Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/368 E. 2019/1146 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/368 Esas
KARAR NO : 2019/1146

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/07/2013
KARAR TARİHİ : 27/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının —–yılından beri davalı şirketin —- yetkili satıcısı olarak faaliyette bulunduğu, bu kapsamda ——ürünlerine talep yaratmak ve somasında ise, talebi arttırmak ve talebin devamlılığını sağlamak için bir çok çalışma yaptığı, büyük efor ve gayret sarf ettiği, reklam ve tanıtım faaliyetlerinde bulunduğu, ürünlerin satış noktalarını, kanallarını ve servis ağlarını genişlettiği, yüksek meblağlarda istihdam, pazarlama, tanıtım ve satış yatırımı gerçekleştirdiği dile getirilmiş ve davacının gösterdiği tüm çalışma, gayret ve yatırımları doğrultusunda, davalı şirketin —–markasının tanınan, tercih edilen ve kullanılan bir marka haline geldiği vurgulanmıştır. Piyasadaki tanımdık ve pazar payının artmasının sonucu olarak 2006-2008 yılından itibaren devam eden son 4-6 senelik süreçte davacı şirketin ciro ve karı artmaya başladığı, son üç sene ortalama cironun 1.200.000- 1.300.000,00 Euro olduğu, bu durumun davalı şirketin yetkili makamlarınca takdir ve memnuniyetle karşılandığı ancak davalı şirketin söz konusu pazarda doğrudan yer almak istemesi sebebi ile söz konusu tek satıcılık sözleşmesinin 18.12.2012 tarihli tesıh yazısı ile haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiği, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden ve/veya tek yetkili satıcılık sözleşmesinden ve/veya yasalardan doğmuş ve doğacak tüm talep ve dava hakları ile Sayın Mahkemenize sunulan dava dilekçesine konu her bir alacak yönünden fazlaya ve faize ilişkin tüm talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin Türkiye’de sıfırdan bir marka yaratılması, tanıtılması, sürümünün arttırılması için yapılan tüm yatırımlar ve masraflar sebebiyle 100.000- TL, davacı şirketin söz konusu haksız —— nedeniyle uğradığı maddi kâr kaybı sebebiyle 100.000 TL davacı şirketin söz konusu haksız ve hukuka” aykırı fesih nedeniyle davalı şirketin faydalanmasına bırakmak durumunda kalacağı müşteri portföyü sebebiyle portföy tazminatı olarak 400.000,00 TL olmak üzere, şimdilik toplam 600.000- TL’nin, “fesih”tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanacak avans faiz oranına göre hesaplanacak avans ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
ISLAH
Davacı vekili 17.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile, müvekkili şirketin Türkiye’de sıfırdan bir marka yaratılması, tanıtılması, sürümünün artırılması için yapılan tüm yatırımlar ve masraflar sebebiyle 100.000 TL, davacı şirketin söz k konusu haksız ve hukuka aykırı fesih nedeniyle uğradığı maddi kâr kaybı nedeniyle 100.000 TL, müvekkili şirketin söz konusu haksız ve hukuka aykırı fesih nedeniyle davalı şirketin faydalanmasına bırakmak durumunda kalacağı müşteri portföyü sebebiyle 400.000 TL, olarak talep edilen portföy tazminatı tutarının 24.10.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda 547.219,01 TL artırılarak portföy tazminat değerinin 947.219,01 TL’ye çıkartılmasına, böylece dava değerinin 1.148.219,01 TL’ye artırılması ile fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanacak avans faiz oranına göre hesaplanacak avans ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2006 yılında akdedilen satış anlaşması uyarınca taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin —— olacağı ve uygulanacak olan hukukun ———olacağı bildirmiştir. Devamında ise davalının—– davacı şirket ile girmediği, davacı şirket ile çalışmaya başlamadan önce de ——-gösteren uluslararası ve ulusal ölçekli müşterilerine ——ürünlerin doğrudan satışının yapıldığı, davalı şirketin —- pazarında bilinen ve müşterileri olan bir şirket olduğu, davalının sahip olduğu bu potansiyelini geliştirmek amacı ile davacı şirketin müvekkil şirkete yaptığı başvurular sonucu davacı şirketin tek satıcı olarak tayin edildiği, bu tayin ile davalı şirketin Türkiye pazarı ile ilgili elindeki tüm bilgi ve belgeleri, müşteri listesini herhangi bir bedel talep etmeksizin davacı şirkete tevdi ettiği, ilişkinin devamı müddetince davalı şirketçe—– desteğinin yanı sıra, bir çok teknik ve yönetimsel desteğinde sağlandığı dile getirilmiştir. Tüm bu desteklere rağmen 2005 yılına kadar davacı şirketin yapmış olduğu ciroların Türkiye’deki yatırımlar oranında gelişmemesi davacı şirketin satışlarının rakiplerinin çok gerisinde kalması üzerine müvekkil şirketin dış satış müdürü —–ziyaret etmiş, davacı şirket yetkilileri ile bir araya gelerek Türkiye’de yeni bir satış stratejisi belirlenmiş, bu strateji uyarınca, davalı şirket tüm dünyadaki bayileri için geçerli olan liste satış fiyatlarından davacı şirkete özgü olarak %40’ın altında olmamak üzere iskontolar yapmış, 2006 yılından geçerli olmak üzere uygulamaya konulacak bu satış stratejileri ile ilgili bir satış anlaşması yapılmış, bu anlaşma imzalanarak davacı şirkete gönderilmiş ancak davacı şirket ile olan işbirliğinin sona erdirilmesi anında davacı şirketin bu sözleşmeyi imzalamadığı fark edilmiştir. Ancak tüm bu çabalara ve Türkiye pazarının son yıllardaki olağanüstü şekilde gerçekleştirdiği büyümeye rağmen davacı şirketin —— ilgili gerçekleştirdiği büyümenin sınırlı olmasının nedeni olarak davacı şirketin sadece müvekkil şirket ürünlerini satmaması, ——-ürünlere yeterince satış personeli ayıramaması, tanıtım ve pazarlama yapılması için müvekkil şirketin yaptığı büyük iskontolara rağmen bu konuda yeterince bütçe ve mesai ayırmaması olarak tespit edilmiş, bu eksikliklerin ancak Türkiye’de kendi şirketini açması ile giderilebileceğini düşünen davalı şirket, ticari ilişkiye sona vermeden 6,5 ay önce ticari ilişkinin sona ereceğini davacı şirkete bildirmiştir. Ayrıca davalı yan tarafından verilen cevap dilekçesinde davacı şirketin, hiçbir şekilde müvekkil şirkete haber vermeden izin alamadan——— isimli alan adını aldığı burada kendi iletişim bilgilerini vererek davalı şirkete uzun süredir yeni bir sipariş vermemesine rağmen——— satıcısı kendisi imiş gibi bir izlenim yaratarak müvekkil şirketin marka hakkına tecavüz ettiği, bu internet adresi üzerinden davalı şirketin tek satıcılığını yaptığı dönemdeki müşterilerine müvekkil şirkete ait ürünleri patent olarak taklit eden —– aldığı ürünleri Türkiye’de pazarlamaya çalıştığı, tüm bunların yanı sıra sözleşmenin sona ermesi halinde tek satıcının —- ürünlerinin satıldığı müşteri portföyünü tek satıcılık verene aynen devretmiş olması gerekirken, böyle bir devrin davacı şirket ——-yapılmaması bir yana, müşteri listeleri dahi verilmediği, davacı şirket müvekkil şirket sayesinde kazandığı müşterilere rakip ürünleri satarak kazanç elde etmeye~devam ettiği tüm bu hususlar göz önüne alındığında davalı şirketin davacı şirket aleyhine her türlü hukuki yollara başvuru hakkı saklı tutularak, esasa girilmeksizin—– yetkili olması sebebi ile yetki ilk itirazımızın kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmesi, hukuki mesnedi bulunmayan davanın reddedilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
İLK KARAR;
Mahkememizce —- tarih ve —- sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 947.219,01 TL portföy tazminatının 29.07.2013 dava tarihinden itibaren değişen ve değişecek avans faiz oranları uygulanmak suretiyle hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI;
Yargıtay —–.Hukuk Dairesinin ——karar sayılı ilamında;
“Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere, asıl ve ek bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli sözleşme niteliğinde olduğu, davaya konu belirsiz süreli tek satıcılık sözleşmesinin davalı tarafından 6 aylık fesih ihbar süresi tanınarak olağan feshinin mümkün olduğu davaya konu sözleşmenin davalı tarafından 6 aylık feshi ihbar süresi tanınarak olağan fesih yolu ile 31.12.2010 tarihi itibariyle feshedildiği, davalı şirket tarafından tek taraflı olarak gerçekleştirilen feshin hukuka uygun ve süresinde yapılmış bir fesih olduğu, bu durumda davacının sözleşmenin haksız ve hukuka aykırı feshi sebebiyle uğradığı maddi kâr kaybına ilişkin talebinin reddi gerektiği, tek satıcının bu ticari faaliyeti kendi nam ve hesabına ve dolayısıyla her türlü riski üstlenerek yürüttüğü için bu iş dolayısıyla masrafları ve özellikle de reklam giderlerini talep edemeyeceği, ancak davacı şirketin yapmış olduğu maliyetleri karşılanamayan yatırımlar için tazminat talebinin kabulü gerekecekse de davacının bu hususu sunulan belge ve delillerle ispat edemediği, davacının portföy tazminatına ilişkin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, mahkemece ıslah edilen kısım yönünden 6102 sayılı TTK’nun 122/4. Maddesinde ön görülen hak düşürücü süre gözetilmeksizin ve ayrıca dava kısmen kabul edildiği halde davacı tarafça yapılan yargılama giderleri yönünden hüküm kurulması doğru görülmemiştir ” şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir.
Usulüne uygun yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, davalı şirket tarafından davacıya yöneltilen fesih beyanı uyarınca, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 31.12.2012 tarihi itibari ile sona erdiği, acentenin portföy tazminatına hak kazanmasının ancak sözleşme ilişkisinin sona ermesi ile gündeme gelebileceğinden, denkleştirme istemine ilişkin olarak uygulanacak olan hükümlerin sözleşmenin sona erdiği tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı TTK olup 6102 sayılı TTK’nun 122.maddesinde açıkça düzenlendiği, buna göre; taraflar arasında geçerli bir tek satıcılık sözleşmesinin kurulmuş olduğu, iş bu sözleşmenin belirsiz süreli sözleşme niteliğinde olduğu, davalının sözleşmeyi hukuka uygun olarak feshettiği, bu çerçevede davacının tazminat kalemlerinden ilk ikisinin yerinde olmadığı, bununla birlikte portföy tazminatına ilişkin talebinin kabulünün gerektiği, yapılan hesaplamalar sonucunda davacının 947.219,01 TL portföy tazminatı talep edebileceği, ancak davacının 400.00,00 TL portföy tazminatı talebinde bulunduğu, 17.11.2014 tarihli dilekçesiyle portföy tazminatı talebini ıslah ile 947.219,01 TL’ye yükselttiği, 6102 sayılı TTK 122/4 maddesi ” denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde sürülmesi gerekir ” hükmü gereği davacının 17.11.2014 ıslah tarihi itibariyle bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu görülmekle davanın kısmen kabulü ile 400.000 TL portföy tazminatının 29.07.2013 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, aşan istemlerin reddine karar verilmesi gerektiği, kısa kararda sehven ” avans ” faizinin yazılmadığı, mahkememizin ilk kararında davacı alacağının avans faiziyle birlikte tahsiline karar verildiği, faiz oranının taraflar yönünden kesinleştiği görülmekle kısa karardaki maddi hata düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Ayırıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
DAVANIN KISMEN KABULÜ ile ;
400.000 TL portföy tazminatının 29/07/2013 dava tarihinden itibiren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Aşan istemin reddine,
2- KARAR HARCI;
Davanın kabul edilen 400.000 TL’lik bölümü üzerinden belirlenen 27.324,00 TL nisbi karar harcının 10.246,50 TL’si dava açılırken peşin olarak, 9.346,00 TL’si de yargılama evresinde 17.11.2014 tarihinde alınmış olduğundan geriye kalan 7.731,50 TL karar harcının davalı taraftan alınmasına,
3-AVUKATLIK ÜCRETLERİ
a-Davanın kabul edilen 400.000 Türk Liralık bölümü üzerinden davacı yararına belirlenen 29.950,00 TL nisbi avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Davanın reddedilen 747.219,01 Türk Liralık bölümü üzerinden davalı yararına belirlenen 43.838,76 TL nisbi avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
a-Davacı tarafça yatırılan 24,30-TL başvurma harcı, 10.246,50 TL peşin karar harcı ve 9.346,00 TL ıslah harcının davalıdan tahsiline ,
b-Davacı tarafça yatırılan 3,75 TL vekaletname harcı ile yapılan 188 TL tebligatlar gideri ile 2.000 TL bilirkişi inceleme gideri, 800 TL bilirkişi ek inceleme gideri, 600 TL ek bilirkişi inceleme gideri ve olmak üzere toplam 3.591,75 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1.252,33 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 2.339,42 TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı tarafça yatırılan 3,75 TL vekaletname harcı ve yapılan 88,65 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 91,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 32,22 TL’sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 60,18 TL’sinin davalı üzerinde bırakılmasına,
d-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve temyiz harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile Yargıtay yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.