Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/522 E. 2021/367 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/522 Esas
KARAR NO : 2021/367

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete ———— ilgili olarak düzenlenen ————- davalı yana teslim edildiğini, karşılığında davalı tarafından hizmet bedellerinin ödendiğini, bu doğrultuda müvekkilince————-aleyhine İstanbul Anadolu——. İcra Müdürlüğü’nün ——————Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, alacağın likit olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkilinin cari hesabına göre davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı tarafından haksız olarak icra takibi başlatıldığını savunarak; davanın reddine ve %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller,—— kayıtları, İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğü’nün——- esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporu, ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından fatura alacağına istinaden davalı aleyhine 39.884,94 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 19,50 oranında avans faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya ——— tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 26/06/2019 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 23/10/2020 tarihli raporda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı yanın kayıtlarına göre davalıdan 17.561,82 TL alacaklı olduğu, davalı yanın kayıtlarına göre davacıdan 29.049,82 TL alacaklı olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının 31/12/2017 tarihi itibari ile birebir örtüştüğü, bu tarih itibari ile davacının davalıdan 7.465,02 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından düzenlenen toplam 47.144,12 TL bedelli faturanın davacı kayıtlarında yer almadığı, davacı tarafından düzenlenen toplam 5.340,00 TL bedelli faturanın davalı kayıtlarında yer almadığı, davacı kayıtlarında davalı yan tarafından düzenlendiği görülen ancak davalı kayıtlarında yer almayan 5.872,48 TL bedelli faturanın bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen takip konusu faturanın davalı tarafından 3,5 ay sonra iade edildiği, iade faturasının davacı kayıtlarında yer almadığı, davacı tarafından düzenlenen ancak davalı tarafta kayıtlı olmayan faturalara konu hizmetin verildiğinin ispat edilemediği, bu tutarın davacı cari hesabından düşülmesi ile 12.221,82 TL davacı alacağının bulunduğu, davacı kayıtlarında davalı tarafça düzenlendiği görülen ancak davalı kayıtlarında yer almayan 5.872,48 TL bedelli faturanın davacı lehine değerlendirilemeyeceği, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 12.221,82 TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce taraf vekillerinin itirazları üzerine bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 31/01/2021 tarihli raporda özetle; kök raporda değiştirilecek bir husus bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, fatura alacağına istinaden başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça; takip konusu 1 adet fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu ——– yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay ——. HD——————Sayılı İlamı)
Somut olay bakımından ise; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafından düzenlenen ——— tutarlı faturanın davalı yanın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davalı tarafından yaklaşık 3,5 ay sonra iade faturası düzenlendiği, anılan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere, takip konusu faturaya konu hizmetin verildiğinin kabulünün gerektiği, davalı tarafından hizmetin verilmediğine ilişkin olarak herhangi bir yazılı delilin dosyaya ibraz edilmediği, davacı yanın kendi aleyhine delil teşkil eden ticari kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile davalıdan 17.561,82 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen ancak davalı kayıtlarında yer almayan toplam 5.340,00 TL bedelli faturalara konu hizmetin davalı yana verildiğinin ispat edilemediği, bu hali ile işbu tutarın davacı yanın cari hesap alacağından düşülmesi sonucu davacı alacağının 12.221,82 TL olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı tarafça takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi isteminde bulunmuştur. Bu hali ile davacının talebi HMK md. 26 uyarınca aşılamayacağından (Yargıtay ——– Karar Sayılı İlamı); taleple bağlılık ilkesi gereğince; asıl alacağa takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %19,50 avans faizi oranını aşmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Reddedilen kısım yönünden ise; davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından, davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Sabit olan ————– takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %19,50 oranını aşmayacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Kabul olunan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Aşan istemlerin reddine,
Davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalının reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 834,87 TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 481,72 TL peşin harç ile icra dosyasında peşin alınan ve dava açılırken mahsup ettirilen 199,42 TL peşin harç olmak üzere toplam 681,14 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 153,73 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça icra dosyasından ve işbu dosyadan yatırılan toplam 681,14 TL peşin harç ve 44,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 725,54 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 74,95 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.274,95 TL yargılama giderinden, davada haklı çıktığı %31 oranında olmak üzere 395,23 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan —– göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan——- göre belirlenen 4.149,47 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.