında illiyet bağı da bulunmadığını, huzurdaki davanın avukatın özen yükümlüğü ihlal neticesinde açıldığını, davanın açılmasına müvekkil şirketin sebebiyette vermediğini, müvekkil şirketin sorumlu olmadığını, davanın reddini” talep ettikleri görüldü.İhbar olunan ——-vekili beyan dilekçesinde, davacının ——- tarihleri arası çalıştığını, şirketteki son pozisyonunun ——– olduğunu, davacının işveren vekili sorumluluğuna sahip olduğunu ve işe alım yetkisinin bulunduğunu, 25.07.2018 tarihli şirket yönetim kurulu kararı ile davacının çalıştığı——— sonlandırılmasına karar verilerek departmanların kapatıldığını, ilgili departmanların kapatılması sonucu istihdam fazlalığı meydana geldiğini, davacının başka pozisyonlarda çalışmasının değerlendirildiğini ancak eğitimi ve mesleki deneyimi ile uyumlu boş pozisyon bulunmadığınından şirket yönetimince iş akdine son verildiğini, fesih bildirimi yazılı yapıldığını, davacıya kıdem ve ihbar tazminatına ek olarak 24 günlük ücret payı, 24 günlük kira yardımı, senelik izin ücreti ödemesi teklif edildiğini, davacının kabul etmediğini, ihbar süresi boyunca iş akdinin devam ettiğini, ücret hak edişine bu sürelerin de eklendiğini, davacı ile halen ——–sayılı dosya da müvekkil şirket aleyhine işçilik davası ikame edildiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili 17/04/2023 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 05/04/2023 tarihli bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama ile tespit edilen 83.666,10.-TL boşta geçen süre ücreti ile, 100.734,67.-TL işe başlatmama tazminatı doğrultusunda dava dilekçesi ile talep edilen 50.000,00.-TL yi 134.400,00.-TL arttırarak 184.400,77.-TL ye çıkardığını beyan etmiş talep edilen alacak miktarını temerrüt tarihi olan 31/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, avukatın mesleki kusurundan kaynaklandığı iddia edilen (üçüncü kişi) zararının, avukat mesleki sorumluluk sigortasından tahsil edilmesi talebine dair maddi tazminat davasıdır.
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ———- iş akdinin işverenlerince haksız feshi nedeniyle kendilerinden alacağı hukuki yardım sürecinde arabuluculuk faaliyetinin gerçekleştirildiğini, tarafların arabuluculuk son tutanağı doğrultusunda anlaşamadıklarının belirlendiği, ancak tutanak tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde dava açılamadığından işe iade davası açma hakkının kaybedildiğini, davacı müvekkilleri tarafından kendilerine zararın tazmin edilmesi bakımından ihtarname gönderildiğini, en az dört brüt/dört net maaş tutarı olan 169.914,64 TL nin karşılanması gerektiğini bildirdiğini, tarafları ile davalı sigorta şirketi arasında akdedilen mesleki sorumluluksigortasına göre teminat kapsamındaki zararın karşılanması gerektiğini, poliçe bedelinin 250.000,00 TL olduğunu, hasar servisine yapılan başvurunun reddedildiğini, sigorta şirketince müvekkillerinin zarara uğradığı iddiasının yargılamayı gerektirdiği,şirketin küçülme ihtimaline dayalı işlem tesis etmiş olabileceği, feshin haklı olarakyapılabileceği, dosya durumunun yargılamayı gerektirdiği belirtilerek talebin reddedildiğini, arabuluculuk görüşmelerinde davalı sigorta şirketi ile anlaşmaya varılamadığını belirterek davanın kabulüne karar verilerek mesleki faaliyetlerini yerine getirirken kusurları nedeniyle verdikleri zararın şimdilik 50.000,00 TL kısmını temerrüt tarihi olan 31.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak kendilerine ödenmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi ise cevap dilekçesinde özetle; gerçek bir küçülmenin söz konusu olması halinde feshin haklı ve geçerli olduğu, bu anlamda davacının gerçek bir zararının bulunduğu hususunun net olmadığını, zarara uğranılıp uğranılmadığı hususunun belli olmadığını, ortada geçerli bir küçülme ve geçerli bir feshin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davanın kabul edilmesi halinde rücu gündeme geleceğinden davanın dava dışı —— ihbarını talep etmiştir.Dava, davalı sigorta şirketinin talebi doğrultusunda, dava dışı —– ihbar edilmiştir.İhbar olunan —–tarihli beyan dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı —- arasındaki iş akdinin ———– kapsamında alınan yönetim kurulu kararı ile ilgili departmanın kapatılması ve kendisine başkaca pozisyonda istihdam etme olanağının bulunmaması nedeniyle haklı ve geçerli sebeplerle feshedildiğini, davacının müvekkili şirkete karşı dava açma hakkının tamamen ortadan kalktığını, asliye ticaret mahkemelerinin iş akdinin feshine dair davalara bakma yetkisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlığın Çözümünde Ticaret Mahkemelerinin Görevli Olup Olmadığı HususuDavanın davalı sigorta şirketinin talebi doğrultusunda dava dışı şirkete ihbarını müteakip ilgili şirket tarafından verilen dilekçede, asliye ticaret mahkemelerinin iş akdinin feshine dair davalara bakma yetkisinin bulunmadığı belirtilmiş ise de uyuşmazlığın esasen, davacının iddia ettiği zararın, poliçe ile teminat altına alınan zarar kapsamında olup olmadığı, dolayısıyla poliçeden ve sigorta hukukundan kaynaklandığı anlaşıldığından Mahkememizin uyuşmazlığın hallinde görevli olduğu değerlendirilmiş ve görevsizliğe dair davalı savunmalarına itibar edilmemiştir.13/2/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın, davacının, dava dışı avukattan aldığı hizmet nedeniyle herhangi bir zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise bu zararı avukatın mesleki sorumluluk sigortasından talep edip edemeyeceği ve talep edebilecek ise bunun miktarı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.Burada ayrıca davacının herhangi bir zararının bulunup bulunmadığının tespiti bakımından davalı şirketin cevap dilekçesinde de belirttiği gibi, iş akdinin, ekonomik nedenlere dayalı olarak geçerli nedenle feshedilip edilmediğinin tespiti gerekir. Zira sözleşmenin geçerli nedenlerle feshedilmesinin tespiti durumunda feshe bağlı alacaklar talep edilemez; dolayısıyla bu durumda davacının bir zararından söz edilemez. Ancak sözleşmenin feshinin geçerli neden dayanmadığının tespiti halinde ise davacının zararının doğacaktır.Ekonomik nedenlerle fesih, 4857 sayılı İş Kanununun 18 inci maddesinde yer almaktadır. Buna göre, “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır”. Maddenin gerekçesi ise “Geçerli sebepler 25 inci maddede (haklı nedenle fesih) belirtilenler kadar ağırlıklı olmamakla birlikte, işin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir. Bu nedenle, geçerli fesih için söz konusu olabilecek sebepler, işçinin iş görme borcunu kendisinden veya işyerinden kaynaklanan sebeplerle ciddi bir biçimde olumsuz etkileyen ve iş görme borcunu gerektiği şekilde yerine getirmesine olanak vermeyen sebepler olabilecektir. Sonuçta, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir” şeklindedir. 4857 sayılı Yasanın 20 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre, feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir.Sorumluluk sigortası, 6102 sayılı Yasada zarar sigortaları kapsamında düzenlenmiştir. Dolayısıyla sorumluluk sigortası bir zarar sigortasıdır. Sigorta sözleşmesinde öngörülen rizikonun gerçekleşmesi sebebi ile sigorta ettirenin veya sigortalının malvarlığının uğradığı zararın tazmininin sigortacı tarafından -sigorta sözleşmesinde yer alan kayıtlar çerçevesinde- üstlenildiği sigorta türüdür. Sorumluluk sigortasının amacı, zarar gören üçüncü kişinin gerçek zararının (sigorta limiti dahilinde olmak kayıt ve şartıyla) tazminidir.
Sorumluluk sigortası ile sigortacı, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat ödemeyi taahhüt eder (TTK m.1473). Sigortacı, sözleşmede öngörülen ve sigorta süresi içinde meydana gelen bir olaydan kaynaklanan zararları gidermekle yükümlüdür.TTK m.1473/2’ye göre sorumluluk sigortası, sigortalının işletmesi ile ilgili sorumluluğu için yaptırılmışsa (sözleşmede aksine hüküm olmaması halinde), sigortalının temsilcisi ile işletmenin bir kısmının yönetiminde, denetiminde ve işletmede çalıştırılan kişilerin sorumluluğunu da karşılar. Bu durumda, sigorta bu kişilerin lehine yapılmış sayılır.“(…) Meslekî sorumluluk sigortası, meslekî faaliyetin yürütülmesi sırasında verilen zararları tazmin etmeyi amaç edinen bir sorumluluk sigortası türüdür … Daha somut bir tanımlama ile, meslekî sorumluluk sigortası, avukat, malî müşavir, hekim, mimar vb. meslek sahiplerini mesleklerini uygulamaları sırasındaki, yetersiz veya hatalı işlemleri sonucunda üçüncü kişilere verebilecekleri zararlar nedeniyle ödemek zorunda kalacakları tazminatlara karşı koruma sağlayan bir sigortadır”———
“(…) Avukatlık meslekî sorumluluk sigortası, sigortalı avukatın sözleşmeden kaynaklanan “hukukî sorumluluklarını” gereği gibi yerine getiremediği için müvekkiline vereceği zararlar sonucunda, pasifinde ortaya çıkabilecek artmaya karşı güvence oluşturmaktadır. Avukatın meslekî olarak sorumluluğunun temel kaynağı, müvekkil ile arasındaki ilişkiden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesidir”———–Doğrudan dava hakkı” başlıklı 1478 inci maddesine göre, zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.
“(…) Sorumluluk sigortalarında, mağdur doğrudan doğruya sigortacıya başvuruda bulunabilir; ama bu durum, sorumluluk sigortası sözleşmesini üçüncü kişi lehine sözleşme hâline getirmez. Üçüncü kişinin başvuru hakkının kaynağı doğrudan doğruya kanundur” age s.14TTK m. 1401’e göre sigorta sözleşmesi, sigortacının prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, yani rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi yükümlendiği sözleşmedir. Mesleki sorumluluk sigortası sözleşmesi içinde bu genel hükümden ayrı bir düzenleme söz konusu değildir.
“Avukatın, iş sahibi ile olan ilişkisi, bir sözleşmeye dayanır. Avukatın bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal etmesi durumunda, akdi sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Ayrıca avukatın, bazı hallerde haksız fiilden doğan sorumluluğu da ortaya çıkabilir. İşte bu tür durumlarda, bir mesleki sorumluluk sigortası sözleşmesinin var olması halinde, sigortacı, avukatın akdi veya akit dışı sorumluluğunu doğuracak bir rizikonun gerçekleşmesi olasılığına karşın haklı taleplere karşı ödemede bulunmak ve sigorta ettireni haksız taleplere karşı korumak yükümlülüğünü taşır” ——–Mahkememizce —– tarihli tensip doğrultusunda davalı —- müzekkere yazılarak —- numaralı mesleki sorumluluk sigorta poliçesi ve hasar dosyasının onaylı bir sureti talep edilmiş, temin edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
İlgili poliçe incelendiğinde, 10/11/2017 tanzim tarihli mesleki sorumluluk sigortası poliçenin, başlangıç tarihinin 14/11/2027 tarihli ve bir yıl süreli olduğu, sigortalısının dava dışı ——, sigorta bedelinin ise —-olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca (2) numaralı celse ara kararları gereği davacıya ait sigorta kayıtlarının celbi için—- ve yine davacı ait işyeri özlük dosyası, sözleşme ve ücret bordrolarının celbi için ihbar olunan ——- müzekkereler yazılmış, ilgili yazı cevapları dosya arasına alınmıştır. Davacının hizmet cetveli incelendiğinde, 1/10/2013 tarihinde dava dışı ——- başladığı, 24/9/2018 tarihinde “belirsiz süreli iş sözleşmenin işveren tarafından feshi” koduyla hizmet ilişkisinin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya 20/1/2021 tarihli ara karar doğrultusunda sigorta ve iş mevzuatından kaynaklı nitelikli hesap uzmanlarından oluşan heyete tevdi edilerek dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda rapor tanzim edilmesi istenilmiş; 19/8/2021 tarihli raporda,”(…) Davacı tarafından, ihbar olunan şirket aleyhine işe iade talepli bir dava açılmış olsa idi, bu davanın davacı lehine sonuçlanıp sonuçlanmayacağı belirsizdir. Zira iş mahkemesinde açılmış bir ava bulunmadığından, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, iş mahkemesince toplanacak muhtemel deliller (tanık, şirket defterleri ve kayıtları üzerinde işletmenin gerçek bir küçülmeye gidip gitmediği ve davacı iş akdinin geçerli bir nedenle sona erdirilip erdirilmediği yönünde temin edilecek bilirkişi raporu) işbu dosya kapsamında bulunmadığından, heyetimizce bu yönde bir değerlendirme yapılamamıştır.
İşe iade davasının davacı lehine sonuçlanması halinde İş Mahkemesince, İş Kanunu m. 21 hükmüne istinaden “feshin geçersizliğine, davacının işine iadesine, boşta geçen süreye ait en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının işçiye ödenmesine, işçinin süresinde (kesinleşen kararın tebliğinden itibaren on iş günü 21/6) işe iade başvurusuna rağmen işine başlatılmaması (1 ay içinde işe başlatmama 21/1) halinde en az 4 en çok 8 aylık ücreti tutarında işverenin tazminat ödemesine” hükmetmesi gerekecekti. Yine iş Kanunu m. 21/4 hükmüne istinaden, dava tarihindeki ücreti esas alınarak yukarıda yer alan ücretleri mahkeme kararında parasal olarak belirlenecekti.Davacının kıdemi ve gösterilen fesih sebebi dikkate alındığında, ——— kararlarına uygun olarak, muhtemel mahkeme kararında işe başlatmama tazminatının (4-8 aylık ücret aralığında) 4 aylık ücreti olarak belirleneceği düşünülmektedir. Ancak, lehe sonuçlanmış bir işe iade davasında da, işçinin süresi içinde işverene başvurup başvurmayacağı, başvurmuş ise işverenin işçiyi işe iade edip etmeyeceği hususları da yine ihtimal dahilinde olan ve hayat olayı yaşanmadan nasıl gelişeceğinin öngörülmesi mümkün olmayan durumlardır.İşçinin süresi içinde işe iade başvurusunda bulunmaması halinde, sadece geçerli bir feshin sonuçları oluşacak, işçi kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi geçersiz feshe bağlı tazminatları elde edebilecektir. Süresinde başvuru üzerine işe iade edilmesi ve işine başlatılması halinde ise en çok 4 aya kadar ücret ve diğer sosyal hakları ——- işçiye ödenecek ancak en az 4 en çok 8 aylık ücreti tutarındaki tazminatı talep hakkı olmayacak, geçersiz fesih esnasında ödenen kıdem tazminatı ve bildirim süresine ait ücreti, işçiye yapılacak ödemeden mahsup edilecektir ——-
Neticede yukarıda açıkladığımız bütün hususlar dikkate alındığında, heyetimizce davacının sigortacı davalıdan, dava konusu zararı nedeniyle talep hakkı olduğunun kabul edilmesi ihtimaline binaen, talep edebileceği tazminat miktarı farazi olarak hesaplanmış olup, aşağıdaki paragrafta Sayın Mahkemenizin takdirlerine sunulmuştur” denilmek kaydıyla boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı hesaplamaları yapılmıştır.Tarafların tümü rapora karşı beyan ve itirazlarını sunmuş, Mahkememizce —– tarihli duruşma ara kararları gereği, ihbar olunan şirket ve ——birimine müzekkereler yazılmıştır.Ayrıca davacının—- Mahkemesinde açtığı işçilik alacak ve tazminatlarına dair dava tutanakları ve temin edilen bilirkişi raporu da celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.24/5/2022 tarihli celse ara kararı gereği, dosya yeni belirlenecek işçilik alacaklarında uzman bir bilirkişi ile sigorta alacaklarında uzman bir bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilerek davacının işe iade açma davası koşullarının oluşup oluşmadığı, işe iade davası açılsaydı davacının talebinin kabul edilebilir olup olmadığı ve varsa davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının tespitine ilişkin rapor alınmasına karar verilmiş, 1/2/2023 tarihli raporda,”(…) delillerin değerlendirilmesi Haklı neden ya da Geçerli sebebin var olup olmadığının takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacının davasında haklı çıkması halinde hak etmiş olduğu 4 aylık Boşta Geçen Süre Alacağı 70.506,32 TL + 4 aylık İşe Başlatmama Tazminatı 67.589,87 TL = 138.096,19 TL olabileceğine, davacının iş akdinin sonlandığı 24.09.2018 tarihinden sonra takip eden 1 yıllık kurum — belgeleri incelendiğinde ihbar edilen ——- sadece 1 kişi çıkartıldığı , işe alımlarının bulunmadığı değerlendirildiğinde, ihbar edilen işverenin dürüstlük kuralı gereği işletmesel kararının amacını dosya kapsamında gelinen aşamada ispatlayamadığı, davacının işe iade davası açabilmesinin mümkün olacağı,ancak hukuki süresi içinde davacının vekili tarafından işe iade davasının açılmadığı,davalı sigorta şirketinin oluşan zarardan % 10 muafiyet tenzili sonrasında sorumluluğunun oluşacağına” şeklinde belirlemelere yer verilmiştir.Rapora karşı davacı ve davalı vekillerinin itirazları dikkate alınarak dosya ek rapora gönderilmiş, 5/4/2023 tarihli ek raporda,”(…) a.Davalı ———-poliçe gereği sorumluluğun poliçede belirtili 250.000,00 TL ile sınırlı kalmak üzere;
1.İhtimal4 aylık Boşta Geçen Süre Alacağı 83.666,10 TL + taleple bağlılık gereği 4 aylık İşe Başlatmama Tazminatı 100.734,67 TL TL = 184.400,77 TL olabileceği,
1.İhtimal4 aylık Boşta Geçen Süre Alacağı 83.666,10 TL + 4 aylık İşe Başlatmama Tazminatı için yukarıda tabloda Muafiyet ile %10 tablosunda belirtilen 4 ay ile 8 ay arasındaki Mahkemenizce belirlenecek değerler olabileceği,
b.İhbar Olunan Eti Gıda San ve Tic. A.Ş.’nin soruımluluğu; Muafiyet %10 Tenzil indirimi yapılmaksızın;1.İhtimal
4 aylık Boşta Geçen Süre Alacağı 92.962,33 TL + taleple bağlılık gereği 4 aylık İşe Başlatmama Tazminatı 111.927,41 TL = 204.889,74 TL olabileceği,
1.İhtimal 4 aylık Boşta Geçen Süre Alacağı 92.962,33 TL + 4 aylık İşe Başlatmama Tazminatı için yukarıda tabloda belirtilen muafiyet gereği tenzil indirimi yapılmayan tabloda belirtili 4 ay ile 8 ay arasındaki Mahkemenizce belirlenecek değerler olabileceği” belirlemelerine yer verilmiştir.
Davacı vekili, 17/4/2023 tarihli dilekçesi ile davasını miktar bakımından ıslah ederek dava değerini 184400,77 TL na çıkarmış, dilekçeler muhataplarına tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, alınan raporlar ve sair evrak birlikte değerlendirildiğinde; davacının 1/10/2013 tarihinde dava dışı ——- işe başladığı, 24/9/2018 tarihinde “belirsiz süreli iş sözleşmenin işveren tarafından feshi” koduyla hizmet ilişkisinin sonlandırıldığı, davacının — işyeri sicil numaralı ———- hizmet süresinin 4 yıl, 11 ay, 23 gün olduğu; 10/11/2017 tanzim tarihli mesleki sorumluluk sigortası poliçenin, başlangıç tarihinin 14/11/2027 tarihli ve bir yıl süreli olduğu, sigortalısının dava dışı (avukat) ——-sigorta bedelinin ise 250000,00 TL olduğu ve her bir tazminat talebi için %10 muafiyet şartının bulunduğu; davacının iş akdinin belirsiz süreli olduğu, sözleşmenin işveren tarafından feshini müteakip davacı vekili tarafından arabuluculuk sürecinin işletildiği ancak anlaşamama tutanağından sonra süresi için işe iade davasının açılmadığı, davacının işgüvencesi kapsamında olduğu, işe iade davasının işçi lehine neticelenmesi halinde boşta geçen süre bakımından 4 aylık net ücret ve işinin işe başlatılmaması halinde fesih sebebi ve işçinin kıdemine göre 4 ila 8 aylık işe başlatmama tazminatına hak kazanacağı; davacının iş akdinin sonlandığı 24.09.2018 tarihinden sonra takip eden 1 yıllık kurum ——- incelendiğinde ihbar edilen——–kişi çıkartıldığı, işe alımlarının bulunmadığı değerlendirildiğinde, ihbar edilen işverenin dürüstlük kuralı gereği işletmesel kararının amacını dosya kapsamına göre ispatlayamadığı, ayrıca bu fiili durumun “feshin son çare olması” ilkesine de aykırılık teşkil ettiği; bu kabule göre sigortalı davacının, işe iade davasının açabileceği ancak avukatın kusurlu davranışı nedeniyle süresinde açılmayan işe iade davası nedeniyle tazminatlardan mahrum kaldığı, davalı sigorta şirketinin oluşan zarardan % 10 muafiyet tenzili sonrasında sorumluluğunun oluşacağı; 5/4/2023 tarihli (ek) rapor içeriğine göre boşta geçen süre alacağının 83666,10 TL ve dört aylık işe başlatmama tazminatının 10734,67 TL; belirlenen bu tutarın —- numaralı mesleki sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alındığı ve davalı sigorta şirketinden poliçe limitleri dahilinde talep edilebileceği anlaşıldığından davanın ıslah tarihi dikkate alınarak kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.-Davanın KABULÜ ile,
Sigorta tazminatı olarak belirlenen tazminatın,—– kısmı için temerrüt tarihi olan 31/01/2019 tarihinden, bakiye 134.400,77.-TL kısmı için ise ıslah tarihi olan 17/04/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden (sigorta poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile davacıya verilmesine,
2.-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 12.596,42.-TL’den dava açılırken yatırılan 853,88.-TL peşin harç ve 2.296,00.-TL harcın toplamı 3.149,88.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 9.446,54‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.-Davacı tarafça dava açılırken toplam yatırılan 3.149,88.‬-TL peşin harç ve 44,40.-TL başvurma harcı olmak üzere olmak üzere toplam 3.194,28‬.‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.-Davacı tarafından yapılan 266,95.-TL posta gideri, 4.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.466,95.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5.-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6.-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 28.660,12 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
7.-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının davacı tarafa iadesine,
Dair, huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki (2) hafta süre içerisinde———- Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.
01/06/2023