Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/284 E. 2020/118 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/284 Esas
KARAR NO: 2020/118
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/05/2019
KARAR TARİHİ: 06/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——- TL tutarlı fatura karşılığı davalı borçlu firmaya mal satışı gerçekleştirdiğini, fatura konusu malların davalıya müvekkili şirketin adresinde teslim edildiğini, davalı firmanın borcun ——- TL’lik kısmı için müvekkili şirkete çek teslim ettiğini ve fatura borcunun sadece —— TL’lik kısmını ödediğini, bakiye alacağın ödenmemesi nedeniyle müvekkili şirket adına ———İcra Müdürlüğü’nün ——- esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın işbu takibe itirazda bulunduğunu, bu sebeple itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve hükmedilecek tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi ——– tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça süresinde cevap dilekçesinde sunulmamış; bu nedenle HMK md 128 uyarınca, dava dilekçesindeki vakıaları inkar ettiği kabul edilmiştir.
Dava, bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, verdi dairesi kayıtları, ——–. İcra Müdürlüğü’nün ———Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—— İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyası, dosyamız arasına alınmış tetkik edilmiş, dosyanın incelenmesi neticesinde; davacı tarafından davalı aleyhine —— TL asıl alacak, —— TL işlemiş faiz olmak üzere toplam ——- TL’nin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %19,5 oranında ve değişen oranlarda avans faizi ile tahsili amacıyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin ——– tarihinde borçlu davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça icra takibine ——– tarihinde icra takibine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın yasal bir yıllık süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen ———- havale tarihli raporda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacının kendi kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibari ile ———— TL alacaklı olduğu, davalının kendi kayıtlarında takip konusu faturanın kayıtlı olduğu ve davacıya takip tarihi itibari ile ——— TL borçlu olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davacı tarafça, bakiye fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, süresinde cevap dilekçesi sunulmayarak dava dilekçesindeki vakıaların inkar edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, fatura konusu malların teslim edilip edilmediği ve fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça; takip konusu 1 adet fatura düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak —————– düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay ———– HD —–E. ———-K. Sayılı İlamı)
Somut olay bakımından ise; davalı tarafça akdi ilişkinin varlığına itiraz edilmiş ise de, davacı tarafça düzenlenen —– adet faturanın ticari defterlerine kayıt edildiği, karşılığında ——- TL ödemede bulunulduğu, davalı kayıtlarına göre davacının toplam ——–TL alacağının bulunduğu, davalı tarafça dava konusu faturaya itiraz edildiğine ilişkin olarak herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği, bu hali ile davalı tarafça faturaya süresinde itiraz edildiğinin kanıtlanamadığı, anılan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere; davalının dava konusu faturayı ticari defterlerine kayıt etmesinin fatura konusu hizmetin verildiğine karine teşkil ettiği, bu hali ile taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu, davacının fatura konusu hizmeti davalı tarafa verdiğinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının işlemiş faiz istemi bakımından; davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosya içerisinde herhangi bir delilin bulunmadığı, borcun ifa edileceği günün taraflarca müttefikan tayin edilmiş olduğu da kanıtlanamadığı, TTK 1530. Maddesinin mal ve hizmet tedariki sözleşmelerine ilişkin olduğu, bu nedenle dava konusu olayda uygulanma imkanının bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı tarafça icra takibi ile talep olunan işlemiş faiz isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı tarafça takip talebinde ve ödeme emrinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi isteminde bulunmuştur. Bu hali ile davacının talebi HMK md. 26 uyarınca aşılamayacağından (Yargıtay —— Hukuk Dairesi’nin ——– Esas —— Karar Sayılı İlamı, Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’nin ——- Esas——– Karar Sayılı İlamı, Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin —- Esas ——– Karar Sayılı İlamı); taleple bağlılık ilkesi gereğince; asıl alacağa takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %9,75 avans faizi oranını aşmayacak şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
Takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Sabit olan ———-TL alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak ve yıllık %19,50 oranının aşmayacak avans faizi ile ve isabet eden takip giderleriyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının ———- İcra Müdürlüğü’nün ———- esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Aşan istemlerin reddine,
Red edilen miktar yönünden davacı tarafın kötüniyeti sabit olmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 735,56 TL’den dava açılırken yatırılan 148,50 TL peşin harç ve icra dosyasında peşin alınan ve dava açılırken mahsup ettirilen 61,48 TL peşin harç olmak üzere toplam 209,98 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 525,58 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça icra dosyasından ve iş bu dosyadan alınan toplam 209,98 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 254,38 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 650,00 TL bilirkişi ücreti, 51,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 701,40 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı % 88 oranında olmak üzere 617,23 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7. Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 1.527,36 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ————–nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 06/02/2020