Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/513 E. 2022/975 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/513 Esas
KARAR NO : 2022/975

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2019
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir inşaat firması olduğunu, taşeron şirketlere sözleşme karşılığı inşaatın eksiklerini yaptırdığını, müvekkili ve müvekkil şirketi ile davalı—– arasında 26.06.2018 tarihinde yapılan götürü bedelli tarafların açıkça imzasını ve kabul beyanlarını içerir iş sözleşmesi gereğince tarafla,—–. firmasına ait inşaatlardan—– Kain Tapunun —–parselde üzerine numaralarında Kayıtlı inşaatın asansör işi yapacakları konusunda anlaştığı, bu amaçla sözleşme imzalandığı, davalı tarafa, müvekkili —— ait ve müvekkili fırma olan ——cirosu ile —– nolu 30.05.2019 vade tarihli 25.000 TL bedelli ve —— nolu 30.06.2019 vade tarihli 25.000 TL bedelli iki adet çekin teslim edildiği, sözleşme uyarınca edimin yerine getirilmediği, davalı ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşme gereğince müvekkili ve müvekkili şirketi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, davalı tarafın sözleşmede açıkça teslim tarihi yazılmasına karşın müvekkili şirkete asansör işinin yapılıp teslim edildiği, davalı tarafın müvekkilinin oyaladığı, daha sonra asansör işini yapmayacaklarını eflasyonun ve fiyatların arttığını ekonomik kriz gibi sebeplerle işe başlayamayacaklarını şifaen belirttiklerini, çekleri iade edeceklerini, müvekkilinin zor durumda bırakıldığını, asansör fiyatlarının yükseldiği, maddi olarak zarara uğratıldığı, sözleşmenin yerine getirilmemesine dayanan teminat senedine ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, davalı tarafın —- nolu 30.06.2019 vade tarihli 25.000TL bedelli çeki iade ettiği, —– ait—— nolu 30.05.2019 vade tarihli 25.000 TL bedelli çekin ortağında olduğunu en kısa zamanda iade edeceğini de beyan ettiği, iadesinin gerçekleştirilmediği, davalı tarafın sözleşmenin kendisine yüklediği asansör imalatını gerçekleştirdiği, müvekkili şirkete asansörü teslim etmediği gibi sözleşmeye dayanarak verilen kambiyo senedi olan —— nolu 30.05.2019 vade tarihli 25.000 TL bedelli çeki de ödeme alma amacıyla banka yoluyla protesto/ karşılıksızdır işlemi yaptırdığı, müvekkillerinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiği, sözleşmede belirlenen ödemeyi iş bu çeklerle yapmasına rağmen davalının hiçbir iş yapmadan kambiyo senedi olan çeki protesto ettirmesinin kötü niyetli olduğunun, müvekkillerinin doğacak muhtemel zararları önlemek amacı ile dava sonunda haklı çıkma ihtimallerine binaen takibin müvekkilerinin açısından tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle; müvekkillerinin telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağından dolayı davaya konu kambiyo senetlerinin ödenmesini engeller mahiyette ve olası bir icra takibi neticesinde müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararların engellenmesi için icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, dava konusu çekin ve takibin iptaline karar verilmesini, davalı tarafa müvekkili —— bankası tarafından ödenmiş olan 2.030,00TL’nin taraflarına faiziyle istirdat yoluyla iadesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle; davaya konu sözleşme sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, açıklanan ve duruşmalar sırasında ortaya çıkacak sebeplerden dolayı, öncelikle kötüniyetle açılan takibin durudulması akabinde iptalini, davalı aleyhine açtıkları menfi tespit davasının kabulü ile müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile ——-Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığımızın tespitini, davalı şirket ile yapılan 26/06/2018 tarihli sözleşme dolayısıyla belirlenen yükümlülüklerinin davalı şirket tarafından kasten ve hiçbir surette yerine getirilmemiş olması sebebiyle, davacı müvekkili ——- ait çekin yine müvekkili firma tarafından davalı şirket lehine ciro ettiği çek karşılığında davalı şirkete her iki müvekkilinde borçlu olmadığının herhangi bir borcunun olmadığının tespitini, dava konusu —— nolu 30.05.2019 vade tarihli 25.000 TL bedelli çekin iptalini, dava konusu çekin tahsili halinde, müvekkili ve müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu çekin, öncelikle teminatsız iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konusu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve icra takibinin durdurulması amacıyla teminatsız ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, davalı tarafa müvekkili ——- bankası tarafından yapılmış olan 2030,00TL’nin davalı taraftan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıyla ile istirdatını, sözleşmenin ifa edilmemeisinden doğan menfi ve müspet zararlarının tespiti ve tazminat olarak iadesini, kötü niyetle hareket ederek müvekkillerinin ticari hayatlarına onarılmaz zararlar veren davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırâkılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme ile asansör yapım işini 56.000,00-TL ye anlaştıkları, dava dilekçesinde belirtildiği üzere 25.000-TL lik 2 adet çekin alındığı, iş bitiminde yeşil etiket alındığında 6.000-TL nakit alınacağını, işin %50’si olan, ana ray montajı, ağırlık ray montajı ve otomatik kapıların montajının yapıldığı, bunların malzeme ve işçiliğinin müvekkili şirket tarafından yapıldığı, işin %50’sinin yapıldığı, çeklerin vadesinin gelmemiş olduğu, tarafların aralarında şifai olarak görüşerek 30.06.2019 vadeli, 25.000-TL çekin davacıya iade edildiği, karşılığında nakit para alınacağının, iade alınan çekin bedelinin nakit olarak ödenmediği, dava konusu yapılan çekin bedelinin de ödenmediği, müvekkili şirketin toplam asansör bedeli olarak faturasını kestiği, asansör işinin de %50’sini yaptığı, 25.000-TL çeki iade ettiği, dava konusu çekin bedeli ödenmesi gerektiği, dava konusu çek bedelinin ödendiğinde yapılan işin karşılığının alınmış olacağını, davacının olumsuz tutum ve davranışı nedeniyle (davacıya iade edilen çek bedeli nakit olarak taraflarına ödenmediği için) işin yarım kaldığı, yapılan kısım bedeli alınamadığı için sonrasında kalan işlerin de yapılamadığı, davacı yanın anlaşma gereği yapılan iş karşılığı olarak, hiç ödeme yapmadığı, müvekkili şirket yaptığı işin malzeme ve işçilik bedeli olarak, elinde kalan çeki tahsil ettiğinde alacağı kalmamış olacağı, işin yarım kalmasında müvekkilinin hiç bir kusuru olmadığı, davanın reddi ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, ticari ilişkiye bağlı olarak başlatılan takip konusu borçtan sorumlu olunmadığı iddiasına dayalı açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili ayrıca dilekçesinde banka tarafından karşılıksızdır işlemi ile davalıya ödenen 2030,00 TL tutarlı kanunui sorumluluk bedelinin de faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini ve sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklı müspet ve menfi zararlarını talep etmiştir.Davacı vekili özetle, —— arasındaki asansör yapım sözleşmesi nedeniyle, müvekkillerinden ——keşidecisi, diğer müvekkili şirketin de cirantası olduğu, —– numaralı 30/5/2019 vade tarihli ve —— numaralı 30/6/2019 vade tarihli iki adet çekin davalı ——verildiğini, müvekkillerinin sözleşme ile kararlaştırılan edimi yerine getirmelerine rağmen sözleşmede açıkça teslim tarihi yazmasına rağmen asansör işini bitirip teslimi gerçekleştirmediğini, en sonunda işi yapamayacaklarını bildirip çeklerden 30/6/2019 tarihli, 25000,00 TL tutarlı olanını iade ettiklerini, ancak diğer çeki iade etmediklerini ve ——.sayılı takip dosyası ile takibe koyduklarını belirterek ilgili takip nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptaline ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle, sözleşme ile kararlaştırılan işin %50 sinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, tarafların şifahi görüşmeleri sonucu 30/6/2019 tarihli senedin iade edildiğini, paranın nakit ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak ödenmediğini, yeşil etiketin alınmasını müteakip 6000,00 TL daha ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin fatura kestiğini, işin yarısını yaptığını ve 25000,00 TL tutarlı çeki iade ettiğini, kalan kısmın bedeli ödenmediğinden kalan işlerin yapılamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir——-Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder——-. Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır.Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır ——-Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.Bedelsizlik iddiası, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir.Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nın 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir.
Kambiyo senedinin düzenlenmesinde en önemli unsur temel alacağın varlığıdır. Ancak temel alacağın senedin tanzimi anında mutlak surette varlığı gerekli değildir. Başka bir deyişle kambiyo senedinin metninde muayyen bir meblağın yazılması gerekli ise de bu husus temel alacağın da muayyen olmasını gerektirmez; temel alacak doğduğu anda, senette yazılı olan miktardan az ise, senet kısmî bedelsizliğe uğrar—— Bu itibarla taraflar arasında temel ilişkinin varlığına rağmen, temel alacağı doğmamış ancak doğması mümkün ya da şarta bağlanmış bir alacak için veyahut da cezai şarta ilişkin olarak kambiyo senedi düzenlenebilir. Bu şekildeki bir alacağa bağlı olarak düzenlenen senet, vadesi gelmesine rağmen alacak doğmamışsa, o an için bedelsizdir. Fakat bu bedelsizlik geçici bir süre için olup, alacak doğunca senedin bedelsizliği alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır——-Bu bilgiler ışığında, somut uyuşmazlıkta, takip konusu çekin verilmesine neden olan temeldeki borç ilişkisi (sözleşme) nden kaynaklı borçlu olunmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açıldığı anlaşılmaktadır.
——sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklısının davalı, borçlularının ise davacılar olduğu, kambiyo senetlerine özgü takipte, takip konusu kambiyo senedinin 30/5/2019 tarihli 25000,00 TL tutarlı çek olduğu anlaşılmaktadır.Mahkememizce 5/4/2022 tarihli celsede, davalı vekiline sözleşme konusu işlerin yapıldığına dair hak ediş, metraj vs. Tüm belgelerin mahkememiz dosyasına sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, tarafların 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defter kayıtları, dava konusu inşaat ve dosya üzerinde inceleme yapılmak üzere dosya, bir mali müşavir ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek sözleşme konusu asansör işini davalı tarafça yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise nekadarlık kısmının yapıldığı, işin eksik yapılmasının kimin kusurundan kaynaklandığı ve varsa davacının zararının tespiti ile uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınması talep edilmiştir. Aynı zaptta, belirlenen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlar mahkememiz kaleminde hazır edilmediği veya yerinde inceleme talebinde bulunulması halinde ticari defter ve kayıtların mahalde hazır edilmediği takdirde ibrazdan kaçınılmış sayılacağı ihtar edilmiştir.
Davalı yanın inceleme gün ve saatinde defterlerini hazır ettiği, ancak davacı tarafın bu külfeti yerine getirmediği gibi hazır olmadığı ve takdir edilen bilirkişi ücretini de yatırmadığı anlaşılmıştır. Bu durum, 23/5/2022 tarihli “İnceleme Yapılamadığına İlişkin Tutanak” ile tespit edilmiştir.
Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (m.266/f.1).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıdadır (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıdadır ——–Davacı tarafa bilirkişi ücretini yatırması için uygun ve kesin süre verildiği, süresinde yatırılmaması halinde bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edildiği, ücretin süresinde yatırılmadığınden ispat külfeti üzerinde bulunan davacının iddiasını ispat edemediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.-Sübut bulmayan davanın REDDİNE,
2.-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 426,94‬-TL harçtan mahsubu ile artan bakiye 346,24‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4.-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5.-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan—- göre belirlenen —– davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6.-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.320,00 TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7.-Kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta süre içerisinde —–Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.