Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/34 E. 2020/754 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/34 Esas
KARAR NO: 2020/754
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2019
KARAR TARİHİ : 19/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yurt içinde elektrik ve elektronik sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin distribütörü olan firmaya ——tarihinde sipariş verdiğini, bu siparişin müvekkiline iletildiğini, taraflar arasında yapılan mail yazışmaları ile sipariş edilen ürünlerin teknik özellikleri, çizimleri, muhtemel teslim tarihleri ve fiyatlarının davalıya bildirildiğini, son olarak — tarihli mail ile sipariş onay formunun gönderildiğini, sipariş edilen malların kararlaştırılan — haftalık teslim süresinden daha kısa sürede temin edilerek teslime hazır hale getirildiğini, ancak davalı yanın ürünlerin geç hazır edilmesi nedeniyle geriye düştüklerinden bahisle aciliyetinin kalmadığının ve ürünlerin yıl sonunda teslim alınacağının belirtildiğini, ancak sene sonunda haksız ve mesnetsiz olarak ürünlerin geç ve ayıplı olarak temin edildiği ileri sürülerek ürünleri teslim almaktan kaçındıklarını, müvekkilince ——- yevmiye numaralı ihtarname ile davalının ürünleri teslim almaktan kaçındığı bildirilerek düzenlenen faturanın tebliğ edildiğini, davalı taraf ise cevaben ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile faturayı iade ederek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilince ———-sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacı tarafça düzenlenen faturaya itiraz edilerek iade edildiğini, yapılan mail yazışmaları ve sipariş formu ile teslimat süresinin—— hafta olarak kararlaştırıldığını, davacı yanın gönderdiği maille siparişin süresinde yetiştirilemeyeceğinin bildirildiğini, müvekkilince haklı olarak sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, taraf defterleri, taraflar arasındaki mail yazışmalar——— sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—— sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine fatura alacağının ilişkin olarak —– alacağın —- mevduatlara fiilen uygulanan azami faiz oranları dikkate alınarak uygulanacak faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya —- tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından—— tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlık konularını ilişkin olarak bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen—– tarihli raporda özetle ; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı yanın kayıtlarına göre davalı yana —– tarihli ———-karşılığı bir adet fatura düzenlenerek defterlerine kayıt edildiği, başkaca bir ticari ilişki bulunmadığı, davalı yanın ticari defterlerinde davacı tarafça düzenlenen faturanın mevcut olmadığı, faturanın davacı yan tarafından davalı yana haklı yere düzenlendiğinin ispata muhtaç olduğunu, davacı yanın davalı yana ürünlerin sözleşmeye uygun tarihte teslim edilemeyeceğini beyanının akabinde davalı yanın yaptığı sipariş iptalinin haklı yere yapıldığını, davacı yanın sipariş iptalinde bir zararı oluşmuş ise bunda davalı yanın kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalı tarafından verilen sipariş konusu malların teslime hazır hale getirilmesine rağmen teslim alınmadığı belirtilerek, fatura alacağına yönelik olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davacı yanın malların kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmeden haklı olarak dönüldüğü savunularak, davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ticari ilişki kurulduğu, ticari ilişki kapsamında siparişi verilen malların fiyatı ve ürünlerin teslim edilmediği noktalarında uyuşmazlık bulunmadığı; uyuşmazlığın, ürünlerin davacı tarafça süresinde teslime hazır hale getirilip getirilmediği noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
TBK’nun 123. Maddesine göre; karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hakimden isteyebilir. Aynı Kanunun 124. Maddesinde ise, süre verilmesini gerektirmeyen haller düzenlenmiş ve 125. Madde ile de borçlunun temerrüde düşmesi halinde alacaklının seçimlik hakları düzenlenmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında yapılan mail yazışmalarının incelenmesinde, davacı tarafça —- tarihli mail ile davalı yana teklif verildiği ve dava konusu ürünler için —- hafta teslim süresi verildiği, davalı tarafından gönderilen —-tarihli mail ile ürünlerin——– kalan kısmının ise—– teslim edilmesinin talep edildiği, davacı tarafça aynı tarihli mail ile önce siparişin verilmesi gerektiği belirtilerek 4 haftalık teslim süresinin zor olduğu, 6 hafta süre içerisinde teslim edilebileceği ancak garanti veremediklerinin belirtildiği, davalı tarafça yine aynı tarihli mail ile sipariş formu gönderilerek beklenti teslim sürelerinin belirtildiğinin ifade edildiği, davacı tarafından gönderilen sipariş onay formunun davalı tarafından imzalanarak —- tarihli mail ile davacıya gönderildiği, davacı yanın distribütörü olduğu firma tarafından davalıya gönderilen —-tarihli mail ile teslimatın —- tarihine yetişeceğinin bildirildiği, ancak davalı tarafça —– tarihli mail ile—-hedefinin şu an kalmadığının ve ürünlerin sonraki toplu sipariş ile birlikte yıl sonunda teslim alınacağının bildirildiği görülmüştür.
Anılan mail yazışmalarından anlaşılacağı üzere; taraflar arasında kesin bir teslim tarihinin kararlaştırılmadığı, ilk sipariş ile bildirilen sürelerin beklenti olduğu, davalı tarafından ürünlerin yıl sonunda teslim alınacağının bildirildiği, davalı tarafından ürünlerin teslim edilmediğine yönelik olarak ayrıca bir ihtar gönderilmediği, borçlunun temerrüdü koşullarının oluşmadığı, davalı yanın haklı olarak sözleşmeden dönüldüğü yönündeki beyanlarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu durumda alacaklının temerrüdü koşullarının oluşup oluşmadığı bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. TBK’nun 106. Maddesine göre; yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması beklenen hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Öğretide de; alacaklının temerrüdü, borca uygun şekilde borçlu tarafından teklif edilen edimin haklı bir nedene dayanmaksızın alacaklı tarafından kabul edilmemesi olarak, bir başka anlatımla; yapılacak veya verilecek şey usulüne uygun kendisine arzedildiği halde alacaklının haklı bir nedeni olmaksızın onu reddetmesi veya borçlunun borcunu ifa edebilmesinin daha önce alacaklı tarafından yapılması gereken işlemlere bağlı olması halinde, alacaklının gereken işlemleri yapmaktan kaçınması olarak tanımlanmakta; koşulları; a)Borç muaccel olmalı, b)Borçlu ifayı borca uygun şekilde teklif etmiş olmalı, c)Alacaklının ifayı haklı bir nedene dayanmaksızın reddetmiş olmalı, şeklinde sayılmaktadır. ———-
Somut olayda ise; —— tarihli sipariş onay formunda, ürünlerin teslimat yeri olarak davalı şirketin fatura adresi bildirilmiştir. Davacı tarafından, fatura konusu mallar davalının adresinde teslime hazır hale getirilmediği gibi, tevdi mahalli tayin edilmek suretiyle borcundan kurtulmuş da değildir. Bu hali ile; davacı tarafından usulüne uygun olarak teslim edilmeyen malların bedelinin talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu sabit olmadığından, davalı tarafın kötü niyet tazminatı istemi yerinde bulunmamıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Davanın REDDİNE,
Davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 934,65 TL harçtan tahsili ile hazineye irad kaydına, bakiye 880,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5.Davalı vekili kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 10.860,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu 19/11/2020